Ezber bozan araştırma! Azalan doğum oranlarının nedeni belli oldu

Fosil yakıtlar ve bu kaynaklardan üretilen maddelerin küresel ısınmaya yol açmasının yanı sıra Dünya’nın geleceğini farklı bir biçimde tehdit ettiği ortaya kondu. Doğum oranlarının azalması konusunda daha önce kadınların iş ve eğitim yaşamına katılması gibi birtakım sosyo-ekonomik hususların etkili olduğu öngörülüyordu. Fakat, yapılan yeni bir araştırma, Sanayi Devri'nden beri petrol ve onun türevlerinden kaynaklı olan çevre kirliliğinin de doğum oranlarını azalttığı sonucunu ortaya koydu. Bu kapsamda, neredeyse bütün tüketim ürünlerinde bulunan maddeler, vücudun hormonal sistemini hasara uğratarak kusurlu doğuma ve kısırlığa sebep oluyor.

SAĞLIK 16.12.2021, 15:00 18.12.2021, 11:13
Ezber bozan araştırma! Azalan doğum oranlarının nedeni belli oldu

Danimarka’daki yeni bir araştırma, doğurganlık oranlarının azalması ile fosil yakıtların sebep olduğu kirlilik ile bir ilişkisi olduğunu keşfetti.

Dengesiz nüfus riski

Kopenhag Üniversitesi’nde görevli bilim insanlarının yaptığı çalışma, genel anlamda Danimarka'ya odaklandı. Fakat, uzmanlar söz konusu eğilimin diğer gelişmekte olan ve sanayileşmiş ülkelerde görüldüğünü aktardı. 

Araştırmacıların aktardığına göre, son 50 senede her 10 Danimarkalı bebekten 1’i tıbbi yardım sayesinde doğdu. Öte yandan erkeklerin yüzde 20'sinden fazlasının ise hiç çocuğunun olmadığı kaydedildi. Uzmanlar, söz konusu eğilimin yaşlı nüfusu destekleyemeyecek kadar az miktarda genç insan ile beraber, dengesiz bir demografiye sebep olabileceği uyarısını yaptı.

Çalışma, Nature Reviews Endocrinology dergisinde yayımlanırken, baş yazar Prof. Dr. Niels Skakkebæk, "Nüfustaki kısırlık ile ilgili çok az şey bildiğimizi görmeliyiz, bu sebeple gerçekten bir sonraki adım bu kadar fazla genç çiftin niye çocuk sahibi olmadığını keşfetmek olacaktır" sözlerini kullandı.

“1990’dan beri gebelik kaybı arttı”

İşgücüne katılım ve eğitimin doğurganlığı geciktirmesi sebebiyle kadınların toplumdaki rolü de bu konuda önemli rol oynuyor. Fakat veriler, doğum kontrol ilaçlarının piyasaya sürülmesinden evvel gebeliklerin düştüğünü, yıllar içinde kürtaj sayılarının azaldığını ve 1990 yılından beri yüzde 1-2 oranında istenmeyen gebelik kayıplarının arttığını ortaya koydu.

Öte yandan giderek artan sayıda çalışma, küresel anlamda senede yaklaşık olarak 74 bin testis kanseri olayının yaşandığını ve genç kadınlarda erkek çocukta konjenital malformasyonlar ile erken ergenlik sayısındaki artış da olmak üzere biyolojik sebeplerle kısırlık oranlarının arttığını işaret etti.

Diğer yandan bu konu, genetik sebeplerle açıklanamıyor. Evrim daha fazla nesilde ve daha uzun zaman dilimlerinde gerçekleşiyor. Bu sebeple; Skakkebæk ve onun meslektaşları, Sanayi Devri’nden beri, fosil yakıt kaynaklı kimyasal kirleticilere, çevresel maruziyetin etkilerini görmeye davet etti.  

Skakkebæk, "Söz konusu çalışmada, beni en fazla etkileyen; modern hayatın büyük çoğunluğunun fosil yakıtlardan olumsuz yönde etkilendiğine ilişkin bulguydu. Fosil yakıtla yapılan kimyasallardan üretilen bir çift ayakkabı satın alındığında bunu düşünmüyoruz” sözlerini kullandı.

“Hormonal sisteme zarar veriyor”

Fosil yakıt kaynaklı zehirli kimyasallar, yiyecek kapları ve makyaj malzemeleri gibi birtakım ürünler yoluyla insanların kanından, meniye, idrara, anne sütüne, yağ dokularına ya da plasentaya geçiyor. Bu maddeler ayrıca vücudun endokrin sistemine hasar veriyor.

Vücudun hormonal sistemlerine yönelik müdahalede bulunarak, üreme sağlığı konusunda olumsuz bir etki meydana getiriyorlar. Skakkebæk, sözlerini şöyle tamamladı:

"Kimyasalların, plastiklerin vb. hayvanların üremesi sürecinde problemlere sebep olabileceğini fazla miktarda deneysel hayvan araştırmasından biliyoruz. Bu tarz maruz kalma faaliyetlerini ve araştırmalarını insanlarda yapamayız, bu hiç etik değil. Fakat, hayvan araştırmalarından endişelenecek kadar çok fazla şeyi bildiğimizi söyleyebiliriz.”

Yorumlar (0)