Aksakal’dan erken seçim değerlendirmesi: “Macun tüpten çıktı”

DSP Lideri Aksakal, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği için yaptığı başvuruyu değerlendirerek başta ABD olmak üzere tüm terör örgütlerine verilen desteğin sonlandırılması gerektiğini ifade etti. Terör örgütü elebaşlarının Türk adaletine teslim edilme talebini yineleyen Aksakal, Türkiye’nin güncel durum değerlendirmesini yaparken AK Parti hükümetine yüklenerek “Bu iş artık bitmelidir.” ifadelerini kullandı.

SİYASET 26.05.2022, 17:15
Aksakal’dan erken seçim değerlendirmesi: “Macun tüpten çıktı”

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal, haftalık olağan basın toplantısında yurtiçi ve küresel gelişmeleri değerlendirdi. Aksakal, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit düşen 5 yiğidi anarak sözlerine başladı: “Operasyon sırasında şehit düşen evlatlarımızı minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun. Milletimizin başı sağ olsun. Her toplantımızda olduğu gibi bu toplantımızda da koronavirüs pandemisinden bahsedeceğim. Bu pandeminin sonunun geldiğini artık rahat şekilde görebiliyoruz. Vakaların yeniden yükselmesi umuyorum ki endişe verici boyutlara ulaşmaz. Bu badireyi bir an önce atlatacağımızı ümit ediyorum. Pandemi süreci bizleri yalnız sağlık açısından değil ekonomik açıdan da büyük oranda tahrip etti. Ekonomik sıkıntılar, pandemi sürecinin sonuna gelmemize karşın hala devam ediyor. Ancak bu ekonomik bunalım yalnız ülkemizi değil tüm dünyayı etkiliyor. Tedarik zincirindeki bozulma, üretimde aksama, küresel emperyalizmin bencilliği ve uluslararası ilişkilerin çarpıklığı türlü bozulmalara sebep oluyor.”

“Evdeki hesap çarşıya uymuyor”

“Rusya, Ukrayna’yı işgale başlarken bunun birkaç gün süreceğini dile getirmişti. Fakat evdeki hesapları çarşıya uymadı. Bugün bölgedeki savaşın 95’inci günü. Türkiye olarak savaşta doğru bir strateji uyguladığımız kadar tarım alanında da bazı yanlış stratejileri uygulamaya devam ediyoruz. Hükümet tarafından gerçekleştirilen üretim ekonomisine dönüş konusundaki açıklamalarını dikkatle takip ediyoruz. Zira önerilerimizin en can alıcı kısımlarından biri olan ‘Büyükşehir Yasasının Değiştirilmesi’ şeklindeki bir tasarıya henüz rastlamadık. Karma ekonomi modeline geçişe bu denli karşı olmak, serbest piyasa ve liberal ekonomi sistemine bağımlı olmak vahşi kapitalizmin boyunduruğunda yaşamak demektir. Bu politikada değişikliğe gidilmedikçe ne Türk lirasının kıymeti korunur ne konut fiyatları düşer ne de kira artışının önüne geçilebilir. Buradan gözleri parlayan Bakan Bey’e sesleniyorum: Zihni sinir projeleri ile ekonomi yönetilemez. Dolar 16,50 TL’ye yaklaştığında kur garantili mevduat hesabının devleti bataklığa nasıl sürüklediği yaşayarak görülecek.

“Devleti yönetenler, ileri görüşlü olmalıdır”

“Devleti yönetenler, olayları daha yaşanmadan öngörmelidir. Bu konuda biz Bakan Bey’i suçlamıyoruz. Esasında kendisi, ağır sorumluluğun altına sokulmuş bir kişidir. Tüm bunlara ek olarak yeni türeyen bir diğer konu var: Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılma talebi. Kendileri, Rusya’yı tehdit olarak gördüklerini belirterek NATO’ya katılma yönünde talep ilettiler. Bu taleplere karşı en güçlü destek ise ABD’den geldi. Daha öncesinde bu konudaki görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmıştık. Ülkemiz, bu tarz oldu-bittiler ile dizayn edilemez. Bu konuda dirayetli, uyanık ve kararlı bir duruş sergilemeliyiz. Bu işi aması falan olmaz. Bu ülkelerin NATO’ya katılma talepleri karşısında ortaya koyduğumuz ret gerekçeleri oldukça doğrudur. Ancak tek başına eksiktir. Zira dünyanın dört bir yanında kırmızı bültenle aradığımız birkaç teröristi teslim etmeyen de onları kollayan da bu ülkelerdir ve bunların yanında asıl merkez komitelerini yöneten bir ABD’nin varlığını, bunları koruyan bir İsrail’i nasıl göz ardı edebiliriz?”



“ABD ile ilişkilerimizi gözden geçirmeliyiz”

“Binlerce TIR dolusu mühimmat ve silahım ABD tarafından terör örgütlerine verildiğini her konuşmamızda dile getirirken ve bunların belgeleri de elimizdeyken ABD ile ilişkilerimizi gözden geçirmenin tam sırası. Bu konuda hükümetimiz de muhalefet partileri de samimi olmalıdır. NATO Paktı, Sovyet saldırısına karşı kurulan bir yapıdır. Ancak bugün baktığımızda ABD’nin geleceğine hizmet eden bir teşkilat halini almıştır. Bu bir realitedir. Öncelikle bu sorun kökten çözülmelidir. Sonrasında NATO’nun genişlemesi hakkındaki stratejilere yönelik katkılarımız da gözden geçirilmelidir. Bugün Yunanistan dahi örtülü ABD işgali altındadır. ABD’den binlerce mekanize birim ile asker, Yunan topraklarında konuşlandırılmış durumdadır. Ekonomide çok kötü bir dönem geçirdiğimiz doğrudur ancak toprak bütünlüğümüz de ulusal birliğimiz de her türlü değerin üstünde bulunmalıdır. Kırk senedir terörle mücadele dönemimizde, bu amaç uğrunda kaybettiğimiz on binlerce insanımız var. Yine bu amaç uğruna harcadığımız ve kaybettiğimiz milyarlarca dolarlık milli servetimiz var. Halkımızın maddi manevi tüm enerjisi tükenme sınırındadır.”

“Uzun lafın kısası: Bu iş artık bitmelidir”

“Uzun lafın kısası: Bu iş artık bitmelidir. 85 milyon vatandaşımız, maddi manevi tüm acıların son bulacağı zamanı bekliyor. Tüm sorunları çözme fırsatı geçmişte olduğu gibi şimdi de hamasi birkaç sözle heba edilirse bugüne kadar atılan hiçbir adımın önemi kalmayacaktır. Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği, gözden geçirilmelidir. İki ülkenin yetkilileri NATO’ya üyelik konusunda görüşmelerini yaparken Cumhurbaşkanı Sözcüsü Sayın Kalın’ın ifade ettiği üzere ‘yazılı taahhüt’ beklentisi yeterli değildir. Bu taahhüdün yeterli görülmesi durumunda Yunanistan’ın NATO’ya dönüş sürecinde Kenan Evren’e verilen asker sözü sonrasında yaşananların tekrarı yaşanacaktır. Olayları lehimize çevirmek kolay mıdır? Evet kolaydır. Bölgesel olarak atacağımız adımlardan ilki, Suriye ile yeniden yakın diyalog haline girmektir. ‘Kardeşim Esad’ günlerine dönmek gerekir. Aksi hiçbir mazeret kabul edilemez.”

“Dün ‘katil devlet’ dediklerimizle bugün kebap yiyoruz”

“Dün ‘katil devlet’ dediklerimizle bugün kebap yiyorsak, ‘darbeci’ dediklerimizle konuşabiliyorsak, ’15 Temmuz darbe girişiminin finansörü’ dediklerimizde buluşabiliyorsak ülkemizin çıkarları için de Suriye hükümeti ile anlaşabiliriz. İran ve Rusya ile birlikte oluşturacağımız bölge merkezli dış politika stratejimiz, tüm bu sorunların üstesinden rahatlıkla gelmemizi sağlayacaktır. Bu kapsamda atacağımız adımlarla KKTC’nin tanınma sürecini de hızlandırmalıyız. Soğuk Savaş döneminde ABD’nin dayatması karşısında mecbur bırakılan NATO üyeliği esasında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra anlamsız ve amaçsız kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti NATO sayesinde var olmadığı gibi NATO’dan ayrılmakla da yeryüzünden silinmeyecektir. 2023 seçimlerinin hızla yaklaştığı bu günlerde bir yandan iktidar partisi diğer yandan ana muhalefet partisi, miting yarışı halindedir. Diğer partilerin birkaçı ise bu yarışta boy göstermek için çabalamaktadır. Bu saatten sonra erken seçim kararının çıkıp çıkmayacağını kimse bilemez ancak macunun da tüpten çıktığı kesindir.”



“Demokratik Sol Parti, öncülük edebilecek bir partidir”

“Henüz partilerin cumhurbaşkanı adayları net olarak duyurulmadıysa da seçime katılacak partilerin öncelikli stratejisi, parlamentoda yer almak olacaktır. Zira seçimde yüzde 50+1 kriterinin mevcut olması, zorunlu ittifak yapılanmalarını ortaya çıkartacaktır. Bu yadırganamaz. Bugün hali hazırda AK Parti HDP ve CHP tarafından oluşturulmuş üç farklı ittifak grubu vardır. Bu ittifaklarda bulunan partilerin mecliste temsili gerçekleşecekse seçime katılma hakkı bulunan diğer partiler de yüzde 7’lik barajı aşmak zorundadırlar. Bunun için bir formül yaratılmalıdır. Demokratik Sol Parti de birikimi ile bu çalışmaya öncülük edebilecek bir partidir. Ülkemizi iki partili sisteme sokmak adına çıkartılan yeni anayasa düzeni, özellikle seçim barajı açısından sıkıntı yaşayan partileri mevcut ittifaklar içinde tamamen tasfiye etmek ya da eritmek üzere kurgulanmış bir sistemdir. Bu yaklaşım kesinlikle demokratik değildir. Bu sebeple seçim barajının sıfırlanması, hazine yardımının siyasi partilere hakkı olduğu kadar dağıtılması ve siyasetin finansmanının şeffaflaştırılması gerekir. Biz de bu amaçla mücadelemizi sürdürmekteyiz.”

“Yanlış politikalarının bedelini devrederek ödeyebilirler”

“Ülkemizin 150 senelik parlamenter sistem geleneği var. Küresel sistemin egemen unsur dayatmalarıyla huzurlu bir yaşam sağlanamaz. Bugün vatandaşlarımız huzursuz ve mutsuz. İnsanlar geleceklerini göremiyor, kaygılılar. Devletimizi yönetenler, yanlış politikalarının bedellerini, görevi başka siyasetçilere devrederek ödeyebilirler. ‘Sorun benim dönemimde oluştuysa yalnız ben çözerim.’ anlayışı doğru bir yaklaşım olarak görülmüyor. Bunun karşılığını da halk, sandıkta verecektir. Ancak bu süreçte olan yine halka olacaktır. Öyle bir ülke düşünün ki nüfusunun yüzde 80’i yoksulluk ve açlık sınırının altında bir yaşama mahkum edilmiş durumda. Bunu yaşatmaya hiçbir siyasetçinin hakkı yok. Siyasi kurumlar halkı mutlu yaşatmak için iş başına gelirler. Asgari ücretin 4253 TL olduğu ülkede açlık sınırı 6000 TL, yoksulluk sınırı da 19 bin TL oldu. Böyle bir ülkede yaşamanın mantıklı bir izahı ise kimse tarafından yapılamaz.”

“Vatandaşların en büyük problemi ekonomi”

“Vatandaşlarımızın yüzde 82’sinin en büyük sorunu, ekonomi. Dikkat ederseniz kimse dış politika, sağlık, terör veya eğitimden bahsetmiyor. Bunlar artık son sırada geliyor. Ülkemiz artık kendisini toparlamak zorundadır. Her zaman dediğimiz gibi üç yanı denizlerle çevrili ülkemizin dört bir yanı düşmanla çevrilidir. Bu coğrafyanın ebedi sahipleri bizleriz. Topraklarımıza, vatanımıza, evimize sahip çıkmak zorundayız. Bu topraklar bize sayısal lotodan çıkmadı. Milletimiz, on bin senelik geçmişe sahip büyük bir millettir. Küresel emperyalizm politikalarıyla yalnızca tarımsal ve hayvansal üretimimizi değil toplumsal yapımızın da genetiği değiştirildi. Eskiden sermaye sahipleri sağ partileri, çalışanlar da sol partileri desteklerdi. Artık bunun tam tersini yaşıyoruz. Zenginler sol partilere, emekleriyle para kazananlar da sağ partilere yöneliyor. Eskiden sol partiler NATO karşıtı, sağ partiler de NATO’cuydu. Şimdi tam terci yaşanıyor. Artık sol kesim ve ulusalcılar AB ve ABD esiri olmuş durumda. Yerle gök bir araya gelse de dünya yıkılsa da MHP Genel Başkanı’nın ‘Gerekirse NATO’dan çıkarız’ demesi beklenmezdi ama bu da oldu. İstanbul’da ABD’nin 6’ncı filosuna karşı eylem yapan yurtsever gençleri katleden zihniyetin temsilcilerinin bugün iktidarda olup da ‘kahrolsun ABD emperyalizmi’ diyeceklerine inanamazdık. O da oldu.”

Yorumlar (0)