Uygur Türkleri için yapılan eylemde basın açıklaması yapıldı!

Çin’in, Doğu Türkistan’da konsantrasyon kamplarında tuttuğu Uygur Türklerini deneysel kullanması, kültürel soykırıma yapması, yüz tarama teknolojileri ile kategorize etmesi, takip cihazları ve kamera kayıt yöntemleri gibi birçok hassas teknolojinin Uygur Türkleri üzerinde denenmesi karşısında Dünya sessizliğini bozuyor. Bugün, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü. MEMUR-SEN tüm kamuoyunu, Kuğulu Park-Çankaya’da eyleme davet ediliyor.

GÜNDEM 10.12.2019, 12:35 10.12.2019, 14:45
Uygur Türkleri için yapılan eylemde basın açıklaması yapıldı!

Sincan’da çalışma kamplarında tutulan Doğu Türkistanlılar, zor şartlar altında, 2 metrekarelik odalarda haksız yere alıkoyuluyorlar. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından açıklanan rapora göre, son 2 yılda Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde, “önleyici polisiye tedbir” kisvesiyle birçok kişinin haksız yere gözaltına alındığı, alıkonduğu öne sürülüyor.

İnsan Hakları yetkililerine kampları inceleme izni verilmiyor

Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer birçok uluslararası örgüt, kampların incelemeye açılması çağrılarını tekrar tekrar yineliyor. Çin otoriteleri, yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine imkân tanınıyor. Çin, BM yetkililerin direkt bilgi alma amaçlı bölgede serbestçe inceleme yapma talebini kabul etmiyor.

Uygur Türklerine kültürel soykırım yapılıyor

Çin’in Sincan eyaletinde, toplama kamplarına toplanan Uygur Türk’lerine sistematik bir şekilde kültürel soykırım yapıldığı iddiaları tüm dünyada yankı buluyor. Çin, toplama kampı iddialarına Uygur Türklerine “meslekî eğitim” verildiğini açıklayarak karşı çıkıyor.

Azınlık Müslümanları yapay zekâ kullanarak keyfî gözaltına alıyorlar

Aynı ticaret departmanı; teknoloji şirketleri Çinin baskı kampanyasını yapay zekâyla uyguladığını, “Uygurlara, Kazaklara ve diğer Müslüman azınlık gruplara karşı ileri teknoloji gözetim yapılarak keyfî gözaltına almalar gerçekleşiyor.” diyerek aktardı.

MEMUR-SEN basın açıklaması bildirisini Kuğulu Park'taki toplama alanında dağıttı!

Bildiride, bugünün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü olduğu vurgulanıyor ancak bunu kutlamak üzere orada bulunulmadığı ifade ediliyor. Dünyanın her yerinde, insanlık onuruna, refahına doğrudan saldırılarda bulunulduğu vakitlerin yaşandığını belirtiyor. Bu nedenle de, Doğu Türkistan özelinde bir araya gelinildiği, bu manidar tarihte insanlığın acısının konuşulmasının zaruretinden bahsediliyor.


MEMUR-SEN Genel Başkanı Ali Yalçın

Memur-sen'in bildirgesinde şunlar kaydedildi:

"Değerli dostlar;

Çin deyince akla, ucuz ve kalitesiz mallar gelmiyor sadece. Yürek yakan acılar, insanlığımızdan utandıran işkenceler, asimilasyonlar, kültürel soykırımlar geliyor. Çin, Doğu Türkistan'da bir devlet olarak işgalcidir, işkencecidir, zalimdir, her türlü kötülüğün failidir. Kısaca Çin, Doğu Türkistan'da bir devlet olarak ayıplı mal statüsündedir. Çin'de bir partinin hegemonyası sürsün diye 1 milyarı aşkın insanın, insan olmaktan kaynaklanan hakları, hukuku, varlığı da yok sayılıyor, ya umursanmıyor, ya da acımasızca yok edilmekle tehdit ediliyor. Bugün Çin'in zenginlerinin kimliğine baktığınız zaman hep Çin Komünist Partisi'nin yöneticilerinin çocukları olduklarını görürsünüz. Bunlara küçük prensler denilmektedir. Çin rüyası diye pazarlanan budur. 9 bin insan ve bunların aileleri gülsün diye milyonlarca insan gözyaşı dökülmesiyle, kanının emilmesiyle, emeğinin sömürülmesiyle memur kılınmış.

Çin'de tam bir köle düzeni vardır. Çin'de bir zulüm düzeni vardır. Öyle bir devlet var ki ortada, kendisinden güçsüz olan devletlerin egemenliğini, kendi vatandaşının emeğini, yanı başındaki coğrafyadaki milletlerin fikrini, tarihini, kültürünü, birikimini, hepsinden öte kendisini yok etmeyi hedefliyor. Doğu Türkistan bunu yaşıyor. Doğu Türkistan'a Çin bunu yaşatıyor. Bugün Doğu Türkistan'da din, inanç, namus ayaklar altında. Bugün Doğu Türkistan'da insanlık ayaklar altında. Bütün dünya, ya cılız seslerle tepkicikler üretiyor, ya da sessizce seyirci olmaya devam ediyor.

O zaman duyulsun diye bir kere daha buradan haykırıyorum; Çin, Doğu Türkistan'da bir soykırım gerçekleşiyor. Bunu yaparken de kendince meşrulaştırıcı bazı politik argümanlar geliştiriyor. Zaten modern dünyada bütün katliamlar, zulümler bu kılıf altında, yani masum gibi görünen teoriler ve politik söylemlerle gerçekleştiriliyor. Çin toplama kampları kuruluyor. Çin, yok etme kampları kuruyor. Çin asimile etme tezgahları üretiyor. Çin, fikri ve kültürel soykırımın atölyelerine iş veriyor.

Doğu Türkistan'da bir devletin, Çin işgalini ve Çin mezalimini yaşarken ödediği bedellerin ağıtları yakılıyor. Eşyanin dâhi internetle donatıldığı bir dönemde, insanlık Doğu Türkistan yokmuş gibi, Doğu Türkistanlılar ölmüş gibi, Çin demokrat, Çin yönetimi özgürlükçüymüş gibi davranabiliyor. Çin hükümeti de, Doğu Türkistan'daki soykırımı, zulmü gizlemek için de "Sosyo-ekonomik reformlar" söylemini kullanıyor.

Aslında biz bu yüzden sadece Çin'e değil, Çin'e yönelik bu bakışa da isyan ediyoruz. İsrail'in Filistinlilere, Myanmar yönetiminin Arakanlılar'a, Baas rejiminin Suriyelilere uyguladığı insanlık dışı muamelenin benzeri, belki de daha ağırı Çin yönetimi tarafından Doğu Türkistanlılara yaşatılıyor. Çocuklarına el konulan anneler babalar; Babaları Doğu Türkistanlılara yaşatılıyor. Çocuklarına el konulan anneler babalar; Babaları öldürülen, hapsedilen, işkence edilen çocuklar; Eşleri, evlatları, kardeşleri Çin gaddarlığına maruz bırakılan kadınlar; İnsanlık-Kadınlık gururunu doğrudan hedef alan tacizler, tecavüzler ve kitlesel uygulamalara muhatap insanlar! Bu fotoğraf, ilk çağın değil bu çağın fotoğrafı. Bu olaylar çok uzakta değil, dünyada yaşanıyor. Şunu açıkça ifade etmek zorundayız, bu zulmün temelinde Doğu Türkistan'ı Müslüman Uygur Türklerin arındırmak yatıyor. Çin, tepki verilmemesinin şımarıklığıyla mezalimin dozunu sürekli artırıyor. BM'nin, G-20'nin, G-7'nin, NATO'nun, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın, AB'nin zirveleri yapıldı, ama tek kelimeyle dahi olsa Doğu Türkistan'da yapılan zulme ve Çin'in zalimliğine tepki yoktu. İşin en vahim tarafı Ortadoğu'da kan döken, terör üreten, terör örgütü destekleyen ABD, Ticarî ve Finansal savaşta avantaj sağlamak amacıyla Çin'i kınadı. İnsanlığın kazanması için değil, ticarî ve ekonomik azıdan bunu kaybetmemek için bunu yaptı. Kapitalistin kapitalisti kınaması da bu zaviyeden oluyor. Bütünüyle insanlığa ait bir yarın istiyorsak; insanlık açısından ortak huzur, refah, barış insanlığa ait bir yarın istiyorsak; insanlık açısından ortak huzur, refah, barış hedefliyorsak Çin'in durdurmalı, Doğu Türkistan'ı kurtarmalı, Doğu Türkistanlılara destek olmalıyız. Emperyalizm, yaklaşık iki yüzyıl parayı, malı serbest dolaşıma sokmak için uğraştı ve başardı. Şimdi terörü ve zulmü serbest dolaşıma sokmak istiyor, kapitalizmle işbirliği yapıyor ve insanlığı açık açık tehdit ediyor. 'Ya güce ve zulme boyun eğersiniz Ya da gücün ve zulmün dayağını yersiniz' ya kırk satır ya kırk katır diyor Çin... Bu tehdide kurulmak istenen zulme de pabuç bırakmalıyız. 'Dünya beşten büyüktür' iradesini doğrulamak istiyorsak önce dünyanın Çin'den büyük olduğu ispatlamak zorundayız.

Tam da Buradan Hareketle...

Bizler, insanlık ailesinin onurlu fertleri ve özgürlük sesleri olarak; soykırıma sessiz kalmayacağız, Çin'e zulmüne karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.

Bizler, medeniyetimizin değerlerine yüklenen MEMUR-SEN ailesi olarak Doğu Türkistan adaletle, kardeşlerimiz özgürlükle buluşana kadar susmayacağız. Bizler, Doğu Türkistanı ebedi yurt kılan Saltuk Buğrahan, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip adına susmayacağız. Bizler, Doğu Türkistan'ın bağımsızlığı uğruna ömrünü adayan Osman Baturlar, İsa Yusuf Alptekinler, Barat Hacılar ve Muhammed Salim Hacimler adına her dem yeniden haykıracağız. Yaşasın Doğu Türkistan Kahrolsun Çin Zulmü!"

Yorumlar (1)
Sinan 4 yıl önce
Bu Çin belasını arıyor. Devlet bu konuyu daha çok gündemine almalı. İnşaAllah Kardeşlerimiz bu zulümden bir an önce kurtulur. Kalemine sağlık..