Ötekileşmenin dijitalleşmesi “Transfobik Tinder”

Mobil flört uygulaması Tinder, trans bireylere karşı ayrımcılık yapan algoritmalarının olduğunu kabul etti. Trans birey olan üyelerini "kaybetmemek" için algoritmasında iyileştirmeye gidildiğini açıkladı.

ÖZEL HABER 13.11.2019, 12:31 14.11.2019, 00:08
Ötekileşmenin dijitalleşmesi “Transfobik Tinder”

Flört uygulaması Tinder’ın sosyal medya platformu Twitter’daki destek hesabı olan “Tinder Support” kanalından yapmış olduğu açıklamada, trans bireylerin transfobik ayrımcı olan kullanıcılarının şikâyetlerinin istatistiksel sıklığının fazla olması nedeniyle trans bireyleri otomatik olarak uygulamayı kullanmaktan men ettiğini ifade edildi. Bunun Tinder’ın doğrudan ayrımcılığı manasına gelmediğini, engellemelerin “yanlışlıkla” yapıldığını ve bu konuda üzgün oldukları belirtildi. Tinder aynı zamanda; benzer durumların oluşması durumunda kullanıcıların questions@gotinder.com e-posta adresiyle iletişim kurabileceklerini açıkladı.

Bu yıl 14 OECD ülkesinde yapılan araştırmaya göre, her üç LGBT bireylerinden biri cinsel yönelimlerden dolayı ayrımcılığa uğruyor.

Uygulama analitik açığını kapatıyor

Tinder algoritması şikâyet sayısı sıklığına göre kullanıcılarını otomatikman engelleyebiliyor. Transfobik tutum ve davranış oranının yüksek oluşu uygulamaya da yansımış durumda. Transfobik Tinder kullanıcıları trans kullanıcıları sıklıkla şikâyet ediyor. Tinder, şikâyet edilen trans bireylerin “sorun teşkil ettiğini” algoritmanın sunduğu analitik kararla “engelleme” durumunun vuku bulduğunu açıklıyor ve “cinsel kimlik ayrımcılığının” dolaylı ve istemsiz bir şekilde yapıldığını belirtiyor.
Twitter’daki “Tinder Support” hesabı; trans bireylere karşı yapılan ayrımcı tutum ve davranışlara ilişkin “cinsel kimlik” iyileştirmelerini yapmaya başladıklarına da ilgili konudaki paylaşımlarında yer verdi.

Tinder samimi mi?

Tinder’da trans bireylerle ilgili 50 ayrı cinsiyet seçeneği olmasına rağmen trans bireylerin engellenmesi, Tinder’ın bu konu hakkındaki açıklamasındaki hakikat payını sorgulatıyor. Tinder, transfobik ayrımcılık oranının yüksek olduğunu bilerek, transfobik kullanıcılarını kaybetmek istemiyor olabilir. Trans bireyleri, cinsel kimliklerinden ötürü sıklıkla uygulamadan engellenip, ayrımcılığa maruz bırakılması konusu, sosyal medya platformlarında “ayrımcı ve transfobik Tinder” başlığıyla yankı bulması Tinder’ı ucuz bir hamleye zorlamış olabilir.

Ötekileştirme pratiği olarak “transfobi” ve dijitalleşmesi

Transfobi, transseksüel bireylere karşı yoğun bir şekilde kurulan tutum ve davranışların; hoşnutsuzluk ve önyargı içerdiği durumlarda kullanılan bir terim olarak ifade ediliyor. Transfobi hem ince hem de açık ayrımcılık biçimleri yaratabiliyor. “Transseksüel olan” ya da “transseksüel olduğu düşünülen” bireyler, transseksüel oldukları için toplumda dışlanabiliyor, nefret söylemlerine uğrayabiliyor; iş, barınma, sağlık hizmetleri, eğitim gibi temel haklarını elde etmekte dâhil zorlanabiliyor ve hatta reddedilebiliyor. Transfobinin meydana getirdiği bu durum, trans bireyleri; depresyon, korku, izolasyon, umutsuzluk, intihar gibi durumlara ötekileştirerek sürükleyebiliyor, zorunlu heteroseksüellik kalıbına itilip kimliklerini saklama gereği hissedebiliyorlar ve “outing (kimlik ifşası)” korkusu yaşayabiliyorlar.

Tinder, trans bireylerle ilgili yaklaşık 50 adet kategorik seçenek barındırıyor. Bu kategoride “engellenen” insanın sıklığı makine öğrenmesi algoritmaları tarafından yazılımcıya uyarı olarak iletir ve yazılımcı da bu durumu ilgili karar otoritelerine aktarır. Tinder gibi mobil flört uygulaması devinin “cinsel yönelime” ilişkin basit bir konuda “yanlışlıkla” tabiri kullanmasının doğruluk payının yazılım ve algoritma dilindeki karşılığı yüz binlerce defa atılan bir zarın hep aynı sayıyı göstermesi kadar düşük ihtimalli bir durum.

Sosyal medyada transfobik dil!


Ditch the Label'ın (etiketlerin üstesinden gel) kurucusu Liam Hackett

İngiltere merkezli uluslararası sivil toplum kuruluşu “Ditch the Label” ve analitik partneri “Brandwatch'un", “internet platformlarında trans bireylere karşı tutum” araştırmasının sonucu, trans bireylerin “sözlü aşağılanmaya ve cinsiyetçi söylem zorbalığına uğradığını” gösteriliyor. “Ditch the Label’in” yöneticisi ve LGBTİ+ aktivisti olan Liam Hackett, “Trans bireyler; çevrimiçi sosyal medya platformlarında her geçen gün hedef gösteriliyor ve taciz ediliyor.” ifadelerini kullanmıştı. 2015 ila 2019 arasındaki Facebook paylaşımlarını ele alan araştırma, sosyal medya platformlarında ““tranny (travesti)” kelimesi 1 milyon 200 bin defa , “shemale (travesti)” kelimesinin ise 150 bin defa kullanıldığını gözler önüne serdi.


Trans birey Jay Hume (22) çocuk kitapları yazdığı için pedofili ile suçlanıyor

Sosyal medyada kimliğinden dolayı sürekli hakarete uğradığını belirten çocuk kitapları yazarı 22 yaşındaki trans erkek Jay Hulme, “Binlerce insan, sosyal medya üzerinden nefret söylemi içeren mesajlar gönderiyor. Cinsiyetçi, tacizci insanlar sosyal medya platformlarından sesli arayıp, nefretlerini dile getiriyorlar. Bunlara arasında beni en çok rahatsız eden şey ise; çocuk kitabı yazdığım ve trans erkek olduğum için “pedofili” ile suçlanmak oluyor.” ifadelerini kullandı.

İnsan hakları neden savunulmalıdır?

İnsanların hepsini tek tür bir düşünceye yöneltmek, insanlık varoldukça neredeyse imkânsızdır. Burada insan hakları tabiri devreye giriyor. İnsan hakları terimi, bu düşünce ayrılıklarının arasındaki sert çizgileri yumuşatmakla görevlendirilmiş bir anlama karşılık geliyor. Bu çerçevede insan haklarını savunma gereksinimi; kişinin kendi özgür alanını, onurunu koruyabilmesi için elzem hale geliyor.


Trans bireylere karşı kurulan kalıpyargı tutumlar; trans bireylerine yönelik ötekileştirmeye, nefrete ve şiddete neden oluyor

Ayrımcılık kavramı, farklılıkların bir arada yaşandığı gerçeğini temel alarak; ırk, dil, din, etnik köken, mezhep ve cinsel yönelim bağlamlarında bireylerin “eşit” olduğu ve bu kategorilerden herhangi birine mensup olan bir birey ya da topluluğun yargılanma, dışlanma ve ötekileştirilmeye maruz bırakılamayacağı ilkesiyle modern hukuk sistemi ve toplumsal yaşamda yer almaktadır. Kısaca, bütün bireyler aynı olmasa da “eşit” yaşama hakkına sahip varlıklar olarak tanımlanıyor.

Habernediyor.com / Safa Kaçar

Yorumlar (0)