Marmara Denizi'nin oksijeni bitiyor: Balıkçılığı ve turizmi öldürebilir!

Marmara Denizi'nin dip bölgesindeki oksijen tabakasının yıllar geçtikçe azaldığına dikkat çeken uzmanlar, dip sularının oksijensiz kaldığını bildiriyor. ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü, Marmara Denizi'nin Karadeniz suyunun bulunduğu doğu kesimindeki oksijen seviyesinin azaldığını tespit etti.

Denizin tabanından 300 metre yüksekliğe kadarki bölgede oksijen değeri litrede 1 miligramın altına iniyor. Denizin yüzeyindeki ilk 30 metrede ise bu değerin 8-9 miligram olarak ölçüldüğü kaydedildi. 

40 yılda 2 miligramdan 0,5 miligramın altına düştü

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile ODTÜ tarafından yürütülen Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi sayesinde Doğu Marmara'nın Çınarcık Çukuru'nda bulunan derin sular incelendi. 

Yıllarca düzenli olarak toplanan veriler, bölgedeki oksijen değerlerindeki ciddi düşüşü gözler önüne serdi. Buradaki oksijen değerlerini 1980'lerde litrede 2 miligramdan fazla olduğu, şimdi ise litrede 0,5 miligramın altına düştüğü belirtildi.

Prof. Dr. Mustafa Yücel: "Birçok ticari balık türü, bu ortamda yaşayamaz"

ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Yücel, bölgedeki sularda yaşanan bu değişime dair bilgiler verdi. 

Belli bir tuzluluk ve sıcaklık düzeyindeki deniz suyunda oksijenin daha az çözündüğünü vurgulayan Yücel, "Marmara Denizi'nin dip sularındaki oksijen oranı, eşik değerlerin altına düşmüş durumda. Doğu Marmara'daki dip suları oksijensiz kaldı. Bu oksijensizleşme durumu, her geçen yıl yüzeye doğru yayılıyor. 25-30 metre derinlikten sonra oksijen oranı litrede 2 miligramın altına iniyor. Birçok ticari balık türü, bu oksijen düzeyindeki suda yaşayamaz ve başka bölgelere kaçar. Oksijensizleşme, zooplanktonların yaşam alanını da daraltıyor." dedi.

"Başlıca sebep kirlilik"

Oksijen düzeyindeki düşüşün, Marmara Denizi'ndeki balık türlerinin azalmasına yol açacağını kaydeden Prof. Dr. Mustafa Yücel, "Bunun başlıca sebebi kirlilik. Kirlilik ve zararlı alg patlamaları birleşince kirlilik artıyor. Bu da kötü kokan ve renk değişimleriyle dolu müsilaj tabakaları benzeri organik atıkların ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Oksijen düzeyindeki değişimin sonu, maalesef buraya gidiyor. Buradaki kirliliğin ulaştığı boyut, Karadeniz'den en az 2 kat fazla." ifadelerini kullandı.

"Hidrojen sülfür, denizlerde ölüm manası taşıyor"

Oksijen azalınca hidrojen sülfürün ortaya çıktığını söyleyen Yücel, "Hidrojen sülfür, kötü kokuya yol açıyor. Hidrojen sülfür, denizlerde ölüm manası taşıyor. Denizin bozulmasının son noktasıdır bu. Hidrojen sülfürün ortaya çıktığı bir denizdeki ekonomik aktiviteler ciddi zarar görür. Akuakültürden turizme kadar birçok şey etkilenir." diye konuştu.