MHP Lideri Bahçeli’den Ayasofya açıklaması

2 Temmuz 2020 tarihinde Danıştay 10. Dairesinin açıklayacağı “Ayasofya Camisi” ile ilgili kararın ne olursa olsun, Türk milletinin Ayasofya Camisi’ni İstanbul’un Fethi’nin simgesi ve bir cami olarak gördüğünü belirten Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Ayasofya Camisi ile ilgili MHP'nin görüşü çok nettir. Ayasofya Camisi Müslüman gönüllerle buluşmalı, Ayasofya Camisi’nin kapısı ibadete mutlaka açılmalıdır." dedi. 

Ayasofya Camisi hakkında yazılı açıklama yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir süredir Ayasofya Camisi'nin tekrar ibadete açılması ya da müze olarak kalması ile ilgili tartışmanın siyaset ve Türkiye gündeminin üst sıralarına çıktığını hatırlattı.

“Ayasofya Camisi ile ilgili fikri ve siyasi müzakereler 86 yıldır sıcaklığını korumaktadır” diyen MHP Lideri Devlet Bahçeli, “İstanbul'un 567'nci fetih kutlamaları çerçevesinde 29 Mayıs 2020 tarihinde Ayasofya Camisi'nde okunan Fetih Suresi, iç ve dış odakları anında daha rahatsız etmiş, Ayasofya Camisi’nde Fetih Suresi’nin okunması karşısında bu odaklar mevzi alarak nifak seferberliği başlatmışlardır.” ifadelerini kullandı.

 
Ayasofya Camisi’nin ibadete açılmasıyla ilgili dışarıdan gelen tepkileri “Gizli Bizans lobisi”, içeriden gelen tepkileri ise “Batı hayranı yerli iş birlikçiler” olarak tanımlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ayasofya Camisi üzerinden yürütülen kara propagandanın bir üst seviyeye çıktığını dile getirdi.

Basiret ve vicdan sahibi her Türk’ün, ezan sesinden rahatsız olan çevrelerin hangi karanlık özlemlerle yanıp tutuştuklarını çok iyi bildiğini söyleyen MHP Lideri Devlet Bahçeli, Ayasofya Camisi'nin maddi ve manevi mülkiyet hakkının 567 yıldır Türk milletinin zimmet ve zilyetinde (kullanım hakkı) olduğunu, İstanbul'un Fethi’ne müteakip Fatih Sultan Mehmet Han ve kahraman askerlerinin Ayasofya'nın yıkılmayan kısmında kıldıkları ilk cuma namazını takiben Ayasofya’nın camiye dönüştürüldüğünü hatırlattı. Devlet Bahçeli, Ayasofya Camisi’nin “kılıç hakkı” olduğunu ve aynı zamanda Ayasofya Camisi’nin 1462 yılında Fatih Vakfiyesi'ne tescil edildiğini, 1934 yılına kadar da ibadete açık tutulduğunu anımsattı.

24 Kasım 1934 tarihinde Ayasofya Camisi'nin müzeye çevrilmesini sağlayan kararnameden itibaren bugüne kadar bitmeyen kafa karışıklıkları, kesilmeyen spekülasyonlar, eksilmeyen ve eskimeyen mesnetli-mesnetsiz iddialar, derinleşen fikir ve görüş ayrılıkları ortaya çıktığını belirten MHP Lideri Devlet Bahçeli, mezkur kararnamede Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün attığı imzanın sahte mi gerçek mi olduğunun on yıllarca tartışıldığına, “Atatürk'ün Ayasofya Camisi'nin yalnızca bahçe kısmının müze olarak kullanılmasına onay verdiği” iddialarının gündeme getirildiğine dikkat çekti.

Şuursuz ve sorumsuz bazı sözde akademisyenlerin, müşkülpesent uzman yorumcuların Fatih Sultan Mehmet Han ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü münasebetsiz bir şekilde mukayese etme yanlışına düştüğünü de söyleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Fatih Sultan Mehmet Han’ın yaptığının Mustafa Kemal Atatürk tarafından yıkıldığı imasının hain bir uydurma ve rezil bir yalan olduğunu, böylesi sefil düşüncenin hiç kimse tarafından beyan edilme hakkının bulunmadığını, hatta Ayasofya'nın cuma günü cami, pazar günü de kilise olması yönünde kanaat bildiren sakat ve soysuz teklif sahiplerine bile rastlandığını ifade etti.

Yunanistan ve ABD’ye sert tepki

Ayasofya Camisi hakkında Yunanistan'ın dayatmalarına ve Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığının yayımladığı Uluslararası Dini Özgürlükler Raporuna tepki gösteren Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli, tüm bunları hem Türklerin inancına hakaret hem de Türkiye’nin milli egemenlik haklarına ayıplı bir saldırı olduğu değerlendirmesinde bulundu.

 
Ayasofya Camisi’nin müze işleviyle UNESCO dünya kültürel miras listesinde yer almasının mülk sahibi Türkiye için bağlaycı bir yanının bulunmadığının altını çizen Devlet Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin egemen sınırları içinde neyin, nasıl ve hangi amaçla kullanılacağına karar verecek yüksek mercinin büyük Türk milleti olduğunu vurguladı.

 
“Başka devletlere halt yemek düşer”

Danıştay 10. Dairesinin 2 Temmuz 2020 tarihinde Ayasofya Camisi ile ilgili kararını açıklayacağını hatırlatan MHP Lideri Bahçeli, çıkan karar ne olursa olsun Türk milletinin Ayasofya Camisi’ni İstanbul’un Fethi’nin simgesi ve bir cami olarak gördüğünü belirterek, Ayasofya Camisi'nin tasarruf hakkının yalnızca Türkiye'ye ait olduğunu, başka mihrak ve devletlere sadece halt yemek düştüğünü, Yunanistan'ın ve Yunanistan çizgisinde siyaset yapan CHP'nin karalama kampanyasının bayağı ve beyhude bir çırpınış olduğunu ifade etti.

CHP’ye Sultanahmet Camisi tepkisi

Ayasofya Camisi'nin yanı sıra, Sultanahmet Camisi'nin de müzeye dönüştürülmesini isteyen CHP zihniyetinin çürük ve küflü olduğunu, manevi hak ve hassasiyetlerle arasında kapanmaz uçurumlar olduğunu bir kez daha gösterdiğini ancak Bizans artıklarının hayal kırıklığına uğrayacaklarını dile getiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ayasofya Camisi’nin aslına rücu ederek ibadete açılmasını "kompleks" olarak gören, "İstanbul bizim mi olacak?" şeklinde kinayeli soru soran, küresel şantajları diline pelesenk edip milli irade üzerinde ipotek koymaya çalışan emelleri “fosilleşmiş” olarak niteledi ve emellerinin hüsranla sonuçlanacağını kaydetti.

Avrupa’daki tarihî camilerin hâllerini hatırlattı

Ayasofya Camisi'ne karşı çıkıp müze olarak kalmasını isteyenlerin Dimetoka'da, UNESCO'nun kültürel miras listesinde yer alan Çelebi Mehmet Bey Camisi'nin kundaklanmasına çirkin seslerini çıkarmadıklarını da hatırlatan MHP Lideri Devlet Bahçeli, çirkin sesliler korosunun Endülüs döneminde İspanya'da yapılan ve yapımı 10 yıl süren Kurtuba Camisi ile Macaristan’da Mustafa Paşa ve Toygun Paşa camilerinin kilise yapılmasına, Yunanistan'daki Hamza Bey Camisi'nin, Üç Şehitler Camisi'nin, Alaca İmaret Camisi'nin yürek yaralayıcı harabe hâllerine de sessiz kaldıklarını söyledi.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Ayasofya Camisi konusunda görüşünün çok net olduğunu da vurgulayan Devlet Bahçeli, Ayasofya Camisi’nin Müslüman gönüllerle buluşması, Ayasofya Camisi’nin kapısının ibadete mutlaka açılması gerektiğini dile getirerek, kimin ne söylediğinin bir önemi olmadığını, önemli olan Türk milletinin ne dediği, ecdadın ne istediği, Allah'ın neyi emrettiği olduğunu, gerisinin fuzuli laf kalabalığı olduğunu belirtti.