Bahçeli: CHP’nin gizli gündemini ifşa etmek için arkadaşlarımızı Anadolu'ya gönderiyorum

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP ve İYİ Parti’ye yönelik sert eleştirilerde bulundu. Grup toplantısında CHP’yi hedef alan Devlet Bahçeli, “İşgal edilmiş, kökünden uzaklaşmış, tarihe sırt çevirmiş CHP’nin gerçek yüzünü her yöremizde her zeminde anlatacağız. CHP’nin kimlere hizmet ettiğini, neye dönüştüğünü halka izah edeceğiz.” açıklamasını yaptı.

SİYASET 02.11.2021, 13:06 02.11.2021, 13:06
Bahçeli: CHP’nin gizli gündemini ifşa etmek için arkadaşlarımızı Anadolu'ya gönderiyorum

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Gündeme ilişkin açıklamalar yapan Devlet Bahçeli, CHP ve İYİ Parti’ye yönelik sert eleştirilerde bulundu.

Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"Arkadaşlarımızı Anadolu'ya gönderiyorum"

"Halkımızı dinliyoruz, onlarla özlem gideriyoruz, politikalarımızı anlatıyoruz, hedeflerimizi paylaşıyoruz, kafalardaki soru işaretlerine yanıt vermeye çalışıyoruz. İl il Anadolu, adım adım 2023 düsturuyla kapıyı çalıp, ayak basmadık yer bırakmayacağız. 2023 yılına kadar durmayacağız. Seçimler ile ilgili milletimizle dertleşeceğiz. “İşgal edilmiş, kökünden uzaklaşmış, tarihe sırt çevirmiş CHP’nin gerçek yüzünü her yöremizde her zeminde, CHP'nin kime hizmet ettiğini, neye dönüştüğünü, kaynağından nasıl koptuğunu halka izah edeceğiz. Bugünden itibaren yeni görevlendirmeleri gerçekleştiriyorum CHP’nin ağır, kusurlu siyasetini, gizli gündemini doğrudan halkımıza aktarmak ve ifşa etmek hedefiyle arkadaşlarımızı Anadolu'ya gönderiyorum. Yerimizde sayamayız, kabaran riskleri alttan alamayız, bu sebeple erkenden yol almalıyız."

“Türkiye merkezli yeni dünya ve yeni medeniyet anlayışı…”

Türkiye merkezli yeni dünya ve yeni medeniyet tesis etme tavrını, siyasi misyon olarak” kendilerine belirlediklerine dikkat çeken Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İçinde olduğumuz çağda söz sahibi olmak için özgüvene ve güçlü bir milli kimliğe sahip olmak zarurettir. Türkiye Cumhuriyeti’ni geleceğe taşımak, milletimizin mutluluğunu, refahını üst seviyede tutmak ve yeni nesilleri vatan sevgisi ve Türk-İslam kültürü ile yetiştirmek, ihmal edilemeyecek bir gayedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye merkezli yeni dünya ve yeni bir medeniyet tesis etme tavrını, siyasi misyon olarak kendimize belirledik. Bu, Türkiye'yi lider konumuna taşıyacak. Bunu yaşatmanın yolu, Türkiye'nin öncelikle kronikleşmiş ayak bağlarından ve zilletin dayatmalarından kurtulmasıdır. Tarihi ve milleti değerleriyle barışık, problem çözme yetkinliği olan etkin bir düzen kurmuş, ülke kaynaklarını seferber edecek olan ekonomik modeli hazırlamış ve küresel sistemde saygın bir yere gelmiş güçlü bir Türkiye, 21. yüzyılın ekonomik hayatı ve dünya siyasetinde söz sahibi olacaktır. "

"İnsanlık, ekolojik yıkım yoluyla geri dönüşü olmayan bir yere sürüklenmektedir"

"Allah'ın nimetlerinin dengeli ve doğru kullanılmaması sebebiyle insanlık vahim felaketlerle karşı karşıyadır” diyen Bahçeli, iklim kriziyle ilgili önemli açıklamalar yaptı:

"Yer kürenin en kritik problemlerinden bir tanesi teknolojik gelişmelerdeki göz kamaştırıcı ivmenin, aynı şekilde ekolojik ilerlemeye yansımamasıdır. Bu problem, insanlığın ortak açmazıdır. Uygarlık merdivenlerini tırmandıkça tam aksi istikamette çevreye yönelik duyarlılık, hakkaniyet ve adalete duyulan hassasiyet hızla iniş halindedir. Hegamonya, tahakküm, sömürü, baskı ve zulüm mücadeleleri, doğayı da zehirlemiştir. Sözde gelişmiş devletlerin dinmez hırsları, doymaz kursakları, insanlığı uçurumun dibine savurmuştur. Doğa katliamının, çevre kirliliğinin en büyük failleri insan hakları ve özgürlük konularında mangalda kül bırakmayan devletlerden başkası değildir. İnsanlık, ekolojik yıkım yoluyla geri dönüşü olmayan bir eşiğe sürüklenmektedir. Milliyetçiliğimiz, ekolojik dengenin sürdürülebilirliğine yönelik saygıyı gerektirir. Milliyetçiliğimiz çevre duyarlılığı ile adeta eş anlamlıdır. Küresel ısınmanın ağır sorunlarıyla insanlık muhataptır. Türkiyemiz de bundan bağımsız değildir. Bugünümüzü düşünmeye başlarken, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya ve yaşam bırakmak tüm insanlığın vicdanı ve ahlaki görevi olmak zorundadır. Sistematik bir biçimde dünyanın sıcaklığı artış halindedir. Küresel ısınma olarak adlandırılan süreç, sera gazlarının yoğun bir şekilde artması neticesinde yeryüzü sıcaklığı ile yeryüzüne yakın atmosfer tabakalarının yükselişidir. Küresel ısınma kaynaklı iklim değişikliği neticesinde milyarlarca insan, salgın hastalık, susuzluk, kuraklık, kasırga ve sel gibi problemlerle karşı karşıyadır. Bu şekilde giderse 2025’ten itibaren 3 milyarı aşkın insanın su kıtlığı yaşayacağı öngörülmektedir. Kuraklık ve kavurucu sıcaklar, tarımsal ürünlerin çeşidiyle beraber miktarının da azalmasına sebep olarak küresel yokluk ve açlık problemini derinleştirecektir.”

"Küresel cepheleşme ve sıcak çatışma riski oldukça fazladır"

Önümüzdeki dönemde, temel gıda maddeleri ve su kaynakları üzerinden küresel cepheleşme ve sıcak çatışma ihtimalinin fazla olduğuna dikkat çeken Bahçeli, Paris Anlaşması’nın önemine temas etti ve şunları aktardı:

“İklim değişikliğiyle ilgili Paris Anlaşması, yasal olarak bağlayıcı bir uluslararası anlaşmadır. 196 ülke bu anlaşmayı kabul etmiş, Türkiye de 22 Nisan 2016’da bu anlaşmaya imza atmıştır. Anlaşma, TBMM'de geçtiğimiz ay onay sürecinin tamamlanmasıyla birlikte yürürlüğe girmiştir. Paris İklim Anlaşması, küresel sıcaklıklarda yaşanan artışı yüzde 2 ile kısıtlamayı ve sera gazı salınımının azaltılmasını amaçlamaktadır. Böyle bir tabloda, Roma'da “İnsanlar, gezegen ve refah” sloganı ile birlikte 30-31 Ekim tarihlerinde toplanan 16’ncı G20 zirvesinde, iklim değişikliği, ekonomik kriz ve salgın gibi konular masaya yatırılmıştır. Hemen ardından İskoçya'nın Glasgow şehrinde gerçekleştirilecek olan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, 26. Taraflar Konferansı, oldukça önemli bir küresel zirve olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız, Roma'dan özellikle muhatap hükümet ve devlet başkanlarıyla yararlı, verimli ve art niyetlileri hayal kırıkılığına uğratacak temaslar kurmuştur. ABD Başkanı Biden ile yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmek, ortak mekanizma kurulmasında mutabık kalınması, NATO ile stratejik ortaklığa dikkat çekilmesi oldukça değerlidir. Kimin maskeli kimin samimi olduğu bundan sonra gün yüzüne çıkacaktır. ABD ve Türkiye arasındaki köprülerin atılması, her iki ülkenin aleyhinedir. Ortak akılla, egemenlik haklarına ve karşılıklı çıkarlara saygıyla, kökleşiş problemlerin çözümü mümkündür. Müttefiklik sadece sözde veya zirve toplantılarında kalacak ilişkiler değildir. "

“MHP bu gelişmelerden memnuniyet duyuyor”

Bahçeli’nin açıklamalarının devamı şu şekilde:

“ABD hükümeti bilmiyorsa söyleyeyim; Türkiye, onlardan daha fazla insan haklarına saygılıdır. Türkiye’de, yargı bağımsızlığımıza müdahale etmek için Osman Kavala bildirisini hazırlayan ABD’nin sahip olmadığı kadar hukukunun üstünlüğü havidir. S400 meselesi ise egemenlik sınırlarımız dahilindedir. Türkiye’ye bu konuda hiç kimsenin ayar verip, istikamet çizme dengesizliği yanıtsız bırakılmayacaktır. Türkiye’nin, Amerika’nın terör devletleri ile ilişkilerine yönelik kaygılarını paylaşmasının üzeri örtülmek istenmektedir. ABD’nin kara gücü olarak tercih ettiği terör örgütleri, adeta bumerang gididir. Günü geldiği zaman tutan elleri de vuracaktır. Biden’dan çok Biden’cı kesilen kesimler, emperyalizmin lekeli yüzü, Türkiye’ye yuvalanmış bir Washington lobisidir. İki yanlı çalışan ajanlardır. Kaldı ki sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Biden görüşmesinin olup olmamayacağının çetelesini günlerce tutanların, işin özünde kimin hesabına çalıştıkları deşifre olmuştur."

Tezkere tepkisi

Tezkereye hayır oyu veren CHP ve HDP’ye tepki gösteren Bahçeli, şunları söyledi:

“HDP ile CHP hayır demiştir. Diyeceğim şu ki: HDP ile CHP ile el ele, terörle mücadeleye, askerlerimizin sınır ötesine gönderilmesine hayır demiştir. Bilfarz Suriye ve Irak tezkeresi, HDP ve CHP’nin istediği gibi reddedilseydi Türk askeri geri çekilecek, boydan boyagüney sınırlarımız terörizmin kontrolü altına girecekti. CHP , belgeli bir şekilde ve resmen Türkiye’nin karşısında konuşlanmıştır. Geldiğimiz bu noktada HDP, CHP ve İP’in  teşvikiyle tek bir bünyede birleşmiş olan PKK’nın siyasetteki kolonları olmuştur. Bu rezil ittifak, düşmanın ileri karakolu şeklilnde görülmeyecek midir? HDP ve CHP, tezkereye birlikte hayır, PKK’ya evet diyecektir. CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hayır, tarihi çizgisine hayır, milli mücadeleye hayır demiş, bunun karşısında husumete ve hıyanete evet demiştir. Kılıçdaroğlu, geri dönüş yolların tamamen kapanmıştır artık. Sana geçmiş olsun. Topraklarımızı çiğnemeye, hiç kimsenin cüret edeceği yoktur. Bu, kuyruklu bir yalandır tezkeredeki yabancı askerlerin Türkiye'de olması sözleri, DEAŞ karşıtı koalisyonun Türk üslerinden faydalanmasına imkan sağlamaktadır. Meselenin özü tamamen budur. Sayın Kılıçdaroğlu, bu sorunun yanıtını vermelidir. Aynı konudaki tezkerelere evet diyen sensin. Milliyetçiliğe gelince, senin milliyetçiliğini sevsinler. Bizim liglerimiz farklı, sen çoktan küme düştün. PKK'nın tutsağısın. HDP'nin dayatmasına CHP, adeta boyun eğmiştir. Emperyalizmin talimat listesi, PKK'nın tebliğ etmiş olduğu dağ emri, CHP'nin iradesini tam anlamıyla boyundurluk altına almıştır. "

Akşener'e tepki: Yazıklar olsun

Meral Akşener’e de eleştirilerde bulunan Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:

“Siirt’e giden İP Başkanı, karşısındaki bölücü bir alçağın ‘Burası Kürdistan'dır' bühtanına tek bir kelime edememiştir, yazıklar olsun. Türkiye sınırlarında Kürdistan diye bir yer yoktur ve asla da olmayacaktır. Gerekirse şahit oluruz, şehit oluruz ama üniter milli devletimizi parçalatmayız. Bedenlerimizle, Kürdistan fitnesine direnir, Bozkurt gibi karşılarında dururuz."

Yorumlar (0)