50 yaş üstü kişiler dikkat etsin! Sinsice ilerliyor, yatağa bağımlı hale getiriyor

Osteoporoz adı verilen tanı 50 yaş üstü bireylerde sıkça görüldüğü tespit edildi. Her 3 kadından birinde ve her 5 erkekten birinde ortaya çıktığı görüldü. Bu hastalarda, yaşam kalitesi giderek kötüleşebilir ve sonunda yatağa bağımlılık yaşanabilir. BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Tuna Pehlivanoğlu, “Sıklıkla sessizce gelişen ve sinsice ilerleyen omurga kırıklarına sebebiyet vermektedir. Omurga kırığı olan hastaların ilerleyen dönemde kalça ve el bileği kırığı yaşama ihtimali de bir hayli yüksek” dedi.

SAĞLIK 08.05.2024, 12:26 Melina Ay
50 yaş üstü kişiler dikkat etsin! Sinsice ilerliyor, yatağa bağımlı hale getiriyor

Daha çok 50 yaş üstü hastalarda görülen osteoporotik yani kemik erimesi sebebiyle oluşan omurga kırıklarına dikkat çeken Doç. Dr. Tuna Pehlivanoğlu, bu kırıklarının özelliklerine ve tedavisine değindi. Öncelikli olarak Osteoporoz’un ne olduğu ile ilgili tanımlamada bulunan Pehlivanoğlu “Halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz, kemiğin kalsiyum miktarının azalması sonucu, yapısal olarak zayıflamasına ve kırığa elverişli hale gelmesine sebep olan hastalıktır. Bu hastalık 50 yaş üzeri her 3 kadından birinde, her 5 erkekten de birinde görülmekte ve sıklıkla sessizce gelişen ve sinsice ilerleyen omurga kırıklarına sebebiyet vermektedir. Omurga kırığı olan hastaların ilerleyen dönemde kalça ve el bileği kırığı yaşama ihtimali de bir hayli yüksek” şeklinde konuştu.

“Yürüyemez hale getirebiliyor”

Osteoporotik omurga kırıklarının, daha çok sırt (torakal) ve bel (lomber) bölgede görüldüğünü söyleyen Pehlivanoğlu “Bu kırıklar çökme kırıkları olarak adlandırılmaktadır ve herhangi bir düşme-çarpma, bir travma olmadan ya da çok küçük şiddetli travmalar sonucu; ama genelde sessizce ortaya çıkabilmektedir. Bu kırıklar omurgada bir ya da daha fazla seviyede çökmeye sebebiyet vermekte ve bu çökmeler ilerleyerek, binanın kolonlarının yıkılması gibi, hastayı kambur hale sokup, yürümesini zor ve ağrılı duruma getirebilmektedirler. Bu durum da hastaların hayat kalitesini ciddi derecede düşürüp, sinsice ilerleyerek, onları hareket edemez, yürüyemez, gündelik işlerini göremez hale getirebilmektedir” açıklamalarında bulundu.

“Tuvalet ihtiyacını tutamayabilirler”

Omurga kırığı hastalarının şikayetlerini de aktaran Pehlivanoğlu semptomları şu şekilde sıraladı:

“Bu hastaların öncelikle sırt ve bel bölgesinde ağrı şikayetleri mevcuttur. Bu ağrı genelde yürüme ve hareket ile artmakta, istirahatte azalmaktadır. Hastaların kırıklarının omurgada meydana getirdiği çökme ilerledikçe, kambur hale gelebilmekte ve şiddetli ağrı nedeniyle yürüyememektedirler. Yine kırıktaki çökme ilerledikçe, gelişecek omurilik basısına bağlı olarak da, bacaklarda kuvvet kaybı, şiddetli ağrı, idrar ve büyük tuvaleti tutmada güçlükler ortaya çıkabilmektedir. Bu durum da hayat kalitelerini günden güne ciddi anlamda düşürüp, onları eve ve yatağa bağımlı hale getirebilmektedir.”

“Kırığa kemik çimentosu enjekte ediliyor”

Pehlivanoğlu bu kırıkların tanısının nasıl yapıldığından da bahsederek açıklamasını, şöyle sonlandırdı:

“Hastanın ortopedi uzmanınca muayene edilip, omurga kırığı ön tanısı konduktan sonra istenecek, röntgen, tomografi (BT) ve MR gibi görüntüleme yöntemleri ile tanının doğrulanması ile konur. Tedavisi ise kırığın şekline, omurgadaki tahribata ve hastanın özelliklerine göre değişir. Korse ile 6-8 hafta yatak istirahati tedavi seçeneklerinden ilkidir. Ancak hastaların yaşı ve ek hastalıkları da göz önüne alındığında, uzun süre yatmaya bağlı gelişebilecek pıhtı atması (emboli) ya da yatak yaraları gibi komplikasyonlar bu yöntemi geri plana itmiştir. Günümüzde perkütan vertebroplasti ve perkütan balon kifoplasti ameliyatları gibi kısa sürede uygulan, kapalı aamelimeliyat yöntemleri kullanılarak, kırığa kemik çimentosu enjekte ve kırık bölge kapalı olarak yerleştirilen bir balon ile şişirilerek omurganın yükseklik kaybı giderilmektedir. Bu sayede hem kemik sağlamlaştırılmakta, hem çökme engellenmekte, hem de çöken omur olabildiğince eski yüksekliğine getirilerek, hastanın kamburluğu düzeltilmektedir. Hastaların ameliyat sonrası ağrıları tama yakın olarak geçmekte ve ameliyattan birkaç saat sonra ayağa kaldırılıp, yürütülmektedirler. Hastalar, genelde ertesi gün yürüyerek taburcu edilmektedir. Bu sayede hastalar, uzun dönem yatmaya bağlı gelişebilecek komplikasyonlardan da korunmuş olmaktadır.”

Yorumlar (0)