19 Mayıs: Bağımsızlık meşalesinin yakıldığı gün

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, 102 yıl önce bugün Samsun’a ayak basarak bağımsızlık meşalesini yaktı. Kurtuluş destanının başlangıcı olan 19 Mayıs günü, her yıl büyük bir coşkuyla kutlanıyor. İşte Türk milletinin kurtuluşa giden öyküsü…

GÜNDEM 19.05.2022, 09:04 20.05.2022, 14:48
19 Mayıs: Bağımsızlık meşalesinin yakıldığı gün

Tarih, 15 Mayıs 1919’u gösteriyordu. Ulu önder Mustafa Kemal’in liderliğinde Çanakkale Cephesi’nde destan yazılmış ancak Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetmişti. Düşmanlar Anadolu’yu işgal ederken, halk küçük gruplarla düşmana karşı direnişe başladı. Anadolu topraklarında vaziyet böyleyken İngiliz işgali altında olan İstanbul’da milletin kaderine yön verecek bir karar alındı. 9. Ordu Müfettişi olan Mustafa Kemal, Samsun’a gitmekle görevlendirildi ve derhal yolculuk hazırlıklarına başlandı.

Mustafa Kemal, Samsun’a yol alacak olan Bandırma Vapuru’nun kaptanı İsmail Hakkı Bey’i yolculuk hakkında bilgi edinmek için makamına çağırdı ve 16 Mayıs 1919’da yolculuk başladı. Mustafa Kemal, yola çıkmadan önce Sirkeci Garı açıklarında İngilizler tarafından aranan Bandırma Vapuru’na Kız Kulesi açıklarında bindi.

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’un ‘Benim Kararım’ adlı bölümünde görevi hakkında şunları anlatıyordu:

“Osmanlı ülkeleri bütün bütüne parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türkün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Baylar, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da ulus egemenliğine dayanan, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak. İşte, daha İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar, bu karar olmuştur.”

Kurtuluşa giden yolda adım adım

Mustafa Kemal, ‘ulus egemenliğine dayanan, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurma’ kararını, uygulamak için ilk adımı 19 Mayıs 1919’da attı ve yanında 18 asker ile birlikte Samsun’a çıktı. O gün, çağdaşlaşma, demokratikleşme ve bağımsızlığa giden yolun ilk adımı atıldı.

Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak bastığında karşılaştığı manzara hiç de parlak değildi. İngiliz işgal kuvvetlerinin bulunduğu Samsun’un sokaklarında pontusçular kol geziyordu. Halk kendisini koruyabilecek durumda değildi.

Mustafa Kemal, o günü Nutuk’ta şöyle anlatıyor:

“1919 yılı Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir: Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş’ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda...

Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta… İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul’da. Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya’da İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919’da, İtilâf Devletleri’nin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmir’e çıkartılıyor.”

Tam bağımsızlık ve çağdaşlaşma

Mustafa Kemal, bu sorunları düşünmeden duramıyordu ancak azmi sayesinde tüm engelleri aşabilecek güce sahipti. Ülkenin çaresizliğini görenler ‘manda ve himaye’yi çözüm olarak sunarken, kendisi ‘tam bağımsızlık ve çağdaşlaşma’ fikrinin sonuna kadar arkasında durdu ve kurtuluş mücadelesini Anadolu’da başlattı.

4 Eylül 1919’da toplanan Sivas Kongresi’nde özellikle manda ve himaye konusu tartışıldı. Mustafa Kemal, tam bağımsızlığa giden yolda en küçük bir ödün bile vermeye yanaşmadı. Temel hedefin, milletin bağımsızlığını ve belirli sınırlar dahilinde bütünlüğünü korumak olduğunu savundu. Bu düşüncelerini  Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile milli hedefler haline getirdi.

İlk kez ulusal egemenlikten bahsedildi

22 Haziran 1919’da hazırlanan Amasya Genelgesi, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan ilk kuruluş belgesidir. Bu genelge ile ulusal egemenlikten ilk kez bahsedildi. Kurtuluş Savaşı’nın gerekçesi olarak vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının tehlikede olması ve İstanbul hükümetinin sorumluluğunu yerine getirmemesi gösterildi.

Genelgenin en önemli maddesinde, milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararının kurtaracağı belirtildi. Böylece kurtarıcı olarak görülen manda ve himaye, hilafet ve padişahın yerini millet ve milliyetçilik düşüncesi aldı. Bu genelge ile birlikte Türk inkılabının ihtilâl safhası başlamış oldu.

Manda ve himaye reddedildi

Erzurum Kongresi, 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında gerçekleşti. Bu kongrede, manda ve himaye reddedildi ve ilk defa koşulsuz olarak bağımsızlığın sağlanmasına karar verildi.

İlk kez milli sınırlardan bahsedilen kongre kararlarında, Türk vatanı olan toprakların parçalanamayacağı belirtildi. Ayrıca, Mustafa Kemal’in başkanlığını yaptığı 9 kişilik bir Temsil Heyeti oluşturuldu ve bu heyetin bir hükümet gibi görev yapmasına karar verildi. Erzurum Kongresi, Batı Anadolu’da Yunanlara karşı direniş gösteren Kuva-yı Milliye’ye moral kaynağı oldu.

Sivas Kongresi de 4 Eylül- 11 Eylül 1919 tarihler arasında toplandı. Kongre toplanmadan önce İstanbul hükümeti, Erzincan Valisi Ali Galip’e Mustafa Kemal’i tutuklama emri verdi ve kongreyi durdurmasını istedi. İstanbul hükümetinin tüm çabalarına rağmen, kongre toplanmayı başardı.

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra işgal altında olan Türk topraklarını kurtarmak ve milletin bağımsızlığını sağlamak amacıyla toplanan kongre, Erzurum Kongresi’nde alınan kararları genişleterek bu kararlara tüm ulusu kapsayacak bir nitelik kazandırdı. Kongrenin amacı, milli mücadeleyi tek elden idare etmekti.  Bu nedenle Sivas Kongresi’nde yerel cemiyetler, ‘Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ adı altında birleştirildi.

Yeniden milli sınırlar yani Misak-ı Milli sınırları içinde vatanın bölünmez bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı vurgulandı. Bu bütünlüğü sağlayabilmek için Kuva-yı Milliye’nin tanınması ve milli iradenin hâkim kılınmasının gerekli olduğuna da yer verildi.

"19 Mayıs benim doğum günümdür"

19 Mayıs 1919, Türk milleti için bir dönüm noktası ve bir milletin uyanışının başlangıcıdır. Bu tarihte Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal Atatürk, Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile kurtuluş mücadelesini başlattı. Verilen bu kurtuluş mücadelesi, düşmanların vatan topraklarından kovulması ve Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte adeta bir destana dönüştü.

Ulu önder Atatürk, "19 Mayıs, benim doğum günümdür." demiştir.

19 Mayıs günü, 20 Haziran 1938’de ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak kabul edilmiş, 1981 yılında ise ‘Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’ adını almıştır.

Yorumlar (0)