Depresyon obeziteyi tetikliyor

Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Taha Can Tuman, obezitenin psikolojik faktörlerden etkilendiği gibi, aynı zamanda psikolojik sorunlara da yol açabileceğini vurgulayarak, “Obeziteye sahip kişilerin normal kilolulara göre son bir yılda majör depresyon atağı geçirme riski beş kat fazladır. Obezite depresyon ilişkisi kadınlarda daha güçlü görünür” dedi.

SAĞLIK 18.05.2024, 12:28 20.05.2024, 12:12 Melina Ay
Depresyon obeziteyi tetikliyor

Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır. Uzman Doç. Dr. Tuman, obezitenin temelinde yatan psikolojik nedenlere vurgu yaptı. Obezitenin ülkemizde en hızlı artan sağlık sorunlarından biri olduğunu ifade eden Tuman, “Son yıllarda obezite oranlarında çok ciddi artış yaşanmaktadır. Obezite hipertansiyona, tip 2 diyabete, felç riskinde artışa ve uyku apnesi, safra kesesi hastalıklarına, kolesterol yüksekliğine neden olarak beden sağlığını da olumsuz etkiler. Obezite bedensel hastalıklara neden olmasının dışında depresyona ve başta sosyal anksiyete bozukluğu olmak üzere anksiyete bozukluklarına neden olur. Obezite hem ek bedensel hastalıklar hem de ek psikiyatrik sorunlar nedeniyle ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Beden kitle indeksi 25-30 arası aşırı kilolu, 30’un üstü ise obez olarak nitelendirilir. Obezite gelişiminde genetik, hormonal, sosyokültürel, psikolojik ve çevresel faktörlerin rolü bulunur” diye konuştu.

“Bipolar bozukluk obezite gelişimiyle ilişkili”

Obeziteye neden olan psikolojik faktörleri bahseden Tuman, durumu şu şekilde detaylandırdı:

“Tıkınırcasına yeme, yemek yeme üzerinde denetim kaybı, stres, üzüntü, iç sıkıntısı, kaygı, endişe, mutsuzluk gibi duygusal sıkıntı dönemlerinde aşırı yeme ve gece yeme gibi faktörlerin görüldüğünü biliyoruz. Ayrıca, dürtüsellik, hazzı ve doyumu erteleme güçlüğü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, atipik depresyon, anksiyete bozuklukları ve bipolar bozukluk obezite gelişimiyle ilişkilidir. Olumsuz duygularla baş etme güçlüğü yaşayan bireylerin, stres, iç sıkıntısı, keyifsizlik, mutsuzluk gibi duygularla başa çıkmak için aşırı yeme davranışına başvurduğu ve yemek yiyerek kendini daha iyi hissetme eğiliminde olduğu bilinmektedir. Stresli yaşam olayları ve yüksek düzeyde algılanan stres, duygu düzenleme güçlükleri olan kişilerde yemek yeme, bir rahatlama aracı ve ödül olarak işlev görebilir. Yemek yemenin beyinde dopamin ve endojen opioidleri artırarak ödül merkezini uyardığı ve kişinin haz almasını sağladığı bilinmektedir. Yemek yemenin verdiği haz, pozitif pekiştireç olarak kabul edilirken, olumsuz duygulardan kaçınmak için aşırı yeme davranışının devam etmesine neden olabileceği negatif pekiştireç olarak değerlendirilebilir.”

Depresyon nedenli obezite yüzde 37 oranında

Obezite hastalarında en sık görülen yeme bozukluğunun çok fazla yüklenerek yemek olduğunu aktaran Tuman, şunları aktardı:

“Tıkınırcasına yeme bozukluğu 2 saatten az bir sürede çoğu kişinin yiyebileceğinden daha çok miktarda gıda tüketilmesi ve bu sırada kişinin yemek yeme üzerinde kontrolü kaybetmesidir. Tıkınırcasına yeme dönemlerinde çok daha hızlı yeme, rahatsızlık verecek düzeyde tokluk hissedene kadar yeme, bedensel açlık duymuyorken aşırı miktarda yeme, çok yediğinden utandığı için tek başına yeme, yemek sonrası tiksinti hissetme ya da suçluluk duyma gibi belirtiler görülür. Bunun dışında obezitesi olanlarda bir diğer yeme bozukluğu olan gece yeme sendromu da sık görülür. Psikolojik faktörler obeziteye neden olduğu gibi obezite de psikolojik sorunlara yol açar. Obezite, beden imajından memnuniyetsizliğe, daha mutsuz olmaya, özgüvende ve özsaygıda azalmaya, yaşam kalitesinde düşmeye neden olur. Bu nedenle obeziteye sıklıkla depresyon eşlik eder. İkinci derece obeziteye sahip kişilerin normal kilolulara göre son bir yılda majör depresyon atağı geçirme riski 5 kat fazladır. Obezite depresyonda olan kadınlarda daha güçlü görünür. Bu durum kadınlarda dış görünümün erkeklere göre benlik saygısını daha fazla etkilemesidir. Bir çalışmada kadınlarda obezitenin depresyonda yüzde 37’lik bir artışla ilişkili olduğu gösterildi. Obezite dış görünümü etkilediği ve bedeninden memnuniyetsizliğe neden olduğu için bu kişilerde sosyal anksiyete bozukluğu da sık görülür.”

Psikolojik obezitede cerrahi müdahale yetersiz

Tuman, obezite cerrahisinin psikolojik kökenli kilo sorunlarıyla başa çıkmak için tek başına yeterli olmadığını belirtti. Hastaların tıkınırcasına yeme, dürtüsel yeme, yeme kontrolü kaybı, gece yeme ve duygusal yeme gibi davranışlarının, cerrahi sonrasında tekrar kilo almasına veya eski kiloya dönmesine neden olabileceğini vurgulayan Tuman, “Psikolojik kaynaklı obezitede, cerrahi müdahaleler tek başına yeterli olmayabilir. Obezite tedavisinde bilişsel davranışçı terapinin etkili olduğu kabul edilmektedir. Bu terapide öncelikle sağlıksız beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi hedeflenir. Yeme sıklığının ve porsiyonların azaltılması, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının benimsenmesi ve düzenli egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri hedeflenir. Ayrıca, obezitenin kökenleri ve bedensel/psikiyatrik etkileri hakkında bilgilendirme, uyaran kontrolü, hedef belirleme, kendini izleme ve pozitif davranışların ödüllendirilmesi gibi bilişsel yöntemler kullanılır. Kilo vermeyi engelleyen olumsuz düşüncelerin bilişsel olarak yeniden yapılandırılması ve duygusal yeme davranışlarının azaltılması için duygu düzenleme, stres yönetimi ve sorun çözme becerilerinin geliştirilmesi gibi stratejiler de uygulanabilir” şeklinde konuştu.

Yorumlar (0)