"Erdoğan, Putin'e 'Siz vurdunuz' demeliydi!"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in görüşmesine ilişkin, "İlk konuşmayı Sayın Putin yaptı: 'Görüşmemize başlarken Suriye’de hayatını yitiren askerler için taziyelerimi iletmek istiyorum. Telefon görüşmemizde ifade ettiğim gibi hiç kimse Suriye askeri de dahil olmak üzere orada Türk askerlerinin olduğunu bilmiyordu.' Dakika bir gol bir. 'Bir dakika demeliydi, biz size koordinatları bildirdik, siz vurdunuz sizden gereğini yapmanızı istiyoruz’ demeliydi. Hiç ses yok." ifadelerini kullandı. 

SİYASET 10.03.2020, 14:04 10.03.2020, 14:51
"Erdoğan, Putin'e 'Siz vurdunuz' demeliydi!"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu, Meclis'te düzenlenen İdlib oturumundaki yumruklu kavgaya ilişkin, Siz halkın oyuyla bir makama geldiyseniz o makamın ön gördüğü koşullar içerisinde konuşmalısınız makamın itibarını korumak zorundasınız. Sayın Erdoğan’ın bana yönelik olarak burada söylenmesi asla mümkün olmayan, ahlakımın asla izin vermediği belli kelimeleri kullanarak hakaret etmesini asla kabul etmiyorum. Kendisine de hiçbir cevap vermedim. Grup başkanvekilimiz onun kullandığı kelimelerin aynısını kullanıyor. Kızıyorlar neden bu kelimeleri kullandın diye. Aynısını sen söyledin. Biz parlamentoda kavga istemiyoruz. Düşünce kadar değerli bir şey yoktur.Parlamentoda gereksiz bir kavganın parlamentoya hiçbir kazanç sağlamayacağını da ifade etmek istiyorum. ‘Büyük lokma ye büyük laf etme’ demiş atalarımız. Neden büyük lafın arkasında durmak kolay değildir. Büyük laf ediyorsanız önünüze büyük bir hedef koymuşsunuzdur. Eğer yapmazsanız itibarınız zedelenir, o makama da itibar açısından zarar vermiş olursunuz. Biz itibarı kaybeden kişilerin ya da söylediği sözleri tutamayan veya gerisine düşen kişilerin bir memleketi yönetmesini doğru bulmayız. Sonuçta o laflar döner dolaşır TC devletine zarar verir, uluslararası itibarını sarsar." diye konuştu. 

"ÖSO’nun hamiliğine soyunduk"

Hükümetin Suriye politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Söylediğimiz 'Bizim Orta Doğu bataklığında ne işimiz var' idi. Orta Doğu’da bir sorun çıktığında baş vurulan ülke Türkiye’ydi. Neden Suriye sınırına mayınlar temizlendikten sonra 49 yıllığına yabancı bir ülkeye vereceğiz, neden? Kim telkin etti sizi? Önce kararname, CHP iptal ettirdi, sonra kanun çıkardılar. Anayasa Mahkemesi’ne gittik. Türkiye sınırına yabancı bir devlet gelip yerleşseydi bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin durumu ne olurdu?Neden Orta Büyük Doğu Projesi’nin eş başkanlığına soyundunuz? Maşa rolünü size kim verdi? Tarih bilgisinden yoksun olanlar buna balıklama atladılar. Yine biz söyledik; ÖSO ile senin ne işin var? Suriye'yi bölme konusunda neden bu işe soyunuyorsun? ÖSO’yu biz Amerika ile beraber kurduk diyor. Sana maşa görevi verdiler farkında bile olmadın. Biz ÖSO’nun hamiliğine soyunduk aynı zamanda. Para, silah verdik, eğittik aynı zamanda. Biz yıllar yılı yanlış yapıyorsunuz, Türkiye'nin başını belaya sokmayın dedik." ifadelerini kullandı. 

"Orta Doğu'da barış istiyorduk, yangın istemiyorduk"

Kılıçdaroğlu, "Biz, Orta Doğu’da barış istiyorduk. Komşumuzda yangın istemiyorduk. Biz hiçbir Mehmetçiğimizin burnu kanamasın istiyorduk, biz bütün Suriye’nin Mehmetçiğimizin tırnağına dahi değmeyeceğini söylüyorduk ama saray iktidarı buna önem vermedi. 4 Şubat 2020’de 5 öneride bulundum. Çözmek konusunda öneri getirdik size ama arkadaşlar bunu da dinlemediler." dedi.

"En azından şehide, o şehidin annesine saygı duy kardeşim"

Suriye konusunda büyük laflar edildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "12 Şubat’ta. ‘Şubat ayı sonuna kadar geri çekilmelerin tamamlanmasını umuyoruz. Rejim bu sürede geri çekilmezse Türkiye bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacaktır.’ 34 askerimiz şehit oldu. Sanki bir ölü toprağı serpilmiş gibi bütün Türkiye derin bir sessizliğe gömüldü. 36 saat televizyonların önüne çıkmadılar. Büyük lokma ye büyük laf etme diyoruz, altında kaldılar. Üç gün sonra çıktılar televizyonlara, fıkralar anlatı. Sanki bu ülkede 34 şehidimiz yokmuş gibi. Eleştirdim, hakkım vardı. O şehitlerin ve onların ailelerinin bizde hakkı vardı. Daha toprağa vermeden bu kahkaha nedir? Dedim. En azından gülümseme kardeşim. En azından şehide, o şehidin annesine saygı duy kardeşim! 'Omuzlarının üzerinde o başları kalmayacak' diyor. Bir taraftan da acaba biz nasıl toplanırız çözebiliriz diye. O doğru toplansınlar. Ama bu lafı ediyorsan senin toplanmaya gereğin yok. Arkasından dörtlü toplantı olacaktı bu gerçekleşmedi. Putin ben gelmeyeceğim dedi, bu gitti." şeklinde konuştu. 

"Giderken de Bay Kemal’in 4 sorusu var demiştim." diyen Kılıçdaroğlu, o soruları şöyle sıraladı: Birliklerimizin yerini bildirmemize rağmen neden askerlerimizi şehit ettiniz? İlk saldırının ardından uyarı yapmamıza rağmen ikinci saldırıyı neden gerçekleştirdiniz? Yaralı ve şehitlerin Türkiye’ye getirilmesi için helikopterlere neden izin vermediniz? Savaş hukukunda yaralıları taşıyan ambulanslar vurulmaz. Siz bu yaralı askerlerlerimizi almayan gelen askerlerimizin ambulanslarımızı neden vurdunuz?" 

"Biz size koordinatları bildirdik, siz vurdunuz' demeliydi"

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in görüşmesine ilişkin, Putin ile Erdoğan televizyonların önüne çıktılar. İlk konuşmayı Sayın Putin yaptı: 'Görüşmemize başlarken Suriye’de hayatını yitiren askerler için taziyelerimi iletmek istiyorum. Telefon görüşmemizde ifade ettiğim gibi hiç kimse Suriye askeri de dahil olmak üzere orada Türk askerlerinin olduğunu bilmiyordu.' Dakika bir gol bir. 'Bir dakika demeliydi, biz size koordinatları bildirdik, siz vurdunuz, sizden gereğini yapmanızı istiyoruz’ demeliydi. Hiç ses yok. Telefon görüşmemizde ifade ettiğim gibi diyor. Ben sana dedim ki, 'O alanda askerlerin vurulduğu yerde biz sizin askerlerinizin olduğunu bilmiyorduk' diyor. Erdoğan bu telefon görüşülmesinde Putin’e ne söyledi, ben merak ediyorum. 'Kabulünüz nedeniyle teşekkür ederim diye' başlıyor. Yöneticiye bakın Allah aşkına ya, nasıl üzülmezsiniz. Sonunda bir anlaşmayı imzaladılar." ifadelerini kullandı. 

"Ortada bir ateşkes yok"

Anlaşmanın sonuçlarını değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Ortada bir ateşkes yok arkadaşlar. Askeri faaliyetler durdurulacak. Böylece sorun bir anlamda biraz daha ileriye atılmış oluyor. Türkiye bu anlaşma ile Suriye rejimini resmen tanıyor. Suriye Arap Cumhuriyeti diye geçiyor sözleşmede. Bizzat Dışişleri Bakanı Suriye Arap Cumhuriyeti diye ifade ediyor. Türkiye Suriye toprak bütünlüğünü kabul ediyor. Terörle mücadeleyi Türkiye de kabul ediyor ama terörizmin tüm tezahürleriyle ifadesi önemli. Buradaki soru şu; ÖSO ne olacak? Çünkü Suriye rejimi ÖSO’yu terör örgütü olarak görüyor, Türkiye ve Rusya terör örgütü olarak görmüyor. BM tamam ama tüm tezahürlere ÖSO giriyor mu girmiyor mu? Önümüzdeki günlerde göreceğiz." açıklamasını yaptı. 

"Suriye gözlem noktalarının gerisine çekilmeyecek"

M4 karayolunda 6 kilometre kuzey-güney ekseninde bir güvenli alan sağlanacağını ve Suriye rejiminin burayı kullanacağını belirten Kılıçdaroğlu, "M4’ün altında kalan terör örgütleri ne olacak? Suriye hava sahasının açılmasını ancak Suriye kabul ederse mümkün olacak. Bizim için herhangi bir taahhüt yok.Sormak lazım sen neden oradaki terör örgütlerine destek verdin, neden onların hamiliğine soyundun. Onlar yarın Türkiye’ye gelirse bizim başımıza bela olmayacak mı? Suriye gözlem noktalarının gerisine çekilmeyecek. Anlaşmada Esad’ın da görüşü alındı. Erdoğan dönüp Çavuşoğlu’na, Esad ile konuşuldu mu diye sordu. Suriye’den geçen halk için bir tampon bölge oluşturulması da söz konusu değil. Bakanlar orada ama iki kişi daha var orada. AK Parti Genel Sözcüsü ile Mahir Ünal. İşte parti devleti dediğimiz odur. Ne işleri var onların orada?" dedi.

"Ağırıma giden Putin’in el işareti ile bizimkileri çağırması"

Kılıçdaroğlu, Rusya Devlet Başkanı Putin’in el işareti ile bakanları çağırmasına ilişkin, Ağırıma giden Putin’in el işareti ile bizimkileri çağırması. Her biriyle tek tek tokalaşması. Ağırıma gidiyor. Dışişleri Bakanı’nı görüyorsunuz, ter basmış elindeki dosyayı yelleş gibi kullanıyor. Ve bir görüntü var içimi acıtıyor. Kapıda beklerken. Hepsi sıkkın yapılan muameleyi görüyorlar zaten. Haksızlık var, yanlış evet. İnsanlar aşağılanıyor. Hak ediyorlar mı? Hayır. Bunu asla kabul etmiyoruz." dedi. 

Yorumlar (0)