AK Parti Sözcüsü Çelik: 17 yılda sağlık alanındaki dönüşüm bizi hazırlıklı kıldı

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında video konferans ile yapıldı. Toplantı sonrası AK Parti sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu.

GÜNDEM 03.04.2020, 17:56 03.04.2020, 18:02 Hanife
AK Parti Sözcüsü Çelik: 17 yılda sağlık alanındaki dönüşüm bizi hazırlıklı kıldı

AK Parti sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları şu şekilde; 

İlk koronavirüs vakasına müdahale eden hocaların hocası Cemil Taşçıoğlu hocamız hayatını kaybetti. Allah'tan rahmet diliyoruz. Hastanelerde tedavi gören bütün vatandaşlarımıza şifalar diliyoruz. Bu afetler konusunda insanlığın çok eski bir tarihi var. Yakın zaman dilimi içerisinde 2002'de Sars, 2012'de Mers, domuz gribi, Ebola salgını gibi çeşitli meydan okumalarla dünya karşı karşıya kaldı. 

"Şehir hastanelerimiz büyük bir güvence"

Bugün şehir hastanelerimizin varlığı, ihtiyaç duyulan yatak kapisitesi bakımından büyük bir güvencedir. Tek odalı yatağın çeşitli hastanelerde hayata geçirilmiş olması, bugün bunların karantina merkezi olarak gerçekleşmesi olarak bir altyapı ile hizmete sunulmaktadır. Virüs Çin'in Wuhan kentinde görüldüğünde kimse bu kadar yaygınlaşacağını tahmin etmedi.
Avrupa'da ilk olarak 27 Ocak'ta Fransa'da görüldü. Şubat üçüncü haftasından itibaren İran ve İtalya'da hızla yayıldı. Daha sonrasında Güney Asya'dan Kuzey Avrupa'ya kadar dünyanın her yarında görülmeye başlandı.  Nihayetinde 11 Mart'ta birkaç ay sonra Dünya Sağlık Örgütü koronavirüs pandemisi ilan etti. Gelinen noktada hastalığa yakalanan sayı 1 milyon, hayatını kaybeden sayısı 50 bini geçmiştir. 

"Dünya salgını ciddiye almazken Türkiye bilim kurulu oluşturmuştur"

Yeterli tedbir alınabiliyor mu, tedbirler daha önce alınabilir miydi çok sayıda zaman zaman sorumsuzluğa varan birtakım yorumlarla karşılaşıyoruz. Vatandaşımızın hayatından daha kıymetli bir şey yoktur. Türkiye süreci baştan itibaren ciddiye almıştır. Daha dünya salgını ciddiye almazken, sadece Çin düzeyinde algılarken Türkiye Ocak ayında Sağlık Bakanlığı bünyesinde operasyon merkezi kurmuş, 10 Ocak'ta Bilim Kurulu oluşturmuştur.
Ocak'ta Kovid-19 hastalığı ile ilgili rehber hazırlandı, teşhisten tedaviye kadar tüm süreç anlatıldı.  Dışarıdan gelen yolcular karantinaya alındı, tedbirler alındı. 1 Şubat'ta Wuhan kentindeki vatandaşlarımız askeri uçakla Türkiye'ye getirerek karantinaya alındı. Birçok ülke para karşılığında getirirken, kimi ülkeler masrafları ödemediği için kendi vatandaşlarını almazken Türkiye dünyanın neresinde olursa olsun vatandaşlarımızın sağlığını, iyiliğini düşünmüştür. 3 Şubat'la Çin'le uçuşları durdurduk, 23 Şubat'ta İran'la kara, hava yolu girişlerini durdurduk. 29 Şubat'la İtalya ile yolcu trafiği durduruldu. 2 Mart'ta umreden dönen vatandaşlarımıza karantina tedbirleri uygulanmaya başlandı. 


6 Mart'ta İtalya'daki kişilerin ülkemize girişleri yasaklandı, oradan gelen vatandaşlarımız karantinaya alındı. Ve maalesef 10 Mart'ta Sağlık Bakanımız yurtdışından gelen vatandaşımızda Kovid-19 pozitif olduğunu açıkladı. Bilim Kurulu siyaset ilişkisinde müphem bir alan varmış gibi koca koca siyasi partilerin temsilcileri spekülasyon yaymaya çalışıyor. Halbuki tüm süreç şeffaf ve hesap verilebilir anlayışıyla yürütülüyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığı ile yapılan toplantı önlemler paketi bir üste çıkarılmış oldu. 
13 Mart'ta ülkemizde vaka sayısı 5'e çıktığında. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında yapılan toplantıda 9 ülkeye havayolu ulaşımı durduruldu. Kamuda çalışan hamilelere, süt izinlilere, engellilere, 65 yaş  üstündekilere idare izin verildi. Kışlalardaki askerlerimiz için çarşı izinleri durduruldu. Cezaevlerindeki görüşlere son verildi. Yargı faaliyetleri, kültür sanat faaliyetleri durdurulmuş oldu. Eğlence mekanları, insanımızın biraraya geldiği birikmeleri engelleyecek şekilde faaliyet yapılan yerlerin kapatılması sözkonusu oldu.  Camiler ve cuma namazları, piknik alanları da bu kapsamda ele alındı. Pandemi kurumları merkezi kurumların aldığı tedbirler kadar kendi yerel uygulamalarını da yapacaktır. 

"Yıkım siyasetinin zamanı değil"

Krize müdahale etmek için belli bir takibin çerçevesinde yürürlüğe koyulmayan bir tedbir yoktur. Yıkım siyasetinin zamanı değil, pozitif eleştirileri, iyi niyetli yaklaşımları dikkate alıyoruz. Önemli olan vatandaşımızın hayatının korunmasıdır. Kimin dediğinden ziyade kimin ne dediği önemlidir.

"Aldığımız tedbirler sayesinde felaketin arkasından koşmadık"

Şu ana kadar ortaya koyduğumuz tedbirler hiçbir şekilde felaketin arkasından koşma gibi duruma düşürmedi. Tam tersine hayatın akışını kötürüm hale getirmeden bu tedbirlerin alındığını söyleyebiliriz. Bütün bu yasakların getirilmesinin ekonomik hayatını olumsuz etkilememesi için pek çok tedbir alındı. Virüse dönük alınan tedbirler vatandaşlarımızın hayatını koruması içindir. 1-2-3 hafta sonra daha kaotik durumla karşılaşılmaması için alınan tedbirlerdir.

"Karantina uygulanması gerekiyorsa uygulanır"

Bir köye karantina uygulanması gerekiyorsa uygulanıyor. Ama hiçbir şekilde de oradaki insanların hayatın akışından koparılmayacak şekilde belli bir dengede götürülmesi gerekiyor. Bu salgının etkilerinin azaltılması için ortaya konan 100 milyarlık kaynak seti son derece önemli olmuştur. Kobi, bireysel kesimin, kredi borçlandırmalarıyla ilgili taksitlendirme, ötelendirme gibi acil kararlar verilmiştir. Bir sektörde muhtasar, KDV, SGK primleri 6 ay ertelenmiştir. Bu dönemde işlerinin olumsuz etkilendiğini söyleyen vatandaşımızın olması normaldir. 
"Bu krizle ilgili bilinen bir şey var"
Dünyada hiçbir kimse bu afetin ne kadar süreceğini bilmiyor. Bilinen bir şey var bu krizde yapılan modellemeler neticesinde tedbire ne kadar uyulursa bunun zamanının kısaltılması mümkündür. Maalesef fırsatçılık yapanlar söz konusu oldu. Bunlara karşı katı tedbirler alındı. Vatandaşlarımız bu krizde fırsatçılık yapanları mutlaka şikayet etmelidirler. 

"Ülkeler başka ülkelere giden yardım kolilerine el koyuyor"

Oralardan örnek gösterecekseniz, büyük dediğimiz güçlü ülkelerin birbirlerinin insani yardım malzemelerine el koyduğunu görüyoruz. Bir ülke kendi sınırından bir başka ülkeye gidecek yardım malzemesine el koyuyor. Avrupa Komisyonu başkanı İtalya'dan özür diliyor, 'sizi yalnız bıraktı' diye. Uzaktan eğitimin hayata geçirilmesi güçlü ve hızlı bir şekilde gerçekleşti. Bundan sonrası kapasitemiz güçlendirecek. Özel eğitime muhtaç çocuklar için ihtiyacı karşılayacak kapasite arttırıldı, üstün zekalı çocuklarımız için aynı şekilde.
Sağlık Bakanlığımız hazırlıklarımızın ne aşamada olduğuyla ilgili açıklama yapıyor. Burada en önemli konulardan bir tanesi şu; bu işlerde uzman kişiler, daha önce Sars, Ebola ile ilgili çalışmış olanlar, bunu dünyada bir ülkenin tek başına sağlık sisteminin güçlü olmasıyla durdurulmasının mümkün olmadığını söylüyorlar. O yüzden kriz ve afetin güçlü şekilde vurduğu ülkelere yapılacak desteğin ulusal mücdelenin bir parçası olduğunu söylüyorlar.
Ne yazık ki İtalya ve İspanya'ya yaptığımız yardımlar eleştiri konusu olmuştur. Biz vatandaşımızın ihtiyacı olan bir şeyi vatandaşımızdan esirgeyerek yurt dışına göndermiyoruz. Bu krizlerin doğası ulusal mücadele kadar diğer ülkelere de yardım etmenizdir.

Yorumlar (0)