#Susamam, Gökçek, Bahçeli ve Felsefe

Politikacıların #Susamam şarkısıyla ilgili tepkileri Türkiye siyaset gündeminin ana konularından biri hâline geldi.

GÜNDEM 13.09.2019, 14:13 13.09.2019, 16:45
#Susamam, Gökçek, Bahçeli ve Felsefe

17 rapçinin Türkiye’nin kadın cinayetleri, çevre, yoksulluk, hayvan hakları gibi konulardaki sorunlarını dillendirmek için 15 dakikalık bir video hazırlayan rapçilere MHP lideri Devlet Bahçeli ile eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’ten tepki geldi.

Gezi Olayları'nın Otfor isimli bir organizasyon tarafından planlandığını ve bu parçanın da benzer göndermeleri olduğunu iddia eden Gökçek, uygulananların “iktidar devirme" teknikleri olduğunu ve “isyana teşvik” ettiğini belirtti.

“Bu işler önce planlanır, birileri ön girişimleri yapar, Mehmet Ali Alabora gibi adamları kullanır, olaylar ağaç kesiliyor diye başlar, yeni hava alanını, 3. köprüyü, nükleer santralleri yapmayacaksınız diye pazarlığa dönüşür. Neden çünkü arkada dış güçler vardır.” diyerek yeni bir “Gezi hareketi planlaması yapıldığını” ileri süren Melih Gökçek “…Her şeyin bir hazırlığı önceden adım adım yapılır. Taşlar yerine konulur, bir de bakarsınız kaosun ta ortasına düşmüşsünüz. diyeceksiniz ne biliyorsun? Bazı şeyler hissedilir…” ifadelerini kullandı.

Benzer biçimde dün yaptığı açıklamalarda Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli de “rap adına Türkiye’de darbe yapma heveslileri türeyebileceğini” kaydetti. Şarkıda bahsi geçen kavramların “ekonomik ve sosyal yönden birikimli” insanlar ve pek çok “psikolog, sosyolog” tarafından bile yan yana getirilemeyeceği kanaatinde olduğunu söyleyen Bahçeli konuşmasına, “yazacak başka şey mi bulunamadığını” sorarak devam etti.

Açıklamalarıyla bir “komplo”ya işaret eden siyasilerin anlaşılabilmesi için kelimenin etraflı bir şekilde irdelenmesi gerekiyor.

Komplo nedir?

Oxford İngilizce Sözlüğüne göre komplo kelimesi iki veya daha fazla insan arasında, yasa dışı veya suç sayılabilecek eylemlerle bulunmak üzere yapılan antlaşmayı ifade ediyor. Kelime Türkçede toplu veya gizli yürütülen plan anlamına geliyor. Komploların yalnızca bir insanın hayalinde yarattığı değil, yaşama geçirdiği eylemler de olabileceğini ifade eden uzmanlar en önemli özelliklerinden birisinin genellikle hükümetlere veya bazı gizli örgütlere mal edilmesi olduğunun altını çiziyor. Komplo teorisi ise “Başka türlü gerçekleşmesi muhtemel bir hadiseyi gizli ve sinsi bir plan ve kötücül bir failliğin varlığıyla açıklamak.” şeklinde tanımlanıyor. Komplo teorilerini anlamanın en önemli yolunun mantık döngüsünü anlamaktan geçtiği belirtiliyor.

Mantık Döngüsü

Siyaset bilimci Michael Barkun’un Komplo Kültürü kitabında aktardığı üzere bir komplo teorisinin üç önemli özelliği bulunuyor:

-Hiçbir şey tesadüf değildir.

-Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.

-Her şey birbirine bağlıdır.

Komplo dünyasında sadece siyahlar ve beyazlar arasında ikili bir mantık güdüldüğünü belirten uzmanlar, burada çok nedenli ve meselelerin karmaşıklığına işaret eden açıklamalardan kaçınıldığını belirtiyor. Bu ikili dünya algısının sonuçlarından biri de iddiaların yanlışlanamaz olması. Eğer karşı çıkanlar iddiayı çürütmeye kalkarsa karşımıza psikolojide "geri tepme etkisi" olarak bildiğimiz bir tutum çıkıyor.

Geri tepme etkisine en güzel örnek seçimlerden verilebilir. Seçim tercihleri üzerinde yapılan bir araştırmaya göre; oy kullanacak olan kişilere, destekledikleri aday hakkında olumsuz bilgiler verildiğinde, o adayı daha da güçlü bir şekilde destekledikleri gözleniyor.

Demokrasiye zarar veriyor

Yapılan bir araştırma yalnızca komplo teorileri ile ilgili makaleleri okumanın bile insanlarda güçsüzlük, yetersizlik hissi uyandırdığını ortaya koyuyor. Bu durumun dolaylı olarak toplumu pasifize ettiğini belirten Britanya Psikoloji Dergisi’nden Daniel Jolley “İnsanlar komplolara maruz kaldıkça, eylemlerinin hiçbir fark yaratmadığı inancına kapılırlar. Böylece komploları hiç sorgulamadan kabullenme eğilimine girerler.” şeklinde özetliyor.

"Komplo teorileri soru sormasıyla bilinse de çoğu zaman bu sorular sağlıklı bir tartışma açmak, durumu anlamak ve karmaşıklığını ortaya koymak için değil, meseleye son noktayı koymak ve tartışmayı bitirmek için sorulan sorulardır" diyen uzmanlar, "sıklıkla başvurulan ‘kimin çıkarına’ sorusu"nun bunun örneklerinden olduğunu söylüyorlar.

Bilinenin aksine…

Yıldız Teknik Üniversitesi akademisyenlerinden Doç.Dr. Kerem Karaosmanoğlu’na göre Batı Avrupa ve Kuzey Amerika gibi demokrasi kültürünün köklü bir geçmişe sahip olduğu ülkelerde bu tarz teorilerin ana akım akademi ve siyasetin dışında kalsa da yarı demokratik, otoriter ve totaliter yönetimlerde komplo zihniyeti sıklıkla bizzat devletin kendisiyle, egemen ideolojiyle, merkezle ve dolayısıyla ana akım ile kolaylıkla ilişkili olabilecek şekilde yer buluyor.

Çözüm?

Başlı başına "bilimci" bir yaklaşımın pek de yardımcı olmayacağını belirten Karaosmanoğlu, gerçek ve komplo teorisi arasında bir ayrımı yapmanın tam anlamıyla mümkün olmadığını, bilim felsefesi ve eleştirel düşüncenin yardımcı olsa bile sorunları çözmeyeceğini söylüyor.

"Modernleşme, kentleşme ve küreselleşme bizi daha fazla veri ile donatsa bile öte yandan yabancılaşmaya, kimlik ve varoluş krizine, bir başka deyişle bu veri okyanusunda yalnız hissetmemize yol açar" diyen akademisyen, bazı komplo teorilerinin gerçek çıkabildiğini söylese de bunun istisna olduğunu belirtiyor.

Ünlü psikolog Patrick Leman istikrarsızlığın insanları en fazla rahatsız eden olgulardan olduğunu, insanların öngörülebilir bir dünyada yaşamayı tercih ettiğini açıkladıktan sonra “bazı komplo teorileri insanların daha güvenli ve öngörülebilir koşullarda yaşadığı duygusunu perçinler” diyor. Bir başka ifadeyle komplo teorileri bilinmeze karşı bir savunma mekanizması olarak açıklanabilir.

Yorumlar (0)