Kavcıoğlu: “Enflasyonun son çeyrekte düşüşe geçeceğini düşünüyoruz” 

TCMB Başkanı Kavcıoğlu, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen hibrit toplantıda yaptığı konuşmada Türkiye ekonomisi ve enflasyonun son değerlerini değerlendirdi. 

EKONOMİ 08.09.2021, 14:36
Kavcıoğlu: “Enflasyonun son çeyrekte düşüşe geçeceğini düşünüyoruz” 

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen “Para Politikası, Enflasyon ve Yatırımlar” başlıklı hibrit toplantıya katıldı. Toplantıda yaptığı konuşmada Türkiye ekonomisi ve enflasyon hakkındaki son dönem gelişmelerini değerlendiren Kavcıoğlu, AB’nin, Türkiye’nin en önemli ticaret ve yatırım ortaklarının başında geldiğini belirterek ihracatın yüzde 55’inin, ithalatın ise yüzde 50’sinin AB ülkeleri ile yapıldığını aktardı. 

“Yabancı ziyaretçilerimizin önemli bölümü AB ülkelerinden” 

Kavcıoğlu: “Son dönemde salgının etkisiyle azalma yaşansa da yabancı ziyaretçilerimizin önemli bölümü AB ülkelerinden. Doğrudan yabancı yatırımlarda da Avrupa ülkelerinin payı yüzde 60 civarında. Bu sebeple bu toplantıya katılımınızı ve burada oluşacak karşılıklı görüş alışverişi ortamını önemli bulduğumu belirtmek isterim. Dünya genelinde aşılamanın hız kazanmasıyla birlikte küresel ekonomide toparlanma sürecini destekleyebiliriz. Dünya ekonomisine baktığımız hizmetler sektörü, imalat sanayiine kıyasla salgına bağlı kısıtlamalardan daha fazla etkilenmişti. Son dönemdeki Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verileri de hizmetler sektörünün imalat sektöründe halihazırda devam eden toparlanmaya eşlik ettiğini gösteriyor. Bu durum, küresel ekonomide talep kompozisyonu açısından da daha dengeli görünümü yaratıyor. Başta salgının daha olumsuz etkilediği Avro Bölgesi olmak üzere hizmet PMI endekslerindeki güçlü artışlar, küresel ekonominin genele yayılan toparlanma eğilimi sergilediğini gösteriyor. Başlıca ticaret ortaklarımızın büyüme tahminlerine baktığımızda da ekonomik büyümenin ağustos ayında, nisan ayına kıyasla daha olumlu görünümde olduğu görüyoruz. Tüm bu gelişmeler, ticaret ortaklarımızın gelirlerinin arttığını ve böylelikle Türkiye’nin de dış talep görünümünün iyileştiğini ortaya koyuyor.” 



“Ticaret ortaklarımızın toparlanması, bizim için olumlu” 

Kavcıoğlu: “Ticaret ortaklarımızın ekonomilerini toparlaması, ihracatımızın artması bakımından bizim için olumlu. Salgın döneminde ülkelerin doğrudan kamu harcamaları, diğer finansal destekler ve teşviklerle ekonomilerini destekledi. Bazı ülkelerde mali alanının durumuna göre doğrudan kamu harcamaları yapılırken bazı ülkelerde de sermaye, kredi ve diğer likidite destekleri kullanıldı. Gelişmiş ülkelerde milli gelirin yüzde 20’sini aşan kamu destekleri verilmekte. Örneğin ABD’de milli gelirin yüzde 25’i oranında kamu harcaması ve vazgeçilen gelirler şeklinde ekonominin desteklendiğini görmekteyiz. Almanya ve İtalya gibi ülkelerde de maliye politikasının yanı sıra sermaye, likidite ve kredi şeklinde desteklerin kullanıldığını biliyoruz. Gelişmekte olan ekonomilerde ise gelişmiş ülkelere kıyasla daha sınırlı olmakla birlikte ekonomilerin çeşitli tedbirlerle desteklendiğini söylemek mümkün.” 

“Türkiye, belirgin reel faiz veren ülkelerden” 

Kavcıoğlu: “Türkiye, destekleyici maliye, para ve finansal politikalarının yanı sıra aşılama programlarında da ilerleme kaydeden ve salgını kontrol altına almakta daha başarılı olan ekonomiler arasında yer alıyor. Bu durum da üretime, yatırıma ve istihdama olumlu katkılar sağlıyor. Gelinen bu noktada temel bazı makroekonomik değişkenler karşılaştırmalı olarak incelendiğinde ülkelerin toplum sağlığına ve ekonomisine dair politikalarının daha iyi şekilde değerlendirilebileceğini vurgulamak isterim. Gelişmekte olan ekonomilerle karşılaştırdığımızda Türkiye ekonomisinde enflasyon, risk primi ve rezervler konularında iyileşme alanı olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan Türkiye, emsal ülkelere göre daha erken ve güçlü gerçekleştirdiği parasal sıkılaştırma sonucu ile 2021 başından bu yana belirgin reel faiz veren birkaç ülkeden biridir. Cari dengedeki iyileşmeye ek olarak rezerv birikimi ve enflasyon konusundaki çabalarımızda aşama kaydettikçe borçlanma maliyetlerinde ve risk primlerinde de iyileşme süreci devam edecektir. Ayrıca borç istatistiklerinin derlenmesine ilişkin son çalışmalarımızın etkileriyle Mayıs 2021 itibarıyla kısa vadeli dış borç 25,7 milyar dolar azalmış ve 119,2 milyar dolara düşmüştür. Bu durum da dış borç göstergelerimize olumlu yansıyacaktır.” 



“Gelişmiş ülkelerde yüksek dış borç var” 

Kavcıoğlu: “Salgın döneminde uygulanan parasal, finansal ve mali politikalar ile salgın, hane halkı ve reel sektör üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle birçok ülkede borçluluk oranlarında artışlar meydana geldi. Küresel olarak 289 trilyon dolara ulaşan borç, dünya gelirinin yüzde 360’ını aştı. Önümüzdeki dönemde gerek kamu gerekse özel sektör borçluluğuna ilişkin gelişmeler tüm dünyada daha çok gündeme gelmeye başlayacak. Bu kapsamda, ekonomideki farklı kesimlerin borçluluk durumuna baktığımız kamu ve hane halkı borçluluğunda gelişmiş ülkelerin oldukça yüksek borç yükü olduğunu ve birçoğunda da yüksek bütçe açığı olduğunu görüyoruz. Türkiye ise borçluluk anlamında gelişmiş ülkelerden tüm kategorilerde belirgin şekilde olumlu olarak ayrışıyor. Gelişmekte olan ülkelere kıyasla Türkiye’nin durumuna bakıldığında hane halkı ve kamu borçluluğunda görece iyi bir noktada bulunuyoruz.” 

“Reel kesimin borç çevirme oranı yüksek” 

Kavcıoğlu: “Reel sektörde nispeten daha yüksek oranlar görülüyor. Şirketlerimizin mali durumlarına ilişkin çalışmalar bu alanı daha iyi anlamak için önem arz ediyor. Şunu da belirtmek gerekir ki reel sektörün borçlu olması salt olumsuz bir durum değildir. Kaldı ki reel kesimin borç çevirme oranı oldukça yüksektir. Türkiye gibi genç nüfuslu, yüksek büyüme potansiyeli olan fakat yeterli tasarrufa sahip olmayan ülkelerde üretim, yatırımın ve ihracatın finansmanı için borçlanma normal bir durumdur. Bu borcu verimli şirketlere ve ihracattaki artışı destekleyeni istihdama destek veren, ithalatı azaltan alanlara yönelmesini önemsiyoruz. Özetle ülkelerin mevcut yapıları ve kırılganlıkları ile salgın sürecinde uyguladıkları politikaların ekonomik performanslarında önemli bir belirleyici olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte vaka sayılarının yeniden artmasına sebep olan varyantları, salgının seyri konusundaki belirsizliğin de sürmesine yol açmaktadır. Pek çok ülkede yeni bir salgın dalgası yaşanmaktadır. Ancak Türkiye, Almanya ile birlikte ABD ve İngiltere gibi ülkelerden daha iyi performans göstererek vaka sayıları nispeten düşük ülkeler arasında yer almaktadır. Tüm merkez bankaları gibi salgının seyrine dair gelişmeleri ve küresel ekonomiye olan etkilerini yakından izliyoruz.” 



“Türkiye, aşılama konusunda oldukça başarılı” 

Kavcıoğlu: “Türkiye, aşılama konusunda oldukça başarılı performans sergiledi ve aşılama bakımından diğer ülkelerden olumlu olarak ayrıştı. Yapılan aşı miktarı 99 milyon dozu geçti. 50 milyon kişi en az bir doz aşılandı. Aşılamadaki bu performansın etkisiyle birlikte son dönemde açılma ve hareketlilikteki artışa rağmen vaka sayılarının görece düşük seyrettiğini belirtmek gerekir. Toplum genelinde aşılamanın yaygınlaşması cari dengeyi, istihdamı ve iktisadi faaliyeti olumlu etkiledi. Milli gelir, öngörülere uygun olarak ikinci çeyrekte baz etkilerinin de katkısıyla yıllık bazda yüzde 21,7 oranında büyüdü. Baz etkilerini hariç tutarak ise dönemlik büyüme rakamlarına baktığımızda milli gelirin ilk çeyreğe göre yüzde 0,9 arttığını söylemek mümkün. Dönemlik büyümeye ise hem iç hem de dış talep katkı sağladı. Yılın ikinci çeyreğinde baz etkilerinin de katkısıyla birlikte pek çok Avrupa ülkesinde yüksek büyüme oranları görüldü. Bu dönemde büyüme performansımızın pek çok ülkeyi geride bıraktığını ve hatta OECD ülkeleri içinde Birleşik Krallık’ın ardından en yüksek büyüme kaydeden ikinci ülke olduğumuzu söyleyebilirim. Yıllık büyümede tüketim ve makine teçhizat yatırımlarının sürükleyici olduğu da göze çarpmaktadır. Avrupa'daki aşılamaya ilişkin olumlu görünüm dış talep kanalları ve turizm aracılığıyla ekonomimize yansımaktadır. Bu çerçevede net ihracat da büyümeye olumlu katkı sağlamaktadır.” 

Üçüncü çeyrekte yükselme gözlemlendi 

Kavcıoğlu: “Öncü göstergeler, yurt içinde iktisadi faaliyetin üçüncü çeyrekte dış talebin de etkisiyle güçlü seyrettiğini gösteriyor. Anketlere dayalı göstergeler hem yurt içi siparişlerde hem de ihracat siparişlerinde güçlü bir yukarı yönlü harekete işaret ediyor. Yüksek frekanslı veriler, hareketliliğin artmasıyla birlikte salgından en çok etkilenen hizmet kalemlerinde hızlı bir toparlanma olduğuna işaret ediyor. Dolayısıyla turizm ve hizmetler sektörlerindeki toparlanma, üçüncü çeyrekte talep kompozisyonunda mal ve hizmet ayrımında dengelenmeyi sağlıyor. Nitekim sektörel güven endekslerine baktığımızda da son aylarda, özellikle de perakende ve hizmetler sektörlerinde kayda değer bir iyileşme görülüyor. Son dönemlerde yapılan anketlerde, firmalarımız inşaat sektörü dışında kalan tüm sektörlerde üretimi ve faaliyeti kısıtlayan unsurlar arasında mali imkansızlıkların veya finansal sorunların payının azaldığını gösteriyor. Hatta mevcut durumda bu unsurun payının tarihsel ortalamaların altında olduğunu görüyoruz. Ayrıca firmalarımızın yatırım ve istihdam eğilimleri de geçmiş yıllara göre oldukça yüksek seviyelere gelmiş durumdadır. Üçüncü çeyrekte de firmaların istihdam beklentisinin iyileşmeye devam ettiğini ve yatırım eğilimlerinin ana sektörler genelinde güçlü seyrettiğini memnuniyetle gözlemliyoruz.” 

Yorumlar (0)