Milyonları ilgilendiriyor: Yargıtay’dan ipotekli ev kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan milyonları ilgilendiren bir karar verildi. Aile içerisinde eşlerden bir tanesinin bankaya borçlu olması durumunda oturdukları konuta el konulmayacak.

Bankaya evini ipotek etti

İstanbul'da gerçekleşen olayda, 2008 senesinde aldığı ve aile konutu biçiminde kullanılmakta olan bir evi, işleri kötüye gitmeye başlayan firması için çektiği krediye teminat şeklinde gösterdi ve bankaya ipotek ettirdi. İkamet ettiği evin bankaya ipotek ettirildiğini daha sonra öğrenen eş işlemin iptal edilebilmesi adına Küçükçekmece 6. Aile Mahkemesi'nde giderek davada bulundu. Davacı kadın, eşinin borçlarını karşılayamaması sonucunda dairenin icra takibi yoluyla ihale edilerek banka adına tescil edildiğini ifade ederek, konutun kendi adına tescil edilmesini talep etti. Banka ise, konutun kredi ile ilgili olarak banka adına tescil edildiğini öne sürerek davanın reddedilmesini istedi. Yerel mahkeme, konutun satın alındığı günden bu yana aile ikameti biçiminde kullanılmakta olduğunu, bu konunun ise ekspertiz raporu ile belirtildiği, buna rağmen hanenin üstünde bulunan banka lehine ipotek tesis edildiğini aktararak, banka adına olan tapu kayıtlarının iptaline ve davalı eş için tescil edilmesi yönünde karar aldı.

Yerel Mahkeme kararında direndi

Karara karşı çıkılması sonucu dosya Yargıtay'a intikal etti. Temyiz araştırmasını sağlayan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme tarafından verilen kararı bozdu. Yerel mahkeme kararının doğru olduğunu savununca dosya bu defa Hukuk Genel Kurulu'nun gündemine sunuldu. Kararı yeniden değerlendiren Kurul, yerel mahkemenin direnme tepkisini yerinde gördü.

Türk Medeni Kanunu kararlarına göre, tapu kaydı içerisinde aile hanesi şerhi yer almasa da eşlerden birinin diğer eşin açık rızası olmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini iptal edemeyeceği ve aile konutu üstündeki haklarına sınır getiremeyeceği hüküm altına alındığının dile getirildiği kararda şu ifadelerde bulunuldu: "Aile hanesinin maliki olan eş, aile ikametindeki yaşantıyı zor duruma sokacak şekilde yalnız başına aile hanesini ayni bir hakla sınırlandıramaz. Söz konusu sınırlandırma sadece diğer eşin açık rızası ile uygulanabilir”