Koku uzmanı adayları son derslerini Osmanlı Şifahanesi’nde yaptı 

Trakya Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen koku uzmanlığı derslerinin sonuncusu Sultan II. Bayezid Külliyesi’nde yapıldı.  

YAŞAM 19.09.2021, 16:07
Koku uzmanı adayları son derslerini Osmanlı Şifahanesi’nde yaptı 

Osmanlı döneminde koku, müzik ve su sesi ile şifa sunulan Sultan II. Bayezid Külliyesi, koku uzmanı adaylarını ağırladı. Külliyenin imaret bölümünde Koku Kültürü ve Turizm Derneği Koku Akademisi öğrencileri, son derslerini çeşitli müzik makamları eşliğinde yaptı. 

Geleceğin koku uzmanlarına dünyanın en güncel parfüm literatürünü, medeniyetlerin kadim ritüellerini, kokular hakkında yapılan bilimsel araştırmaları, koku tarihini, aromaterapileri ve modern bilgileri aktaran Koku Kültürü ve Turizm Derneği’nin kurucusu ve koku uzmanı Bihter Türkan Ergül başkanlığında son ders yapıldı. 

Müziği ve kokuyu konserlerinde birleştirdiklerini belirten Devlet Opera ve Bale sanatçısı Serap Çiftçi, Uygulamalı Müzik Terapileri Derneği yöneticileri Fadıl Atik ve Prof. Dr. Levent Öztürk’ün de katıldığı koku eğitiminde buhurdanlıkta tutuşturulan tütsüler eşliğinde dumanın makamlarına göre yön değiştiren müzik eşliğinde kokular tanıtıldı ve öğrencilerin bunları deneyimlemesi sağlandı. 



“Osmanlı Şifahanesi tam bir koku uygarlığı” 

İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk ve Trakya Üniversitesi Sultan II. Beyazid Külliyesi Müzeler Müdürü Ruhi Pehlivancık’ın da katıldığı akademinin son dersinde konuşan koku uzmanı Ergül, gazetecilere, akademi ve çalışmalar hakkında açıklamalarda bulundu. 36 senedir bu işle ilgilendiğini ve koku uzmanlığının bir tür meslek standardına ulaşması için çalışmalar yaptıklarını belirten Ergün: “Koku Akademisi’ni bizler kurduk. Kaynak olarak alanımız oldukça sınırlı. Buna karşın şu anda bulunduğumuz yer adeta bir koku uygarlığı. Sümerlere, Babil’e, Osmanlı’ya, Selçuklu’ya, Hititlere ve Mezopotamya’ya ait kokuları burada bulmak mümkün. Ritüellere baktığımızda şifahaneden devlet erkanına kadar günlük hayatta kokuların her yerde olduğunu görebiliyoruz.” 



Koku tat, hastalıklar ve gastronomi ile yakından ilgili 

Ergül: “Kokular hastalıklar, gıda, tat ve gastronomi ile yakından ilgilidir. Mesela kulak burun ve boğaz hastalıklarında anozmik denilen bir durum vardı. Bu hastalığa yakalanan kişilerde koku alımı zorlaşır ve bazen tamamen kaybolur. Öte yandan bu hastalıkların iyileşmesinde koku da etkili olabilir. Kokular, hastalıkları etkiler. Bu sebeple Koku Akademisi aromaterapi, parfüm tasarımı, topraktan şişeleme ve ziraat gibi pek çok serüven ile iç içedir. Ayrıca müzikte notalama, damıtma yöntemleri, uçucu yağlar, sabit bazlı yağlar gibi koku ve koku-müzik ilişkisiyle ilgili her şey, Koku Akademisi’nin eğitim alanına giriyor. Bu eğitimi aldıktan sonra Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun açtığı sınava katılıp da başarılı olan öğrencilerimiz, uluslararası yeterliliği olan bir meslek edinmiş oluyorlar.” 



“Şifahaneler, Osmanlı’nın insana verdiği değeri gösterir” 

Serap Çiftçi: “Osmanlı döneminde hastalar müzik ve makamlarla tedavi edilirdi. Sultan II. Bayezid Külliyesi, müzik ve makamla tedavi için akustik olarak inşa edilmişti. Türkiye’deki tüm şifahanelerin bu özelliği bulunur. Müzikle tedaviye çok önem verilirdi. Özellikle Amerika ve Avrupa’daki ruh hastalıklarındaki ‘deli’ olarak isimlendirilen ve insanların zincirle bağlandığı tedavi yöntemi Osmanlı’da uygulanmazdı. Burada hastalar, bebekler gibi pamuklara sarılır ve hastalıkları ‘hassasiyet hastalığı’ ya da ‘ince hastalık’ olarak tanımlanırdı.” 

Yorumlar (0)