Kılıçdaroğlu'ndan 19 Mayıs mesajı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 19 Mayıs'ın 100. yıl dönümü dolayısıyla TBMM'de yaptığı konuşmada, Türkiye'de yaşayan herkesin demokrasiyi taçlandırma görevi olduğunu söyledi.

SİYASET 21.05.2019, 15:59 21.05.2019, 16:35
Kılıçdaroğlu'ndan 19 Mayıs mesajı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin meclis grup toplantısında konuştu.

Konuşmasında, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'a ilişkin görüşlerini aktaran Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"19 Mayıs, kaderimizi kendi ellerimizle belirlemenin, bağımsızlık uğruna ölümü bile göze almanın tarihidir, emperyalizme ve işbirlikçilerine boyun eğmemenin, sömürüye direnmenin tarihidir; bağımsızlığımızın önündeki engelleri yok eden onurlu mücadelenin tarihidir, en karanlık anlarda bile yurt sevgisiyle omuz omuza mücadele edenlerin tarihidir, mandacı ve emperyalistlerin himayesini reddeden, bir milletin hakkına hukukuna ve bağımsızlığına sahip çıkmanın azminin ve kararlılığının tarihidir, sadece düşman işgalinden kurtuluşun değil 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılmasıyla 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' ilkemizi dünyaya duyuran görkemli yolculuğun başlangıcıdır."

Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'a Samsun'a çıkmasıyla başlayan kurtuluş mücadelesinde, büyük bir azmin olduğunu, kurtuluş mücadelesi döneminde büyük bedelle olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu yüzden Türkiye'deki herkesin demokrasiyi taçlandırma görevinin olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün ülkemiz, 100 yıl önceki mücadele sonunda elde edilen kazanımların gerisine düşmüş olabilir; bugün ülkemiz, demokrasimiz ve anayasal kurumlarımız çağın gerisine düşmüş, ülkemiz otoriter tek adam rejimi ile yönetiliyor olabilir; bugün ülkemiz güçler ayrılığı ortadan kalkmış, düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere, bütün temel haklar kısıtlanmış olabilir; bugün ülkemiz hayatın her alanındaki kötüye gidişe ses yükselten bütün yurttaşlar, bütün sivil toplum örgütleri baskı ve zulümle karşı karşıya gelmiş olabilir; bölen, kutuplaştıran ve baskıcı siyasette ulusal birliğimiz yara alıyor olabilir; iktidar sahipleri halka hizmeti değil, efendi olmayı, halkı demokrasi ve özgürlükten yoksun bırakmayı, saraylarda yaşamayı ve halkı yoksullukla terbiye etmeyi amaçlamış olabilir. Ama gençlerimiz, fikri, vicdanı ve irfanı hür tüm gençlerimiz başta olmak üzere bizler tüm zorlukları yenip, halkımızla birlikte ülkemizi çağdaş uygarlığın üzerine taşıyacağız. Bu bizim Mustafa Kemal ve arkadaşlarına verdiğimiz sözdür. Bu sözün arkasında duracağız, hiç kimse bizi bu sözden geri döndüremeyecek. Bütün baskılara, zulme, sarayda oturmalarına, milleti ezmelerine, düşünce özgürlüğünü kaldırmalarına, güçler ayrılığı ilkesini kaldırmalarına rağmen, bize ve bu ülkenin bütün yurttaşlarına gerçek anlamda demokrasiyi getirme sorumluluğu yüklenmiştir. Hangi partiden, görüşten, kimlikten, inançtan olursa olsun, hepimizin ortak amacı güçlü bir demokrasiyi inşa etmektir."

İFTAR SOFRASINDA SİYASET ELEŞTİRİSİ

Ramazan ayında hiç kimsenin ve hiçbir çocuğun yatağa aç girmesini istemediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Ramazan ayında binlerce ailenin doğal gazının, elektriğinin ve suyunun kesildiğini iddia etti.

İktidarın bu konuda duyarsız davrandığının savunan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Hz Mevlana, şöyle söyler: 'Şems bana bir şey öğretti. Yeryüzünde bir tek inanan üşüyorsa ısınma hakkına sahip değiliz. Ben de biliyorum ki yeryüzünde üşüyen birçok inanan var, onun için ısınamıyorum. Önceden bir tas çorbanın içine ekmek doğrayıp yediğim zaman doyuyordum, şimdi bana hiçbir şey besin hazzı vermiyor. Çünkü yeryüzünde bir sürü aç var.'

Acaba ramazan ayında oturup da iftar sofralarından sonra siyasi konuşmalar yapanlar bunları biliyorlar mı? Hangi kültürden, inançtan geliyorlar? Mevlana'yı da mı bilmiyorlar? Bu toprakların mayasında Mevlana, Hacı Bektaşi Veliler, Köroğlular, Dadaloğlular, adaletsizliğe karşı mücadele var.  Bu toprakların mayasında Mevlana gibi pek çok düşünen insan var. Bütün bunların tamamı bir tarafa atılmış vaziyette. Bundan ülkeyi yönetenler sorumlu. 'Çocuklar yatağa aç girsin.' diye dış güçler mi yaptı? 'Fakirin fukaranın elektriğini kesilsin.' diyen dış güçler mi? Onların su saatlerini kesenler dış güçler mi?"

Yorumlar (0)