Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 'temiz para' çıkışı: "Bu kadar enayi var mı?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özbekistan dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun “ülkeye temiz para getirileceği” konusundaki açıklamalarına tepki gösterdi ve "İngiltere de bu kadar enayi var mı sana kalkacaklar bu parayı verecekler" sözlerini kullandı. 

SİYASET 12.11.2022, 13:59
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 'temiz para' çıkışı: "Bu kadar enayi var mı?"

Yurda dönüşü sonrası basın mensuplarının sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı, gündemi değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı 9. Zirvesi'ne katıldığı Özbekistan ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı ve değerlendirmelerde bulundu.

İngiltere’ye giden CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ziyaretin ardından gündeme getirdiği 'temiz para getireceğim' meselesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soruldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun ülkeye getireceğini söylediği “temiz para” için, "Bu kadar enayi İngiltere’de var mı kalkıp sana bu parayı verecekler" sözlerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının devamı şu şekilde:

"İş adamı mısın? Parayı kime getireceksin?”

"Şimdi ‘temiz para getireceğim’ diyor. Kimsin sen? Londra’ya gidişi eleştiriyordun? Buradan aldığın parayı kime getireceksin? İş adamı mısın? Böyle bir para talebinde bulunan kimse var mı? Kime getiriyorsun parayı? Yani afedersiniz bu kadar enayi İngiltere’de var mı; kalkıp sana bu paraları verecekler. ‘Al Bay Kemal, Türkiye'de bunu nerede kullanırsan kullan.’ diyecek.

Cumhurbaşkanı'nın cevapladığı diğer sorular ise şöyle:

"Ne yazık ki Türk dünyası, şu ana kadar çok darbe yedi"

"Bu anlamlı soru için çok teşekkür ediyorum. Türk devletleri arasındaki iş birliği, tarihsel kardeşlik bağlarından, ortak gelenek, dil, dayanışma ve kültürden gücünü alıyor. Ne yazık ki Türk dünyası şu ana kadar birçok darbe yedi ve bu darbeler nedeniyle de istenen hedeflere ulaşamadı. Ne yazık ki kendi aralarında da belli bir güç oluşamadı, devşiremedi. Geçtiğimiz dönemde başkanlığını devraldığımız İstanbul Zirvesi, aslında Türk devletleri için bir dönüm noktasıydı. Bu zirveyle biz, Türk Devletleri Teşkilatı adıyla Türk Konseyini, uluslararası bir teşkilata çevirdik. O zirveyi yaptığımız Demokrasi ve Özgürlükler Adası bu anlamda ciddi bir sıçrama noktası oldu.”

"Bütün bu süreci saygıya ve sevgiye dayalı yürüttük"

“Ev sahipliğini üstlendiğimiz İstanbul Zirvesi’nde, iş birliğimizin uluslararası hedeflerini sergileyen 2040 vizyonunu da kabul ettik. Bütün bu süreci Türk devletleri arasındaki saygıya, sevgiye dayalı bir şekilde yürüttük. Kardeşlerimiz de sağ olsun bu süreçte belirlediğimiz istikametten hiç sapmadılar ve sağlam bir şekilde yere bastılar. Bugün de atılan adımların sonucu olarak Türk Dünyası Ali Nişanı’nı şahsıma takdim ettiler. Türk Devletleri Teşkilatı, başarılı bir iş birliği platformu olarak kendisini ispatlamış; dünyada ve bölgesinde ağırlığı artıyor. 

"Türkiye-Özbekistan Üniversitesi’ni Taşkent’te kuracağız”

“Ayrıca burada Yüksek Düzeyli İmam Buhari Nişanı’yla taltif olmak için çok farklı ve anlamlıydı. Şevket Mirziyoyev’in hassasiyeti özellikle bu konuda, Buhara’yı bir merkeze dönüştürme gayretleri var. Belki de önümüzdeki senenin ilk çeyreğinde Türkiye-Özbekistan ortak üniversitesini kurmak üzere İmam Buhari Fakültesi ya da enstitüsü gibi bir şeyi de burada beraber atacağız. Birkaç gün önce arkadaşlarımız buraya geldiler, Taşkent’te ve Buhara’da çalışmalar yaptılar ve bu çalışmaların sonucunu da çok kısa sürede görmek istiyoruz. Bununla beraber bu ilk çeyrekte de imzaları atarak Özbekistan-Türkiye Üniversitesi’ni Taşkent’te inşallah kurmuş olacağız."

FETÖ ile mücadele

"Biz tabii bu liderlerle görüştüğümüzde terörle mücadele meselesini; DEAŞ, FETÖ, PKK/PYD/YPG, tüm bunları kendilerine hatırlatıyoruz. FETÖ ile ilgili kendileri ‘bizde var’ demiyorlar. Hep anlattıkları şu; ‘Biz bunları temizliyoruz’ diyorlar. Bugün de gerek Özbekistan gerek Kırgızistan’la yine konuştuk. Dedik ki “Bu meseledeki mücadeleniz hangi aşamada? FETÖ ile mücadelede mesafe kaydedebildiniz mi? Yok diyorsunuz fakat bizdeki istihbarat bilgilerinde hala sizin devlet kademelerinde bile ne yazık ki bunların olduğu bilgileri geliyor. O zaman size söyleyeceğim bir şey var; istihbarat dairenizi bizim başkanlığımızla bir araya getirelim, ortak çalışsınlar, eğer hakikaten temizlenmişse o zaman sorun yok, biz de rahat ederiz siz de rahat edersiniz. Fakat bilin ki sizin için de bunlar büyük tehdit ve tehlikedir. Mesela liderlerden birisi bugün şunu bana söyledi; ‘Ben, siz bu meselenin üstünde bu kadar dururken bu FETÖ’nün ne olduğunu bile bilmiyordum’ dedi. İşte bu noktada sizin bilgi kaynaklarınız ne yazık ki size yanlış bilgi veriyor. Yanlış bilgi verdiği için de bu namussuzların, alçakların ne olduğunu anlayamıyorsunuz. Bunların yaklaşık 160 ülkede okulları vardı ve burada bunlar iyi niyetle eğitim öğretim yaptırdıklarını güya söylüyorlardı.

"Eğitim öğretim var dediğiniz yerlerde çocukları zehirliyorlar"

“Bunların yöneticileri de ‘bunlar kötü bir şey yapmıyor, eğitim öğretim hizmeti veriyor’ diyorlardı. Fakat o eğitim öğretim yaptırıyor dediğiniz yerlerde, zeki çocukları alıyorlar, zehirliyorlar ve onları da hem kendi ülkeleri hem de Türkiye aleyhine pek çok çalışmaların içerisine dahil ediyorlar. Bakın işte 15 Temmuz olayında her şey patlak verdi ve 252 canımız şehit oldu. Bunun dışında sivili ve askeriydi, 2 bini aşkın vatandaşımız gazi oldu, yaralandı. Tüm bunları yaşadık. Gelen başkanlara, başbakanlara, Meclisimizi gösteriyoruz. İşte demokrasinin merkezi Meclisimizi bombaladılar. Neyle? Bu devletin, ülkenin, bu ordunun uçaklarıyla Meclis’i bombaladılar. Helikopterlerle vurdular. Eğer isabet ettirebilseydiler belki ben de bugün olmayacaktım. İki korumam şehit oldu. Bunların hepsi yaşanmış olaylar. Canım yandığı için bunları anlatıyorum."

“Yunanistan, FETÖ'ye sahip çıkıyor”

“Şu anda kim bunlara sahip çıkıyor? Başta Yunanistan. Yunanistan’a kaçıyorlar, oradan Avrupa’ya gidiyorlar. Hep bu yerlere kaçtılar; Fransa’da, Almanya’da, Danimarka’da, İngiltere’de, Hollanda’da, Amerika’dalar. Ve Amerika, bu adamı saklıyor. Kim? Biden saklıyor. Pensilvanya’da kendilerine devasa bir kâşâne verdiler, bu adam orada yaşıyor. Terörün merkezi neresi derseniz, işte size bunu söylerim."

Putin'in G20 Zirvesi'ne katılmaması

"Kendisiyle son yaptığım görüşmede Endonezya’ya gelmesinin doğru olabileceği kanaatinde olduğumu aktarmıştım. Fakat kendisi ‘Ben değerlendirmemi yapayım, haber veririm’ demişti. Ardından Dışişleri Bakanının Endonezya’ya gelmesi konusunda karar vermişler. Bu 2-3 günde eğer kendisiyle bir irtibatım olursa ne gibi adımlar atacaklarını, neler düşündüğünü özellikle de bunun, yani diyaloğun barışa evrilmesi konusunda adımlarının ne olabileceğini konuşma imkânı bulabilirim. Zirveye katılmama meselesinde Sayın Putin, kendi ekibiyle istişaresini yapmış, neticesinde de böyle bir karar vermiştir. Bu anlamda bir değerlendirmeye girmek hem kendisine hem de ekibine saygısızlık olur. Kendilerinin bileceği bir iştir. Sıradan bir süreç değil çünkü. Rusya güçlü bir devlet, sıradan bir devlet değil. Amerika başta olmak üzere Batı, Rusya’ya sınırsız saldırıyor. Tüm bunların karşısında da şu anda Rusya bir direnç sergiliyor. Biz de nasıl olur da -bir tahıl koridoru hadisesi gerçekleşti- bir barış koridorunu buradan açabiliriz, bunun çabası içerisindeyiz. Bunun için de en güzel yol, diyalogdan barışa bir yol olabilir diyoruz. Tabii burada yalnızca Sayın Putin’in kanaatleri yetmez.

"En önemlisi tahıl koridorunu işletmek"

“Zelenskiy ile de konuşarak burada düşündükleri nedir, onlar buna nasıl bakarlar, onların da kanaatini alacağız. Ve bu arabuluculuk bizi bir barışa götürür mü, bunu da görmeye çalışacağız. Fakat şu an için en önemlisi bu tahıl koridorunu işletmek. Aynı şekilde gübre ve amonyak… Burada Sayın Putin’in de hedefi; fakir Afrika ülkelerine öncelik verelim. Mali ve Somali gibi, Sudan gibi ülkelere öncelik verelim yönünde. Ve biz ücretsiz bir şekilde onlara tahılı yollayabiliriz teklifini bana iletti. Böyle bir adım atıldığı zaman aynı hassasiyeti biz de gösterebiliriz. Orada süre sınırı koymak bence yanlış olur. Biz bu işi ne kadar uzun tutarlarsa o derece isabetli olacağını kendilerine söyledik. Ayrıca bana göre bizim bu işin sınırını iyi bir şekilde çizmemiz, bu konuda iyi çalışmamız lazım. Yani Putin’in ifade ettiği gibi, Afrika ülkeleri için bu adım atılabilir. Şu anda çünkü garip gureba, fakir fukara hep Afrika ülkelerinde. Afrika’yı bir yana koyup Avrupa’ya yollamak adil olmaz. Zira Putin, ‘Biz böyle yapacaktık fakat bu şekilde olmadı, Avrupa’ya gidiyor’ dedi. Ve Avrupa ülkelerine gitmesi de onun bu anlamdaki yaklaşımını olumsuz anlamda etkiledi. Şimdi yeniden görüşmemizde özellikle Afrika’ya -yani bu söz ettiğim ülkelerin adedini artırabiliriz- fakir fukara ülkelere yoğun bir biçimde tahıl koridorundan amonyak, gübre ve tahıl akışı sağlarsak oradaki insanları da rahatlatırız.”

KKTC'nin gözlemci üye olması

"Bunu tanıma olarak yorumlarsak yanlış olur. Pek çok hassasiyeti ve özellikleri var. Tabii Cumhurbaşkanından ilk teşekkürü aldık; Ersin Bey telefon etti, teşekkür etti. BM Genel Kurulunda yaptığımız konuşma ses verdi. Bu işin alt yapısını burada çok güçlü tutmamız gerek. Şimdi bizim ilk başta bir alt yapı çalışmasını gerçekleştirmemiz lazım, alt yapı çalışmasının ardından Kuzey Kıbrıs’ı,  dünya genelinde bir devlet olarak dünyaya tanıtma ile ilgili bir sarmal oluşturmamız gerek ve bu sarmalla dünyayı kuşatmamız lazım. Yani Kosova olayında olduğu gibi o dönemler bir anda o işin ateşiyle Kosova’yı tanıyan ülke 100’ü geçti, şu anda da 120 civarında fakat orada tıkandı kaldı. Çünkü Amerika da ne yazık ki işe sahip çıkmadı. Bizler yine sahip çıktık, çıkıyoruz. Ancak Kuzey Kıbrıs olayı Kosova kadar kolay değil, zor. Fakat elimizden gelen şeyi yapacağız. İşin üzerine gideceğiz. Kuzey Kıbrıs’ı inanıyorum ki dünyaya tanıtma şansı bulacağız."

"Lavrion kampı yenilir yutulur gibi değil"

"Şu anda tabii bu atılan son adımlardan Yunanistan rahatsız. Biz de özellikle Amerika başta olmak üzere Batı’nın Yunanistan’daki tavırlardan rahatsızız. Dedeağaç bunlardan biri. Bunun haricinde terörle mücadelede de Yunanistan’ın verdiği rahatsızlıklar mevcut. Bu Lavrion Kampı meselesi öyle yenilir yutulur işler değil. F35 konusuna gelince, F35 bizi rahatsız etmekten ziyade Amerika’yı rahatsız ediyor. Neden? Çünkü biz üstümüze düşeni yaptık. Ödemeler konusunda ödemelerimizi yaptık fakat bu yaptığımız ödemeler ne yazık ki karşılığını bulmadı. Bunun sonrasında F-16 talebimize yönelik teknik çalışmalar devam ediyor. ‘Bu şekilde bu işi yürütelim, çözelim ve kapatalım.’ dedik. Amerika tarafı zaman zaman Savunma Bakanım Hulusi Paşa’ya güzel ve olumlu şeyler söylüyor. Tabii bugün bir seçim yaşadılar. Bu seçimle, şu anda birtakım olumlu bilgiler geliyor ve bunları da bizler yakın bir şekilde takip etmeye devam ediyoruz. Temennim şudur ki yani önümüzdeki ay birtakım müjdelerle olsun ve F16 olayını daha olumlu istikamette geliştirelim. Cumhuriyetçiler, Temsilciler Meclisinde açık ara önde gittiler fakat tabii şimdi Senato var. Senatoda 2-3 bölge büyük önem arz ediyor. Yani bu iki üç bölgede Cumhuriyetçiler başarılı olursa bizim için belki iş daha kolay olacaktır. Şimdi yaşanacakları takip ediyoruz."

Yorumlar (0)