Davutoğlu'na Erdoğan, Babacan'a Altun cevap veriyor!

İlk vaadi "Parlamenter sistem" olan Ahmet Davutoğlu'na cevap Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gelirken, ilk vaadi "FETÖ'cüleri içerden çıkarmak" olan Ali Babacan'a cevap Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'dan geldi.

SİYASET 27.05.2020, 09:05
Davutoğlu'na Erdoğan, Babacan'a Altun cevap veriyor!

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun Başkanlık Sistemi eleştirisine Cumhurbaşkanı Erdoğan yanıt verirken, Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'a ise Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun cevap veriyor.

Davutoğlu'nun ilk vaadi: Parlamenter sistem

Önceki gün partisinin 81 il teşkilatı ile videokonferans yöntemiyle bayramlaşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son günlerde medya çalışmalarını hızlandıran ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine yönelik tüm programlarda uzun eleştiriler getirerek iktidara gelmesi durumunda ilk işinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini değiştirip yerine Parlamenter Sistem getireceği vaadinde bulunan eski Başbakan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'na cevap vermişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, isim vermeden Ahmet Davutoğlu'nu eleştirerek, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni ve ülkemize katkılarını hazmedemeyenlerin insanlarımızı zehirlemesine izin vermeyeceğiz." ifadelerini kullanmıştı.

Davutoğlu FETÖ suçlamasına öfkelenmişti

Geçtiğimiz hafta Akit TV canlı yayınına konuk olan eski Başbakan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, FETÖ ile ilgili soruya cevap verirken terör örgütüne olan kinini açıkça dile getirmiş ve gerek Dışişleri Bakanlığı gerekse Başbakanlığı döneminde FETÖ'ye karşı mücadelesinin en yakın şahidinin bizzat Recep Tayyip Erdoğan olduğunu isim vermeden dile getirmişti.

Babacan'a Erdoğan değil, Altun cevap veriyor!

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün destek verdiği Deva Partisi (Demokrasi ve Atılım Partisi) Genel Başkanı Ali Babacan'ın hükümete yönelik eleştirilerine ise cevap Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan değil, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'dan geldi.

Babacan'ın ilk vaadi: FETÖ'cüleri kurtarmak!

İsim vermeden Ali Babacan'a cevap veren Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ilk vaat olarak "düşünce suçlularının cezaevinden çıkarılması" sözlerini sarf eden Ali Babacan'a, "Terör suçunu, düşünce suçu olarak gösterme gayreti içinde olanlar ne yüz yıllık mücadeleyi, ne de tehditleri kavrayabilmişlerdir. Hangi demokraside; darbe yapanlar düşünce suçlusu olarak kabul edilir?" sorusunu sordu.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, son atanmış cumhurbaşkanı Abdullah Gül destekli Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın tepki çeken "düşünce suçlularının cezaevinden çıkarılması"na ilişkin sözlerine isim vermeden sosyal medya hesabı üzerinden cevap verdi.

"Düşünce suçlusu"ndan kastettiğinin kimler olduğunu herkes biliyor

Gazeteci Cüneyt Özdemir'in YouTube kanalına konuk olan Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cüneyt Özdemir'in "Bu akşam seçim oldu siz kazandınız, ne yapardınız" sorusuna şu yanıtı vermişti:

"Meclis'in birinci günü birinci madde budur. Düşünce suçlularının özgür bırakılması... Bunu görsünler ki başkaları özgür düşünmeye başlasın."

Fahrettin Altun, Ali Babacan'ın kafasındaki "düşünce suçlularını" tarif etti

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın bu sözlerine sosyal medya hesabı üzerinden cevap verdi.

Fahrettin Altun, Ali Babacan'a cevap olarak, "Meşru yönetime darbe yapmaya çalışanları, çocuk-kadın, genç-yaşlı demeden öldürenleri, uzaktan bombalarla cana kıyanları düşünce suçlusu olarak görmeyeceğiz. Gerçekten vicdanı olan, evrensel hukuka gerçekten inanan, insan haklarını gerçekten savunan hiç kimse bunu böyle göremez." dedi.

Fahrettin Altun'un açıklamasının tamamı

Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın ifadesindeki "düşünce suçlularını" tanımlayan Fahrettin Altun, herkes tarafından "FETÖ" algılanan o suçluların yaptıklarını açıklamasında şu şekilde anlattı:

"Bağımsızlığımız, demokrasimiz ve ulusal güvenliğimiz yarın 60. yılını dolduran zalim 27 Mayıs darbesi gibi, nice darbe ve muhtıralarla, terör saldırılarıyla ve demokrasiyi akamete uğratmak isteyen pek çok girişimle mücadele etmek zorunda kalmıştır.

Tamamı, esasında millet ile vesayet odakları arasında bağımsızlık temelinde yürüyen bu mücadelede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde "daha fazla demokrasi daha fazla özgürlük" ilkesi hayata geçirilerek büyük bir mesafe kat edilmiştir.

Erdoğan hükümetleri döneminde insan hakları, demokratikleşme ve evrensel hukuk anlayışının hayata geçirilmesi bağlamında hayata konan yenilikler ve yaşanan dönüşüm, bu milletin on yıllardır verdiği mücadelenin doruk noktasını teşkil etmiştir.

Bugün demokrasimizi, güvenliğimizi, çocuklarımızın geleceğini tehdit eden, değerlerimize saldıran, bizleri vesayet odaklarının esareti altına almaya çalışan terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadele güvenlik araçlarıyla ve hukuk devleti ilkesinden taviz vermeden sürmektedir.

Ne yazık ki terör suçunu, bir düşünce suçu olarak gösterme gayreti içinde olanlar, ne milletin verdiği bu yüz yıllık mücadeleyi ne de bağımsız Türkiye idealine karşı gerçekleşen bu tehditleri kavrayabilmişlerdir. Bu çarpıtma hevesi maalesef masum değildir.

Terör, cinayet, seçilmiş iradeye darbe ve benzeri suçlar, Türkiye gibi dünyanın diğer gelişmiş ülkelerinde de tavizsiz şekilde cezalandırılmaktadır. Türkiye de bu suçları işleyenler bağımsız mahkemelerce yargılanmış, modern devlet olmanın gereği yapılmıştır.

Evrensel hukuk kuralları herkesin bildiği ve gelişmiş demokrasilerin kabul ettiği üzere; terörü, şiddeti, darbeleri ve insan hayatına kıymayı kesinlikle meşru göremez. Türkiye de bugüne kadar karşılaştığı en zorlu sınavlarda dahi titiz davranmış ve evrensel hukuk gözetilmiştir.

Devletimiz "basın özgürlüğü" adı altında hiçbir kişi ya da kurumun terör örgütlerinin propagandasını yapmasına, kin ve düşmanlık üreterek halkımızı kışkırtmasına, terörü ve şiddeti övüp desteklemesine, darbecileri koruyup kollamasına izin vermeyecektir.

Hangi modern devlette, hangi gelişmiş demokraside; darbe yapanlar, terör ve şiddete bulaşanlar düşünce suçlusu olarak kabul edilir? Hangi evrensel hukuk bu suçları mazur görür? Hangi ülkede bu suçları işleyenler elini kolunu sallayıp serbestçe çalışmaya devam edebilir?

Meşru yönetime darbe yapmaya çalışanları, çocuk-kadın, genç-yaşlı demeden öldürenleri, uzaktan bombalarla cana kıyanları düşünce suçlusu olarak görmeyeceğiz.Gerçekten vicdanı olan, evrensel hukuka gerçekten inanan, insan haklarını gerçekten savunan hiç kimse bunu böyle göremez.

15 Temmuz'u unutmadık unutturmayacağız! 27 Nisan'ı unutmadık unutturmayacağız! 28 Şubat'ı unutmadık unutturmayacağız! 12 Eylül'ü unutmadık unutturmayacağız! 12 Mart'ı unutmadık unutturmayacağız! 27 Mayıs'ı unutmadık unutturmayacağız!

Yaşasın demokrasi, yaşasın özgürlükler..."

Yorumlar (0)