Feminizmin dijital simgesi: Bella Thorne

Geçtiğimiz aylarda bir hacker ABD’li aktris Bella Thorne’u çıplak fotoğraflarını ele geçirdiğini ve fotoğrafları sızdıracağını söyleyerek Thorne’u tehdit etmişti. Thorne, Instagram’daki sosyal medya hesabında paylaştığı fotoğraflarıyla, tehdit eden hackerı aktivist bir tavırda etkisiz hale getirdi.

ÖZEL HABER 18.11.2019, 22:36 19.11.2019, 09:36
Feminizmin dijital simgesi: Bella Thorne

Teknolojinin gelişimi, bilginin herkesin cebinde olması belirli risklerini de beraberinde getiriyor. Teknolojinin bilgiyi sunması buz dağının görünen kısmıyken, buz dağının görünmeyen kısmı daha büyük oluyor. İnternet birçok insana fayda sağlarken, durumdan kat be kat zarar getirebiliyor.

İnternetin bu derece yaygınlaşması, internet üzerinde ifşa kültürünü de beraberinde getiriyor. ABD’li aktris olan Bella Thorne’da bu ifşa kültürüyle tehdit edilen bir kadın olarak karşımıza çıkıyor.

22 yaşındaki genç aktris Bella Thorne, “Son 24 saattir kendi çıplak fotoğraflarımla tehdit ediliyorum. Berbat hissediyorum, gözetlenmiş hissediyorum. Birinin, sadece özel bir insanın görmesini isteyeceğim bir şeyi benden aldığını hissediyorum” ifadelerini kullandı.

Genç kadın, tehdit edildiği fotoğrafları Instagram adresinden kendi paylaştı. Bu hareketi, bir nevi “kadın bedenine yüklenen” sosyal ve bedensel damgayı da ele alan dijital bir feminizm simgesi haline geldi.

"Senin zihniyetinde tecavüze uğramayı da hak ediyorum değil mi?"

Thorne, çıplak fotoğraflarını ele geçiren hacker’a şu sözleri söyledi, “Umarım mutlusundur. Şu an bir partiye gitsem, saatlerce eğlensem, sabaha kadar dans etsem. Senin zihniyetine göre tecavüze uğramayı da hak ederim değil mi?”

Thorne, bu sözlerini söyledi ve tehdit edildiği fotoğrafları Instagram hesabında kendisi yayınladı.

Bella Thorne’un paylaştığı fotoğraflar bu şekilde feminizm teorisinin yeni simgelerinden biri haline geldi. Artık birçokların uzun zaman geçirdiği internette; beden, cinsiyet, cinsellik ve öznesi tartışmalarını feminizm çerçevesinde tartışılmasına bir nevi gündem sağlamış oldu.

Birinin özel hesaplarını hacklemek ve şantaj yapmak yasal olarak oldukça büyük bir suç ancak Bella Thorne’a yöneltilen tehditler birçokları için suç olmaktan çok karalanması gereken bir durum haline geliyor ki genç kadın sosyal medya platformlarında bu tür karalanmalara maruz kaldı.

Medya, şantajcı hackerla benzer algıyı yaratıyor


Habertürk, Milliyet gibi medya kanalları "pornografik" algı yaratarak kitleleri çekiyor.

Yaşanılan durumun bir kadına karşı işlenen ciddi bir suç olmasına rağmen mesele onun cinselliğini ifşa etmek olduğunda, kitleler suçlama oklarını hackerdan daha çok kadına çeviriyor ve medya aygıtları da durumu skandal olarak yorumluyor ve ilgili sosyal medya mecralarında pornografik yorumlarla sunarak daha çok kitlelere sunmaya çalışıyor. Dünya çapında yıllık internette aratma istatistiklerinin ilk sırasında şaşırmadan “pornografi” bağlamı olması, medyanın Thorne’un paylaştığı fotoğrafları doğrudan “pornografi” olarak lanse etmesi şaşırtıcı olmuyor. Medyanın Thorne’un fotoğraflarını pornografik algı yaratarak yayınlaması, Thorne’u çıplak fotoğraflarını paylaşmakla tehdit eden hackera yazdığı, “Umarım mutlusundur. Şu an bir partiye gitsem, saatlerce eğlensem, sabaha kadar dans etsem. Senin zihniyetine göre tecavüze uğramayı da hak ederim değil mi?” sorgulamasının ne kadar dışında kalıyor?

İnternet erk mi?

Geçtiğimiz yüzyılın filozoflarından Michel Foucault, “Doğruyu Söylemek” adlı eserinde bu durumu tarihsici bir bakış açısıyla inceliyor. Foucault durumu soykütüksel bağlamda inceliyor. Foucault, feminizmin ilgilendiği kategoriler olan; kadın, erkek, toplumsal cinsiyet, beden gibi konular bağlamında soykütüğü yaparak belli bağlamlarda iktidar ilişkileri ekseninde yorumlamaya olanak sağlıyor. Foucault, kadın-erkek tarihsel güç ilişkilerinin süregeleceğini, belli bir paradigmaya kadar devam edeceğini ezen/ezilen ilişkisinin belli bir iktidar kavrayışıyla ele alıyor.

Kadın bedeni figürünün reklamcılıkta pazarlanışı, internetin tüm platformlarında da kendini gösteriyor. Bella Thorne adlı aktrisin kendisini çıplak fotoğraflarını ifşa etmekle tehdit eden hackera karşı başkaldırışı, bu hackerı etkisiz hale getirirken, kadının “direnişinde” kendi paylaştığı fotoğrafları medya tarafından yine pornografik söylemle gündeme getiriliyor. Bu durum ve Google arama motorundaki pornografi aramalarında istatistiki sıralama göz önünde bulundurulduğunda internet platformlarının erkleştiğini gösteriyor. Foucault’un soykütüğü yöntemindeki iktidar ilişkileri internet üzerinde kendini gösterirken, internet kitleler içinde sağladığı bireylere söylem hakkı kendini başka bir söylemde düşündürtüyor. İnternet patriyark yani mutlak erkek egemenliği çerçevesinde feminizm karşıtı olarak kalabiliyor mu?

İnternet erk otoritesinde mi?

Kültürel formda feminizm, patriyark tarafıdan koşullandırılan kadınsılık olan pasif ve itaatkâr olarak nitelendiriliyor. Kadın figürü şefkatli, sevecen ve tüm koşullarda barışçıl olarak aktarılıyor. Kadın direnir ancak bunu pasif bir şekilde eyleme geçirir. Bu bakış açısında kadının rolleri böyleyken, erkek olmak şiddetin bir yankısı olarak yer buluyor.

İnternet düzleminde bu durum tersine bir tezahür buluyor. Kadın, şefkatli, sevecen ve tüm koşullarda barışçıl olarak kalma durumuna düşmüyor. İnternet platformlarında “pazarlanan bilgi” her ne kadar erkek isteğinin odağında kalabiliyorsa da, kadın figürü patriyark alana ve kültürel feminizmin dışında kalabiliyor. Siyasî bir ufuk geliştirebiliyor. Foucault’nun soykütük kategorisinden ayrılıp, tarih, coğrafya, zaman bağlamlarının düşünde bir bilinçle tavır alabiliyor, bağlı olması istenilen kategoriye şüpheyle yaklaşarak hegemonik kavramların istikrarsızlaştırılması ve tutarsızlaştırılmasına ortam sağlıyorlar.

Habernediyor.com / Safa Kaçar

Yorumlar (0)