Saltanattan Cumhuriyet'e geçişin sessiz tanığı: 'Dolmabahçe Sarayı' 166 yaşında

Osmanlı'nın 19. yüzyılda siyasi ve kültürel dönüşümüne sahne olan ve 166. yaşına giren Dolmabahçe Sarayı, varlığını, reform sürecinin görkemli sembol yapılarından biri olarak devam ettiriyor.

KÜLTÜR-SANAT 09.06.2022, 10:50 28.10.2023, 18:05
Saltanattan Cumhuriyet'e geçişin sessiz tanığı: 'Dolmabahçe Sarayı' 166 yaşında

19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin dönüşen kimliğinin en görkemli sembol eserlerinden biri ve saltanattan Cumhuriyet'e doğru geçişin sessiz tanığı olan Dolmabahçe Sarayı, 166. yaşında. 

Dolmabahçe Sarayı 166 yaşında!

İşlevsellik bakımından Beşiktaş Sahil Sarayı'nın eksik kaldığının hissedildiği Sultan Abdülmecid zamanında (1839-1861) yapılmasına karar verilen Dolmabahçe Sarayı'nın inşa çalışmalarına 13 Haziran 1843 tarihinde başlandı.

Sarayın yapım zamanında dönemin önemli mimarları Altunizade İsmail Zühtü Paşa, Abdülhalim Bey, Karabet Balyan, Nikoğos Balyan, James William Smith ve Ohannes Serveryan görev aldı.

Boğaz'a nazır eşsiz bir manzaraya hakim bir yerde 110 bin metrekarelik alana inşa edilen Dolmabahçe Sarayı, 7 Haziran 1856 tarihinde kullanıma açıldı. Antik zamanlarda gemilerin demirlediği koy, sarayın yapılmasıyla birlikte saltanatın gözde ikametgah merkezi haline geldi.

Osmanlı Hanedanı'nın, Topkapı Sarayı'ndan Dolmabahçe'ye yerleşmesi, Osmanlı toplumsal ve siyasi hayatında bir değişimin olduğunu ortaya koydu. Dolmabahçe Sarayı'nın batılı mimari ile harmanlanmış yapısı, Osmanlı'nın ruh ve fikir dünyasındaki dönüşümü dikkatlere sundu.

Dolmabahçe Sarayı, Sultan Abdülaziz, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülhamid, Sultan 5. Murat, Sultan Reşat, Sultan Vahdettin ve Halife Abdülmecid'i, Cumhuriyet'in ilanının ardından Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü'yü ağırladı.

Ülkenin en büyük monoblok sarayı

Fonksiyonel olarak 3 bölüme ayrılan Dolmabahçe Sarayı, devlet işlerinin yürütüldüğü Mabeyn-i Hümayun (Selamlık), padişah ve padişahın ailesinin özel hayatına ait Harem-i Hümayun (Harem), bu iki alan arasında padişahın devlet törenleri için ayrılmış olan Muayede Salonu'ndan (Tören Salonu) oluşuyor.

Dolmabahçe Sarayı, 285 odası, 68 tuvaleti, 44 salonu, 6 balkonu ve 6 hamamıyla 14 bin 595 metrekarelik bir alana monoblok bina olarak inşa edilen Türkiye'deki en büyük saray özelliğini taşıyor.

Rokoko, Neo-klasik ve Barok mimariyi yansıtan Dolmabahçe Sarayı, mimari plan anlamında da Topkapı Sarayı'ndan farklılık gösteriyor.

Topkapı Sarayı'nda gereksinim ve zamana göre değişen ve genişleyen bir tasarım söz konusuyken, Dolmabahçe Sarayı'nda daha önce belirlenmiş bir plan ve tasarım düzeni hayata geçirildi.

İç duvarları tuğladan ve döşemeleri ahşaptan, dış cephesinde ise beden duvarları taştan yapılan Dolmabahçe Sarayı'nda Foça taşı, Sarıyer taşı, Karamürsel od taşı gibi malzemelerin haricinde Trieste ve Marsilya’dan taşlar kullanıldı.

Mermer olarak Marmara mermeri kullanıldı. Geneli ahşap malzeme, çatıları kurşundan kaplanan sarayın ihtişamlı bölümlerinden biri olan kristal merdivenlerinin çatı örtüsü, cam tonozdan yapıldı.

Sarayın protokol girişi olarak bilinen Medhal Salon'dan üst kata doğru çıkan merdivenler, sarayın prestij kısımlarından biri. Kristal Merdivenler şeklinde de anılan bu geçişin bir diğer ismi Saltanat Merdivenleri. 

Ortasında kristal bir avizeyle de tavanda bulunan cam tonoz örtüden gün ışığını alan merdivenler, gün ışığının ağırbaşlılığını ve kristalin ışıltısını yansıtan bir heybete sahip bulunuyor.

Muayede Salonu'nun göz dolduran ışıltısı

Batılılaşma sürecinde Osmanlı Devleti, saray dekorasyonu konusunda cam ürünlere ağırlık verdi. En önemlileri arasında İngiliz yapımı avizeler ve Fransız Baccarat yer aldı. Gündelik eşyalardan mimariye kadar yapının her bir parçası kristalin ışıltısıyla göz alıcı ve dikkat çekici bir etkiye sahip oldu.

Bu etkinin yoğun bir şekilde hissedildiği en görkemli kısım ise Muayede Salonu. Bayram törenlerinin yapıldığı bu salon, kimi zaman yabancı devletlerden resmi konuklar için ziyafet yemeklerinin verildiği bir mekan şeklinde kullanıldı. Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte Mustafa Kemal Atatürk'ün reform faaliyetlerine de şahitlik etti.

Boyutlarıyla görenleri büyüleyen kristal avize, sarayın en yüksek ve geniş salonunun hacmini açığa vurmasıyla öne çıkıyor. 1852 yılında İngiltere'den Sultan Abdülmecid tarafından sipariş edilen avize, 1,5 sene sonra İstanbul'a ulaştı.

664 mumluk ve 4,5 ton ağırlığa sahip bu eşsiz avize, Londra'da Frederick Rixon tarafından tasarlanırken, üretimini ise Hancock Rixon&Dunt firması yaptı. Bu avize, İngiltere'den 67 sandık içinde yedek parçalarıyla birlikte İstanbul'a geldi. İngiltere'den gelen 2 usta, iki ayda avizeyi yerine takabildi.

Osmanlı modernleşmesinin simgesi

Dolmabahçe Sarayı'nın inşa ediliş hikayesini ve önemli unsurlarla ilgili açıklama yapan Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı Müzecilik ve Tanıtım Dairesi Başkanı Güller Karahüseyin, içine kapanan bir devletin dışa doğru açılması, dünyanın önemli güçlerinden biri olduğu bilincinin hem ülkede hem de uluslararası anlamda tekrar tesis edilmesi için Batılı anlamda bir saray ihtiyacı doğduğunu söyledi. Karahüseyin, bu sebeple 19. yüzyılın en önemli mimari yapılarından biri olarak bu sarayın inşa edildiğini ifade etti.

Karahüseyin, aynı zamanda Dolmabahçe'nin Sultan 3. Ahmet ile başlayan yenileşme ve Batılılaşma sürecinin 19. yüzyılda geldiği seviyeyi gözler önüne serdiğini ve modernleşmenin sembolü olduğuna dikkat çekti.

Topkapı Sarayı'ndan Dolmabahçe Sarayı'na doğru geçişin aniden olmadığını belirten Karahüseyin, 1868 tarihine kadar Topkapı Sarayı'nda bayramlaşma törenlerinin yapılmaya devam edildiğini aktardı.

Cumhuriyet'in ilanının ardından Dolmabahçe Sarayı'nın Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanıldığını, 4 yıl boyunca Atatürk'ün, aralıklarla Dolmabahçe Sarayı'nda yaşadığını belirten Karahüseyin, protokol mekanında tarih kongresi ve dil kurultaylarının yapıldığını anımsattı.

"Atatürk'ün ölümünün ardından yüzbinler, sarayı ziyaret etti"

Dışarıdan bakıldığı zaman Dolmabahçe Sarayı'nın tam bir batılı saray görünümünde olduğunu fakat içine girildiği zaman ise Osmanlı kültür ve geleneğine yönelik detayların ana hatlarıyla görüldüğünü belirten Karahüseyin, sarayın Türk evi planına göre tasarlandığını aktardı.

Karahüseyin, ayrıca sarayda veliaht, bendegan, baltacılar ve agavat daireleri ile saray mutfakları kısımlarının bulunduğunu ifade etti.

Sarayın dekorasyon ve tefrişinde Paris Operası dekoratörü Charles Sechan'ın görev aldığını söyleyen Karahüseyin, sanatçının padişaha ait mekanlarda özellikle tefrişteki unsurları belirlediğini aktardı.

Karahüseyin, artık bugün müze olarak hizmet sunan Dolmabahçe Sarayı'nı dünyanın birçok ülkesinden her gün 7-8 bin kişinin ziyaret ettiğine vurgu yaptı.

1927-1938 yılları arasında Mustafa Kemal Atatürk tarafından kullanılan ve Atatürk’ün, Dolmabahçe Sarayı'ndaki 71 numaralı odada hayata veda ettiğini söyleyen Karahüseyin, "Onun ölümünün ardından yüzbinlerce kişi Dolmabahçe Sarayı'nı ziyaret etmiştir. Muayede Salonu'nda Atatürk'ün katafalkı, ziyarete gelenlerle buluşturulmuştur. Atatürk'ün cenaze namazı, Mehmet Şerafettin Yaltkaya tarafından burada kıldırılmıştır." sözlerini kullandı.

Yorumlar (0)