5 asırlık caminin içinde gizemli mezar

İstanbul Fatih’te bin yıldan uzun bir süre, ilk başta kilise olarak yapılan ve daha sonra İstanbul’un fethinden kısa bir süre sonra camiye dönüştürülen Gül Camii içerisinde, gizemli bir mezar yer alıyor. Halk arasında Gül Baba’ya ait olduğu belirtilen mezarın kıbleye ters olması sebebiyle bir müslümana ait olmadığı ve mezarda hristiyan bir kadının yattığı öne sürülüyor Caminin bodrumundaki kilisenin alt bölümü ise bir film setini anımsatıyor.  

KÜLTÜR-SANAT 18.10.2021, 16:23
5 asırlık caminin içinde gizemli mezar

Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan İstanbul, dini yapılarıyla da ön plana çıkıyor. Fatih Ayakapı’da yer alan ve kilise olarak Bizans İmparatorluğu’nda inşa edilen Gül Camii’nin, eski ismi ve yapım tarihi ile ilgili kesin bilgiler olmamakla beraber 10. veya 11. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor.

Gizemli bir mezar yer alıyor

Osmanlı döneminde camiye dönüştürülen tarihi yapı içerisinde, kime ait olduğu bilinmeyen gizemli bir mezar bulunuyor. Camide mihrabın sağ tarafında yer alan, kubbenin altındaki mezarın Gül Baba’ya ait olduğu bilinen bir gerçek olsa da kıble yönüne ters kalan mezarın, bir müslüman mezarı olmadığı ve Aya Euphemia isimli bir Hristiyan bir azizenin yattığı düşünülüyor. Ayrıca yapısı ile merak uyandıran caminin bodrumunda bulunan tonozlu kalıntının içerisinde pek çok odanın yer aldığı görüldü. 

“1499’da camiye çevrildiği düşünülüyor

Yapının mimarisine ilişkin veren Gönüllü Bizantolog Mehmet Hakan Ersoy: “İçinde olduğumuz bu yapı, orta dönem Bizans kilisesidir. Kapalı kollu haç planlı bir şekilde inşa edilmiştir. İddiaya göre 1499’da camiye çevrilmiş. Bir diğer iddia ise 2. Selim döneminde de camiye dönüştürülmüş olmasıdır. Yapıda bir apsis, ortada kubbenin altında naos, batıda ise bir adet nartex yer alıyor. Apsisin solunda ve sağında birer adet pastoforion hücresi var. Bu hücreler, bir ayin ya da tören durumunda hazırlık yapılması amacıyla kullanılıyordu. Üst galeriye, 2. Mahmut döneminde bir hünkar mahfili ilave edilmiştir. Öte yandan sivri kemerlerin üzerinde ise 19. yüzyıldan kalma Süleyman mühürleri yer alıyor” şeklinde konuştu. 

“İçinde olduğumuz bu yapı büyük olasılıkla Evergetis Kilisesi’ydi” 

Yapının tarihiyle ilgili detayları aktaran gönüllü Bizantolog Faruk Emrah Dervişoğlu: “İçinde olduğumuz bu yapı 11. yüzyıla tarihlendirilmiş orta Bizans kilisesidir. Fetihten bir süre sonra camiye dönüştürülmüş ve hâlâ günümüzde işlevini sürdürmektedir. Bu yapının Bizans dönemindeki adı ile ilgili farklı iddialar mevcut. Bunlar Aya Euphemia, Khiristos Evergetis, Aya Theodosia’dır. İçinde olduğumuz yapı kesin olmamakla beraber büyük olasılıkla Evergetis Kilisesi’ydi. Cami içerisinde Osmanlı dönemine ait olduğu görülen izler de yer almaktadır. Kubbe ve sivri kemerler Osmanlı dönemine aittir” açıklamasını yaptı.

“Bu mezarın, Gül Baba isimli birine ait olduğu iddia ediliyor”

Camii içerisinde yer alan mezarın bir azizeye ait olabileceğini belirten Dervişoğlu: “Gül Camii içerisinde bir mezar yer alıyor. Halk arasında bu, Gül Baba isimli birine ait olduğu iddia ediliyor. Ancak bu yapının müslüman mezarı olduğunu düşünmüyoruz. Mezarın konumu gereği kıbleye bakmıyor. Bu yapının, Bizans döneminde Aya Euphemia adlı kişiye yapıldığını düşünürsek, burada yatan kişinin Aya Euphemia olma olasılığı oldukça yüksektir. Aya Euphemia, Bizans döneminde işkenceyle öldürülmüş, daha sonra azize ilan edilmiş bir kadındır” ifadelerini kullandı.

“Osmanlı döneminde donanma deposu olarak kullanılmış”

Alt yapının kapsamında pek çok oda olduğunu ifade eden Ersoy: “Şu anda Gül Camii’nin alt yapısında yer alıyoruz. Bu yapının, bir mezar alt yapısı olduğu da iddia ediliyor. Fakat buna ilişkin bir arkeolojik veriye henüz ulaşılamamıştır. Burada, Osmanlı döneminde de donanma deposu olarak kullanıldığı biliniyor. Tonozlu kemerler ile desteklenmiştir ve bazı kemerlerin tahrip olan bölümlerine bakıldığında orada gizli tuğla tekniği görülmektedir. Alt yapıya girildiğinde sağa sola açılan pek çok odacık görebiliyorsunuz” şeklinde konuştu.

Yorumlar (0)