Marmara Denizi’nin kabusu olan müsilaj geri mi dönüyor?

Bu sene Marmara Denizi’nin kabusu olan ve denizdeki canlılar için büyük tehdit oluşturan müsilaj tehlikesinin bitmediği belirtildi. Bandırma 17 Eylül Üniversitesi’nin Denizcilik Fakültesi Dekanı olarak görev yapmakta olan Prof.Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi’nin henüz olması gereken kadar soğumadığını bu nedenle müsilaj tehlikesinin her an tekrar yoğun olarak görülebileceği konusunda uyarı yaptı.

GÜNDEM 20.10.2021, 10:45
Marmara Denizi’nin kabusu olan müsilaj geri mi dönüyor?

Bu sene Marmara Denizi’nde hem suyun yüzeyini hem de derin yerlerini saran ve ‘Deniz Salyası’ olarak bilinen müsilaj tehlikesi henüz geçmedi. Marmara’nın derinliklerinde hala sinsi bir düşman gibi bekleyen bu tehlike konusunda uyarılar yapan Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın ilk 8 metrede hafiflemiş olduğunu, ancak 8 ile 22 metre arasında bulunan bölgede aşırı derecede çoğalmaya başladığını tespit ettiklerini açıkladı.

“Marmara özel koruma bölgesi olmalı”

Sarı, Marmara Denizi’nin ‘Özel Çevre Koruma Bölgesi’ olarak ilan edilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Cumhurbaşkanı’na gönderilmek için hazırlanan teklifin çok doğru bir adım olduğunu belirtti ve şunları söyledi: “Biz bu sene Nisan ayından beri bir müsilaj felaketi yaşadık. Geçen sene kasım ayından itibaren biz onu görüyorduk. Bahar aylarında da sonuçlarını hep beraber gördük. Yapılan çalışmalarla Ağustos ayından itibaren müsilaj temizlendi. Daha sonra Çevre Bakanı’mız 22 maddelik Marmara Denizi Çevre Koruma Eylem Planı’nı açıkladı. Bu planda en önemli madde Marmara Denizi’ne bir koruma getirmesiydi. Bu çok memnuniyet verici bir gelişme. Bir daha müsilaj ile karşılaşmak istemiyorsak bu önlemleri almalıyız. Umarım bu süreç hızlı işler” diye konuştu.

 “Tam bir neden sonuç ilişkisi”

Önümüzdeki Kasım ayı için tekrar müsilaj uyarısı yapan Prof. Dr. Sarı, “Geçmiş yıllardaki tecrübelerimize dayanarak kasım ayında yeniden bir müsilaj oluşma ihtimalinin yüksek olduğunu görüyoruz. Zira onu oluşturan nedenler henüz ortadan kalkmadı. Müsilajı oluşturan nedenler değişmeden sonuç da değişmez. Yaptığımız incelemeler yoğun bir alg çoğalmasının olduğunu ortaya koyuyor. Su kolonunda 8 ile 22 metre arasında alg çoğalmasının yoğunlukla yaşandığı bir bölge var. Henüz müsilaj oluşmadı, ama müsilaj oluşmadan önce biliyoruz ki algler çoğalıyor ve daha sonrasında müsilaj yaşanıyor. Biz bu durumdan dolayı çok kaygılıyız. Umarız müsilajın oluşmasını sağlayan şartlar oluşmaz. Yoksa yeniden görme ihtimalimiz çok yüksek” şeklinde düşüncelerini belirtti.

"Müsilaj zehirli, ama zararlı değil”

Müsilaj olayının yaşandığı günlerden bu yana ‘Marmara Denizi’ndeki balıkların yenilip yenilemeyeceğine dair soruları da yanıtlayan Sarı, “Bu soruların muhattabı akademisyenler değil, otoritelerdir. Tarım Orman Bakanlığı’nın bünyesinde çalışan Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü ve Gıda Kontrolü Genel Müdürlüğü’nün bu konularda açıklayıcı bilgiler vermeleri şart. Müsilaj doğal bir maddedir. Zehirlidir, ama zararlı değildir. Balık tüketiminde zarar görülürse mutlaka açıklama yapılacaktır, ancak yapılmazsa da balık tüketirken nelere dikkat ediyorsak aynı o şekilde aynen devam etmeliyiz. Tüketiciler de sadece devletin yetkili otoritelerinin yapacağı açıklamaları takip etmeliler” tavsiyesini verdi.  

“Gidişat kötü”

Müsilajın oluşmasındaki en önemli 3 etkenden biri olan iklim değişikliğine bağlı sıcaklık artışı ve diğer etkenlerin etkisiyle Marmara Denizi’nin hala sıcak olduğunu ve soğumadığına dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Daha önceki yılların ortalamasına baktığımızda denizin hala 1,5 derece daha sıcak olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki kısa zamanda inşallah soğur. Soğuma olursa hem Karadeniz’den bir balık göçü olur, hem balıkçılık daha verimli hale gelir, hem de müsilajın oluşmasına neden olan faktörler gerçekleşmez. Ancak gidişat onu göstermiyor. Bu nedenle çok üzgünüm” diyerek sözlerini bitirdi.

Yorumlar (0)