Kurtulmuş: 1 milyondan fazla Suriyeli ülkesine dönecek

AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer bugün Ankara Kızılcahamam’daki Önder İmam Hatipliler Derneği tarafından düzenlenen “Yunus Emre Yolunda Genç Gönüllüler Buluşması” kapsamında gençlerle bir araya geldi. Bakan Özer, açılış konuşmasını gerçekleştirirken Yunus Emre ile eğitimde kat edilen yoldan bahsetti.



“İmam hatiplerimizde çok değerli gençlerimiz var”

Bakan Özer’in konuşması şu yöndeydi: “Yunus Emre’nin yolunda yürüyen gençlerimizle bir araya gelmekten gurur ve mutluluk duyuyorum. Tüm şehirlerimizdeki imam hatip liselerimizde oldukça değerli gençlerimiz var. Geldiğimiz bu noktada hem hepsi heyecanlı şekilde eğitimini alıyor hem de üzerine düşen sorumlulukları yerine getiriyorlar. Ülkemizin genç nesli olmaya talipsiniz. Gözlerinizdeki parıltıyı, aydınlığı görebiliyoruz. Şu anki durumumuza kolay gelmedik. Bunu herkesin bilmesinde, geçmiş 20 senelik serüvene bakmakta fayda var. Eğitim alanında son 20 senede devada dönüşümler yaşandı. Büyük seferberlik ilan edildi. En önemlisi de eğitimde fırsat eşitliği sağlandı. Tüm gelişmiş ülkelerin okullaşma oranı II. Dünya Savaşı’nın hemen ardından yüzde 100’e erişirken biz bu orana son 20 senede ulaştık. Yani diğer ülkelere nazaran 70 sene geciktik. Ancak hala eğitimin kalitesi hakkında konuşanlar, eleştiride bulunanlar var. Onlara şunu sormak gerek: Neden Türkiye 70 sene boyunca bekledi? 2000’li senelerde eğitim sistemimizde yalnızca 500 bin öğretmen varken şu anda 1,2 milyon öğretmenimiz sistemin içinde. Bu son 20 senede yalnızca okullaşma oranı artırılmadı. Aynı zamanda taleplere demokratik çözümler de üretildi.”



“Sığınmacı sorununu insanlık suçu gibi göremeyiz”

Bakan Özer’in konuşmasının ardından mikrofonu AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş aldı. “Gönül Coğrafyamızda Yunus Emre” isimli açılış dersini yapan Kurtulmuş ardından son dönemlerin en çok konuşulan meselesi olan sığınmacılar konusuna değindi: “Ülkemizde son günlerde uluslararası göçmen krizi gündemde. Biz Avrupa’nın ırkçı, faşist ve radikal toplumları gibi bu sorunu insanlık suçu gibi göremeyiz ve bu şekilde hitap edemeyiz. Anadolu toprakları denilen ve ana kucağı olan tarihimiz boyunca dünyadaki tüm mazlumlara kucak açtık, mağdurlara el uzattık. Göçmen meselesi de bizim gözümüzde olayların sonucudur. Bu sonucun sebeplerini ortadan kaldırmaya çalışmazsak sonuçla da sorunla da tam anlamıyla baş edemeyiz. Örneğin herkes göçmenlerden konuşuyor. Türkiye’de Afganlılar var, diyorlar. Afganlıları buraya doldurdular, diyorlar. Ama kimse, ‘Neden Afganistan 50 sene boyunca işgal edildi?’ diye sormuyor. Batı’ya kimse bir şey söylemiyor. Önce Rusya sonra da Amerika Afganistan’ı işgal etmeseydi şimdi bir tane bile Afgan, dünyanın çok farklı bir ülkesinde hayat mücadelesi vermek zorunda kalmayacaktı. İnsanlara ölümü, açlığı, çatışmayı, geri kalmışlığı dayatırsanız onlar da hayatta kalmak için dünyanın neresine olursa olsun giderler. Göçmenliğin temel sebebi işgallerdir.”



“Sığınmacılar konusunda insani olan yapılacaktır”

“Biz bu soruna insanları ötekileştirerek değil, ırkçılık yaparak değil, insani gözle bakmak zorundayız. Şimdiye kadar 500 bin Suriyeli ülkesine döndü. Sınır ötesinde yaptığımız operasyonların sebeplerinden biri de orada güvenliği sağlamaktır. Suriye’nin diğer bölgelerinde de güvenliği sağladıktan sonra ümit ediyorum ki 1 milyondan fazla Suriye vatandaşı daha yurduna dönecektir. Suriye’nin tamamının barış ülkesi olduğunu görebileceğiz inşallah. Lübnan da Irak da Suriye de bizim yakın coğrafyamız, kardeş ülkelerimiz. Ülkemiz nasıl ki Rusya-Ukrayna arasında barışı sağlayarak Karadeniz’i barış denizi yapmak istiyorsa Ortadoğu’yu da barış bölgesi ilan etmek istemektedir.”