Eğlencenin ekonomisi: Netflix, Disney+ ve diğerleri

Netflix sayesinde hayatımıza giren yayın akışı hizmeti kavramı, Disney+ gibi yeni hizmetlerle ilerleyen günlerde daha da hayatımızın içinde kalacak gibi.

EKONOMİ 17.11.2019, 17:48
Eğlencenin ekonomisi: Netflix, Disney+ ve diğerleri

Şu sıralar Walt Disney Şirketi'nin Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) deneme süresine açtığı Disney+, bu yayın akış hizmetlerinin bulunduğu piyasa hakkında tartışmalara yol açıyor. Geleneksel televizyon yayıncılığından, akıllı telefonlarda bile kendine yer bulan yayın akışı hizmetleri, var olan eğlence sektörünü dönüştürüyor.

Yayın akış hizmeti nedir?

Netflix'in bir tabletteki görünümü

Video yayın akış hizmetini, televizyon dizileri, filmler ve diğer yayınlar için oluşturulmuş çevrimiçi bir eğlence hizmeti diye tanımlayabiliriz. Talep üzerine geliştirmelerini yapan bu hizmet, genellikle uydu ve kablo TV hizmetlerine kıyasla daha hesaplı bir alternatif sunuyor.

Daha ucuz olmasının yanı sıra, yayın akış hizmetleri televizyona kıyasla daha ulaşılabilir ve birçok farklı cihazdan erişim sağlanabilir.

Bunun dışında bu hizmetin bu sektöre en büyük katkısı bir dizi bölümünü ya da bir filmi kaçırmıyor olmak, yani bu hizmete abone olan birisi izlemek istediği şovu, istediği cihazdan istediği zaman izleyebilir.

Bazı hizmetler, bunu aynı zamanda reklamsız olarak da sunabiliyor, yani televizyonda uzun uzadıya reklam izlemek yerine, bu tarz hizmetlere abone olursanız reklam izlemek zorunda kalmıyorsunuz.

İlk ve en başarılı örnek: Netflix

Netflix sektörün en iyilerinden

Bu hizmetin ilk ve belki de en başarılı örneği ABD kökenli Netflix demek mümkün. 2007 yılından bu yana varlığını sürdüren Netflix, sadece ABD'de değil, artık bütün dünyada yayın hayatına devam ediyor.

Birkaç farklı cihaz için farklı fiyatlandırma olanağı sunan Netflix, oldukça geniş bir yelpazede televizyon şovları, diziler ve filmler sunuyor. Korkudan, belgesele; konserden, drama kadar birçok farklı kategoride içerik sunan Netflix, her kesime hitap edebiliyor.

Belki de bu kadar başarılı olmasının sebeplerinden biri de bu.

Oscar ödüllü birçok farklı film gösterildiği gibi, Netflix'in bazı kendi dizi ve filmleri de eleştirmenlerden geçer not ve ödüller alıyor. Bunlardan belki de en popüleri ünlü yönetmen Alfonso Cuaron'un Roma filmi. Film, En İyi Yönetmen, Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar kazandı ve Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan almıştı.

"Roma" filminin afişi

ABD'de kıyasıya rekabet

Yayın hayatına başlayan Disney+

Netflix ABD'de yayın hayatına başladıktan sonra Hulu, AmazonPrime gibi yayın akış hizmetleri de ortaya çıkmaya başladı. Şu sıralar bu sektörün ABD piyasasında yeni bir oyuncu göze çarpıyor: Disney+. Disney+'ın ne gibi yeni özellikler getirdiğini daha önce anlatmıştık. Fakat Disney+'ın bu denli öne çıkmasının bir başka sebebi de 20th Century Fox ve Marvel Entertainment gibi büyük eğlence şirketleriyle birlikteliği olması.

Yani Disney+'a abone olan biri, "Pamuk Prenses"ten "Yenilmezler"e kadar uzanan birçok farklı film ve dizi izleme seçeneğine sahip. Bunun dışında, Hulu, AmazonPrime, Apple TV+ gibi birçok farklı yayın akış hizmeti de Disney+ gibi kendine ait farklı özellikler ve fiyatlandırmalar sunuyor.

Böylelikle her bir yayın akış hizmeti aslında bir serbest ticaret kapsamı içine giriyor ve sektörde en domine olarak görünen Netflix'in tekelliğini elimine etmeye çalışıyor. Bu rekabet, iktisat literatüründe olan tekelci rekabet kavramına oldukça benziyor.

Tekelci rekabet nedir?

Tekelci rekabet, bir sektörde bulunan bütün firmaların benzer ürün ya da hizmeti üretmesi fakat birbirinin ikamesi olmaması durumunda gerçekleşir. Bu tür bir rekabetin olduğu sektörde, piyasaya giriş ya da çıkış çok maliyetli olmuyor ve bir firmanın bir seçimi diğer bir firmanın seçimlerini doğrudan değil dolaylı yoldan etkiliyor.

Tekel ile kıyaslandığında rekabet içindeki firmaların oldukça az bir gücü bulunuyor ve firmalar, kârlılıklarını artırabilmek için ürünlerini ya da hizmetlerini farklılaştırma yoluna gidiyor.

Dolayısıyla, bu yayın akış hizmeti veren firmalar, tekel gücü kazanabilmek uğruna sadece abonelik fiyatlandırmalarını değil, aynı zamanda televizyon şovları, diziler, filmler ve başka içerikler konusunda ürün yelpazelerini genişletmeye çalışıyor.

Ünlü iktisatçı Joseph Schumpeter

Bu durum aynı zamanda, ünlü iktisatçı Joseph Schumpeter'in savunduğu yaratıcı yıkım teorisini de çağrıştırıyor. Yayın akış hizmetleri sayesinde, geleneksel televizyon hizmeti artık eskisi kadar rağbet görmüyor ve Netflix'in getirdiği yenilikle birlikte bu piyasaya giren firmalar, kaliteyi düşürmeden fakat fiyatlandırmada kesintiye giderek, tüketiciye ulaşmaya çalışıyor.

Türkiye'de durum nasıl?

Blutv'nin 140Journos ile ortak hazırladığı "Sıkışmışlık" dizisinin afişi

Netflix'in Türkiye pazarına girmesinden sonra iki farklı ve büyük hizmet göze çarpıyor, bunlar BluTV ve puhutv. Bu hizmetler genellikle Türk dizi ve filmleri açısından oldukça geniş bir yelpazeye sahip ve Netflix'te bulunmayan bazı yabancı film ve dizileri içinde barındırıyor. Türk televizyonlarındaki diziler dışında, bu hizmetlerin kendi yaptığı orijinal dizi ve filmler de mevcut.

Türkiye'de henüz ABD'deki kadar fazla bir rekabet gözlemlenmese de, bu sektörün gelişmesinin önü çok da açık gibi görünmüyor. Henüz kesinleşmese de, bu hizmetlerin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından denetleneceği konuşuluyor. Bu durum, Türkiye'de başka farklı yayın hizmetleri oluşmasının önünü kesebilir.

Habernediyor.com / İrem Çorum

Yorumlar (0)