Kılıçdaroğlu'ndan Bilal Erdoğan'a sert çıkış: Sen kimsin? Bu yetkiyi sana kim veriyor?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

“123 milyar doların tek centi bile Merkez Bankası’na ait değil”

Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu'na ziyaretiyle ilgili konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin iyi yönetilmediğini biliyorsunuz. Manav da kâğıt toplayan da kasap da biliyor. Fakat bu, bizim devletimiz. Kurumlarına sahip çıkmak en fazla CHP'ye yakışır. Fiyatlar yerinde durmuyor, TL kar gibi eriyor. Merkez Bankası bunun sorumlusu. Merkez Bankası'na siyaset müdahale ediyor, tutarlı ve sağlıklı bir karar almasını engelliyor. Hemen herkes zam bekliyor. Merkez Bankası'na gittik, 'Bankanıza sahip çıkın' dedik. Sıradan bir yer ya da bir banka değildir. Bankanın çok iyi kadrosu ve kendi kültürü vardır. Merkez Bankası'nda bulunan 128 milyar doların alınıp Hazine ve Maliye Bakanlığı inisiyatifine kararının bırakılması sürecini unutmadık. O paranın hangi kurdan, kimlere satıldığını bilmiyoruz. 123 milyar dolar var fakat başkasının parası. 123 milyar doların 1 centi dahi Merkez Bankası'na ait değil" sözlerini kullandı.

CHP Genel Başkanı sözlerine şöyle devam etti:

"Kime gitti bu 128 milyar dolar? Biz Merkez Bankası'na sahip çıkacağız. Millet İttifakı olarak iktidarımızda, Merkez Bankası'nın nasıl saat gibi çalıştığını, ekonominin nasıl düzeldiğini göreceksiniz. Tefeci sektöründen haberiniz var mı sizin? Buraya hizmet edenlerden haberiniz var mı? Londra'daki bir avuç tefeci başta olmak üzere ve yurt içindekiler. Dünyanın faizini onlara ödüyorlar. Erdoğan hükümeti bu tuzağın içindedir. Tefeci sektörüne 511 milyar doları aktaran bunlar."

Bürokratlara uyarı

Hafta sonu bürokratlara ilişkin yaptığı çağrı ve sonrasında gelen tepkiler ile ilgili de açıklama yapan Kılıçdaroğlu, "Bunları söyledim Bremen mızıkacıları hemen harekete geçti. Devlet memurlarına hakaret ediyormuşum, neymiş darbe özlemişmiş, vesayetmiş... Yahu hırsızlığa izin vermeyin dedim; 'Niye bunu söylüyorsun' diyorlar. Suç duyurusunda bulunmazsanız namertsiniz. Erdoğan'a hakaret içeren sözler varmış, 'hırsızlık yapmayın' demişim, 'hırsızlık yapın' deseydim suç duyurusunda bulunacaklarmış. Yasal koşullar içinde konuşuyorum" açıklamasını yaptı.

“Kimsenin hakkını yedirmeyeceğiz”

Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:

"Erdoğan ailesine ait olan vakıftan devlete yerleşeceksin. Bundan bahsedince 'nasıl söylersin' diyor. Kanun dışı emre uymayacaksın. Mafyatik ilişkiye giren kişiler sarayın memurlarıdır. Devletin memurunun güvencesi millete hizmet etmektir ve yasalardır. ‘Devlet memurlarını tehdit mi ediyorsunuz' diye bağırıyorlar. Yasal sınırlar içinde çalışan kimseyi tehdit etmek haddim değildir. Kim milletine, devletine hizmet ediyorsa başımın üstünde her zaman yeri vardır. Evet, mafyatik ilişki içine girenleri tehdit ediyorum. Hiç kimsenin hakkını yedirmeyeceğiz. Malı götürecek, kul hakkı yiyecek, her çeşit rezilliği yapacak, ben buna nasıl, niye ses çıkarmayayım? Sen burada malı götürenlerin sırtını sıvazlıyorsun."

TÜGVA tartışmaları

Büyükada'da yaşanan TÜGVA'nın tahliyesi tartışmasıyla ilgili de konuşan CHP lideri, "TÜGVA adında bir vakıf var. Belediye görüyor ki tahsis edilen bu yer amacına ve hedefine uygun kullanılmıyor. Mahkemeye başvuruluyor, 'Amaca uygun değil, belediyeye vereceksiniz' diye karar veriyor. Bölge idare mahkemesi de yine 'İade edeceksiniz' kararını veriyor. Teslim almaya gidiyorsunuz, polisler oraya dizilmiş ve yargı kararı uygulanmıyor. Böyle bir rezalet tarih boyunca yaşanmadı. Sen kimin, hangi gücüne dayanarak bu yargı kararlarını uygulamıyorsun? Bu yetkiyi kim sana verdi? Millet seni adalete, yasaya, anayasaya göre yönet diye o yetkiyi sana verdi. Bunları söylediğimizde kıyamet kopuyor" açıklamasını yaptı.

CHP lideri sözlerine şöyle devam etti:

"Bir cumhurbaşkanın oğlu babasının mevki ve makamını bilerek hareket etmek durumundadır. Sen kimsin? Kimden alıyorsun bu yetkiyi? Cumhurbaşkanının oğlu olmak bütün kanunsuzlukları yapma hakkını sana veriyor mu? Her şeyden önce Cumhurbaşkanın oğlu mahkeme kararlarını uygular. Bir cumhurbaşkanının oğlu, devlete torpille adam yerleştiremez. Gariban ne yapacak bu durumda, onlar sürünsün. O yerleştirilenler devletin değil, sarayın memuru haline gelir. Gençlere buradan sözümdür; iktidarımızda bu sözlü sınavlar kalkacak, KPSS'yi kim kazandıysa yerleşecek. Torpille bir kişiyi yerleştirirse cumhurbaşkanının şürekası, o onlara gebe kalır. Bu, devlette liyakatı bitirir. Bu bir paralel yapıdır. O yapının daha önce neler yaptığını gördük. O rolü şimdi de bunlar üstlenmiş durumda."