Doğal güzellikleri, tarihi ve kültürüyle Mersin'de gezilecek yerler...

Tarihi, doğal güzellikleri ve kültürel değerleriyle bu yazımızda Mersin seyahatinde muhakkak gezilip görülmesi gereken yerleri detaylarıyla sizlerle paylaşıyoruz.

SEYAHAT 28.08.2022, 13:02 20.10.2022, 17:42
Doğal güzellikleri, tarihi ve kültürüyle Mersin'de gezilecek yerler...

Akdeniz Bölgesi’nde bulunan illerden Mersin, coğrafi olarak konumundan dolayı tarih boyunca birçok imparatorluğun hakimiyetinde olmuştur. Mersin pek çok tarihi mekana ve eve ev sahipliği yapmaktadır.

Mersin’in ilçeleri haritasına bakıldığı zaman gezilip görülecek yerlerle doğal alanlar ve tarihi eserlerin oldukça fazla olduğu görülür. Mersin’e bağlı Silifke ve Tarsus ilçeleri özellikle yazın birçok yabancı ve yerli turisti kendine çekmektedir. Pek çok plajın olduğu ilçelerde hem denizin hem de güneş ve kumun tadını çıkarabilmek mümkündür. Mersin’in gezilip görülecek yerlerine detaylı olarak bakacağız ancak öncesinde Mersin’in ilçelerini özetle hatırlamakta yarar var.

Mersin’in ilçeleri…

Akdeniz

Mersin’in şehir merkezinden yaklaşık olarak 10 kilometre uzaklıkta yer alan Akdeniz ilçesine taksi, otobüs veya özel araç yardımıyla kolay bir şekilde ulaşmak mümkündür. Akdeniz ilçesinin yerli halkı genel olarak ticaret ve balıkçılık ile geçimlerini sürdürmektedir.

İlin merkez ilçelerinden biri olan Akdeniz’de Mersin Atatürk Evi, Atatürk Parkı, Mersin Limanı ve ülkemizin en büyük gökdelenlerinden Mertim Kulesi yer almaktadır.

Anamur

Anamur Mersin’e yaklaşık olarak 230 kilometre mesafede yer alır. Buraya şehirler arası otobüs veyahut özel araçlar ile ulaşmak mümkündür. Anamur’un yerli halkı geçimlerini genel olarak seracılık, marangozculuk ve ticaret ile sağlamaktadır.

Coğrafi konumundan dolayı her yıl binlerce caretta carettanın yumurtlama alanı konumuna gelmiştir. Bununla beraber deniz kıyısının kayalık ve ıssız kesimlerinde de Akdeniz fokları yer alır. Bununla beraber Anamur’da birçok tarihi mekan yer almaktadır.

Anamur’un doğal güzellikleri arasında en çok dikkat çekeni Abazon’dur. Anamur’da bulunan öteki yaylalar ise Çandır, Akpınar, Elbalak, Halkalı ve Kaş’tır.

Anamur’daki tarihi yapılar arasında en dikkat çekenleri ise Ak Camii ve Anamur Müzesi, Alaköprü, Titiopolis Antik Kenti ve Anamurium Antik Kenti’dir.

Aydıncık

Mersin’in Aydıncık ilçesi şehir merkezinin yaklaşık olarak 180 kilometre uzağında yer alır. Aydıncık’a özel araç ve şehirler arası otobüs ile kolayca ulaşılabilir. Aydıncık’ta bulunan yerli halk, geçimlerini tarım ve hayvancılık ile sağlamaktadır.

Aydıncık, Fenikelilerin üç bin sene önce bir ticaret ve liman şehri olarak kurulmuştur ve şehirde Hititler, Asurlar, Selefkoslar, Emeviler, Romalılar, Mısırlılar ve Karamanoğulları ve son olarak Osmanlıların hüküm sürmesinin ardından birçok tarihi yapıyı da bünyesinde barındırır. Burada yer alan tarihi yapılardan Gilindire Mağarası, Han Yıkığı, Mezarlar, Kelenderis Kalesi, Kilise ve Tiyatro ile Roma Hamamı dikkat çeken tarihi yapılardandır.

Bozyazı

Mersin’in gözde ilçelerinden biri olan Bozyazı, şehir merkezinden yaklaşık olarak 215 kilometre mesafede bulunur. Buraya ulaşmak için şehirler arası araçlar veya toplu taşıma araçları kullanılabilir. Bozyazı’daki yerli halk genel olarak geçimlerini tarım ile sağlamaktadır.

Tarih boyunca Bozyazı önemli ticaret noktalarından biri olmuştur. Selçuklu, Mısır ve Bizans dönemine ait tarihi yapı ve eserlerin de görülebildiği Bozyazı, küçük limanının ticari maksatla kullanıldığı antik bir kenttir. Bununla beraber Nagidos Adası isminde kendi adası da bulunur.

Doğal alanların çokluğuyla dikkatleri üzerine çeken Bozyazı’da birçok yeşil alan yer alır. Nagidos Antik Kenti ve Toslaklar Koyu, Bozyazı’nın en popüler doğal alanları arasında yer alır.

Çamlıyayla

Mersin’in kent merkezinin yaklaşık olarak 100 kilometre uzağında bulunan Çamlıyaylaya ulaşım için şehirler arası otobüs ve özel araçlar kullanılabilir. Çamlıyayla’da yer alan halk genel olarak geçimlerini hayvancılık ve tarım ile sağlamaktadır.

Selçuklular ve Bizanslıların sonrasında Çamlıyayla son olarak ise Osmanlıların hakimiyetine girmiştir. Burada yer alan popüler turistik noktalar arasında Namrut Kalesi, Çamlıyayla kaleleri dikkatleri üzerine çekmektedir.

Bunun dışında Çamlıyayla’da görülmeye değer pek çok doğal alan yer alır. Yazıgöl, Çiniligöl, Papazın Bahçesi, Baştepe, Cehennemdere ve Çamlıyayla en popüler turistik ve doğal alanlar arasında yer alır.

Erdemli

Mersin’in şehir merkezine yaklaşık olarak 60 kilometre uzaklıkta bulunan Erdemli ilçesi, ilin merkez ilçelerinden biridir. Buraya ulaşım, şehirler arası otobüsler ve özel araçlarla kolayca gerçekleştirilebilir. Erdemli’deki halk, genel olarak geçimini tarımdan sağlamaktadır.

Erdemli ilçesi, tarihte birçok imparatorluğun hakimiyeti altına girmiştir. Bundan dolayı pek çok tarihi mekana ve yapıya da ev sahipliği yapmaktadır. Yanıkhan, Tömük Höyük, Arpaçbahşiş, Sebaste, Elaiussa, Korykos – Kızkalesi, Öküzlü Ören Yeri, Sinap Kalesi, Çatıören Ören Yeri, İmirzeli Ören Yeri, Tırtar – Akkale, Mersin’in Erdemli ilçesinin önemli turistik alanları arasında yer alır.

Gülnar

Mersin’in şehir merkezinin yaklaşık olarak 160 kilometre uzağında bulunan Gülnar’a ulaşmak için şehirler arası otobüsler ile özel araçlar tercih edilebilir. Gülnar’daki halk genel olarak geçimini dokumacılık ve tarım yaparak sağlamaktadır.

Tarihte Antik Romalılar, Mısırlılar, İranlılar ve Hititlerin hakimiyetine girmiş olan Gülnar, tarihi ve doğal güzellikleriyle son dönemlerde çok fazla dikkat çekmeye başlamıştır. Ilısu Şelalesi, Gülnar ilçesinin en dikkat çeken turistik yerlerindendir.

Mezitli

Mersin kent merkezine yaklaşık olarak 40 kilometre mesafede bulunan Mezitli, şehrin merkez ilçelerinden bir tanesidir. Buraya ulaşım, taksiler, özel araçlar veyahut şehirler arası otobüsler kullanılarak kolaylıkla yapılabilir. Buradaki yerel halk genel olarak geçimini ticaret ve tarım ile sağlamaktadır.

Tarih süresince pek çok imparatorluğun hakimiyeti altına giren Mezitli, çeşitli turistik ve tarihi alanları da bünyesinde bulundurur. Mezitli’nin en gözde turistik ve tarihi mekanları arasında Soli – Pompeipolis Antik Kenti ve Taş Mektep Müzesi yer alır.

Birçok sahil ve plaja ev sahipliği yapan Mezitli ilçesinde eşsiz güzelliklerin tadının çıkartılabileceği yerler arasında Mezitli Halk Plajı, Taşkıran Plajı, Soli Sahili yer alır. Ziyaretçiler bu sahil ve plajlarda arkadaş grupları ve ailenizle beraber keyiflice vakit geçirebilirsiniz.

Mut

Mut, Mersin’in şehir merkezine yaklaşık olarak 200 kilometre mesafede yer alır. Burası ulaşım açısından çok rahat bir konumdadır. Hem şehirler arası otobüslerle hem de özel araçlarla buraya ulaşabilmek mümkündür. Mut’ta yaşayan yerel halk ise tarım yaparak geçimini sağlamaktadır.

Tarihte birçok imparatorluğun hakimiyetine giren Mut, birçok turistik ve tarihi yapıya da ev sahipliği yapmaktadır. Dağpazarı Kilisesi ve Balabolu – Adrassus, Dust 2, Taşhan Tarihi Han, Taş Köprü (Roma Köprüsü) ve Mut Kalesi, buranın turistik yapıları arasındadır.

Silifke

Mersin kent merkezine yaklaşık olarak 100 kilometre mesafede bulunan Silifke, Mersin’deki merkez ilçelerden biridir. Buraya ulaşım şehirler arası otobüsler veya özel araçlarla kolay bir şekilde yapılabilmektedir. Buradaki yerel halk genel olarak geçimini hayvancılık ve tarım yaparak sağlamaktadır. Tarih süresince Silifke pek çok imparatorluğun hakimiyeti altına girmiştir ve birçok tarihi mekana da ev sahipliği yapar. Aya Tekla ve Silifke Kalesi, Silifke’nin en önemli tarihi ve turistik noktaları arasında yer alır.

Tarsus

Mersin ilçe merkezine 30 kilometre mesafesi bulunan Tarsus’a ulaşmak için şehirler arası otobüs veya özel aracı tercih edebilirsiniz. Tarsus ilçesinin halkı ticaret yaparak geçimini sağlamaktadır. Fakat burada tarım ile uğraşan insan sayısı da çok fazladır.

Tarsus’un kuruluşu Yeni Taş Çağı’na dek uzanır ve tarihi süresince de birçok imparatorluğa ev sahipliği yapan bu önemli ilçeye her yıl hem yerelden hem de uluslararası birçok misafir gelmektedir.

Tarsus’un en dikkat çeken turistik yerleri arasında, Taşkuyu Mağarası ve Roma Mezarları, Karabucak Ormanı, Tarsus Şehitlik Anıtı, Tarsus Alman Mezarlığı, Tarsus Saat Kulesi, Adalet Heykeli, Tarsus Etnografya Müzesi, Tarsus Barajı, Nusret Mayın Gemisi ve Çanakkale Anıtı, Antik Yol, Gözlükule ve Tarsus Şelalesi yer alır.

Toroslar

Mersin kent merkezinin yaklaşık olarak 45 kilometre uzağında bulunan Toroslar’a ulaşım şehirler arası otobüsler veya özel araçlar ile oldukça kolaydır. Toroslar’daki yerel halk genellikle geçimini ticaret ve hayvancılık yaparak sağlamaktadır.

Tarihi ve turistik alanlar dikkate alındığında bir hayli zengin bir coğrafya olan Toroslar, tarih süresince pek çok medeniyetin hakimiyeti altına girmiştir. Torosların önemli turistik ve tarihi yerleri arasında Gözne Kalesi ve Gediği Kalesi, Başpınar Su Kemeri, Yumuktepe Höyüğü ve Çandır Kalesi turistik yerlerin başında gelmektedir.

Toroslar doğal alanlarıyla dikkat çekmektedir. Doğal güzellikleriyle verimli yerler arasında Toroslar ilçesinde Santairaz Şelalesi, Karahanli Tepe, Kızıl Dağ ve Avcı Tepesi yer alır. Canlı çeşitliliği dikkate alındığında oldukça zengin olan bu doğal alanlar, doğa severlerin muhakkak görmesi gerekli olan yerlerin arasındadır.

Yenişehir

Mersin’in şehir merkezine yaklaşık olarak 25 kilometre mesafedeki Yenişehir ilçesine ulaşım, özel araçlar, taksiler veya otobüslerle kolaylıkla yapılabilmektedir. Yenişehir’de yaşamını sürdüren halk, genel olarak geçimini ticaret ve hayvancılık ile sağlamaktadır.

Yenişehir tarihi ve doğal alanlarıyla dikkatleri üzerine çekmektedir ve tarihi boyunca pek çok imparatorluğun hakimiyeti altına girmiştir. Yenişehir’de görülmesi gereken doğal güzellikler arasında Koca Dere, Yaban Dere, İncirli Dere ve Kocakuyu Deresi yer alır.

Mersin’de gezilecek yerler

1- Aynalıgöl (Gilindere) Mağarası

Aynalıgöl Mağarası Mersin’in Aydıncık ilçesinin 7,5 kilometre güneydoğusunda Kurtini Deresi ve Sancak Burnu arasında bulunan bir mağaradır. Burası bir çoban tarafından tesadüf eseri bulunmuştur. Girişi denize bakan ve önünde ise küçük bir köy yer alan bu mağaraya karadan ve denizden girilebilmektedir.

Toplamda 555 metre uzunlukta, girişe göre 46 metre derinliği girişe göre 22 metre yüksekliği olan mağara, her türden damlataş oluşumlarıyla kaplıdır. Bununla beraber genişliği 18-30, derinliği 5-47, uzunluğu ise 140 metre olan büyük bir göl yer alır. Mağaranın giriş kısmı deniz seviyesinden 50 metre yükseklikte yer alır.

Bir hidrolojik rejim değişikliğiyle mağarada yer alan sarkıt ve dikit gibi oluşumların su altında kalarak, atmosferik değişimlerden etkilenmeksizin günümüze dek ulaşmıştır. Su altındaki oluşumların küresel iklim değişikliğinden önce oluştuğu, bünyelerinde ise önceki Buzul Çağı’na dair bütün atmosferik ve hidrolojik verileri saklı tuttuğu anlaşıldı.

Gilindere Mağarası 2013 yılında tabiat anıtı olarak tescillendi, 2021 senesinde ise tabiat parkı ilan edildi.

2- Mut Yerköprü Şelalesi

Mut Yerköprü Şelalesi, Bakanlığa bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından ülkemizde koruma altına alınmış olan 94 tabiat anıtı ağacın yanında tabii ve tabiat olaylarının oluşturduğu özelliklere sahip 8 farklı tabiat parçasından bir tanesidir. Bu şelale 2011 yılındı Tabiat Anıtı olarak tescillenmiştir. Ermenek Çayı’nın üstünde bulunan Yerköprü Şelalesi ziyaretçiler tarafından sıklıkla görülmektedir.

Mut’un ilçe merkezine 35 kilometre uzaklıkta bulunan şelaleye dair uzmanlar tarafından yapılmış olan paylaşımda 110 milyon sene önce Tebeşir dönemi yaşlı kireçtaşlarının faydalanması neticesinde çok dar bir kaynak suyun varlığıyla ortaya çıktığı ifade edilmektedir. Yaklaşık olarak 30 metre yüksekten akmakta olan şelale, doğallığı bozulmayan sarkıtı ve zengin bitki örtüsüyle dikkatleri üzerine çekmektedir.

3- Uzuncaburç Olba Antik Şehri

Günümüzde Uzuncabur’un 4 kilometre doğusunda yer alan Hellenistik Dönemde Olba Territorium’nun ibadet yeri olarak günümüzde bilinen bu yerleşim yeri Roma Dönemi’nde 72 senesinde İmparator Vespesianus döneminde Olba’dan ayrılıp Diokaesareia ismiyle özerk, kendi ismine para basan şehir konumuna gelmiştir. Bizans Dönemi sonrasında Türkler, buraya şehrin sembolü olan yüksek burcun adını vermişlerdir ve adı “Uzuncaburç” olmuştur.

Tiyatronun önünden geçen sütunlu cadde Zeus Tapınağı’nın yanındaki kent kapısından gelen başka bir Sütunlu Cadde ile kesişmektedir ve Tyche Tapınağı’nda son bulmaktadır. Milattan Sonra 1’nci yüzyıldan kalan Sütunlu Cadde’de yer alan sütunların tamamı yıkılmıştır. Mimari parçalarının ise çoğu yok olmuştur.

Yine bu antik kentte bulunan Milattan Sonra 1’inci yüzyıldan kalma Tören Kapısı, her biri 1 metre çapında ve toplam 7 metre yüksekliğe sahip Korinth başlıklı sütunlarıyla heybetli bir yapıdır. Tören kapısının günümüzde yarısı yıkılmıştır ve beş adet sütunu ayaktadır. Soli – Pompeiopolis ören yerindeki gibi sütun gövdelerinden çıkan konsolların varlığı bunların üstünde heykeller olduğunu kanıtlar.

Tören kapısının ardından antik çeşmeyi geçince Sütunlu Cadde’nin sol kısmında bir avlunun içinde Zeus Tapınağı’na varılır. Burasının I. Seleukos Nikator tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir ve Anadolu’da dört bir tarafı Korinth tarzında tek sıradan 36 sütunla çevrili, peripteros planlı, en eski tapınaklardan biri olarak sanat tarihinde önemli bir yeri vardır. Romalıların da kullandığı tapınak, Hristiyanlıkta, 5’inci yüzyılda yapılmış olan değişikliklerle kiliseye çevrilmiştir. Cellası yıkılıp sütun araları örülmüştür ve doğusunda yer alan sütunlar kaldırılmış yerlerine ise apsis eklenmiştir.

Olba Antik Şehri’nde Sütunlu Cadde’yi bitirmeden bir tapınak görülür. Typche Tapınağı. Burası Milattan Sonra 1’inci yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. Beş tanesi ayakta olan ve 6 metre yükseklikteki yekpare altı adet sütunun taşımış olduğu arşitravda bulunan yazıt, tapınağın şehrin soylularından olan Kyria ve eşi Oppius tarafından yaptırılıp şehre armağan edildiği bildirilir.

Güney kuzey istikametinde uzanan ikinci sütunlu yolun üstünde Zeus Tapınağı’nın kuzey kısmında bulunan kapının ortasında bir tanesi büyük, yanında ise iki adet küçük kemerli giriş bulunmaktadır. Üzerinde bulunan yazıtta, depremden zarar gören kapının Roma İmparatorları Arcadius ve Honorius ile beraber yönetimleri esnasında onarım gördüğü yazar.

Antik kentte yer alan tiyatro ise burada bulunan bir yazıttan görülebileceği üzere Roma İmparatorları Marcus Aurelius ve Lucius Verus’un beraber yönetimleri esnasında yani Milattan Sonra, 2’inci yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı anlaşılır.

Beldenin güney kısmında bulunan anıt mezarın dor biçimindeki mimarisi ise yörede tektir. Piramit çatılı, 15 metre yüksekliğe sahip olan mezar anıtı 5.5x5.5 metre ölçülerinde ve kare planlıdır. Olba Krallığı ile Seleukoslar’ın yöneticilerinden birine ait olduğu düşünülmektedir.

Şehri kuşatan surların kuzeydoğu kesiminde yer alan beş katlı kulenin her katında yöneticilerin yaşadığı mekan olduğu kadar tehlike durumunda bölgede yaşamını. Sürdüren halkın sığındığı ve şehir hazinesinin de korunduğu güvenli bir yer olarak kullanıldığı bilinir. Kapı üstündeki yazıttan Milattan Sonra 3’üncü yüzyılın ikinci yarısında Tarkyares tarfından yaptırıldığı görülen kule, geçirmiş olduğu yangın neticesinde Vali Petronius Faustinus’un emriyle Milattan Sonra 3’üncü yüzyılın sonlarında onarıma girmiştir. Sikkelerin üstünde tasviri yapılan bu barınma ve gözetleme kulesi yüksek olmasından dolayı bugünkü beldenin adına da kaynak olmuştur.

Şehrin kuzeyinde yer alan vadinin iki yamacına yayılmış vaziyetteki nekropol sahası, Roma, Hellenistik ve Bizans dönemlerinde kullanılmış olup burada kaya mezarları da yer alır.

4- Sunturas Şelalesi

Santa Iras Şelalesi veya Sunturas Şelalesi Mersin’de seyahat rotasına eklenmesi gereken doğal güzelliklerden bir başkası. Mersin Toroslar’a bağlı olan Sunturas Şelalesi, çevre şehirlerden gelen ziyaretçilerin uğrak mekanı konumunda.

Burası sakinliği ve tertemiz havasıyla dikkat çekerken, günün stresini atmak isteyenlerin sıklıkla uğradığı ve “Torosların doğa harikası” olarak nitelendirdiği eşsiz bir yer.

5- Kızkalesi

Kız Kalesi, Deniz Kalesi ismiyle de biliniyor ve ismini vermiş olduğu sahilde küçük bir adacığın üstüne kurulu vaziyettedir. 600 metre kıyıya uzaklığı bulunan bu yerde bulunan bir yazıttan 1199 senesinde 1. Leon tarafından yaptırıldığı öğrenilmiştir.

1361 senesinde Kıbrıs Krallığı’nca zapt edilmiştir. Strabon, Roma Dönemi’nde korsanların kaleyi barınak şeklinde kullandıklarından söz edilmektedir. Kale, Ermeniler ve Bizans tarafından karadaki kale kadar önemsenmiştir. Kaleye kuzey kısmından giriş yapılmaktadır.

Devşirme malzemelerin kullanıldığı kalenin büyük bir ihtimalle Lusignanlar Dönemi’ne ait olduğu düşünülmektedir. 192 metre uzunluğunda olan mazgal delikleri açılmış kale suru üstüne üçgen, yuvarlak ve dörtgen biçiminde toplamda 8 burç oturtulmuştur. Batıdaki sur boyunca uzanmış olan iyi korunan galeriyle buradan denize açılan bir kapı yer almaktadır.

Mersin Arkeoloji Müzesi’nin yaptırdığı temizlik kazısında kalenin orta kısmındaki yapı kompleksi gün yüzüne çıkartılmıştır. Bu yapı kompleksinin ortasında bir şapel yer alır. Yapı topluluğuyla müşterek plan veren şapelin, kalenin avlusundaki diğer şapelden daha eski olduğu görülmüştür. Bununla beraber tabanda yer alan mozaiklerin yanında opus sectile zemin döşemesi de burada uygulanmıştır.

Çevrede yer alan odalar orta mekanda yer alan bir salona açılır ve kare planlı odaların zemini kuzeye doğru yükselir. Taban mozaiğinin üstünde yuvarlak saç örgüsünün içinde beş satırdan oluşan yazı ile alanın batı köşesindeki revak üzerinde başka bir yazıt daha yer alır. Kale avlusunun içinde işlik ve sarnıçlar da yer alır.

Mersin’in 60 kilometre güneybatısında yer alan Kızkalesi Beldesi’ndeki Kızkalesi’ne şehir içi ulaşım araçlarıyla gidilebilmektedir.

6- Mersin Arkeoloji Müzesi

Mersin Arkeoloji Müzesi, çağdaş müzecilik faaliyetlerinin yürütülmesine olanak veren ve içerisinde 1435 eserin sergilendiği bir müzedir. Müzeyi ziyaret eden misafirler tarihte kronolojik bir yolculuğa çıkarak, ölü kültü gibi farklı kültürlerde ölü gömme geleneklerini öğrenirler ve etnografik salonda insanların geçmişten günümüze dek kullanmış olduğu eserlerin yanında Huğ Evi’nin replikasını da görme imkanı elde etmektedir.

İlk katta sergilenen sikkelerle aynı salonda 9 bin senedir kesintisiz yerleşim alan Yumuktepe Höyüğü’nün canlandırılması ile kazıdan çıkan eserleri uygarlıklara ilişkin bilgi vermektedir. Ziyaretçiler, Mezitli’de yer alan ve Milattan Önce 3’üncü bin yıldan Milattan Sonra 6’ncı yüzyılın sonlarına dek iskan gören Soli-Pompeipolis Antik Şehri ve Erdemli İlçesi’ndeki Milattan Önce 4’üncü yüzyıldan günümüze dek yerleşim alan Antik Dönem’de zeytinyağı ticaretiyle ünlenmiş olan Elaiussa-Sebaste Antik Kenti’nin arkeolojik zenginliğine tanık olmaktadır.

7- Muğdat Camii

Resmi ismiyle Hazreti Mikdad Camisi, bilinen adıyla Muğdat Camisi, Mersin’de bulunan en büyük camidir. İsmini ise sahabelerden Mikdad bin Amr’dan almaktadır.

Yenişehir merkezinde yer alan cami 1980 senesinde inşa edilmiştir ve güneyinde Mersin Arkeoloji Müzesi ile Deniz Müzesi’ne de komşudur. Caminin taban alanı 3 bin metrekarenin üzerindedir. 5 bin 500 kişinin ibadet yapabileceği genişlikte bir alan burada olup Türkiye Cumhuriyeti’nin de inşa edilen en büyük camilerindendir. Önce dört minareli olarak inşa edilmiş ardından ise iki ilave minare ile 6 minareli hale getirilmiştir. Camide ibadet yerinin dışında konferans salonu, kütüphane, sağlık ocağı, aşevi ve taziye odası da vardır.

8- Alahan Manastırı

Mersin-Karaman karayolunun üstünde Geçimli köyü civarında bulunan Alahan Manastırı 1300 metre yükseklikte ve Göksu Vadisi’ne bakan dik bir yamaca inşa edilmiştir.

Hristiyanlığın günümüz Konya ve Kapadokya’ya yayılması esnasında yeni dini kabul edenlerin takibe uğraması ve inanmayanlar tarafından öldürülmeye ilişkin korku, Hz. İsa’ya inananları dağlık bölgelerdeki mağara kaya oluklarında ibadet etmeye zorlamıştır. Hristiyanlığın öncülerinden Barbanas ve St. Paul beraber Hristiyanlığı yaymak için Konya-Kapadokya ile Antalya-Antakya’ya dek maceralı yolculuklar gerçekleştirmişlerdir. Bu iki Hristiyan Aziz’in gezileri esnasında konaklamış oldukları yerlerde ise mabetler inşa edilmiştir. Alahan Manastarı da bunlardan bir tanesidir.

Alahan Manastır Külliyesi 440-442 senelerinde yapılmıştır ve Doğu Kilisesi, Batı Kilisesi ve Manastır, kayalara oyulan keşiş odacıklarıyla çevrede yer alan mezarlardan oluşur. Ayasofya Müzesi’yle kilise binaları ortak mimari özellikler taşırlar.

Yapının süslemesine bakıldığında usta bir taş oymacılığı görülmektedir. Kilisenin doğu kısmında geniş avlunun güney kısmında ise dinsel törenlerin gerçekleştirildiği uzunluğu 11 metre olan sütunlu ve kemerli bir galeri bulunur.

9- Mersin Atatürk Evi

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile eşi Latife Hanım’ın 1925 yılında Mersin ziyaretlerinde 11 gün süresince konakladıkları ev bugün Atatürk Caddesi’nin üzerinde yer almaktadır. Yapı ilk olarak 1897 senesinde yaptırılmıştır. Mimarı bilinmeyen yapı Krizman Konağı ismiyle bilinmektedir. 1980’de kamulaştırılan, 1982’de Kültür Bakanlığı’nın himayesine geçen yapının 1992 tarihinde Atatürk Evi ve Müzesi adıyla resmi olarak açılışı yapılmıştır.

Mersin Atatürk Evi ve Müzesi, dışarıdan düzgün kesme taş ile yapılmış iki katlı bir yapıdır. Müzenin alt katında Atatürk’ün Mersin ziyaretinde çekilen fotoğrafları, Anıtkabir’den getirilen 20 adet kişisel eşyası sergilenmektedir. Bunların içinde gömlek, bornoz, bıçak, çata ve kaşık sayılabilir. Müzenin üst katında ortada bir büyük salon ve buraya açılan 7 oda yer alır. 2 yatak odası, 4 oturma odası, 1 tanesi ise çalışma odası şeklinde değerlendirilmiştir. Aynı zamanda müzenin girişinde çeşitli fotoğrafların da sergilendiği Kuva-yi Milliye köşesi yer alır.

10- Mersin Deniz Müzesi

Mersin Deniz Müzesi, ülkemizin deniz harp tarihini günümüze taşıyan 500’ün üzerinde obje ile araştırmacılara hizmet veren toplamda 800 kitaplı kütüphanesi ile ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Müzede dönemlere ilişkin gemilerin modelleri, armalar, kesici, delici ve ateşli silahlarla askeri kıyafetler ve ayrıca yağlı boya tablolar sergilenmektedir.

Müzede yer alan interaktif salonda ise tarihin akışını değiştiren Barbaros Hayrettin Paşa, Nusret Mayın Gemisi, Efsane Mahmudiye, Kahraman Hamidiye ve Gazi Alemdar ile Yavuz Muhabere Kruvazörü’ne ilişkin dijital ortamda bilgiler paylaşılmaktadır.

Açık sergi alanında deniz kuvvetlerimizin kullandığı çeşitli radar, lancer, mayın, su bombası gibi objeler sergilenmektedir.

11- Cambazlı Kilisesi

Roma, Geç Hellenistik ve Bizans Dönemleri’ne ilişkin kalıntıların bulunduğu Cambazlı Kilisesi, Mersin seyahatinde atlanmaması gereken tarihi yapılar arasındadır. Cambazlı Kilisesi bölgede bulunan örtü seviyesine dek en iyi şekilde korunabilmiş tek kilisedir.

Kilisenin işçiliği oldukça iyi bir taş işçiliğine sahip olup kilisenin temenos duvarları hala ayaktadır. Avlusunda bir sarnıç yer alır ve ören yerinin içinde anıt mezarların yanında birçok kaya mezarı, değişik yönlere dağılmış vaziyettedir. İki parça olarak birbirine paralel ilerleyen sur duvarları da görülür.

12- Adam Kayalar

Mersin Silifke’de taş kabartmaları ile ünlü bir kanyon olan Adamkayalar, 11 farklı çerçevenin içinde bulunan kabartmalardan oluşur. Yamaça konumlandırılan bu kompozisyonlarda en fazla görülen figürler ise dört ölü ziyafeti sahnesine ait olanlardır. Bu sahnelerde ölen kişiler eşleri ve oğulları veyahut yalnız başına tasvir edilmiştir. Adamkayalar kabartmalarında hayatını kaybeden kişilerin oğulları ile iki erkek kabartması, asker biçiminde işlenmiştir.

Adamkayalar kabartmaları, sahnelerin altında yer alan yazıtların -ki bu yazıtlarda yaşamını yitiren rahiplerin isimlerinin yazıldığı anlaşılmıştır ve incelenmesi neticesinde Milattan Önce 2’nci yüzyıla tarihlendirilmiştir.

13- Mut Kalesi

Mersin’de şehrin ortasında yer alan kalenin inşa edildiği tarih net olarak bilinmemektedir. I. Ahmet döneminde bugünkü şeklini alan, kare ve köşegen burçlarla desteklenen dış suru ve iç kalesi bulunur.

Karamanoğulları ve Bizans döneminde tamir alan kalenin dört adet burcu bulunur. Kalenin iç kısmında bir tane de “iç kale” olarak adlandırılan kulesi vardır. İçerisinde ise çınar altına çıkan tüneller vardır.

Yorumlar (0)