Cumhuriyetin kuruluşunda spor ve askerlik

Erken Cumhuriyet Dönemi olarak addedilen 1922 ile 1946 yılları arasında spor ve militarizm arasında ciddi bir ilişki kuruldu ve Atatürk'ün "gürbüz ve yavuz evlatlar" dediği gençlerin potansiyel savaş tehlikelerine karşın topyekûn savaşabilecek askerî yetenek ve bilgiye hâkim olmaları hedeflendi.

ÖZEL HABER 29.10.2022, 08:03 31.10.2022, 09:17
Cumhuriyetin kuruluşunda spor ve askerlik

Erken Cumhuriyet Dönemi olarak addedilen 1922 ile 1946 yılları arasında spor ve militarizm arasında ciddi bir ilişki kuruldu ve gençlerin potansiyel savaş tehlikelerine karşın topyekûn savaşabilecek askerî yetenek ve bilgiye hâkim olması hedeflendi.

Erken Cumhuriyet döneminde, beden terbiyesi ve spor politikaları, militarist kökenli Türk Cumhuriyeti’nde, uzun süren savaşlardan sonra büyük önem arz ediyordu. Spor, genç nüfusu olası savaş durumuna hazırlayacak, fiziki üstünlük kurduracak; sporu eğlence, zevk, boş zaman etkinliğinden ziyade, milli ideallerin gerçekleştirilmesinde hedeflenen paramiliter bir güç haline getirmek hedefleniyordu.

Türkiye’nin toplumsal yapısının “devlet baba” çatısı altında paternalist olduğuna dair birçok sav ve tezin kurulduğu biliniyor. Bu yapı içerisinde kadına ve erkeğe atfedilen belli kalıp davranışların oluşturduğu beklenti ve normlara bakıldığında; biçilen rolde erkek, ailesinin ve devletinin askerî gücüdür, her daim cesur ve savaşçı nitelikte olur, disiplinini korur ve daima güçlü ve zinde kalır; erkek, bu rolün her zaman üretir ve aktarır.

Mustafa Kemal, Cumhuriyeti kurmadan önce spor ve beden politikalarıyla ilgili çeşitli girişimlerde bulunuyordu.

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, daha ilk yıllarda, Mustafa Kemal Atatürk gençlere şu şekilde seslendi, “Sayın gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır; galip olmak, mağlup olmak. Size, Türk gençliğine terk edip bıraktığımız vicdani emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız. Milletin yükselme neden ve şartları için yapılacak şeylerde, atılacak adımlarda kesinlikle tereddüt etmeyin. Milleti o yükselme noktasına götürmek için dikilecek engellere hep birlikte mani olacağız. Bunun için beyinlerinize, irfanlarınıza, bilgilerinize, gerekirse bileklerinize, pazılarınıza, bacaklarınıza müracaat edecek, fakat neticede mutlaka ve mutlaka o gayeye varacağız.”

Gençlere büyük önem ve değer veren Mustafa Kemal Atatürk, milletin devamlılığı ve varlığını sürdürmekte gençlere güveniyordu. Gençlerin güçlü bir vücut bütünlüğü sağlamasını gençlere “millî bir vazife” olarak aktarıyordu.

Cumhuriyetin dört genel spor kuruluşu ise şöyle:

Kurum    Yıl

Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı    1922-1936

Türkiye Spor Kurumu    1936-1938

Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü    1939-1945

Gençlik ve Spor Bakanlığı    1946 sonrası
 

1922-1936 arası Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı (TİCİ) dönemi

Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın faaliyette olduğu dönemde atletizm, voleybol, tenis, yelken gibi modern sporlar bulunuyordu. Bu spor dallarına halk oldukça uzaktı ancak beden terbiyesi ve spor politikalarına verilen önemle bu dallara ilgi hızla arttı ve güçlendi.

Atatürk’ün bu dönemde sporculara ve Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakına yaptığı konuşmada şu sözleri söyledi: “Efendiler, gürbüz ve yavuz evlatlar isterim. Bunları yetiştirmek, tedbirlerini ve mesuliyetlerini üzerlerine almış adamlarsınız. Bu neticeyi görmezsem hakkınızda muhabbetim, itimadım o zaman zail olur. Fakat sizin kadar vatanseverlerin bunu başaramayacağına ihtimal verilir mi?”

1936-1938 arası Türkiye Spor Kurumu (TSK) dönemi

1936 yılında Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı, Türk Spor Kurumu’na çevrildi. Bu çevrilmeyle, ayrı ayrı cemiyetlerden oluşan ittifakı tek bir merkezde birleştirdi. Bu dönemde 1930’larda Almanya’da yükselen Nazizim’in uyguladığı spor politikaları Türkiye’ye uyarlanmaya başlıyordu ve Almanya’dan birçok spor bilimci Türkiye’ye getirtiliyordu. O dönemde Berlin Olimpiyat Oyunları Organizasyon Komitesi Genel Sekreteri olarak görev yapan Carl Diem adlı önemli bir spor yöneticisinin hazırladığı raporda, Türkiye’deki beden terbiyesi ve spor politikalarının uygulanışının en büyük amacının “savaş hazırlığı” olduğu büyük bir açıklıkla vurgulandı.

1939-1945 arası Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü (BTGD) dönemi

1922-1936 dönemleri arasında, beden terbiyesi ve spor üzerinde uygulanan politikalar, siyasetçilerin sporda söz sahibi olmasına sebep oldu. Mustafa Kemal Atatürk, bu dönemde sporun partizanlaşmasının spordan beklenen hedeflerin önüne geçeceğini düşünerek, Türk Spor Kurumu’nu kaldırdı ve yerine Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğünü kurdu. Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğünün başına da tümgeneral Cemil Tahir atandı.

Yorumlar (0)