Çarpıcı araştırma: Konuşan radyoların yerini podcast mi alıyor?

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de kitle iletişim araçları çeyrek asırda ciddi bir değişim ve dönüşüm geçirdi. Artık geleneksel olan araçların dışında internetle birlikte dijitale olan ilgi de her geçen gün artıyor. Televizyonlar, gazeteler derken, radyolar da eski popülerliğini yitiriyor mu, sorusu akılları kurcalıyor. Son olarak yapılan bir araştırma ise podcast dinleme kültürü ve podcast dinleyicilerinin kişilikleri üzerine önemli analizler sağlıyor. Peki radyo yayıncılığının dönüşümü nasıl oldu? Radyolar dijitale entegre oldu mu ve podcast yayıncılığının bundaki payı ne? Dinleyicilerin ve yayıncıların dijitale olan uyumunda ne gibi değişiklikler var ve podcast geleceğin yayıncılığı olarak mı temellerini atıyor? Merak edilen soruların yanıtlarını sizler için araştırdık.

MEDYA 16.04.2022, 01:13 17.04.2022, 16:28
Çarpıcı araştırma: Konuşan radyoların yerini podcast mi alıyor?

Kültürümüzde kendisine çok köklü bir yer edinen “Müzik ruhun gıdasıdır” sözü artık başladığı nokta olan müzik kutuları yani radyolardan dinleyicilerine çok daha az ulaşmaya başladı. Geleneksel medya şeklinde adlandırılan televizyon, radyo, gazete gibi kitle iletişim araçları değişti, dönüştü ve artık yeni şekilleriyle hayatımızda yer ediniyor.

Televizyonlar, dijital medyadaki içerik oluşturma sitelerine dönüştü. Gazeteler resmi olarak varlığını sürdürse de okuyucu kitlesi ve zamanın hızı dikkate alındığında geleneksel usullerden bir hayli uzaklaştı. E-gazete gibi yakın benzerlerini veya doğrudan haber siteleri gibi haberin hızına en uygun olanları hayatımızın ayrılmaz bir parçası oldu.

Bugün bu haberde müzik kutusunun dönüşümü ve konuşma formatlı yayınların yerini alan dijital değişime yani podcast konusuna odaklanacağız.

Radyo dinleme alışkanlığı geride mi kaldı?

Radyo dinleme alışkanlığı halihazırda sadık kitlesiyle sektörü ayakta tutacak kadar bulunuyor. Ancak radyo bir müzik kutusu olarak tanımlanırsa eğer bu işlevini büyük oranda yitirmiş sayılabilir. Radyolar kurulduğu günden dijitalin hayatımıza bu denli hızla girdiği döneme kadar dinleyicisine frekansının veya web yayınının bulunduğu her yerden kesintisiz bir erişimle yeni müzikleri keşfetme, nostaljinin tadına varma ve dinlenilen radyo istasyonunun türüne göre dj’lerin seçimleriyle müzik listelerinin keyfini çıkarma olanağı veriyordu.

Ancak dijital dünyanın fazlasıyla yaygınlaşmasıyla beraber birçok sektör gibi radyo ve radyoculuk da bundan nasibini aldı. Halihazırda ulusal ve yerel birçok radyo istasyonu varlığını sürdürüyor. Bu büyük dönüşüm kendisine internet üzerinde basit usullerle dileyen herkese sesini duyurma imkanı verse de geleneksel bir araç olarak radyolar, yollarda dinlenmeye sadık dinleyici kitlesiyle devam ediyor.

Ancak burada bir ayrım yapmakta yarar var. Radyonun müzik işlevini karşılayan yeni araçlar artık hayatımızın çok içerisine girdi. Müzik yayınına ulaşmak için artık dinleyiciler çok sayıda global uygulamayı temel düzeyde erişilebilir abonelik seçenekleriyle kullanabiliyor. Milyonlarca yerli ve yabancı sanatçıya tek tıkla akıllı telefonlarından, tabletlerinden veya bilgisayarlarından ulaşabiliyor. Bütün bunlar göz önüne alındığında şu soru ortaya çıkıyor: Radyonun hangi işlevi radyoyu sadık dinleyici kitlesinden ayırmıyor?

Radyo, konuşmasıyla varlığını sürdürmeye devam ediyor

Radyolar, televizyonlar ve gazeteler gibi kitle iletişim araçlarının ortak yönü olan kamuoyunu olan olaylara ilişkin bilgilendirme ve haberdar etme amacı taşıyor. Her ne kadar müzik yayını yapılsa da, konuşma formatlı yayınlar, kültür sanat, eğlence ve haber programlarıyla dinleyicilerine geçmişte olduğu gibi bugün de yolculuk esnasında eşlik ediyor.

Türkiye’de eğer büyük metropollerde veya büyükşehirlerde yaşayan çoğunluk arasında bulunuyorsanız çok büyük bir ihtimalle toplu taşıma kullanıyor olsanız dahi günün hatırı sayılır bir kısmını yolda geçiriyorsunuzdur. İşe gidip gelme süreleri, düzenli olarak gidip gelinen yollar hesaba katıldığında bu yol sürelerinde yapılabilecek çeşitli aktiviteler de yok değil. Bunlardan en çok tercih edilenlerden oluyor, müzik veya radyo dinlemek… Ve bu tercihe yakın zamanda hayatımıza giren yeni bir seçenek daha katıldı. Podcast dinlemek.

Podcast nedir?

Podcast sözlük tanımıyla dizi halinde olan sayısal ses ile dijital medya ürünlerinin web üzerinden bilgisayar ve taşınabilen cihazlara indirilecek şekilde yayınlanması.

Radyo yayınları anlık olarak izleyiciye ulaşan yayınlar olduğu için eğer yayıncı kuruluş tarafından kayda alınıp tekrar yayınlanmazsa bu kayıtlara ulaşmak zorlaşabiliyor hatta imkansız hale gelebiliyor.

Dijitalin ve web’in gelişmesiyle beraber artık kurumların da sosyal medya ve dijital platformlarda hesapları yer alıyor ve böylece bir radyo kurumu üzerinden örnek verecek olursak yapılan programlara dinleyiciler “podcast” ile yani daha sonradan kaydedilmiş haliyle internet üzerinden ulaşabiliyor. Böylece sevdiği geleneksel medya araçlarıyla üretilmiş yayınları dijitale entegre olarak deneyimlemiş oluyorlar.

Podcast’in esas kullanım alanı ise isteyen herkese bir mikrofon ile program yapma, duygu ve düşüncelerini aktarma imkanı vermesi. Bunu yaparken video içeriklerden farklı olarak yalnızca sesi kullanıyor ve dinleyicilerine bir konsept içerisinde ulaşabiliyor.

Genellikle podcast yayınları bir yayıncı site üzerinden kullanıcıya ulaştırılıyor. Günümüzde en popüler müzik servisleri, Spotify, Apple Müzik, Deezer, ülkemizde Fizy gibi platformlar üzerinden podcast yayınlarını oluşturan yayıncıların içeriklerine ulaşılabiliyor ve buradan kitlesiyle yayıncılar etkileşime giriyor.

Şüphesiz, podcast araçlarının yaygınlaşmasıyla beraber radyonun “konuşan” özelliğine de bir alternatif ortaya çıkmış oldu. Mevcut durumda radyo istasyonlarında konuşma odaklı programların daha süzgeçten geçen ve kimi noktalarda daha deneyimli olabilen kamuoyunun tanıdığı isim ve programcıların bulunabilmesi konusu dikkate alındığında radyo istasyonlarının ve müzik yayın platformlarının konuşan programları arasında doğal olarak birtakım olumlu ve olumsuz taraflar da bulunuyor. Yapılan son bir araştırma ise podcast dinleme üzerine çarpıcı veriler ortaya koyuyor. Çünkü bu araştırma podcast dinleme alışkanlıklarıyla kişilik özellikleri arasında bir korelasyon yani bağlantı olduğuna işaret ediyor.

Podcast dinleme alışkanlıklarıyla kişilik özellikleri bağdaşıyor

Araştırma Avustralyalı araştırmacılar tarafından gerçekleştirildi. Buna göre podcast dinleme alışkanlıklarıyla kişilik özellikleri arasında bir bağlantı yani korelasyon olduğu ifade edildi.

Avustralya’da bulunan Queensland Teknoloji Üniversitesi tarafından yapılmış olan çalışmada, podcast dinleyen kişilerin, dinlemeyen kişilere göre, deneyime daha açık, daha meraklı ve ortalama olarak daha az nevrotik yani sinirsel olarak daha az sıkıntı içerisinde olma ihtimalinin bulunduğuna işaret ediyor.

Guardian tarafından paylaşılan haberde araştırmacılar 10’un üzerinde ülkeden toplamda 306 kişiyle podcast dinleme alışkanlıklarına ilişkin anket gerçekleştirip dinleme alışkanlıklarını kişilik ölçümleriyle karşılaştırıyor.

Elde edilen sonuçlara göre podcast dinlediğini ifade eden kişilerin, bilişsel ihtiyaçlar, yeni deneyimlere açıklık gibi konularda daha yüksek puanlar aldığı ortaya çıktı.

Bununla birlikte podcast dinleyen kişilerin, kişilerin rutin olarak mutsuz ve sinirli hissettiği nevrotik hissiyatı için yüksek puan alma ihtimallerinin de düştüğü görüldü.

Sosyal medya insanları mutsuz ediyor

Çalışmaya katılan kişilerin yaşları 18 ve 64 yaş arasında değişiklik gösterdi. Ortalama yaş ise 27.9’du. Ankete dahil olanların %78’i podcast dinlediğini kaydetti. En çok dinlenen podcast kategorileri ise haber, müzik, toplum ve kültür, oyunlar ve hobiler ile %48 ile komedi kategorisi oldu.

Plos One dergisinde paylaşılan araştırmanın başındaki kişi Dr. Stephanie Tobin, “Nevrotiklik durumuyla sosyal medyayı kullanmak arasında pozitif yönde bir ilişki bulunuyor. Podcast’ler ise sosyal medya kullanımından çok farklı.” şeklinde konuştu.

Tobin sözlerine “Ne kadar fazla dinlerseniz, sosyal olarak o kadar fazla ilgilenirsiniz ve kaydı da en sevdiğiniz arkadaşınız gibi görürsünüz” diyerek, bu ilişkinin olumlu sonuçları gösterdiğini de sözlerine ekledi.

Yapılan daha önceki araştırmalar ise podcast dinlemenin “algılanan samimiyeti” etkileyebileceğini göstererek, insanları podcast’leri hoparlörlerden ziyade kulaklıklarla dinlerken daha ikna edilebilir ve empatiye yakın hissettiklerini gösterdi.

Podcast dinlemeye olan ilgi daha da artacak mı?

Yapılan araştırma her ne kadar Avustralya’da olsa da Türkiye’de de podcast kanallarının sayısının her geçen gün arttığı ve bu alanda dinleyici kitlesinin de tıpkı geleneksel araçların sadık kitlesi gibi oluşmaya başladığını görebilmek mümkün.

Özellikle dinleyiciler yolda geçen zamanlarda müzik dinlemeye bir alternatif olarak podcast ile konuşan, sohbet eden yayıncılarla vakit geçirmek konusunda olumlu geri bildirimlerde bulunuyor. Bundan dolayı da müzik platformlarındaki podcast yayınlarının sayısı da artış gösteriyor.

Nicelik ve kalite konusundaki soru işaretlerine gelecek olursak: Doğru işler, ilgili kitlesini büyük oranda buluyor, denilebilir. Yine de podcast kültürünün yerleşmesi ve tam anlamıyla yaygınlaşması zaman alacak gibi duruyor.

Yorumlar (0)