Medeniyetler şehri Bitlis'in tarihi dokusu yeniden gün yüzüne çıktı

Bitlis’te dere üzerindeki yapıların kaldırılmasıyla, birçok medeniyete tarihte ev sahipliği yapan şehrin tarihi yapısı yeniden ortaya çıktı.

KÜLTÜR-SANAT 18.10.2021, 11:40
Medeniyetler şehri Bitlis'in tarihi dokusu yeniden gün yüzüne çıktı

Bitlis’te Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yürütülen ‘Dere Üstü Islah Projesi’ dahilinde yapılan yıkım sonrasında onlarca tarihi yapı gün yüzüne çıktı.

Şehrin nefes alması ve tarihi dokunun ön plana çıkartılması için başlatılmış olan proje dahilinde yıkılan iş yerlerinin altında kalan köprüler ilk günkü ihtişamını koruyup yeniden ortaya çıktı. Bununla beraber yapıların altında kalan köprüler gibi tekrar betonarme yapıların arkalarında yer alan hamam, kale ve cami gibi yüzlerce senelik eser tam anlamıyla gün yüzüne çıkartıldı. Yıkım çalışmalarının bittiği bugünlerde rusubatların kaldırılması sonrasında çarşı merkezinden geçen Bitlis Çayı’yla etrafındaki peyzaj düzenlemesi de gerçekleştirilecek. Kısa bir süre içinde projenin tamamlanması maksadıyla çalışmaların aralıksız bir şekilde devam ettiği Bitlis’teki tarihi köprüler de vatandaşlar tarafından büyük bir merak içerisinde takip ediliyor.

“Bölge eski değerine kavuşacak “

Proje bittiğinde eskiden olduğu gibi bugün de Bitlis’in cazibe merkezi olacağını söyleyen Bitlis Eren Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, Bitlis’in dokusu ve tarihi geçmişiyle bölgenin adeta bir cazibe merkezi olduğunu kaydetti. Yaşamış olduğu her medeniyetten izler taşıyan Bitlis’in Mitaniler ile başlayan tarih yolculuğunda pek çok medeniyete de ev sahipliği yaptığını kaydeden Demirtaş, “Çok eski bir medeniyet şehri Bitlis. Binlerce senelik tarihi olduğu halihazırda biliniyor. Araştırmalar sonucunda milattan önce 2 binlerde kurulduğu ortaya çıktı. İlk kez Bitlis Mitaniler zamanında kurulmuş. Kurulmasının ardından da gelişimini kısa bir zaman içerisinde sağlıyor. Çünkü alternatifi olmayan bir şehir. Özellikle Bitlis Deresi güzergahı kuzeyden güneye, güneyden doğuya gelmiş olan tüm kervanların geçiş zorunluluğu bulunan bir bölge. Böyle olduğundan dolayı da her zaman insanların ilgi odağında olmuş. Ardından bu alanda bir kale yapılmış. Bu tarihi doku binlerce seneden bu yana oluşmaya başlamış. İslam hakimiyeti öncesine baktığımız zaman Mitanilerin ardından Persler, Medler, Urartular ve Asurlular var. En sonunda ise İslam orduları gelmiş bölgeye. İslam ordularının zaferleri neticesinde Emeviler ve Abbasi’ler 200 seneyi aşkın bir zaman hüküm sürmüş. Sasanilerle Bizanslıların mücadele vermesinin ardından İslam Devletleri ve yerel beylikler hüküm sürüyor. Ahlak merkezli Sökmenşahlar ile Mervaniler bunlardan bazıları. Rojikiler denilen Şerefhanlar bu alanda 600 senelik hakimiyetleri söz konusu. Osmanlı’yla beraber Bitlis’te daha ileri bir hamle var. Özellikle Abdal Han zamanında kendi medeniyetinin zirvesini yaşamıştır.” şeklinde konuştu.

“Dere üzerinde onlarca köprü bulunuyor”

Demirtaş, Bitlis’teki medeniyetlerin yaşamalarına ilişkin çeşitli alametlerin de halihazırda günümüzde mevcut olduğunu söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti:

“Tarihte birçok medeniyet Bitlis’te yaşamıştır. Bunun çeşitli alametleri bulunuyor. Bitlis’e baktığınız zaman kalesinin dışında birçok tarihi yapı görüyorsunuz. Medreseler, camiler, hamamlar, kiliseler ve köprüler var. Şimdi yapılmak istenen şey ise bu tarihi dokuyu meydana çıkarmak. Bunun önündeki en büyük engel ise dere üstünün işgal edilmiş olması. Bunu şimdi ortaya çıkarmak amacıyla başlatılan bir proje var. Bitlis Deresi’nin üzerinin açılması projesi son derece güzel yürüyen ve yerinde bir projedir. Şehrin tarihi dokusunun meydana çıkartılması için önemli bir projedir. Kimi aksaklıklar var. Bu inkar edilemez. Dere üzerinde onlarca köprü bulunuyor. Bu tarihi köprüler eğer sağlam bir şekilde, tahrip edilmeksizin ortaya çıkartılabilirse, projenin gerçekten en önemli ayaklarından biri gerçekleştirilmiş olacak.”

“Geçmişte Bitlis Anadolu’nun güzel şehirlerinden bir tanesiydi”

Demirtaş, tek başına dere üstü projesinin güzel ancak tarihi yapıyı ortaya çıkarmaya yetmeyeceğini kaydederek, “Burada İslam medeniyetinin öncesine ilişkin yığınla tarihi dokuyu ortaya çıkartmak mümkün. Bu proje bana göre Bitlis’in tarihi dokusunu bütünüyle ortaya çıkartmaya yetmez. Daha da başka projelerle bunu ileriye taşımak gerekir. Betonarme yapıların tasfiyesi, mümkünse ıslahının yapılması, modern yapılara izin verilmemesi, buradaki tarihi evlerin restorasyonu için büyük bir projeye daha ihtiyaç olmaktadır. Bu olduğu zaman Bitlis gerçek hüviyetine kavuşmuş olacak. Zaten antik kent vasfına sahiptir. Bu özelliği de ortaya çıkmış olur. Proje yaşama geçtiğinde Bitlis şehri geçmişte olduğu gibi günümüzde de en güzel şehirlerden biri olup cazibe merkezi olacak ve Bitlisliler de bundan çok daha fazla istifade edeceklerdir.” dedi.

“Tarihte her şey insan içindir”

Projenin yaşama geçirilirken insan merkezli olmasına dikkat edilmesi gerektiğinin altı çizilerek, “Burada yapılması gerekli olan en önemli şey, insan merkezli düşünmek. Yani bu restorasyon, diğer projelerin yapılması faaliyetlerini ve dere üstünün açılması gibi insan merkezli yapmaktır. İnsanımıza zarar vermeksizin onların beklenti ve taleplerini karşılamak üzere yapmak lazım. Sonuç olarak tarihte medeniyette her şey insan için. Bu şekilde düşünürsek projemizin başarılı olması şansı da artar.” dedi.

Yorumlar (0)