Eski Türk toplumlarında kadının yeri ve önemi

Tomris Hatun’dan İlbilge Hatun’a, Selcen Hatun’dan Atuncan Hatun’a, Umay Ana’dan Nene Hatun’a kadar birçok unutulmayan Türk kadını geçti tarihimizden! Devletin yönetimini ele alan, toplumun işleyişini planlayan çok güçlü kadınlarımız oldu bizim. Her ne kadar ‘’tarihi erkekler yazar ‘’ kabulü olsa da Türk tarihi bu cümleyi haksız çıkarmıştır. İşte Türk tarihinde kadının önemi ve adından söz ettiren kadınlarımız….

KÜLTÜR-SANAT 08.03.2022, 10:10 08.03.2022, 13:22 Hanife
Eski Türk toplumlarında kadının yeri ve önemi

Yazının bulunmasından önce Türk toplumlarında mitler ve destanlar yer almaktadır. Bu mitler ve destanlar, Türk toplumunun geleneksel bakış açısının oluşmasına yardım etmiştir. Dolayısıyla Türk toplumunda kadının yeri bu geleneksel bakış sayesinde sağlamlaşmıştır.  Şöyle ki kadın, erkeğin hayatını devam ettirebilmesi için hiçbir zaman araç olmamıştır. Kadın aileyi oluşturan temel ögedir. Çünkü Türk toplumlarında kadın; iyi bir aile; iyi bir toplum, iyi bir toplum ise iyi bir devlet demektir. Böylece toplumda kadının yeri ne kadar iyi olursa bu devletin de o kadar uzun ömürlü olacağı anlama gelmektedir.

Türk kültüründe çocuklar cinsiyet ayrımı yapılmadan yetiştirilirdi 

Eski Türk devletlerinde kadın ve erkek biyolojik ve fiziksel farkları dışında, insani değerler açısından eşit haklara sahip olarak kabul edilmiştir. Özellikle de kadınlar rahminde bir canlıyı yaşatarak dünyaya getirdikleri için, erkekler tarafından ‘gizli bilgilere sahip’ oldukları kabul edilmiştir. Bu yüzden özellikle Türk şaman efsanelerinde en güçlü ve en korkunç şamanlar her zaman kadınlar olarak anlatılmaktadır.

Eski Türk aile yapısında doğan çocukların cinsiyeti ile ilgili herhangi bir ayrım yapılmamaktadır. Böylelikle toplumda kadın ve erkek eşitsizliği var olmamış ve kadının ailedeki yeri hiçbir zaman ikincil plana düşmemiştir. Bu durum Türk devlet geleneğinde de aynı olmuştur. 

Han ölürse devlet yönetimi eşine geçerdi  

Ailede babanın ölmesi durumunda aileyi anne temsil etmektedir. Devlette de Han’ın ölmesi durumunda devlet yönetimi Hanım’ın yönetimine geçmektedir. 



Eski Türk Kültüründe Evlilik Kuralları 

Ayrıca o dönemlerde evlilik kurumu içerisinde kadın ve erkek arasında çeşitli kurallar vardır. Örneğin kadın ve erkek anlaşamıyorsalar ya da sürekli kavga ediyorsalar bile erkek asla kadını evden kovamaz ya da kendi kendine boşayamazdı. Erkek ölse bile dul kalan kadın yine aynı ailede yaşayabilir ve anne - babasının evine dönmesi gerekmezdi. Özellikle eşi vefat etmiş olan kadınlar aile içerisinde sosyal konum olarak her zaman için birinci derecede önemli olmuşlardır. Böylece annenin yeri her zaman babanın akrabalarından daha değerli olmuştur. 

Ayrıca eşi ölen kadınlar yeniden evlenmeleri için zorlanamazlardı. Eşi öldükten sonra kalan tüm mal varlığı da kadına ait olurdu. Örneğin Göktürk yazıtlarında ‘ana’ sözcüğü her zaman ‘baba’ sözcüğünden önce yazılmıştır. Ayrıca Dede Korkut hikayelerinde de her zaman ‘ana- ata’ olarak yazılmıştır.  

Erkekler savaşa gittiklerinde kadınlar tüm işleri üstlenirdi

Kadının toplumda ailesine karşı olan davranışı ya da sadakati sorgulanamazdır. Devlet içerisinde de kadınla ilgili ortaya atılan dedikodu, yalan vs. kadının yerini asla sarsamazdı. Erkekler savaşa gittiklerinde kadınlar tüm işleri üstlenmekteydiler. Bu sayede Türk kadınları savaşçı özelliklerini hiç kaybetmemişlerdir. Nitekim, kadınların mezarlarından çıkartılan ok, yay, kargı vs. savaş aletleri de bunu kanıtlamaktadır. 

Verilen emirlerde kağan ve karısı ortak imzalardı

Kitabelerde söze başlanırken kağanlar annelerinin ve eşlerinin adlarını saymak zorundadırlar. Çünkü kağan buyrukları ‘’Kağan buyuruyor ki’’ sözüyle başlarsa geçersiz sayılmaktaydı. 

Ayrıca verilen emirnameler kağan ve onun karısı tarafından ortak olarak imzalanırdı. Yabancı ülkelerin elçileri yalnızca kağanın huzuruna çıkamazdı. Kağanın yanında mutlaka eşinin de olması kesin bir kuraldır. Büyük Hun İmparatorluğunun Hanı Mete Han’ın Çin ile yaptığı savaşın barış antlaşmasını Mete Han’ın karısı imzalamıştır. Böylece görmekteyiz ki kadınlar devlet yönetiminde de erkeklerle eşit durumdaydılar. 

Kadınlar sadece siyasi olarak devletin başında değil, ordunun başında komutan olarak da bulunuyorlardı. Eski Türkler de çocuklar cinsiyetlerine göre yetişmediği için, kadınlar da erkekler kadar kendilerini yetiştirmişler ve bir asker olarak erkeklerden bir farkları kalmamıştır. Böylece erkeklerle beraber savaşa katılmak da Türk kadınları için olağan bir durumdur.

Tarihte bahsedilen Türk kadınları

Şimdiye kadar bilinen en eski Türkçe kaynak olan Orhun kitabelerinde, Tanrı’nın Türk milleti yok olmasın diye yarattığı kişiler arasında ikinci Göktürk devletinin kağanının eşi İlbilge Hatun vardır. Türklerin toplumsal yapısı anaerkil olarak ifade edilmektedir. Özellikle Türk mitolojisindeki en önemli tanrıçalardan biri olan; bebekleri, çocukları ve hamile kadınları koruyan ‘’Umay Ana’’ buna örnektir.

Ayrıca, M.Ö. 500- 600 yılları arasında yaşadığı düşünülen tarihteki ilk hükümdar olan İskitlerin (Saka) kadın hükümdarı Tomris Hatun’dan çokça söz edilmektedir. Tomris Hatun oğlunu Perslerle girilen savaşta kaybetmesine rağmen, savaşa kaldığı yerden devam etmiş ve iki yüz bin kişilik Pers ordusunu mağlup etmiştir. 

Arıca Kutluk Türk Devleti’ndeki Türkan Hatun ve Delhi Türk Devleti’ndeki Raziye Sultan da tarihteki ilk kadın devlet başkanları arasındadır. 

Manas destanında kadın ‘evin koruyucusu’ olarak tasvir edilmiştir. Destanlarda anlatılan kahramanlar eğer hata yaparlarsa kadınlar onları gelip kurtarmışlardır. Ayrıca bu destanlarda kadının sözleri dinlenmediği takdirde, kahramanlar ölü olarak kabul edilmişlerdir. Eski Türklerde erkekler evlenecekleri zaman özellikle Türk olan kadınlarla evlenmeye özen göstermekteydiler. Hatta bu durum atasözünde ‘’Ey Türk oğlu: Suyu çaydan, kızı soydan al’’ şeklinde bizlere aktarılmaktadır.

HABERNEDİYOR.COM l NERMİN SEKMEN - ÖZEL HABER

Yorumlar (0)