Demokrasi Şehidi Adnan Menderes'in idamının 62. yılı: İstiklal madalyasından idam sehpasına

Adnan Menderes, 17 Eylül 1961 tarihinde idamı ile noktalanan 10 yıllık iktidar hayatı boyunca 3 seçim zaferi kazandı. Türkiye'nin NATO üyeliğinden Türkçe ezan zorunluluğunun kaldırılmasına kadar ülkenin dış ve iç politikasına yön veren birçok değişim harekatının hamlesine imza attı.

GÜNDEM 17.09.2023, 12:02 17.09.2023, 12:45
Demokrasi Şehidi Adnan Menderes'in idamının 62. yılı: İstiklal madalyasından idam sehpasına

Merhum Başbakan Adnan Menderes, "Yeter söz milletindir" anlayışı ile kurduğu Demokrat Parti iktidarı süresince halk tarafından kabul görmeyen birçok politikaya son verdi.

"Arapça ezan okuma yasağını" 18 yıl sonra kaldırdı

Dini özgürlükler ile ilgili attığı adımlar çerçevesinde Menderes, 1932’den itibaren Diyanet İşleri Başkanlığının talimatı ile uygulanan "Arapça ezan okuma yasağını" 18 yıl sonra kaldırdı.

16 Haziran 1950 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin oturumunda kabul edilen söz konusu değişiklik, Başbakanlık'tan gelen bir yazı ile Anadolu Ajansına aynı gün bildirildi. Yazıda, bahsi geçen kanunun Cumhurbaşkanı tarafından tasdik edildiği ve 17 Haziran 1950 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak ve aynı gün uygulamaya koyulacağı belirtildi. Diğer yandan yazıda, 17 Haziran 1950’den itibaren ezanın ve kametin Arapça olarak okunmasının serbest olduğunun Başbakanlık tarafından tüm illere "telle tebliğ edildiği" belirtildi.

Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından müftülüklere dini lisan ile ezan okumayı bilmeyen müezzinlerin olup olmadığını soran bir yazı gönderildi.

Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'nin imzası ile 23 Haziran 1950 tarihinde bir müftülüğe gönderilen yazıda, "Ezan ve kameti din lisanla okumak yasağının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kaldırılması hadisesinin vatandaşlar üzerinde büyük ferahlık, hoşnutluk ve husule getirdiği yurdun muhtelif bölgelerinden iletilen yazılarda açıklanmaktadır" şeklinde ifadeler kullanıldı.

Yazıda müftülükten ezan ve kametin dini lisan ile ne zamandan itibaren okunmaya başlanacağının ve dini lisan ile ezan okumayı bilmeyen müezzinlerin olup olmadığı bildirilmesi istendi.

Menderes: Türkiye bir Müslüman devletidir ve Müslüman kalacaktır

Menderes, konu ile ilgili İzmir İl Kongresi'nde gerçekleştirdiği konuşmada şu ifadeleri kullandı:

"Şimdiye dek baskı altında tutulan dinimizi baskılardan kurtardık. İnkılap sofralarının her türlü yaygaralarına ehemmiyet vermeden ezanı Arapçalaştırdık. Mekteplerde ise din dersleri verilmesini kabul ettik. Radyoda Kur'an okuttuk. Türkiye bir Müslüman devletidir ve Müslüman kalacaktır. Müslümanlığın tüm icapları yerine getirilecektir."

Menderes'in Amerikan Uluslararası Haber Ajansı'na Kore harekatına ilişkin verdiği röportaj

25 Temmuz 1950 tarihinde Menderes hükümeti tarafından, Bakanlar Kurulu toplantısında Kore'ye askeri kuvvet gönderilmesi yönünde karar verildi.

Türk askerinin Kore'de göstermiş olduğu başarısı Türkiye'nin NATO'ya üye olması durumunda da etkili oldu.

NATO'ya girmek için Türkiye tarafından ilk başvuru 11 Mayıs 1950 tarihinde yapılırken, Adnan Menderes hükümeti döneminde 1952 yılında Türkiye, NATO'ya tam üye olarak kabul edildi.

Cumhuriyet Arşivinde yer alan belgeler arasında Başbakan Adnan Menderes'in, Kore harekatı ile ilgili Amerikan Uluslararası Haber Ajansı Avrupa Genel Müdürü Kingsbury Smith'in röportaj sorularına verdiği cevaplarda yer alıyor.

Menderes röportajda, yardım talebi nereden gelirse gelsin, tecavüze uğramış bir memleketin talebine icabetin, tüm üye devletlerin görevi olduğunu vurgulayarak, "Öte yandan, şartın derpiş ettiği vecih ile dünya barışı ve emniyetini korumakla sorumlu bir milletler arası askeri teşkilatın bir an önce kurulmasındaki zaruret bu hadiseyle de belirmiş olduğundan bu konunun ciddiyet ile ele alınması hususunun daha çok geciktirilmesinin caiz olmayacağı düşüncesi içerisindeyiz." ifadelerine yer verdi.

Halkevlerinin kapatılması

Demokrat Parti vekilleri, halkevlerinin CHP'nin yan kuruluşu gibi çalıştığı görüşünü savunuyordu.

Adnan Menderes, 12 Aralık 1950 tarihinde partisinin meclis grubu toplantısında yaptığı konuşmada, "Halkevleri diye bilinen müessese bugün toplumsal yapımızda adeta bir diken, yabancı cisim gibi önemsiz bir şey haline gelmiştir. Halkevlerinin siyasal ve toplumsal bir işlevi kalmamış, kapılarına ise zincir vurulmuştur" şeklinde konuştu.

Bu kararın ardından CHP'nin tüm itirazlarına rağmen halkevleri 1951 yılında kapatılmış yerine ise köy enstitüleri ve öğretmen okulları açılmıştı.

Halkevlerinin kapatılması meselesi, CHP'liler ve DP'liler arasında en çok tartışılan meselelerden biri oldu.

İkinci büyük zafer: 1954 genel seçimleri

2 Mayıs 1954 tarihinde yapılan genel seçimlere katılım, kanuni bir zorunluluk olmamasına rağmen yüzde 88,63 gibi oldukça yüksek bir katılım ile gerçekleşti.

Demokrat Parti, seçimi yüzde 58 oy oranı ile kazandı ve Meclis'te milletvekili sandalyelerinin yüzde 93'ünü almaya hak kazandı.

6-7 Eylül Olayları: Darbenin ayak sesleri

Demokrat Parti'nin 1954'te büyük bir başarı ile kazandığı seçim zaferinin ardından, Kıbrıs'ta kendi gösteren sorunlar tüm ağırlığı ile hissedilmeye başlandı.

Kıbrıs meselesinin müzakere edilmesi adına 29 Ağustos 1955 tarihinde gerçekleştirilen Londra Konferansı'ndan, Türkiye'de yaşanan "6-7 Eylül Olayları" dolayısıyla bir sonuç alınamadı.

"Atatürk'ün evinin bombalandığına" yönelik bir haber ile başlayan "6-7 Eylül Olayları", ancak sıkıyönetim ilan edilerek bastırılabildi.

Cumhuriyet arşivleri arasında yer alan belgelerde dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın imzası ile yayınlanan sıkıyönetim kararnamesi de bulunuyor.

Kararnamede şu ifadelere yer veriliyor:

"Kıbrıs meselesi ile Selanik'te Atatürk'ün doğduğu eve ve Konsolosluğumuza karşı vuku bulan tecavüzü vesile ittihaz ederek halkı tahrik ve memleketin yüksek menfaatlerine aykırı şekilde hükümet kuvvetlerine karşı koymak sureti ile girişilen toplu hareketlerin asayişini ve amme huzuru ihlal edecek istidat göstermesi muvacehesinde, Teşkilatı Esasiye Kanununun 86. maddesi hükmüne göre İstanbul, Ankara ve İzmir vilayetlerinde Örfi İdare İlanı, İcra Vekilleri Heyetinin 7.9.1955 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır."

Olaylar bastırılana kadar İstanbul'daki Rumlara ait çok sayıda okul, iş yeri ve kilise yakılarak yağmalandı. Binlerce Rum vatandaş uzun yıllardır yaşadıkları coğrafyadan ayrılmak zorunda kaldı.

1957 genel seçimleri

Demokrat Parti, 27 Ekim 1957 tarihinde yapılan genel seçimlerde yüzde 9,8 oranında bir kayıp ile yüzde 48,6 oy aldı.

Adnan Menderes, seçimlerin sonrasında parti içinde bir özeleştiri yaparak seçim sonuçlarını teşkilatın yeteri kadar çalışmamasına ve basında çıkan yalan haberlere bağladı.

İnönü: Şartlar tamam olduğunda ihtilal meşru haktır

18 Nisan 1960 tarihinde TBMM'de "muhalefet ve basının faaliyetlerini incelemek" amacı ile Demokrat Partili 15 milletvekilinden oluşan bir Tahkikat Komisyonu kuruldu.

Bu komisyon dolayısıyla CHP’li yöneticiler, Demokrat Partiyi diktatörlük yolunda olmakla suçladı.

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ise "Arkadaşlar, şartlar tamam olduğu an milletler için ihtilal meşru bir haktır" sözünü, bahsi geçen komisyonun kurulmasının hemen ardından ifade etmiştir.

"Bir başbakanın boğazını sıkmaktan ala hürriyet mi var"

Basında yer alan iddialarla oluşturulan hava, büyük öğrenci olaylarının da yaşanmasına sebep oldu.

İlk büyük öğrenci gösterisi ise 19 Nisan 1960 tarihinde Kızılay'da düzenlendi.

Öğrenciler, yaşanan olayların ardından "555K" kodu ile 5 Mayıs'ta saat 05.00'te Kızılay Meydanı'nda bir araya geldi. Menderes, kendisine yönelik eylem yapılan yere giderek eylemci öğrencilerin arasına girdi. O esnada bir genç Adnan Menderes'in boğazını sıktı. Menderes, "Ne istiyorsun?" diye gence sorduğu soru karşısında "Hürriyet istiyorum" cevabını aldı. Bunun üzerine Menderes, "Bir başbakanın boğazını sıkıyorsun, bundan ala hürriyet mi var?" dedi.

Yorumlar (0)