Hindistan Müslümanları dışlayanlara karşı birlik olabilecek mi?

Hindistan genelindeki protestolar ve polisin şiddetli müdahalesi tartışmalı vatandaşlık yasasının geçişi ile tüm hızıyla devam ediyor. Müslümanları dışarıda tutarak birçok dinî azınlıktan gelen göçmenler için vatandaşlığı hızlandıracak yasa, Hint hükûmetinin Müslümanları marjinalleştirmek için aldığı en son önleme benziyor. Peki bu durum devam edecek mi, yoksa Hindistan birlikte hareket edip Modi ve tartışmalı politikalarına karşı çıkabilecek mi?

DÜNYA 17.12.2019, 13:59 17.12.2019, 14:39
Hindistan Müslümanları dışlayanlara karşı birlik olabilecek mi?

Polis, geçtiğimiz pazar günü başkent Yeni Delhi'deki bir üniversite kampüsüne girerek kalabalığı dağıtmak amacıyla yüzlerce öğrencinin üzerine yürüyerek ve göz yaşartıcı gaz ve gerçek mermiler kullanarak protestocuları yaraladı. Sosyal medyaya sızan videolar, polisin öğrencileri coplar ve sopalarla dövdüğünü gösteriyor. Dövülenlerin yanı sıra bazı öğrencilerin de vurulduğu ve böylece onlarcasının sirenler eşliğinde hastanelere kaldırıldığı biliniyor. Artan tansiyona rağmen sevindirici haber ise henüz kimsenin hayatını yitirmemiş olması.

Gözlemciler, çoğunluğu Müslüman öğrencilerden oluşan Jamia Millia İslamia Üniversitesi'ndeki protestoların barışçıl bir şekilde başladığını aktarıyor. Polis memurlarının kampüse eylemcilere müdahale etmek için girmesinin ardından, bazı protestocuların polislere taş attıkları, bazı otobüsleri ve motosikletleri ateşe verdikleri aktarılıyor. Bunun üzerine kolluk kuvvetlerinin eylemcilere şiddetli bir hücum ettikleri ve öğrencilerin saklandıkları binalara zorla girdikleri ifade ediliyor. 

Üniversitedeki yetkililerden birinin kaydettiklerine göre, polis kampüs içerisindeki kız ve erkek öğrenci yurtlarına da girerek göstericilerin peşinden koşarken öğrenciler de canlarını kurtarmak için etrafta koşuşturuyorlardı. Yetkili ayrıca, polisin vandal bir tutum içerisinde camları kırdığını, öğrencileri ve personelleri darbettiğini dile getiriyor.

Uluslararası Af Örgütü Hindistan Şubesi, Hindistan hükûmetini üniversitedeki kız öğrencilere polis memurları tarafından cinsel tacizde bulunulduğu iddialarını araştırmaya çağırıyor.

Delhi'nin hafızasında ise uzun zamandır böyle bir anı yer almıyor. Buradaki huzursuzluğun ardından, Hindistan'ın diğer bölgelerindeki öğrenciler de dayanışma içinde sokaklara çıktı. Delhi'nin güneydoğusundaki Aligarh Müslüman Üniversitesi'ndeki genç göstericiler de polis şiddeti ile karşılaştı ve 60'tan fazlası yaralandı.

Protestoların bugün Mumbai, Bhopal, Jaipur, Kalküta, Haydarabat ve Lucknow dahil olmak üzere en az 17 şehirde patlak verdiği konuşuluyor.

Tüm sakinlerinin son zamanlarda yasal vatandaşlar olduğunu kanıtlayan belgeleri göstermesi gereken ya da hapis cezası veya sınır dışı edilebilme gibi ihtimallerle yüzleşmek zorunda kaldıkları kuzeydoğudaki Assam eyaletinde, polis son birkaç gün içinde gösteriler sırasında dört kişiyi vurarak öldürdü.

Bu protesto dalgası, Hindistan'ı Hindu milliyetçi (ve Müslüman karşıtı) bir rotaya yönlendirmeye çalışan Başbakan Narendra Modi ile yüzleşmenin en büyük yansımalarından birini temsil ediyor. Vatandaşlık Değişikliği Yasası (CAA) olarak bilinen yeni mevzuatı uygulamaya koymak bu zamana dek Modi'nin ana önceliklerinden biri olageldi. Modi ise bu yasanın amacının zulüm gören azınlıkları korumak olduğunu iddia ediyor.

Söz konusu yasa, dini, kimin yasadışı bir göçmen olarak muamele göreceğini ya da vatandaşlık için hızlı bir yol takip edeceğine karar verme aracı hâline getiriyor. Yasa kapsamında, Afganistan, Bangladeş ve Pakistan'daki dinî baskıdan kaçarak Hindistan'a gelen Hindular, Sihler, Budistler, Jainler, Parsiler ve Hıristiyanlar yasadışı olarak kabul edilmeyecek. Bu kişiler, kimliklerini ve 6 seneden uzun bir süredir Hindistan'da yaşadıklarını kanıtlamaları hâlinde vatandaşlık elde edebilecek.

Ancak büyük bir grup dışarıda bırakıldı: Müslümanlar. Kimi verilere göre sayıları 200 milyonu bulan Hindistan'daki Müslümanlar aynı zamanda ülkenin nüfusunun yaklaşık yüzde 14'üne tekabül ediyor. Müslümanlar korkunç fazlalıklarına rağmen, Modi yönetiminde, durumlarına ve güvenliklerine yönelik tehditlerle karşı karşıyalar.

Kamp ve sınır dışı tehdidi

Vatandaşlık Değişikliği Yasası, Hindistan’ın (NRC) isimli, kısmen tartışmalı başka bir belge ile yakından bağlantılı olduğu için birçok Müslümanı korkuttu. NRC, hükûmetin Assam eyaletinde yasadışı göçmen olduğunu iddia ettiği insanları belirleme ve ayıklama çabasının bir parçası olarak göze çarpıyor. Hindistan, aileleri aslen komşu Bangladeş'ten gelen birçok Müslümanın, on yıllardır Assam'da yaşamış olsalar bile, vatandaş olmaya hakları olmadığını söylüyor.

NRC, ağustos ayında yayımlandığında, bazıları Hindu ancak çoğu Müslüman yaklaşık 2 milyon kişi isimlerinin olmadığını gördü. Bu insanlara vatandaş olduklarını kanıtlamak için sınırlı bir zamanları olduğu söylendi. Aksi takdirde, bu insanlara yeni kurulacak büyük gözaltı kamplarına toplanabilecekleri ve nihayetinde sınır dışı edilebilecekleri iletilmişti.

Şimdiye kadar, bu önlem Hindistan'daki tüm 200 milyon Müslümanı değil, potansiyel olarak 2 milyon insanı etkiliyor. Ancak, Modi'nin iktidardaki Hindistan Halk Partisi (BJP), NRC sürecini ülke çapında genişletmeyi planladığını söyledi.

Bu bakımdan, NRC'nin ardından Vatandaşlık Değişikliği Yasası'nın gelmesi, milyonlarca Müslümanın vatansız mülteciler hâline gelmesine neden olabilir. Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Dinî Özgürlük Komisyonu, bu durumun yakında korkunç bir insanî felakete dönüşebileceği konusunda uyarıyor.

Hindistan'da da Modi'nin politikalarına karşı çıkan muhalefet partileri ve insan hakları savunucuları Vatandaşlık Değişikliği Yasası'nın ayrımcı bir çizgide ve anayasaya aykırı olduğunu söyleyerek değişiklik yapılması çağrısında bulunuyorlar.

Hindistan Anayasası tıpkı birçok ülkede olduğu gibi kâğıt üzerinde herkesin yasaya göre eşitliğini garanti ediyor. Hindistan'ın Müslümanlar gibi azınlıklar için özel korumalara sahip laik bir devlet olarak kurulduğu 1940'lara kadar uzanan bir karara atfen, din, Hindistan Anayasası'na göre vatandaşlık uygunluğu için bir kriter değil.

Öte yandan, Modi ise CAA (Vatandaşlık Değişikliği Yasası) ve NRC'nin (Ulusal Vatandaş Kaydı) Müslümanlara yönelik olmadığı konusunda ısrar ediyor. Dün, Modi Hintlilere Twitter üzerinden “barışı korumak” ve “her türlü söylenti ve yalandan uzak durmaları" için ricada bulunduğunu belirtti. Pazar günü de bir mitingde, protestocuların giysileri ile tespit edilebilir olduklarını söyleyip Müslümanları hedef göstererek "itidal çağrısında" bulundu.

Vatandaşlık Değişikliği Yasası'nın Hindistan'ın laik ve demokratik anayasasına karşı en büyük tehdit. İnsan hakları savunucuları, bugün, her ne kadar popülist ve Hindu milliyetçisi Modi sadece Müslümanları hedef alan politikalarla gündeme geliyor olsa da Hindistan'ın bütünlüğüne zarar verici bir hâle dönüşeceğinden şüpheleniyorlar ve böylece ülke genelinde Müslümanların yanında durularak toplu hâlde bir karşı çıkma hareketi yapılması gerektiğini söylüyorlar.

Son birkaç gündür sürmekte olan protestolar ve öğrenciler arasındaki dayanışma hâli göz önünde bulundurulduğunda itaatsizlik hareketi bittabi devam edebilir.

Habernediyor.com / Turgut Başer

Yorumlar (0)