Güneydoğu şehirleri sonbaharda yerli turistleri ağırlamak için bekliyor

Ege ve Akdeniz’de bitmek üzere olan deniz sezonunun ardından Türkiye’nin önemli eserlerini barındıran güneydoğu şehirleri sonbahar aylarında ziyaretçilerini ağırlamak için hazır. Binlerce yıllık tarihi eserlere ev sahipliği yapan şehirleri ve benzersiz bir yemek kültürünü deneyimlemek isteyenler için bir rehber hazırladık.

SEYAHAT 22.09.2021, 12:46
Güneydoğu şehirleri sonbaharda yerli turistleri ağırlamak için bekliyor

İnsanlık tarihinin seyrini değiştiren antik kentler, eşsiz manastırlar, dev tanrı heykelleri, gizemli mağara evleri, tarihi camiler ve çarşıların yanı sıra doğunun benzersiz kültürünü keşfetmek isteyenler için mutlaka gidilmesi gereken yerleri ve tadılması gereken lezzetleri listeledik.

ADIYAMAN

Antik Yunan'dan Bizans İmparatorluğu'na, Hristiyan medeniyetlerinden İslam toplumlarına, Selçuklulardan Osmanlı İmparatorluğu’na kadar birçok medeniyetin kesişim noktası olan ve Nemrut Dağı, Cendere Köprüsü, Gerger Kalesi, Kahta Kalesi ve Perre Antik Kenti gibi birçok önemli mirası bünyesinde barındıran Adıyaman ziyaretçilerine çok fazla gezilecek alternatif sunuyor.

Adıyaman'da bulunan ve özellikle güneşin doğuşu ile batışının en güzel izlenebildiği, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ndeki Nemrut Dağı ziyaretçilere büyülü saatler sunuyor. Adıyaman'ın en ünlü yerel lezzeti çiğ köfteyi de mutlaka denemenizi öneririz.

BİTLİS

Bitlis'in Tatvan ilçesinin sınırları içinde bulunan Nemrut Gölü, Türkiye'nin en büyük krater gölü olma özelliğini taşıyor. Eğer kamp yapmak için bir rota arıyorsanız yolunuzu Tatvan’a düşürebilirsiniz. Çok sayıda su kaynağının bulunduğu Bitlis’de yer alan kaplıcalardan en önemlisi Güroymak (Çukur) kaplıcası olup, yer ve konumu, akım değeri, fiziki ve kimyasal özellikleri bakımından turistler tarafından tercih edilmektedir.

Burası sıcak ve soğuk gölleri, buz mağarası, buhar bacası ve farklı kuş türleri ile ziyaretçilere çok farklı alternatifler sunuyor.

GAZİANTEP

Gurme tatillerin 1 numaralı durağı olan Gaziantep, tarihi ile ziyaretçilerinin ilgisini çekiyor. Burada Paleolitik dönemden beri insanların yaşadığı biliniyor. Kentin ayrıca çok eski zamanlarda Babiller, Hititler, Mısırlılar, Asurlular, Persler gibi pek çok önemli uygarlığa da ev sahipliği yaptığı biliniyor.

Gaziantep'te Zeugma Antik Kenti ve Mozaik Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Bakırcılar Çarşısı, Gaziantep Kalesi, Bedestenler ve Rumkale gidilmesi gereken yerlerin başında geliyor. Gezinin ardından da burada sizi beyrandan katmere, içli köfteden baklavaya kadar uzanan dev bir lezzet şöleni bekliyor.

MARDİN

Geçmişe farklı bir yolculuk yapmak için en ideal destinasyonlardan biri olarak gösterilen ve sayısı sayılamayacak kadar çok film ve diziye ev sahipliği yapan Mardin ziyaretçileri bekliyor. Mimari yapısı ve büyülü atmosferiyle Mardin’e has olan ve gölgesi birbirinin üzerine düşmeyen evler de ziyaretçilerin objektifine takılıyor.

Mutlaka görülmesi gereken 1621 yaşındaki Süryani-Ortodoks Manastırı’nın ana binasındaki mozaikler, taş işçiliğinin zarifliğini yansıtan kabartmalarıyla o dönemdeki sanatı günümüze taşıyor. Mardin Kalesi de Sümer, Babil, Selçuklu, Osmanlı Medeniyetleri’nin çok önemli bir parçası olarak günümüze kadar gelmeyi başarmış.

ŞANLIURFA

Dünyanın en eski yerleşimlerine ev sahipliği yapan Şanlıurfa'daki Harran Evleri ve Göbeklitepe'de insanlık tarihinin ilk dönemlerine şahitlik edeceksiniz. Mezopotamya'nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Harran’ın 4 bin yıllık geçmişi ile de ilgi gören belde, burada dünyanın ilk üniversitelerinden birini barındırıyor.

Göbeklitepe ise 12 bin yıllık geçmişiyle dünyanın eski arkeolojik tapınağı unvanına sahip bir yer olarak şehrin parlayan yıldızı olmaya devam ediyor. Buraya gelmişken Doğu’nun ‘sakin şehri’ olan Halfeti'yi de mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Yorumlar (0)