Koronavirüste yeni tehlike: Centaurus varyantı!

Ülkemizde ve tüm dünyada artan vaka sayıları endişe yaratırken koronavirüsün yeni bir varyantının ortaya çıktığı tespit edildi. Henüz Dünya Sağlık Örgütü tarafından resmi olarak açıklanmasa da yeni varyant Centaurus olarak adlandırılıyor. Omicron varyantının bir alt varyantı olan Centaurus varyantı ile ilgili araştırmalar devam ederken gelen ilk bilgiler yeni varyantın Hindistan'da oldukça yayıldığını gösteriyor. Peki, Centaurus varyantı ne kadar tehlikeli? Dünya yeni bir koronavirüs dalgası ile mi karşı karşıya? Mutasyonlar ne hızda gerçekleşiyor ve neden hâlâ devam ediyor? Hepsi ve daha fazlası haberin ayrıntısında yer alıyor.

SAĞLIK 24.07.2022, 18:23 28.07.2022, 15:11
Koronavirüste yeni tehlike: Centaurus varyantı!

Son 2.5 yıldır hayatımızı etkisi alan koronavirüste mutasyon nedeniyle yeni dalgalar görülmeye devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü 2020 yılının ocak ayından beri takip ettiği varyantlara aynı yılın mayıs ayında aldığı kararla Yunan alfabesinde yer alan harflere göre isim vereceğini açıklamıştı. 2020 yılının eylül ayında İngiltere'de tespit edilen Alfa varyantı daha yüksek ölüm oranlarına neden olurken kış aylarında vaka sayılarının artmasında kritik bir rol oynamıştı. 2020 yılının ekim ayında Güney Afrika'da tespit edilen Beta varyantı ise daha çok gençler arasında hızlı yayılması ile biliniyordu. Beta varyantı ayrıca geliştirilen aşılara da daha dirençliydi. İlk kez 2020 yılının ekim ayında Hindistan'da tespit edilen Delta varyantı ise Alfa varyantına göre yüzde 60 daha hızlı yayılıyordu. Hindistan'da günlük vaka sayılarının 400 bine kadar ulaşmasına sebep olan Delta varyantı ayrıca ikinci dalganın yaşanmasına da neden oldu. Virüsün insan hücrelerine daha iyi tutunmasını sağlayan mutasyonlar ile Delta ve Delta Plus varyantları dünyada büyük bir etki oluşturdu.

Son etkili varyant: Omicron

24 Kasım 2021 tarihinde Güney Afrika'da tespit edilen Omicron varyantı ise Delta varyantına kıyasla yaklaşık 70 kat daha hızlı yayılıyordu. Ancak yapılan araştırmalar Omicron varyantının Delta varyantına göre daha az şiddetli enfeksiyonlara neden olduğunu gösteriyordu zira Omicron varyantı akciğer bölgesine tutunmakta Delta varyantı kadar güçlü değildi. Rakamlarla ifade etmek gerekirse Omicron varyantında ölüm oranları Delta varyantına göre yüzde 91 daha azdı. Öte yandan hastaneye yatışlar ise yüzde 51 daha azdı. Bunun yanı sıra iki doz aşısını yaptıran kişiler enfeksiyona karşı yüzde 30 - 40 bağışıklık geliştirirken üç doz aşısını yaptıran kişilerde bu bağışıklık düzeyi yüzde 75'e kadar çıktı. Dünya genelinde aşı ve artan bağışıklık nedeniyle ilkbaharda vaka sayıları iyice düşmüş ve pek çok ülke de kısıtlamaları kaldırma yoluna gitmişti.

Omicron varyantının bir alt varyantı olduğu tespit edildi

Yakın zamanda İngiltere, ABD, Hindistan, Avustralya ve Almanya dahil olmak üzere birçok ülkede yeni bir COVID varyantı tespit edildi. BA.2.75 olarak adlandırılan bu varyantın Omicron varyantının bir alt varyantı olduğu tespit edildi. Bir Twitter kullanıcı BA.2.75 varyantına takma bir isim vererek bu varyantı Centaurus olarak adlandırdı. Yeni varyant resmi olarak bu şekilde tanımlanmasa da bugünlerde pek çok yerde Centaurus ismiyle anılıyor. Centaurus aslında güney yarımküreden gözlemlenebilen ve Türkçeye Erboğa olarak çevrilen bir takımyıldızının adı. Dünya Sağlık Örgütü, ilk başta Centaurus varyantına endişeden ziyade bir ilgi ile yaklaştı ve yeni varyantı bu şekilde sınıflandırdı. Bu durum Centaurus varyantının izlendiği ancak bu varyantın sorunlara neden olacağına dair henüz bir kanıtın bulunmadığı anlamına geliyor.

Koronavirüs daha önce mümkün olmayan bazı şeyleri test etmemizi sağladı

Pandemi, evrimin nasıl gerçekleştiğinin ayrıntılarını gerçek zamanlı olarak incelememizi sağladı. Bilim insanları, koronavirüsün iki milyondan fazla genom dizisini üreterek, evrimsel değişikliklerin küçük ayrıntılarını, laboratuvar dışında çoğalan biyolojik ortamda, daha önce mümkün olmayan bir şekilde incelememizi sağladı. Mutasyonlar, evrimin nihai çalışma mekanizmasını oluşturur ve doğal seçilimin harekete geçmesi için hammadde sağlar. Bazı mutasyonlar bir organizma için faydalıdır ve o türde yaygınlaşabilir. Diğer mutasyonlar ise zararlıdır veya organizmaya çok az etkisi vardır. Bir virüs çoğaldıkça ve genlerini kopyalandıkça hatalar meydana gelir. Bu durum tek bir genlerde yer alan bazların bir başkasıyla değiştirilmesiyle sonuçlanır.

Her genomda mutasyon görülme olasılığı üç milyonda bir

Koronavirüsün genomu 30.000 bireysel bazdan oluşuyor. Mutasyonların ortaya çıkma hızı, tipik olarak, genom kopyalandığında herhangi bir bireysel bazın hatalı olarak değiştirilme olasılığı olarak ifade edilir. Henüz bilimsel bir dergide yayınlanmayan son deneysel kanıtlara göre bu, milyonda üç civarındadır. Bu oran göz önüne alındığında, virüs herhangi birine her bulaştığında kaç mutasyonun ortaya çıkabileceğini bulabiliriz. 30.000 bazı milyonda üç olasılıkla çarparak, genomun her kopyalanmasında toplam yaklaşık 0.1 mutasyon olacağını elde ederiz. Vakalar beş ila yedi gün sürer, bu süre zarfında virüs tipik olarak üç ila yedi kez kopyalanma gerçekleştirir. Beş kopyalanma döngüsü, yaklaşık 0,5 mutasyon veya enfekte olan her iki kişi için yeni bir mutasyon olacağı anlamına geliyor.

Küresel popülasyondaki mutasyonları incelemek

Farklı bir yaklaşım olarak genom dizisi verileri kullanılabilir. Her genom dizisi enfekte olmuş farklı bir kişiden alındığından, bu veriler tek bir enfeksiyonda değil, küresel viral popülasyonda mutasyonların birikme oranını hesaplamamızı sağlayabilir. Dizi verilerini erken virüs genomu gibi orijinal bir referans genomla karşılaştırarak her bir genomda kaç tane mutasyon biriktiğini hesaplayabiliriz. Daha sonra mutasyon sayısının zamanla ne kadar hızlı arttığını görebiliriz. Bu bize, küresel virüs popülasyonunun her iki haftada bir ortalama yaklaşık bir mutasyon biriktirdiğini gösteriyor. Bu da daha önce hesaplanan ve iki kişide bir mutasyon görülme olasılığı ile benzer bir sonuç veriyor.

İnsanlığın 2,5 milyon yılda gördüğü mutasyonu koronavirüs 2,5 yılda gördü

Bu mutasyon oranının ne anlama geldiğini şu şekilde anlayabiliriz: insan genomları her iki haftada bir yaklaşık 0,05 mutasyona uğrar. İnsan genomunun 100.000 kat daha büyük olduğunu ve bu durumun virüslerde baz başına mutasyon oranını insanlara göre yaklaşık iki milyon kat daha hızlandırdığını düşünürsek koronavirüsün mutasyon geçirme hızı pek şaşırtıcı değil. Yani koronavirüs, pandemi sırasında arkaik insanlar olan Homo habilis'in yaklaşık 2,5 milyon yıl önce Dünya'da var olmaya başlamasından bu yana, kabaca aynı miktarda mutasyonel evrimsel değişim yaşadı.

Her enfeksiyonda toplam 100 bin mutasyon gerçekleşiyor

Yukarıda açıklanan hesaplama, tek bir soy hattında beklenen mutasyonların sayısını ifade eder. Bir enfeksiyon sırasında ortaya çıkan toplam mutasyon sayısını hesaplamak için, her biri kendi mutasyon yolunu izleyen, üretilen tüm virüs parçacıklarını da hesaba katmamız gerekir. Bir enfeksiyon sırasında üretilen bulaşıcı virüs partiküllerinin toplam sayısı yaklaşık 300 bin ila 300 milyon arasında değişir. Her soyda ortalama 0,5 mutasyon olduğu kabul edilirse enfeksiyon sırasında tüm virüs partiküllerinde meydana gelen toplam mutasyon sayısının tahmini olarak 100 bin ila 100 milyon arasında olur. Bu rakamlar kesin olmamakla birlikte virüsün gidişatından elde edilen bilgilere göre ortalama değerleri gösterir. Virüsün RNA kodu dört bazı içerir: Bunlar G, C, U ve A baz harfleridir. Virüs genomunda bu bazlardan 30.000 adet vardır. Mutasyon, bu harflerden herhangi birini koddaki diğer üç harften herhangi biri ile değiştirebilir. Bu, her enfeksiyonda toplamda yaklaşık 100 bin olası mutasyon olabileceğini gösteriyor. Peki mutasyon sayıları tek bir enfeksiyonda bile bu kadar fazla ise neden pandemi sırasında birkaç tehlikeli varyantın dışında milyonlarca yeni varyant görmedik?

Mutasyonların büyük bir çoğunluğu bir etki oluşturmuyor

Bu mutasyonların ezici çoğunluğunun herhangi bir anlamlı sonucu olmaz, hatta virüse zararlı bile olabilir. Dahası, enfekte olmuş bir hastanın vücudunda olan virüs parçacıklarının sadece küçük bir kısmı daha fazla enfeksiyona neden olur. Bir konakçıda biriken mutasyonların neredeyse tamamı, enfeksiyon ortadan kalktığında kaybolur. Öte yandan enfeksiyonlar arasındaki süre kısa olduğu için, doğal seçilimin yeni konakları enfekte edecek en iyi mutantları seçme şansı oldukça azalır.

Koronavirüs evrimsel bir engelle mi karşı karşıya?

Tek bir enfeksiyonda ortaya çıkan mutasyonların neredeyse tamamının hiçbir zaman daha geniş bir dünyaya yayılmaması, virüse büyük bir evrimsel engel oluşturmaktadır. Bununla birlikte virüs açısından toplam vaka sayısı çok büyükse bu durum telafi edilebilir. Mutasyonlar arasındaki bu araştırmalar yapılırken, dünya çapında günde yaklaşık 620 bin vaka görülüyordu. Bir vaka ortalama 0,5 mutasyon gerçekleştirirse bu durum küresel olarak her gün bir konakçıdan diğerine yaklaşık 300 bin yeni mutasyonun geçtiği anlamına gelir. Tek bir enfekte kişide ortaya çıkan mutantların ezici çoğunluğunun asla aktarılmayacağı gibi, ilk bulaşma olayını atlatanların büyük çoğunluğu da popülasyonda daha geniş bir alana yayılmaya devam edemeyecek. Ancak, olası mutasyonların maksimum sayısının 100 bin civarında olduğu unutulmamalı. Dolayısıyla viral genomdaki olası her tek mutasyonun her gün bir kişiden bir diğerine bulaşması olası görülebilir.

Çoklu mutasyonların etkisi

Evrimsel dezavantaj görüşü bazı yorumcuların yakın zamanda belirttiği gibi, virüsün evrimsel seçeneklerinin tükeniyor olabileceği ve yeni, tehlikeli türlerin ortaya çıkma şansının düşük olduğu izlenimini verebilir. Bununla birlikte, virüsün bazı özellikleri, tek başına hareket eden tek mutasyonlar tarafından değil, aynı genom üzerinde uyum içinde hareket eden çoklu mutasyonların etkileşimi ile belirlenir. Örneğin, belirli bir mutasyonun etkisi, diğer spesifik mutasyonlardan zaten etkilenmiş bir genom içinde ortaya çıkarsa, büyük ölçüde artabilir. koronavirüste bu tür etkiler yaygınsa, virüs önümüzdeki günlerde geçireceği mutasyonlar ile yine güçlenebilir.

Hastaneye yatış veya ölümlerde büyük bir artış gerçekleşmedi

Centaurus varyantına ait vakaların sayısı henüz nispeten düşük. Birleşik Krallık'taki vakaların çoğu, BA.4 ve BA.5 olarak adlandırılan Omicron varyantının alt değişkenleri tarafından yönlendirilmeye devam ediyor. Alt varyant BA.5, Centaurus varyantının tespit edildiği diğer ülkelerde de benzer şekilde baskın şekilde yayılmaya devam ediyor. Bununla birlikte, Centaurus varyantı geçtiğimiz mayıs ayında tespit edildiği yer olan Hindistan'da daha yaygın hale geldi ve mevcut dolaşımdaki diğer varyantlara göre avantajları olduğu tahmin ediliyor. Bazı bilim insanları, Centaurus'un Hindistan'ın BA.5 varyantı ile rekabet etmek zorunda olmadığını ve daha çok BA.2'den evrilen başka bir varyantla rekabet etmek zorunda kaldığı bölgelerde yayıldığını belirtti. Bununla birlikte, Hindistan'dan gelen bazı veriler Centaurus'un şimdiden zirve yapmış olabileceğini gösteriyor. Ancak tüm bunlara rağmen Hindistan'da Centaurus varyantından hastaneye yatışlarda veya ölümlerde büyük bir artış gerçekleşmedi.

Neden hala yeni varyantlar görüyoruz?

Küresel nüfusun çoğu ya aşılanmış, ya enfekte olmuş ya da her ikisini birden yaşamış olduğundan, bağışıklıklarına rağmen insanları enfekte edebilen varyantların bir avantajı olabilir. Dolayısıyla COVID’e neden olan SARS-CoV-2 bu avantajı elde etmek için sürekli olarak evrim geçiriyor. Gelecekte de bağışıklığımızdan kaçan mutasyonlara sahip yeni varyantlar çoğalacak ve yayılarak enfeksiyon dalgalarına yol açacak. Bunun en son örneğini BA.4 ve BA.5 varyantları ile gördük. Bağışıklık sistemi belleği, virüslerin ve diğer patojenlerin moleküler yapılarına dayalı enfeksiyonları tanımaya yarar. Mutasyonlar, her bir SARS-CoV-2 varyantının moleküler yapısını biraz değiştirerek bağışıklık sistemimizin virüsü tanımasını ve ona yanıt vermesini zorlaştırır. Bu durum genellikle bağışıklıktan kaçma olarak da adlandırılır. Centaurus varyantı ile ilgili endişe, bu varyantın bağışıklıktan kaçabilecek bir dizi mutasyon almış olması olarak gösteriliyor. Ancak henüz Centaurus varyantının bağışıklık sisteminden önemli ölçüde kaçabileceğine dair iyi bir kanıt yok.

Birkaç hafta içinde yok olabilir

Centaurus varyantının kimyasal ve biyolojik yapısı, yapısal olarak Omicron ve orijinal Wuhan varyantı ile aynı. Yeni varyant birkaç mutasyon almış olsa da, temelde farklı bir virüs değil. Bağışıklık sistemi belleği Omicron ile gördüğümüz Centaurus varyantına karşı savaşmaya devam edecek. Bu bağışıklık enfeksiyonu durdurmak için yeterli olmayabilir, ancak Centaurus varyantına ait vakaların şiddetini azaltacaktır. Centaurus varyantının diğer varyantlardan daha hızlı yayılabileceğine dair endişeler olsa da, bu konuda da henüz net bir kanıt bulunmuyor. Yeni varyant birkaç hafta öncesine göre dengelenen ve hatta düşen bir vaka artışı gösteriyor. Eğer durum buysa, birkaç hafta içinde yok olma ihtimali bile var. Ancak Centaurus varyantının bağışıklıktan kaçmak için bazı özellikleri varsa, Birleşik Krallık'ta ve başka yerlerde yeni bir dalgaya neden olabilir. Yine de, bu durum muhtemelen ani yükselecek ve sonra Alfa, Delta ve Omikron BA.1 varyantları gibi azalacak bir dalga yaratabilir.

Aşıları geliştirmek en iyi şansımız olabilir

Centaurus varyantı dalgası ile karşılaşacak olsak bile aşılama ve artan bağışıklık sayesinde pandemide daha önce görülen ölüm ve hastaneye yatış seviyelerinin yaşanması pek olası gözükmüyor. Ancak çok sayıda vakanın hala önemli bozulmalara ve mutasyonlara neden olabileceğini biliyoruz. Daha da önemlisi, sürekli yeni varyant dalgası, savunmasız insanlar için hala ölümcül bir tehdit oluşturuyor. Peki bunu nasıl aşacağız? Çözümlerden biri herhangi bir COVID varyantına karşı bağışıklık geliştirecek evrensel COVID aşıları yapılabilir. Evrensel bir aşının amacı, çok çeşitli moleküler yapılara karşı bağışıklık oluşturmaktır. Bu durum daha geniş bir ağla balık tutmaya benzer, bu da balığın yoldan çıkmasını ve ağdan kaçmasını zorlaştırır. Pan-koronavirüs aşısı olarak adlandırılan aşı da benzer bir aşıdır ve koronavirüslerde ortak olan moleküler yapılara karşı bağışıklığı çalıştırmaya yarar. Pan-koronavirüs aşısı, yeni koronavirüs varyantlarına karşı bağışıklık sağlamanın yanı sıra, bir sonraki koronavirüs pandemisine karşı bağışıklık da sağlayabilir. Bu aşılardan bazıları, önümüzdeki birkaç yıl içinde klinik deneylere geçmeye hazır görünüyor.

İntranazal aşılar

İkinci bir çözüm, solunum sisteminde daha iyi bağışıklık sağlayan aşılar üretmek olabilir. Bunlar büyük ölçüde burnunuzdan verilen aşılardır ve burun ile boğazdaki mukusta daha fazla antikor yapmak için bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu tür bir bağışıklık, koronavirüsün hücrelerimize giriş noktasında enfekte olmasını ve çoğalmasını durdurmaya yardımcı olabilir ve bu da yeni varyantların ortaya çıkma şansını yavaşlatabilir. Bu intranazal aşılardan en az 12 tanesinin klinik deneyleri devam ediyor.

HABERNEDİYOR.COM | TAYFUR BAL - ÖZEL HABER

Yorumlar (0)