Savaşçı dronlar çağı değiştiriyor

Videoda kusursuz savaşan piyade bir dron askerin nasıl olacağı gözler önüne seriliyor. Bu aslında savaşın nasıl biçim değiştireceğini, insan yaşamına nasıl aks edeceğinin birkaç dakikalık gösterisi... Bu konuda da dronların politik dengeleri ne ölçüde değiştireceğine dair bir çok kuram sunuluyor.

ÖZEL HABER 27.10.2019, 15:27 15.11.2019, 11:24

Dron Türkçe’ye ilk “insansız hava aracı (İHA)” olarak aktarıldı ancak “dron; hava, kara, deniz" gibi her ortamda kullanabilen “insansız” olmasının ya da kumanda edilebilmesinin de ötesinde, kendi yapay zekâsıyla harekete geçebiliyor. Özellikleri gereksinime göre türevlenebiliyor. Dron için, sadece “İHA” kapsamının kullanılmasının yanlış olduğu, “kendi kendine öğrenebilen, gereksinime göre özellikleri türevlenebilen makine” tanımının kullanılması daha uygun denirse yanlış olmaz.

Yönsüzleşmiş Savaşlar

İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde Politik Felsefe ve Çağdaş Felsefe alanlarında dersler veren Öğretim Görevlisi Murat Ertan Kardeş, “Yönsüzleşmiş Savaşlar” adlı kitabının “Dronlar: Risksiz savaşın simgesi” adlı bölümünde, dron için “ ‘insansız’ olmasının ötesinde – kumanda edilebilirlik sınıfının da ötesinde – insan ve makine arasındaki ilişkinin yeni bir evresine tekabül etmektedir.” açıklamasını kullanıyor.

Savaşta dronlar ne anlama geliyor?

Askeri tarih; bugün iptidai görülen ok, kılıç, kalkan, top gibi savaş araçlarından; soğuk savaşta geliştirilen uzun menzilli füzelere geçişin vesile olduğu askeri ve politik kavrayışa geçmişti, günümüzde de dronlar ile yeni bir çağa doğru ilerlendiği yadsınamayacak bir gerçek olduğu görünüyor. Öğretim Görevlisi Ertaş bu çağın adını “Plastik Çağ” olarak değerlendiriyor.

Fransız filozof Grégoire Chamayou’nun “Dron Teorisi” adlı eserinde dron figürünü, “betimsel, etik, hukuki, politik ve teknolojik” açılarından inceliyor.

Sıfır kayıplı savaş

Filozof Chamayou bu eserinde, dronun savaşa dair tüm pratikleri parçaladığını özellikle vurguluyor. “Muharebe etmeyen savaşçı, yenilmeyen ordu, sıfır kayıplı savaş, risksiz savaş” gibi tanımlamalarla savaş hakkında bilinen tüm tanımların değişeceğini söylüyor.

Sadece tehlikeli bir madde: Düşman

Chamayou, dronun daha savaşı insanileştiren bir icat olduğu savını;  dronların, “ iyimser veya kötümser ütopik bir tutumun da ötesinde”, savaşta “düşmanı sadece tehlikeli bir ‘madde’ olarak ele almasını”, üretimde de “tüm mücadele ve üretim biçimlerini yerinden ettiği ve hızla devam edeceği” gerekçeleriyle eleştiriyor.

Savaşta insan: parazit

Fransız filozof Chamayou; dronların, savaş alanında düşmanı “sarfiyat malzemesi” olarak gördüğünü, bu sarfiyat malzemesini ortadan kaldırıp, savaş alanının adını “düşman alana”, “düşman alanın da” görev tamamlandıktan sonra “güvenli alana” çevirdiğini tartışıyor ve bunu da “asimetrik savaşın radikalleşmesi” olarak kavramsallaştırıyor. Chamayou’nun “sarfiyat malzemesi” tanımına “parazit” ve “mikrop” gibi tanımlamalar da ekliyor.

Dron: play station oyunlarının verdiği yırtıcı deneyimin fizik bulmuş hali

Chamayou, dron için “Play Station kullanıcı deneyimi” tanımını kullanıyor. Dronların tıpkı Play Station oyunu gibi sanal fakat bir o kadar da gerçek olduğunu belirtiyor. Dronun, play station oyunlarının aksine gerçek bir yırtıcı olduğunu da vurguluyor. Chamayou, dronun yönlendiricisinin savaş alanında olmadığını, yurttaşların kendi rızasıyla devleti koruma pratiği olan “feda ve kahramanlık” kültürünün, dron teknolojileriyle tanım değiştirdiğini ve değiştirmeye devam edeceğini söylüyor. Burada “kazanılmayan savaşları sürdüren dokunulmaz bir iktidarın paradoksu şudur; Sürekli savaşlara yol almak” cümlesini kullanan Chamayou, bireyin devlete tabi olmasının neticesi olan “feda kültürü” potansiyelini ve modern egemenlik kapsamlarını değiştireceğini, dronların elde ettiği verilerle insanları kendi şemalarına göre kategorize edeceğini aktarıyor. Temelde “güvenilir” ya da “tehdit” olarak kategorize edilen “insan” ve “yaşam”, artık sterilize edilecek bir nesneye(parazit) dönüşmüş oluyor. Kategorileştirilmiş yaşam, artık sarfiyat malzemeleri yığını olarak belirleniyor ve savaşçıya addedilen erdemlerin, askerlik destanlarının artık aranmayacağı, robotların “yapay zekâlarına” karşı yüklem olacağı “post-heroik” bir durumun söz konusu olduğunu gösteriyor.

Savaş suçunun faili belirsiz

Dron’un işleyeceği bir savaş suçunda failinin sorumlusunun pilot mu, general mi, devlet başkanının mı olduğu muammadır. Dron; inorganik bir robot, duyguları yok, sadece programlanan ve kendi kendine programladığı özellikleriyle hareket ediyor. Sorumluluk sahibi değil, sadece görevini icra ediyor. Savaş icra eden bir dron, organik bir savaşçı gibi feda kültürüyle çalışmıyor. Bu da savaş hukuku olarak basitleştirilebilecek “jus in bello” tabirine tabi bir savaşın mı gerçekleştiği gibi tabirler sorgulanıyor.

Güçlü devletler sıfır kayıpla savaşacak

Dron teknolojileri ile gelişmiş devletler savaşta tekel oluşturarak, savaştığı tarafa “senin benimle savaşma hakkın yok, sana karşı sıfır kayıplı, risksiz ‘jus ad bellum’ savaş verebilirim ve bunu ‘just in bello’ ile adilleştirebilirim” diyerek düşmanı savaş vermekten menedebilir, bu da dünya diplomasisi ve politikasının tamamiyle güç eksenine kayacağını gösteriyor. Chamayou, buradan yola çıkarak da, dronun dünyadaki politika dengelerini sarsıp, kısırlaştıracağını ve “yaşamın” özünün “plastikleşeceğini” öngörüyor.

Gerilla savaşlarının sonu

Zayıf kuvvetlerin, gayri nizami harp tekniklerini, düzenli bir orduya karşı uyguladığı “yıpratma savaşı” olarak tanımlanabilecek gerilla savaşı, dronlarla birlikte sona ereceği düşünülüyor. Düzenli orduların, kent ve kırsalda yaşadığı çatışmalarda, özellikle “insaniliği” nedeniyle en çok zorlandığı savaş türü “gerillalara” karşı verilen savaş olarak görülebilir. Devletlerin, savaşırken adil olması uluslararası hukuk çerçevesinde beklenir ve aksi durumlar da cezalandırılır. Dron ile bu durumu tamamen gerilla aleyhine çevirmek hedefleniyor ve dronlaştırılmış “insan avıyla”, antiterör söyleminin büyük başarısı olarak lanse ediliyor.

“Çanlar kimin için çalıyor’dan bir atıf”

Ernest Hemingway’in, “Çanlar kimin için çalıyor?” adlı kitabında 1936 ile 1939 yılları arasında gerçekleşen, Almanya'nın II. Dünya Savaşı öncesi provası olarak addedilen İspanya İç Savaşında dağlarda savaşan bir gerilla grubunun hikâyesini anlatıyor.

Hemingway, kitabın bir bölümünde gerillaların savaş uçağı gördükleri zaman düştükleri korku ve dehşeti anlattığı satırlardan bazıları şöyle:

“Görmüyor musun, az önce bir alay uçak geçti, bir bomba atarlarsa duman oluruz. Gökyüzünden öyle korkunç bir gürültüyle geçiyorlar ki, sadece bu gürültü insanı mahveder. Bir de sen bana kalkmışsın, işi ciddiye al diyorsun. Ben işi senden daha fazla ciddiye alıyorum, merak etme.

‘Kadın, ‘Bizde her şey var,’ dedi. ‘Bir korku yoktu, uçaklar geçtiğinden beri şimdi o da var. Nereye gittiler dedin sen?’

Robert Jordan fincanına bir parça süt koydu, kutunun ağzını fincanına sürerek sildi ve açık bir renk alıncaya kadar kahvesini karıştırdı. "Bana kalırsa bir hava meydanını bombalamaya gidiyorlar. Belki de Escorial'a veya Colmenar'a gidiyorlardır.

Pablo, ‘Buradan uzaklaşsınlar da nereye giderlerse gitsinler,’ dedi. Kadın, "Peki ama, şimdiye kadar bu uçaklardan hiç görmemiştik, hiç bu kadar çok uçak gelmemişti,' dedi. "Şimdi niçin geldiler acaba? Taarruz mu yapacaklar acaba?”

Hemingway’in güçlü kaleminde ele aldığı gerillaların savaş uçağı korkusunun bağlamı; günümüzde de dronların yeni çağda savaşa nasıl bir etki yaratacağını, güçsüz savaş gruplarına salacağı yadsınamaz korkuyla da kurulabilir.

Felsefe Profesörü Cengiz Çakmak, dron için, “Dron, bal yapmayan erkek arı, asalak anlamına gelir. Post-human çağı da eşek arısı çağıdır.” diyerek dronun yeni bir çağ başlattığına işaret ediyor.

Habernediyor.com / Safa Kaçar

Yorumlar (0)