Türk mühendisler geliştirdi: Deprem riski aza indirilecek

İzmir'deki bir grup Türk mühendis, 'Deprem Kara Kutu Sistemi' adlı bir proje üzerinde çalıştı. Bu projenin geliştirilmesiyle, deprem öncesi, o anı ve sonrasında risk oluşturabilecek 4 faktör tespit edilerek, olası tehlikelerin önlenmesi hedefleniyor.

BİLİM-TEKNOLOJİ 28.04.2024, 17:58 Melina Ay
Türk mühendisler geliştirdi: Deprem riski aza indirilecek

İzmir'deki bir grup Türk mühendis, uçaklarda bulunan ve uçağın düşmesini engelleyen 'kara kutu' teknolojisinden ilham alarak 'Deprem Kara Kutu Sistemi'ni geliştirdi. Bu sistem, deprem öncesi, sırası ve sonrasında oluşabilecek 4 risk faktörünü tespit ederek muhtemel tehlikelerin önlenmesini amaçlıyor. Ayrıca, sistemin bir parçası olarak binada bulunan kişilerin konumları önceden kaydedilerek, bu bilgiler Afet Koordinasyon Merkezi'ne iletiliyor. Böylelikle, enkaz altında kalan kişilerin kurtarılması için hayati bir avantaj sağlanıyor.

“Yüzde 90'ı deprem riski altında”

Projenin başlangıç aşamasını açıklayan 9 Eylül Üniversitesi Deprem Merkezi Kurucusu Prof. Dr. Zafer Akçığ, “Ülkemizin yüzde 90'ı deprem riski altında. Kentsel dönüşüm süreci uzun bir zaman alıyor ve tamamlanması için daha çok çalışmaya ihtiyaç var. Deprem riskinden kaçamayız ve yıkımlardan tamamen kurtulmak şu anda mümkün değil. 6 Şubat depremleri gibi acı olaylarda yaşanan bir sorun da önümüze çıktı; ‘Enkaz altında kalan insanların ilk 72 saat içinde ulaşılamaması’. Bu durumda, 'onları nasıl kurtarabiliriz?' ve 'nasıl canlı çıkarabiliriz?' sorularını sormamız gerektiğini düşündük. Projemizde, deprem öncesi, o anı ve sonrasını ele alıyoruz. Önceden, daha iyi mikro bölgeleme ve çalışmaları yaparak bilimsel verilere dayalı bilgiler elde ediyoruz. Bu bilgileri araştırmacıların ücretsiz olarak kullanabilmesi için kamuoyuyla paylaşıyoruz. Deprem anında ise, eğer bina yıkılmadıysa, deprem büyüklüğüne göre bir ölçek belirliyoruz” dedi.

“Tehlikelerin önüne geçiyoruz”

Akçığ, iki ayrı kara kutunun varlığından bahsederek, “Bu kara kutulardan biri yerde, diğeri ise çatıda bulunuyor. Alt kısımdaki kara kutu, depremi tespit ettiğinde dört önemli işlem gerçekleştiriyor. İlk olarak alarm veriyor, ardından su ve doğalgazı kesiyor. Daha sonra, asansörleri stabil hale getirip insanların sıkışmaması için park pozisyonuna getiriyor. Son olarak, ana vanadan apartmana kalan doğalgazı kesiyor. Böylece yangın ve su baskını gibi tehlikelerin önüne geçiyoruz” açıklamasında bulundu.

“Canlıların yerini tespit ediyor”

Sistemin, bir yıkım olmadığında 10 dakika içinde yeniden devreye girerek çalışmaya başladığını söyleyen Akçığ, şu açıklamalara yer verdi:

“Eğer bir yıkım algılanırsa, çatıda benzer özelliklere sahip bir aparatımız daha bulunuyor, her ihtimale karşı. Alt kısımdaki kara kutu, kendini kapatıyor ve görevini yukarıdaki kara kutuya devrediyor. Her dairede bulunan sensörlerimiz, yukarıdaki kara kutunun devreye girmesini sağlıyor. Kara kutular, insan nefesine, nem basınç değişimlerine ve karbondioksit tüketimine duyarlıdır. Bu sayede canlıların bulunduğu alanları, paralel GPS'lerle birlikte 25-50 santimetrelik bir hata payıyla tespit ederek kurtarma ekiplerine bilgi iletiyor. Ayrıca, baygın olan kişilerin de yerlerini tespit edebiliyor.”

Binaya giren ve çıkan kişi sayısı kayıt ediliyor

Sistem kapsamında daha önce yapılan çalışmalarla binadaki kişi sayısının önceden belirlendiğini belirten Akçığ, “Giriş-çıkışlardan kaynaklı gelen ve giden kişilerin sayısıyla birlikte, binada kimlerin bulunduğunu biliyoruz. Örneğin, deprem tatil dönemine denk geldiyse veya iş hanı boş bir zamanda oluştuysa, öncelik değişiyor. Bu durum, binada az sayıda kişinin bulunmasından kaynaklanıyor. Öncelikle yoğunluk olduğu bölgeleri tespit edip bu bölgelerdeki kişileri hedef alıyoruz” diye konuştu.

“Acıyı hafifletmeyi hedefliyoruz”

Deprem sırasında önceliğin canlılar ve baygınlar olduğunu belirten Zafer Akçığ, ek olarak şunları dile getirdi:

“Dolayısıyla, 72 saat veya 96 saatten sonra canlı kurtarma umudu tükendiğinde, amacımız naaşları bütün çıkarabilmektir. Enkaz altından çıkarılan parçaları en aza indirerek, ailelerin acısını bir nebze olsun hafifletmeyi hedefliyoruz. Bu çabaların temelinde yatan ana fikir budur”

Yorumlar (0)