Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolları

İmkansızlıkların revaçta olduğu Erken Cumhuriyet Dönemi'nde, Türkiye'nin demiryolu yatırımları, devletçilik ilkesi ve Trabzon Nutku'nu içeren haberimizi sizlerle paylaşıyoruz...

GÜNDEM 29.10.2022, 09:32 29.10.2022, 09:35
Erken Cumhuriyet Döneminde Demiryolları

Sanayi devriminden sonra, demiryolu ağı projesi ilk olarak 1830'lu yıllarda İngiltere'nin öncülüğünde başladı. Ardından tüm dünyaya yayıldı. Kitlesel üretimin önem kazandığı sanayi devriminin ardından yayılan demiryollarının yarattığı ticaret ağı ile kitlesel üretim çok daha büyük önem kazandı. Bu vesileyle de fabrika sayısı daha da arttı ve bu da büyük bir istihdam artışına sebep oldu.

Demiryollarının artışının sağladığı bu ticaret ağı sadece fabrika ve istihdamın artmasıyla, ithalat ve ihracatı artırmadı, aynı zamanda da sosyokültürel alanları da genişletti. Lojistiğin gerektiği her durumda; savaşa asker ve mühimmat sevkiyatı, ara mal, ham madde, tekstil, tarım ürünleri, madencilik gibi birçok konuda etkin oldu ve demiryolu sirkülasyonu arttıkça, üstünlükler de arttı.

Osmanlı "demir miladı" adını verdiği, 211 kilometrelik Kahire-İskenderiye Demiryolu hattının imtiyazının verilmesiyle demiryolu projesini başlattı.

1856 yılı ile 1922 yılı arasında Osmanlı topraklarına hatlar inşa etmeye başladı, toplamı 8619 kilometre olan hatlar ise şöyle:

Rumeli Demiryolu 2383 kilometre - normal hat

Anadolu - Bağdat Demiryolu: 2424 kilometre - normal hat

İzmir - Kasaba ve uzantısı: 695 kilometre - normal hat

İzmir - Aydın ve ara istasyonlar: 610 kilometre - normal hat

Şam - Hama ve uzantısı: 498 kilometre - dar ve normal hat

Yafa - Kudüs: 86 kilometre - normal hat

Bursa - Mudanya demiryolu: 42 kilometre - dar hat

Ankara - Yahşiyan demiryolu: 80 kilometre - dar hat

Cumhuriyetin ilân edilmesiyle birlikte artış gösteren demiryolu ağları

(Fotoğraf 19 Kasım 1936 tarihinde ilk defa kullanılmaya başlayan ilk kömür treninden.)

İmkansızlıkların revaçta olduğu; yurttaşların açlık, kıtlık gibi temel ihtiyaçların karşılanılmasında zorlandığı yıllarda, demiryolu inşâsı hızla II. Dünya Savaşı'na kadar büyük bir hızla devam etti. Bu dönemin bu derece ivmeli olmasının nedeni Erken Cumhuriyet Dönemi'nin 1932 ve 1936 yılları arasındaki ilk beş yıllık sanayileşme planlarının odağında; demir-çelik, kömür ve makine gibi temel endüstriyel özelliklere atılıma öncelik veriliyor olması olarak tanımlanıyor. Bu atılımın pratikte güçlenebilmesi için; kitlesel ürün yüklerinin en optimal şekilde taşınması gerekiyordu. Bu nedenle de demiryolu yatırımlarına ağırlık verildi.

Doğu ve Güneydoğu’nun Türkiye’nin kalbi Ankara’da birleştirme politikası; 1927’de Kayseri’de, 1930 yılında Sivas’ta, 1931’de Malatya’da, 1933’te Niğde’de, 1934’de Elazığ’da, 1935’te Diyarbakır’da, 1939’da Erzurum’da vuku buldu.

1923 - 1950 yılları arasında 3578 kilometrelik demiryolu inşa edildi

Aslında bu 3578 kilometrelik demiryolu hattının, 3208 kilometresi 1940 yılına kadarki süreçte tamamlandı. II. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla bu yapım yavaşlatıldı. Milli ekonomiyi diriltme ve Cumhuriyeti güçlendirme politikaları kapsamında demiryolu hattına verilen önem iki başlıkta inceleniyor. Birincisi, parasal güçlüklere rağmen, yabancı şirketlerin elindeki demiryolu hatlarını satın alıp millileştirmek ve devletçilik politikasına uyarlamak; ikincisi ise, Türkiye'nin batısında yoğunlaşmış demiryolu hatlarını, orta ve doğu bölgelere de uzatmak olarak amaçlandı. Bu vesileyle de üretim merkezlerine dağıtımın sağlanacağı ana hatlar oluşturuldu.

Cumhuriyet ilânından önce demiryollarının yüzde 70'i Ankara - Konya'nın batısında idi. Erken Cumhuriyet Dönemi'nin amaçladığı ana hat ile, demiryollarının yüzde 78,6'sı doğuya döşendi. Fabrika ve kuruluşlara yapılan iltisak hatlarıyla, demiryolu üretimin en önemli kanallarından biri haline geldi. Bu oran günümüz demiryolu hatlarında yüzde 46 batı, yüzde 54 doğuda olarak dengeli bir şekilde dağılıyor.

Atatürk'ün trenleri

İşte Mustafa Kemal Atatürk'ün Trabzon Nutku (15 Eylül 1924)

"EFENDİLER! VATANIN BİRLİĞİNİ, HÜRRİYET VE İSTİKLÂLİNİ TEMİN EDEN MİLLETİMİZİ CUMHURİYET İDARESİNE KAVUŞTURAN İNKILÂBIMIZ, İKTİSÂDÎ REFAH VE SAADETİMİZİ MEDENİYET ÂLEMİNDE LÂYIK OLDUĞUMUZ MEVKİİ DE TEMİN EDECEKTİR. BU ÇOK FEYİZLİ, AHALİSİ ZEKİ, MÜTEŞEBBİS, ÇALIŞKAN OLAN TRABZONUMUZU AZ ZAMANDA DAHİLE DEMİRYOLUYLA BAĞLANMIŞ, GÜZEL RIHTIM VE LİMANLA TEÇHİZ EDİLMİŞ GÖRMEK ARZULARIMIN SONUCUDUR. TRABZON, TÜRK CAMİASINDA CUMHURİYETİN ZENGİN, KUVVETLİ, HASSAS, PEK MÜHİM DAYANAK KAYNAKLARINDAN BİRİDİR. BÖYLE BİR CUMHURİYET ŞEHRİ ELBETTE LÜZUMLU GÖRDÜĞÜ BÜTÜN BAYINDIRLIK VE İLERLEME SEBEPLERİNE MÂLİK OLACAKTIR. SÖZLERİME NİHÂYET VERİRKEN MUHTEREM TRABZONLULARA MUHABBET VE HÜRMETLERİMİN VE GÖSTERDİKLERİ SAMİMİ HİSSİYATTAN DOLAYI FİKİRLERİMİN ULAŞTIRILMASINA ELÇİLİK BUYURMANIZI RİCA EDERİM”

Yorumlar (0)