Abdülhamit Gül'den suçlamalara net cevap!

Yargının verdiği, toplum vicdanını rahatsız eden kararlarda Adalet Bakanlığının suçlanmasına Abdülhamit Gül'den cevap geldi. Klavye başında sosyal medyada her gün kendisine tutuklama ve tahliye siparişi verenlere seslendiğini belirten Gül; Adalet Bakanının savcı ve hakim cübbesinin olmadığını, görevi süresince de o cübbeyi giymediğini ve giymeyeceğini vurguladı.

GÜNDEM 21.01.2021, 11:04 22.01.2021, 09:35
Abdülhamit Gül'den suçlamalara net cevap!

Dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 45 gündür hastanede yatan annesine Twitter'da küfreden alçağın mahkeme tarafıdan serbest bırakılmasına isyan etmiş ve "Bakan olsam ne yazar? Devlet ve millet işleriyle boğuşurken anasının namusuna sahip çıkamamak ne ifade eder?" ifadelerini kullanmıştı.

Süleyman Soylu'ya binlerce destek mesajı gelirken, yasama-yürütme ve yargı erklerini birbirinden ayırt edemeyen bazı kullanıcılar ise "öldürülen kadınların ve onların gözü yaşlı annelerini anlamışsınızdır" denilerek, hem İçişleri Bakanı hem de Adalet Bakanı "tecavüzcülere ses çıkarmamak", "tecavüzcüleri korumak" ve "yargıyı hizaya getirmemek" gibi mesnetsiz ve haksız suçlamalarla suçlanmıştı.

İki tecavüz konusu

Konunun "tecavüz" üzerine evrilmesinin sebebi ise aynı gün yaşanan iki ayrı vaka idi. Vakanın ilkinde Murat K. isimli bir şahıs, 29 yaşındaki bir çocuk annesi Ç.Y. isimli kadına saatlerce tecavüz ettiği, alıkoyduğu, darp uyguladığı, genç kadının annesine telefonda "Kızına şu an etcavüz ediyorum" dediği kanıtlanmasına rağmen mahkeme tarafından salıverilmesi idi.

İkinci olay ise öz yeğeni olan 17 yaşındaki Z.Ç'ye tecavüz eden Osman Ç'nin mahkeme tarafından serbest bırakılması ve cezaevi dışında akrabaları tarafından davul ve zurnalarla karşılanması idi.

Yürütmeden gelen isyanlar!

Yasama, Yürütme ve Yargı erklerinin bağımsızlığı ilkesi sebebiyle Yürütme'nin mensupları olan Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı, erkler arasında sıkça sürtüşme yaşanıyor algısı yaşanmaması için çoğu zaman sessiz kalmayı yeğeleyip ayrıntılı yorum yapmaktan kaçınsalar da zaman zaman erkler arasındaki sıkıntı, bazı uygulamalar ve kararlar sebebiyle gün yüzüne çıkıyor.

Öyle ki Anayasa Mahkemesi Üyesi Engin Yıldırım'ın AYM binasının gece çekilmiş fotoğrafını paylaşarak "Işıklar yanıyor" tweeti atması, yargının "Yüce Divan" imasıyla yasama ve bilhassa yürütme üzerinde tehdit dili kullanması, yürütmenin mensubu İçişleri Bakanlığından "İçişleri Bakanlığının ışıkları yanıyor" tweetiyle cevap verilmesine yol açmıştı. Bu bir anlamda bir erk'in, diğer erk'e "yerini bil" cevabıydı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da sıkça olmamakla birlikte "Yakalıyoruz, bırakıyorlar" diyerek üstü kapalı biçimde yargıya sitemde bulunduğu zamanlar olmuştu. Aynı şekilde annesine hakaret eden kişinin serbest bırakılmasına verdiği tepki de bir İçişleri Bakanı tepkisi değil, acılı bir evladın verdiği tepki olarak görülüyor.

Abdülhamit Gül'den "erk" vurgusu!

Yargı kararlarında sıkça eleştirilen Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, bir anlamda "Yargı bağımsızdır. Kararları ben vermiyorum." anlamına gelecek bir açıklama yaparak, Adalet Bakanının savcı ve hakim cübbesinin olmadığını, görevi süresince de o cübbeyi giymediğini ve giymeyeceğini vurguladı.

Görevi boyunca hakim ve savcı cübbesi giymediğini belirterek, "yargı erkinin işine karışmadığını" anlatmak isteyen Abdülhamit Gül, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde her alanda reformları yapmayı sürdüreceklerini belirterek, toplum vicdanını yaralayan kararlara karşı atılacak adımların ipucunu verdi. Gül, "Çünkü insan ve insanlık onuru her şeyin üzerindedir." ifadesini kullandı.

Bu konuşmayı Ankara Hakimevinde gerçekleştirilen "5. Yılında İstinaf Mahkemeleri Değerlendirme Toplantısı"nda yapan Abdülhamit Gül, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir hukuk devleti olduğunu, burada kanunların, kuralların ve usullerin işlediğini kaydederek, klavye başında sosyal medyada her gün kendisine tutuklama ve tahliye siparişi verenlere seslendiğini belirtti. 

Adalet Bakanı'nın görevi ne?

Yasama, yürütme ve yargı erklerinin görev ve yetkileri incelendiğinde, toplum vicdanını yaralayan her yargı kararında Adalet Bakanı'nın suçlanmasının doğru olmadığı ortaya çıkıyor.

Adalet Bakanlığının görev ve yetkileri özetle şu şekilde tanımlanabilir:

"Çıkarılan kanunlarla mahkemeler açmak, mahkemelerin teşkilatlanmasını sağlamak, icra ve iflas daireleri, ceza infaz kurumları gibi her tür ve derecedeki adalet kurumlarının planlamasını sağlamak, tüm bunları 'idari görevleri yönünden' gözetlemek, denetlemek ve geliştirmek."

Burada dikkat edilmesi gereken ifade ise "idari görevleri yönünden" bölümü.

Yani Adalet Bakanı, yeni mahkemeler kurar, teşkilatlandırır, geliştirir fakat gözetim ve denetimi sadece "idari görevler yönünden" yapabilir.

Yorumlar (0)