Putin Ortadoğu liderliğine mi soyunuyor?

Son zamanlarda Putin'in izlediği politikalar ve "Üçlü Zirvedeki" tavırları, Rusya'nın Ortadoğu'da problem çözücü kimliğine soyunduğunun göstergesi olabilir.

DÜNYA 19.09.2019, 10:38 20.09.2019, 04:10
Putin Ortadoğu liderliğine mi soyunuyor?

Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Suudi petrol rafinerisine yapılan saldırıların ardından Rusya hava savunma sistemlerini Suudi Arabistan’a satma teklifi, her ne kadar İran lideri Hasan Ruhani’ye kahkaha attırsa da bazı kesimler tarafından komiklikten öte ciddi bir teklif olarak görülüyor. Bazı uzmanlara göre, Putin bu teklifiyle aslında tüm Ortadoğu'yu, Rusya'yla müttefik olmanın ABD ile işbirliği yapmaktan daha etkili olduğuna iknâ etmeye çalışıyor olabilir.

"Yeni bir mafyanın doğuşu"

Rus medyasında Putin'in bu teklifi yeni bir mafyanın doğuşuna benzetildi. Trump'ı tembel ve riskten uzaklaşan mevcut kral olarak gösteren Ruslar, Putin'i ise ucuz silah satmaya çalışarak sokaklarda adından ciddi anlamda söz ettirmeye başlayan yeni bir mafyaya benzetti. 

“Suudiler akıllı, devletçi bir karar vermeli”

Bilindiği üzere Pazartesi günü Putin, Ruhani ve Erdoğan ile Suriye ihtilafı konusundaki "Üçlü Zirve" için Ankara'daydı. Putin, Kuran'a ve Müslüman geleneklerine sürekli atıfta bulunarak uyum sağlamak adına her türlü çabayı sarf etti. Putin zirvede “Allah’ın sözlerini hatırlayınız, siz düşmansınız ama Allah sizin gönüllerinizi barıştırdı ve sizi dost yaptı. Kuran şiddetin ancak akrabasını savunurken kabul edilebilir olduğunu söylüyor." diyerek bu coğrafyalara yakınlaştığının mesajını verdi. Putin'in Kuran konusundaki bilgisi ise Rus kaynaklarınca şüpheli olarak görüldü ve Kuran'ı kendi arzularına göre değiştiriyor şeklinde yorumlandı. Putin ayrıca “Suudiler akıllı, devletçi bir karar vermeli” mesajını vererek İran’ın 2016’da envanterine eklediği S-300’leri ve Türkiye'nin yakın zamanda satın aldığı daha modern S-400'leri pazarlık masasına koydu. Suudi rafinerisine yapılan son saldırıya değinen Putin hava savunma sistemlerinin Suudi Arabistan altyapısını güvenilir bir şekilde koruyacağını ifade etti.

Rusya uzunca bir süredir Suudi Arabistan'a S-400 füze savunma sistemlerinden satmaya çalışıyordu. Ayrıca Rusya, Katar'a da füze tekliflerini sunmuştu. Teorik olarak bunlar güçlü silahlar olmasına karşın, Ne S-300 ne de S-400 şu ana kadar herhangi bir sıcak savaşta kullanılmadı. Kullanmaya en yakın isim Suriye lideri Beşar Esad'dı ancak yaygın kanıya göre bu tür sistemleri edinmekteki esas amaç düşman uçaklarını ve füzeleri vurmanın yanısıra olası bir kriz durumunda Rus desteğini alabilmek. Bu teoriye göre Türkiye'nin de S-400 alımları, ABD'nin izleyeceği olası bir Ankara karşıtı politikada Rusya'nın gücünü yanına almak olarak görülebilir. 

Yöneticiler lehine müdahale

Rusya’nın Ortadoğu'da silah satarak problem çözücü rolüne soyunması, Kremlin’in Suriye'de Esad’ın zaferine yardım eden nispeten düşük maliyetli fakat oldukça etkili müdahalesinin başarısına dayanıyor. Putin'in Suriye'deki müdahalesi, kısmen, Ortadoğu rejimlerine yapılan bir teklif olarak görülebilir. Rusya yaptığı hamlelerle, istenirse Ortadoğu'daki iç karışıklıklara görevdeki yöneticiler lehine müdahale edebileceğini kanıtlamış gibi gözüküyor. 

ABD ise bu avantajların hiçbirini sunmuyor. Başkan Donald Trump, tam anlamıyla ABD askerlerini yurt dışına göndermek istemiyor, hatta Amerika dışındaki askerlerini geri çekme uğraşı içerisinde denilebilir. Trump yeni savaşlar başlatmak yerine Ortadoğu ülkelerinden Amerikan askerlerini çıkarmaya yönelik hamleler yapıyor. Şu anki Demokratik adayların neredeyse tümü barışçıl bir politika izleyerek Afganistan’dan hızlı bir şekilde çekilmeyi destekliyor ve ABD’nin Suudi Arabistan’a Yemen’deki karışıklık sebebiyle sağladığı lojistik desteği sonlandırmasını istiyor. ABD halkı, Vietnam, Irak ve Afganistan fiyaskolarından sonra denizaşırı askerî müdahalelerden ve savaşlardan bıkmış durumda. Dolayısıyla başkanlık seçimi arefesinde Trump’ın yapacağı hamleler sandıkta belirleyici olacağa benziyor. Rusya’nın bu konuda avantajı ise Putin’in halkın ne düşündüğünü çok umursamadığı gerçeği olarak göze çarpıyor. Rus kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Kremlin’e yakın özel askerî şirketlerin kullanılması olası bir sorun anında reddedilebilirliği artırıyor ve Moskova’nın elini güçlendiriyor.

Washington ile Moskova'nın farkı 

Putin aynı zamanda müttefiklerine ya da “müşterilerine” ülkelerini nasıl yöneteceklerini anlatmıyor. Esad Suriye’deki iç savaş sebebiyle çoğunluk tarafından eli kanlı olarak görülse de Putin'e göre “meşru” hükümdar. Suudi Prens Muhammed bin Selman tüm dünyayı ayağa kaldıran Cemal Kaşıkçı cinayetinden sorumlu olabilir ancak Putin, dostça ilişkilerini devam ettirme konusunda tereddüt yaşamışa benzemiyor. Kremlin'in Beyaz Saray'dan bir diğer farkı da bu noktada kendini gösteriyor. ABD’nin yardımları ya da müdahaleleri çoğunlukla büyüklüğünü göstererek ya da rejim değişikliğini doğrudan destekleyerek gelir fakat Putin yöneticilerin yanında olarak meşru liderler olduğunu ve gelenekleri desteklediğini söylüyor.
 
Rusya ile Suudi Arabistan doğal müttefik

Rusya’nın İran’a yakınlığı, özellikle rafineri saldırılarından İran’ın sorumlu tutulmasının ardından Suudi Arabistan’ı rahatsız edici bir faktör olarak görülebilir. Öte yandan Rusya, ABD'li petrol ve doğalgaz operatörlerinin yol açtığı dalgalanmalara karşı küresel petrol pazarını korumakta Suudi Arabistan’ın doğal müttefiki olma özelliğini taşıyor. Ayrıca, Riyad ile Moskova’nın yakın olması İran’ın provokasyonlarına son vermenin bir yolu olabilir; çünkü Moskova, ABD’nin yaptığı gibi yaptırımlar uygulamak yerine dengeyi sağlamak adına Tahran’la iletişime geçebilecek potansiyeli taşıyor.

Kısa vadede olası değil!

Suudi Arabistan’ın ABD ile uzun süredir devam eden ittifâkını Putin’in doğrudan ya da dolaylı yaptığı cazip tekliflere rağmen sonlandırması kısa vadede olası gözükmüyor. Ayrıca Putin’in Esad’a verdiği desteğin bir başka lider için de geçerli olup olmayacağını söylemek şu an için mümkün değil. Öte yandan, ABD askerî gücünü daha fazla sıcak savaşta kanıtlamış durumda. Hem Rusya’nın bugünkü silah gücünün ABD’den zayıf olması, hem de Putin’in müşteri kazanmaya çalıştığı silahların her ne kadar testleri yapılmış olsa da aslında gerçek bir savaşta kullanılmamış olması tarafların yapacağı seçimlerde kilit rol oynuyor.

Ancak orta ila uzun vadede, Ortadoğu’daki güç mücadelesinin Rusya’dan ziyade ABD’nin alacağı tavra bağlı olarak değişeceği ifade ediliyor. Geçtiğimiz dönemde Trump’ın İran’a karşı eylemleri çok etkili olmamıştı, günümüzde Suudi Arabistan rafineri saldırılarının İran tarafından yapıldığının somut kanıtlarla desteklenmesi Washington'ın İran politikasının ne olacağını düşündürüyor. Öte taraftan, ABD'nin Suudilere destek sağladığı Yemen çatışması hâlâ devam ediyor. Washington’ın hasım olarak gördüğü Esad, Suriye'nin çoğunu hâlâ kontrol ediyor. Ve Türkiye, S-400 satın alımıyla ABD ile âdeta karşı karşıya gelmesine karşın henüz herhangi bir olumsuz sonuç yaşamadı. Putin’in ise tüm bunları gördüğü ve hamlelerini planlı olarak yaptığı düşünülüyor. 

Yorumlar (0)