habernediyor.com

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'o fotoğrafı' işaret etti: "İBB hesap vermeli!"

GÜNDEM

Suudi Arabistan ziyareti esnasında, iki devlet arasındaki savunma sanayi konusunda birtakım anlaşmalar yapılabileceğinin de gündeme geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yatırımcılarımızı Suudi Arabistan'la bir araya getirecek etkinliklerle büyük bir ekonomik potansiyeli yeniden harekete geçirmek için mutabık kaldık." açıklamasını yaptı. Öte yandan bir gazetecinin, İBB'de sosyal yardım uzmanı olarak görev alan bir kişinin, elinde uzun namlulu bir silah ve teröristlerle çekilmiş bir fotoğrafının kamuoyuna yansıdığını hatırlatması üzerine Erdoğan, "Her şeyden önce bu fotoğraf bir ispattır, delildir. İBB'nin bunun hesabını vermesi lazım." açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yanındaki heyetle beraber Suudi Arabistan’da birtakım temaslarda bulundu. Yurda dönüş esnasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, uçaktaki gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

“Kral Selman’ın davetine icabet ettik”

Soru – cevap bölümüne geçmeden evvel Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeleri yaptı:

“Hadimul Harameyn ve Şerifeyn, Kral Selman’ın davetine icabet ederek Suudi Arabistan’a düzenlediğimiz resmi ziyaretimizi başarıyla bitirdik. İlk gün, hem Kral Selman hem de Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’la Cidde’de bir araya geldik. Gündemimizde bulunan meseleleri ve ikili ilişkilerimizin bütün boyutlarını kendileriyle gözden geçirdik. Uluslararası ve bölgesel konularla ilgili fikir alışverişinde bulunduk. Önümüzdeki süreçte ilişkilerimizin geliştirilmesi adına atabileceğimiz adımlar konusunda konuştuk. Bu çerçevede, Suudi Arabistan’ın istikrarına ve güvenliğine yönelik desteğimizi yineledim. Kendi güvenliğimizi, Körfez bölgesinin güvenliğinden farklı görmediğimize dikkat çektim. Ticari ilişkilerimizin hızlı bir şekilde toparlanması, gümrüklerdeki problemlerin giderilmesi, müteahhitlerimizin alabileceği yeni projeler, yatırımlarımızın teşviki, esas konularımızı teşkil etti. Savunma sanayiine ilişkin neler yapabileceğimizi de konuştuk. Tabii ki Suudi Arabistan’da bulunan şirketlerimizin ve vatandaşlarımızın problemlerini de görüştük. İki ülke yatırımcılarını ve iş adamlarını bir araya getirecek etkinliklerle birlikte büyük bir ekonomik potansiyeli yeniden harekete geçirmemiz konusunda mutabık kaldık. Öte yandan, 2030 EXPO adaylarından biri de Suudi Arabistan. Bu anlamda Türkiye olarak biz de kendilerini destekleyeceğimizi bildirdik. EXPO 2030’un Riyad’da gerçekleştirilmesi için kendilerinden yana desteğimizi vereceğimizi ilettik.”

“Karşılıklı uçak seferleri yeniden başlıyor” 

Erdoğan, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

“Tarifeli ve karşılıklı uçak seferlerinin yeniden başlayacak olmasından dolayı memnuniyetimizi ilettim. Turizmin teşvik edilmesi konusunda verdiğimiz önemi belirttim. Suudi yetkililerinin salgın önlemlerini hafifletmesiyle beraber bu yıl vatandaşlarımız, umre ve hac ibadetlerini yapabilecekler. Hac ile ilgili kota zaten açıklandı. Umrede böyle bir kota yok. Umrenin önü açık. Ziyaretimizin, her iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemin habercisi olacağını düşünüyorum. İlişkilerimizin karşılıklı güven ve saygı temelinde geliştirilmesi konusundaki irademizi en açık biçimde ve en üst seviyede sergiledik. Bölgenin istikrarı ve ortak çıkarlarımız için bu çabaları devam ettirme kararlılığındayız. Suudi Arabistan’la ortak çabalarımızın bölgemize ve ülkelerimize hayırlar getirmesini diliyorum. Dayanışma, dostluk ve barış ayı Ramazan’ın, bütün İslam ülkelerinde kenetlenmeye, istikrara, huzura, muhabbet ikliminin tekrar güçlenmesine vesile olmasını umuyorum. Ziyaretimiz boyunca Suudi Arabistan’da bulunan kardeşlerimizden çok büyük yakınlık ve muhabbet gördüğümüzü belirtmek istiyorum. Bir kez daha samimi misafirperverlik aziz kardeşim Kral Selman’ın şahsında bütün Suudi makamlarına teşekkür ediyorum. Yaklaşan Ramazan Bayramı’nın İslam alemine, ülkemize, bütün insanlığa bereket, huzur ve sağlık getirmesini niyaz ediyorum. Bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum.”

SORU: Geçtiğimiz aylarda İran ile Suudi Arabistan arasında Bağdat’ta görüşmeler yapıldı. Bu oldukça önemliydi. Diğer yandan Türkiye’ye de yakınlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yüzde 80 oranında kendi ihtiyaçlarımızı karşıladığımız bir savunma sanayimiz mevcut. Buna ilişkin iki ülke arasında bir model görüşüldü mü?

“Şu anda İran ile birlikte Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantımızı yapmadık. Ancak tabii İran ile Körfez bölgesi arasında bir problemin olduğunu da belirtmem lazım. Yemen konusu özellikle buradaki ayrılığın en kritik meselelerinden biri. Orada da Husiler konusu var. Suudi Arabistan’ın bu açıdan hassasiyeti sürüyor. Ancak biz birtakım hassasiyetleri paylaşmakla birlikte tabii aramızdaki Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantısını da sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Burada herhangi bir problem yok. Fakat Suudi Arabistan’la savunma sanayiine ilişkin özellikle müşterek adımların atılabileceği ile ilgili düşüncelerimizi aktardık. Bu adımlar karşılıklı olmak üzere ülkemizde veya Suudi Arabistan’da yapılabileceği gibi, bu tür adımları üçüncü ülkelerde de atmak mümkün. İşin teknolojisi bizde var. Bunlarda ise sermaye söz konusu. Dolayısıyla sermaye ile teknoloji bütünleştirmek üzere bu adımları atmak mümkün. Bu açıdan artık, bizlerin pazar olmaktan çıkmamız gerekiyor. Üreten olmamız ve bunun haricinde yeni pazarları birlikte bulmamız lazım. Bu açıdan da mutabık kaldık. İslam dünyası, temennim odur ki artık pazar olmaktan çıkar, üreten ve yeni pazarlara açılan bir yerde olur.”

SORU: Suudi Arabistan’a yaptığınız ziyaret, Suriye başta olmak üzere Yemen, Lübnan ve Irak’taki bölgesel savaşların ve krizlerin nihayete ermesi ile ilgili bir başlangıç olabilir mi? Bunu böyle yorumlayabilir miyiz? Çünkü Türkiye, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta çok kritik bir barış misyonunu üstlendi. Bölge halkları da daha çok Türkiye’den bu tarz bir barış misyonu beklentisine girdi. Bu misyonla, Orta Doğu’daki krizlerin sonuca erdirilmesi ile ilgili Türkiye bir öncü olabilir mi?

“Tabii ki yapabilir. Olmaması için hiçbir neden yok. Çünkü Orta Doğu devletleriyle ortak yönlerimiz fazla. Bu ülkeler, her şeyden önce halkı ve yönetimleri Müslüman ülkeler. Ancak dünyada güçlü devletlerden biri, bütün emperyal hedeflerini Suriye’de ve Irak’ta da kullandı. Aynı şekilde yine Avrupa’dan bir ya da iki ülkeyi çekmek üzere tırlarla dolu araç buralara gönderildi. Peki kimlere verdiler bunları? Buradaki terör örgütlerine verdiler. Bu örgütlerle de ciddi manada bizleri rahatsız ettiler, rahatsız etmeyi sürdürüyorlar. Biz bunlara eyvallah etmedik, hiçbir zaman etmeyeceğiz. Irak’ta şu anda bizimle dayanışmada olan, görüşmeleri olumlu yönde gelişen bir Irak hükümeti var. Bu Irak hükümetiyle beraber olumlu adımlarımızı, bölgenin barışı için inşallah atmayı sürdüreceğiz. Suriye’de de biraz daha durum farklı. Suriye halkıyla dayanışma halindeyiz. Onlarla da müşterek adımları orada atacağız. Suriye’nin kuzeyinde malum Türkiye olarak biz, kurduğumuz briket evlerle ciddi anlamda halkın gönlünü kazandık, kazanıyoruz. İlk etapta hedefimiz, burada 100 bin briket ev inşa etmek. Bir hedefimiz var; Oraya Türkiye’den gidenleri ya da o konutlara Suriye’nin içinde yerleşenleri ilk başta oralarda iskan ettirelim, daha sonra ise bunların kendi evlerine taşınmalarını da inşallah sağlayalım. Şu an 60 bin civarında konutu tamamladık. Bu süreci 2+1 konutlarla devam ettiriyoruz. Halkı yanımıza çekerek Suriye’de adımlarımızı atıyoruz, atmaya devam edeceğiz ve onları da yanımıza alarak işimizin daha kolay olduğunu düşünüyorum. Irak’taki hükümetin de bir an önce ilan edilmesini diliyorum. İki başlılık orada söz konusu; bir merkezi yönetim bir de Kuzey Irak’taki durum var. İstihbarat teşkilatlarımız aracılığıyla taraflarla görüşmelerimiz sürüyor. Orada da sonuç inşallah iyi olacak.”

SORU: Dış politika sebebiyle içeride birtakım eleştiriler geliyor. Yani, dış politikaya İsrail, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri denkleminden baktığımızda, muhalefetten söz ediyorum, son dönem gelişmeleri alkışlayanlar var fakat bir yandan da “Bu ülkelere siz kötü yaklaşıyordunuz, bunları eleştiriyordunuz, bugün ne oldu da ilişkileri geliştiriyorsunuz” şeklinde eleştiriler var. İlişkiler, değişen şartlara göre mi şekilleniyor? Değerlendirmeniz nedir?

“Öncelikle şunu görmemiz gerek; Muhalefet, Türkiye’de hiçbir zaman yapıcı bir kesim. Daima olumsuzluklar üzerine kurulmuştur. Hele hele bundan sonraki süreçte mevcut muhalefetten, Türkiye’nin geleceği için olumlu bir tavır beklemeyin. Ortaya ne koyarsanız koyun; bu beyazdır, aktır, ama onlar siyah demekle sorumlu. Ancak son zamanlarda bunu açık ve net bir şekilde görüyoruz. Bu ülkeyi yıkmaya girişen teröristlere ve terör örgütlerine sahip çıkan bir muhalefet mümkün mü? Türkiye’de bu var. Şu anda düşünün ana muhalefetin başında bulunan kişi ve partisi, Türkiye’yi terörize etmeye kalkanlarla birlikte hareket ediyor. Terörün TBMM’deki ayağı olan partinin durumu belli. Bunlarla birlikte hareket ediyor. Bunların neyini değerlendireceğiz? Ne yaparsak, ne kadar başarılı olursak olalım, her zaman bunlar bu işin başarısız olduğunu iddia etmek için kendilerine göre şeyler üretecekler. Varsın onlar bunu yapmaya devam etsinler. Başarıyla devam ettirdiğimiz dış politikamızı kararlılıkla devam ettireceğiz. Dün diyelim ki bir ülkeyle münasebetlerde olumsuzluk yaşanabilir. İlanihaye bu şekilde gidecek diye bir durum yok. Aynı evin içerisinde düşünün ki kardeşler var; kendi aralarında tartışıyor, bir süre sonra da barışıyorlar. Şimdi bizim bölgemizde aynı düşünceleri ve inancı paylaştığımız ülkelerle daha farklı bir ilişkin içerisine girmemiz lazım. Bu süreç de düşman üretmekten çok dost kazanma ve kardeşliğimizi daha da pekiştirme sürecidir. Bunu şu anda başarıyla sürdürmenin çabası içinde olacağız. Uluslararası camiaya bakıldığında, daha önce Amerika’da Trump vardı, Obama vardı. Obama’yla ve Trump’la da ilişkimiz gayet iyiydi ve görüşme açısından aramızda herhangi bir problem yoktu. Peki, aynı durumu Biden ile yakalayabildiniz mi? Hayır. Temennimiz bu değildi. Münasebetlerimizin aslında olumlu yönde çok farklı olduğu bir insan olmasına rağmen istediğinizi alabildiniz mi? Hayır. Dönem dönem tabii bazı görüşmelerimiz oluyor. Fakat bunun daha ileri düzeyde olması lazımdı. Temennim şudur ki bundan sonraki dönemde bunu elde ederiz. Fakat tekrar söylüyorum, AK Parti iktidarı düşman üretmek değil, bu süreci dost kazanma üzerine devam ettirecektir. Bu oyuna ve tezgâha da biz gelmeyiz.”

Kılıçdaroğlu'na tepki: "Bay Kemal'i ciddi anlamda aldatıyorlar"

SORU: Kılıçdaroğlu son olarak ‘Adalet için karanlıktayım’ eylemi başlattı. Elektrik faturasını ödemediği için elektriği kesildi. Bir protesto ve eylem çağrısında kendi seçmenini konsolide ettiğini veya ikna ettiğini düşünüyor musunuz?

Erdoğan: “Zihinsel olarak bu zat, karanlıkta kalmış. Önce bu karanlıktan aydınlığa çıkması lazım. Güya elektriğinin kesik olduğunu öne sürdüğü bir eve gidip milleti yine aldatmaya kalktı. Artık günümüzde, nerede elektrik yok, nerede var, hepsini elektrik sayaçlarıyla tespit ediyorlar. Nitekim elektriğin, o evde de var olduğu tespit edilmiş, biliniyor. Fakat Bay Kemal, bu olayın da maalesef farkında değil. Yani o gitmiş olduğu evin elektriği var mı yok mu haberi yok. Ne yaptığını bilmiyor. Kendi danışmanları da ciddi manada Bay Kemal’i aldatıyorlar, o da çok rahat oyunlara geliyor. Çünkü ufku yok. Bu ufuk karanlık. Bu yüzde onu aydınlatmaya ihtiyaç var.

"Sosyal medya düzenlemesi ile bu işe çekidüzen vereceğiz"

SORU: Elon Musk ile birtakım konularda iletişimde olduğunuza şahitlik ediyoruz. Musk, Twitter'ı satın aldı. Bazı çalışmalarda bulunacak. Örneğin; güvenilirliğini artırmaya çalışıyor, platformu daha güvenilir bir yere dönüştürmek istiyor. Türkiye'nin sosyal medya konusundaki düzenleme çalışmalarıyla benzerlik gösteriyor. Hem Elon Musk ile iletişiminiz hem de Türkiye'deki sosyal medya düzenlemeleri ile ilgili ne söylemek istersiniz?

“Sosyal medya ile ilgili açıkçası yaklaşımım olumlu yönde değil, sosyal medyaya olumlu bakmıyorum. Fakat sosyal medyayı bir kenara atmamız da söz konusu değil. Bu yüzden de gerekli olanı yapmamız gerekiyor. Bu da yasal düzenlemeler… Biz şu anda yasal düzenlemeleri yapmaya çalışıyoruz. Bu anlamda süratle gereken adımları atacağız. Elon Musk 44 milyar dolar ödedi diye Twitter’daki olumsuzluklar meşru hale gelmez. Twitter ile mücadelesinde Trump’ın neler yaşandığını herkes gördü. Daha önce de anlatıyordum, ‘Twitter cıvıtır’ diye. Bunun ne anlama geldiğini şu an yaşıyoruz. Sosyal medyada yalan derseniz var, iftira derseniz var. Hakikatlerin ulaştırıldığı ya da paylaşıldığı değil, tam anlamıyla yalanın, olumsuzlukların, yanlışın, fitnenin, fücurun bulunduğu bir yapı. Elon Musk almış olabilir ancak bundan sonraki dönemde de ülkemizi düşünmek durumundayız. Şu anda yeni yasal düzenlemeyle birlikte bu işe bir çekidüzen vermeyi amaçlıyoruz. Dezenformasyonla mücadele konusunda devlet olarak üzerimize düşeni yapacağız.”

“İBB, hesap vermeli”

İBB'de görev aldığı öne sürülen personelin PKK kampında silahlı fotoğrafının basına yansıması ile ilgili açıklama yapan Erdoğan, "Tabii her şeyden evvel bu fotoğraf bir ispattır. İBB’nin bunun hesabını vermesi gerekiyor. Niye böyle bir teröristi çalıştırdığı, niye teröristlerin başvurduğu kapı olduğu ve onlara mali imkanlar verildiği sorularının yanıtının verilmesi gerekiyor. Tabii ki seçim öncesi verilmiş bazı sözler var. PKK’nın uzantısı olan partiye yönelik sözler var.” açıklamasını yaptı.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.