Hong Kong'daki protestolar - Hükûmetin tepkisi

Haftalardır devam etmekte olan Hong Kong'daki protestolara dair bir rehber. Hong Kong'un özelliği, hükûmet sistemi, protestoların başlangıcı, sonrası, Çin'in protestolara tepkisi ve daha fazlası...

DÜNYA 28.11.2019, 17:36 29.11.2019, 09:13
Hong Kong'daki protestolar - Hükûmetin tepkisi

Hong Kong hükûmeti nasıl yanıt verdi?

12 Haziran'daki büyük protestolardan sonra, Baş Yönetici Carrie Lam, iade yasasını değiştirecek olan tasarıyı süresiz olarak askıya aldı.

Ancak tasarıyı askıya alma kararı, bunu standart bir erteleme taktiği olarak gören pek çok kişiyi tatmin etmedi. Hong Kong'daki insanlar bu durumu "Ertelemeye çalışıyorlar ve böylece Hong Kongluların unutmasını bekliyorlar" şeklinde yorumladı. Lam'in askıya alma hamlesi o zamana dek Hong Kong'da henüz karşılaşılmamış en büyük muhalefet gösterisi olan ve tahminî 2 milyon insanı sokaklara çeken başka bir protesto dalgasının başlangıcı oluyordu.

Böylece protestolar devam etti. 1 Temmuz'da, Hong Kong İngiliz devir teslim yıldönümünde protestocular Yasama Konseyi'ne baskın yaparak büyük tahripte bulundular. 21 Temmuz'da, cop ve sopalarla donanmış beyaz gömlekli bazı insanlar ise bir istasyonda siyah giyen insanlara (protestocular) saldırdı. Saldırı üzerine, eylemciler polisi soruşturma kapsamında yavaş olmakla suçladı ve hatta polisin saldırganlarla biraz fazla samimi olmasından şikayetçi oldu. Birçoğu da saldırganların, Hong Kong'daki "triad" adı verilen mafya benzeri çetelerle bağlantılı olduğuna inanıyordu.

Şehir çapında bir grev 6 Ağustos'ta Hong Kong'da ulaşımı felç etti. 8 Ağustos'ta protestocular, polisin bir öğrenciyi lazer satın aldığı için tutuklamasından sonra meydanlarda toplanarak hep beraber bir lazer gösterisi yaptı.

11 Ağustos'ta da gönüllü bir doktor olduğuna inanılan bir kadın, polis tarafından ateşlenen "bean bag" adı verilen fişekle gözünden yaralandı ve o zamandan beri polis vahşetinin sembolü haline geldi. Protestocular, genellikle kan kırmızısı mürekkeple boyanmış gazlı bezlerle göz bandajı yaptılar tabii şu sloganlarla: göze göz!

Hong Kong polisinin ayrıca, lidersiz bir şekilde ilerleyen gösterilerde kimliklerini saklayan göstericilerin içine gizlice sızarak protestoların seyrini değiştirmekle suçlanıyor.

12 ve 13 Ağustos'ta göstericiler, Hong Kong havaalanını ele geçirerek terminalleri işgal etti. Bazıları duvarlara ve katlara neden yolculara protesto ettiklerini açıklayan işaretler yapıştırırken bazıları da uçuşları bozduğu için özür diledi. Bu eylem, havaalanında kitlesel uçuş iptallerine yol açtı, dünya çapında büyük yankı uyandırdı ve polis çatışmasıyla sona erdi.

Protestolar Ağustos ayı boyunca devam etti. 18 Ağustos'taki bir gösteri de dahil olmak üzere sokaklara yaklaşık 2 milyon kişi çıktı ve takvimler 25 Ağustos'u gösterirken polis ilk kez tazyikli su ve gerçek mühimmat kullandı.

Ağustos ayı sonunda Hong Kong yetkilileri, Şemsiye Hareketi'ni başlatan eylemlerin önemli isimlerinden olan demokrasi yanlısı eylemcileri Şemsiye Devrimi'nin beşinci yıldönümü öncesinde tutukladı.

Baş Yönetici Carrie Lam de, hafta süren yoğun protestolardan sonra bile iade yasasını resmî olarak geri çekmeyi reddetti. 13 Ağustos'ta bir Reuters muhabirinin ona yasa tasarısını geri çekme gücüne sahip olup olmadığını sorduğunda Carrie Lam soruya cevap vermedi ve başka şeylerden bahsederek geçiştirmekle yetindi. Yüzünün düşmüş olduğuysa kameralardan kaçmadı. Bu birçok şeyi açıklıyordu.

Protestocular ve Hong Kong hükûmeti arasındaki çıkmaz çözümlenmeyecek gibi görünüyordu. Ancak 4 Eylül'de Lam, haftalardır süren gösterilerden sonra hükûmetin iade yasasını resmen geri çekeceğini açıkladı.

Lam hükûmetin tamamen kamudaki endişeleri ve gerginliği yatıştırmaya amacıyla bu adımı attığını söyledi. Lam, Hong Kong polisine bağımsız gözlemciler eklemek de dahil olmak üzere bazı ek imtiyazlar sundu. Lam, sorunlarını daha iyi anlamak için insanlarla konuşacağını ve Hong Kong'un sosyal adaletsizliklerinin nedenleri hakkında bir çalışma başlatacağını söyledi.

Aylar süren direnişten sonra, bu Hong Kong hükûmetinden gelen büyük bir imtiyaz gibi görünüyordu. Fakat protestocular yine de memnun değillerdi: çok az ve çok geç...

Uzun süreli ve milyonlarca kişinin sokaklarda olduğu protestolar kapsamında hükûmetin kılını kıpırdatmaması, protestoculara eğer Hong Kong'un benzersiz statüsünü korumak istiyorlarsa kendi liderlerini seçmeleri gerektiğini ve buna hakları olduğunu düşündürdü. Aynı zamanda hükûmetin protestoculara karşı giderek artan orantısız tepkisi  protestoların boyutunu değiştirmiş oldu. Eylül ayında da protestoların ortaya çıkış sebebi olan suçluların iadesi yasa tasarısı, yetkililer ve protestocular arasındaki gerginlikler sebebiyle bazı noktalarda arka planda kaldı.

Protestolar bu şekilde devam etti, bazıları giderek daha şiddetli bir hâl aldı.

Ekim ayı başlarında Hong Kong hükûmeti, protestocuların kimliklerini gizlemek ve kendilerini göz yaşartıcı gazlardan korumak için taktıkları yüz maskelerini yasaklamaya çalıştı. Protestocular yasağa meydan okudu ve bu da yetkililer ve göstericiler arasındaki ilişkilerin ne kadar derinden bozulduğunun bir işaretiydi.

Kasım özellikle kanlı bir aydı. Bir protestocu polis tarafından vuruldu, Pekin'i desteklediğine inanılan bir adam da protestocular tarafından ateşe verildi. Protestocular Hong Kong Politeknik Enstitüsü'nü ele geçirerek polisle acımasız bir çatışmaya girdi. Protestocular polisi uzakta tutmak ve kampüse saldırmasını engellemek için ateşli oklar kullandı. Ancak yetkililer protestocuları kuşatarak göz yaşartıcı gazlar kullandı ve protestocuları gözaltına aldı.

Yorumlar (0)