Kâbuslarını gerçeküstü fotoğraflara dönüştüren sanatçı: Nicolas Bruno

Nicolas Bruno isimli sıra dışı sanatçı, uyku sırasında gördüğü kâbuslarını sürrealist ve kavramsal fotoğraflara çeviriyor.

DÜNYA 26.04.2019, 13:20
Kâbuslarını gerçeküstü fotoğraflara dönüştüren sanatçı: Nicolas Bruno

Uykusundan sıklıkla karabasan görerek uyanan Nicolas Bruno, çareyi bu karabasan; bilimsel adıyla uyku felci sırasında deneyimlediği anları fotoğraf aracılığıyla tekrar yaratmakta buluyor.

Karabasan Nedir?

Uyku sırasında uyanık olup hareket edememe durumu olan ve halk arasında ‘Karabasan’ şeklinde anılan ‘uyku felci’, uykunun rüya görüldüğü kısmı, REM döneminde meydana gelen bir davranış bozukluğudur.

Adına ‘uyku felci’ denmesinin sebebi ise, REM uykusu sırasında kasların tamamen gevşeyerek hareketsiz kalmasıdır. Zihin son derece aktif olduğu halde, kaslar kontrol edilemez durumdadır.

Yedi yaşından beridir uykusu sırasında karabasan gördüğünü ifade eden sanatçı, ilk başlarda kendisine bir rüya defteri oluşturuyor. Rüyalarını önce sembollerle yansıtmaya çalışıyor, ardından ise fotoğrafçılığı kullanıyor.

Fotoğraflarla Yaratılan Kâbuslar

“Dünyanın en iyi insanlarının rüyalarında bile en kötücül şeylere rastlayabilir; kendi kâbuslarınız tarafından işkence görebilirsiniz.” diyen Bruno, 15 yaşlarına geldiğinde bu karabasanların onu her gece rahatsız ettiğini de sözlerine ekliyor. Karabasanların onu her gece rahatsız ettiği vakitlerde lisede olduğunu söyleyen sanatçı, ona ne olduğunu anlayamıyor ve bir depresyon dönemi yaşıyor. Bu durumdan ise bir rüya defteri edinerek kurtuluyor. Korkularını ve kâbuslarını sembollerle somut hale getiriyor. Geceleri rüyalarında neler olduğuna dair hikâyeler yaratarak gerçeküstü bir sanat oluşturuyor.

Kâbuslarını sembolize ettiği fotoğraf çekimlerinde, suyu önemli bir imge olarak kullanıyor. Suyun altında çekilen fotoğraflar henüz uykuda olduğunu yansıtırken, suyun üzerinde çekilen fotoğraflar uyanık olduğunu sembolize ediyor.

Sanatın Tedavi Edici Yönü

Fotoğraflarında başkahraman her zaman kendisi oluyor. Kötü karakteri de, iyi karakteri o canlandırıyor. Nicolas, fotoğraf karelerinin hiçbirinde kaçmaya çalışmıyor ve kafası hep bir şeylerle sarılmış ya da örtülmüş oluyor. Bu durum ise, fotoğrafı görenler açısından tedirgin edici bir his yaratıyor. Tabii, Bruno’ya göre bu yaptıkları onun için bir terapi. Kâbuslarını fotoğraflara taşıyarak kendisini tedavi ettiğine ve davranış bozukluğu ile ilgili olumsuzluğu olumlu bir olguya dönüştürdüğüne inanıyor.

Fotoğrafları istediği gibi çekebilmek için tripod kamera kullanan Nicolas Bruno, çekim anları için zaman aralıkları belirliyor. Böylece aynı fotoğrafta birden çok kez görünebiliyor; kıyafetlerini değiştirip arka planı ayarlayabiliyor. Ardından da fotoğrafları birbirine iliştirerek farklı görünümler yaratıyor.

Her bir fotoğrafı için yepyeni kıyafetler dikiyor; arka planları her bir rüya için ayrı olarak hazırlıyor. Çalışmaları, süre olarak iki günden bir haftaya kadar vakit alabiliyor. Havanın durumu; kapalı ya da açık olması da, belirlediği konsept ve fotoğraf çekimleri için önem taşıyor. Hava istediği gibi olduğunda hazırlamış olduğu kıyafetlerini de yanına alarak ormanın derinliklerine doğru yola çıkıyor.

Kâbuslarını resmetmek yerine dijital fotoğraflara yansıtmasını da ilkokulda gördüğü Photoshop eğitimi ile bağdaştırıyor. Liseye geçtiğinde dijital fotoğrafçılık dersi alan Bruno, ilk çalışmalarında terkedilmiş yerler ve kentsel çürümenin olduğu mekânları siyah – beyaz fotoğraflarda birleştirdiğinden bahsediyor.

Karabasanları ile ilgili çalışmalarını çevrimiçi olarak paylaşmaya başladığında, bu hastalık ile mücadele eden diğer insanların ona ulaştıklarını ve kendi hikâyelerini anlattıklarını söyleyen Nicolas Bruno; fotoğraflarındaki sembollerin başkaları tarafında deşifre edilmesini oldukça heyecan verici buluyor.

Nicolas Bruno, yaptığı işi; “Fotoğraflar, çizim ve heykeller aracılığıyla uyku ile uyanıklık arasında gidip gelen dünyadan kısa kısa korku hikâyeleri paylaşıyorum.” şeklinde ifade ediyor.

Bizlere de onun bu hem gerçeküstü hem de korkutucu olan sanat eserlerini keyifle takip etmek düşüyor.

Yorumlar (0)