Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Kadıoğlu, toplanan toprak numunelerinin kobalt, nikel ve krom değerlerinin bir hayli yüksek olmasının Gölbaşı ilçesindeki Tulumtaş Mağarası'nın direkt olarak okyanus kabuğundaki taşlarla bağlantılı olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi.
"Okyanus bağlantılı"
İlçede maden arama çalışmaları esnasında keşfedilen Tulumtaş Mağarası'nda faaliyetlerde bulunan Kadıoğlu, basın mensuplarına, mağaranın oluşumuna ilişkin araştırmaların sürdüğünü dile getirdi.
Özellikle de kalsiyum karbonatların çözülmesi esnasında okyanus kabuğundan kaynaklanan taşlardan da etkilenerek çözünebilen elementlerin suyla birlikte hareket edip Tulumtaş Mağarası'nın biçimlenmesinde etkin rol oynadığını vurgulayan Kadıoğlu, "Mağaradan alınan toprak numunelerinin kobalt, nikel, krom değerlerinin çok yüksek çıkması direkt olarak, okyanus kabuğundaki taşlarla bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor." diye konuştu.
İncelemelerde mağaradaki farklı özellikler keşfediliyor
Mağaranın suların çekilmesiyle birlikte yaklaşık olarak 5 milyon sene evvel 150 milyon yaşlarındaki Jura yaşlı kayaların çözünmeye başlamasıyla ilk oluşum izinin oluştuğunu kaydeden Kadıoğlu, şu ifadeleri paylaştı:
"An itibarıyla başkent Ankara'nın bulunduğu noktanın bundan yaklaşık olarak 90 milyon sene evvel okyanus, 30 milyon sene evvel deniz ve 5 milyon sene evvel tamamıyla göl, bugün ise karasal bir halde olduğunu görüyoruz. Kentin hem güney kısmı hem de kuzey kısmı okyanus kabuğu taşlarıyla karakterize ediliyor. Etraftaki kayaların bileşiminden de fazlasıyla etkilenen bir çözelti meydana geldiği için okyanus kabuğunun oluşturduğu etkiyi biz, Tulumtaş Mağarası'nın toprağında bileşimsel manada görebilmekteyiz. Mağara, uygulamalı eğitim için önemli bir fırsat. Mağara, kent için de önemli bir fırsat."
"Eğitim galerisine çevrildi"
Tulumtaş Mağarası'nın meydana gelişi esnasında oluşan dikitlerin, sarkıtların hikayesini anlatabilmek amacıyla mağara içine Gölbaşı Belediyesince özel açıklamalı levhaların yerleştirildiğini vurgulayan Kadıoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Yurttaşlarımız ziyaret ederken, yaprak biçimindeki, özellikle lahana biçimindeki yapıların neden ve nasıl meydana geldiğinin açıklamasını bulacaklardır. Buna ek olarak mağaranın en ilginç yönlerinden biri de bazı yapıların kendi kendine oluşmasıdır. Figürlerden bazılarının çözülmeler esnasında meydana gelmesi, mağaranın cazibesini daha da artırmakta, ziyaretçilerin de ilgisini önemli manada çekmektedir. Mağarada ısının devamlı olarak sabit kaldığını saptadık. Mağaranın tesadüf eseri taşocağı açılması, patlamayla birlikte ortaya çıkmış olmasından ötürü, yurttaşların güvenli bir şekilde gezebilmesi amacıyla giriş kısmı çelik konstrüksiyonla desteklenerek kuvvetlendirilmiştir. Mağara, Gölbaşı Belediyesince projelendirilerek bir eğitim galerisine çevrilmiştir. Artık kentin gezilecek yepyeni doğal bir mekanı daha var."