habernediyor.com

Tatlı krizlerine nasıl "dur" dersiniz?

SAĞLIK

"Tatlı krizleri" birçok kişinin çözüm bulamadığı sorunlardan biri. Tatlı krizlerine "dur" demek, zannedildiği kadar zor değil! Beslenme uzmanı Demet Cerit konuya ilişkin yapılması gerekenleri aktardı.

Tatlı krizlerine "dur" demenin hem fiziksel hem de ruhsal sağlık açısından önemine değinen Beslenme ve Diyet Uzmanı Demet Cerit, tatlı krizlerinde öncelikle altta yatan etkenin tespit edilmesi gerektiğini söyledi. 

"Altta yatan etken ortaya çıkarılmalı"

Cerit, "Yoğun stresten regl öncesi sendromuna, hatalı beslenmeden çocukluktan süregelen alışkanlıklara, depresyondan insülin direnci ve hipoglisemi başta olmak üzere bazı metabolik bozukluklara kadar pek çok etken kan şekerinde dengesizliğe ve tatlıya eğilimin artmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla atılması gereken ilk adım, öncelikle herhangi bir sağlık probleminin olup olmadığının araştırılması olmalı. Altta yatan etkene yönelik tedavinin yanı sıra beslenme alışkanlığında yapılacak olan değişiklikler de tatlı krizleriyle başa çıkmada anahtar rol üstleniyor" dedi.

Tatlı krizlerine kalıcı çözüm bulmak için beslenme alışkanlıklarında dikkat edilecek noktalara değinen Demet Cerit, şunları söyledi:

"Rafine un, pirinç, patates, mısır, kestane gibi nişasta içeriği yüksek olan besinler ve şeker ile şeker içeriği yüksek her türlü yiyecek ve içecek, basit karbonhidratlar grubunda yer alıyor. Basit karbonhidratlar sindirim kanalından çok hızlı emilerek kana karışmaları nedeniyle kan şekeri ve insülin seviyelerinin hızla yükselmesine yol açar. Hızla yükselen insülin seviyesi de kan şekerinin kısa zamanda düşmesine, buna bağlı olarak tokluk süresinin kısalmasına ve tekrar tatlı besinler tüketme isteğine neden oluyor. Dolayısıyla beslenmenizde tam tahıllar, kepekli pirinç, bulgur, kepekli makarna, yulaf ve kuru baklagiller gibi kompleks karbonhidrat kaynaklarına yer vererek daha uzun süren tokluk sağlayabilir, yemekten sonra tatlı isteğinin önüne geçebilirsiniz." 

"Düşük kalorili beslenmeden kaçının"

"Özellikle kilo kontrolü sağlamak isteyen kişilerin yaptıkları hataların başında çok düşük enerji, yani kalori almak ve bir besin grubunu tümüyle beslenme listesinden çıkarmak geliyor. Uzun süre çok düşük enerji almanız durumunda, vücudunuz enerji depolarını korumak adına, çareyi yağ hücrelerinden salınan iştah hormonlarını artırmakta buluyor. Bu durum, vücudun en hızlı biçimde enerji sağlayabileceğini bildiği yüksek karbonhidrat içeren besinlere olan ilginin artmasına yol açıyor ve tatlı krizleri baş gösteriyor. Proteinler ile yağlar karbonhidratlara göre daha yavaş sindirildikleri için uzun süreli tokluk sağlıyorl Yetersiz tüketilmeleri durumunda çabuk acıkma ve öğünden hemen sonra tatlı bir şeyler tüketme isteği oluşuyor. Bu nedenle yeterli enerji almaya ve besin öğelerini dengeli bir biçimde tüketmeye özen gösterin."

"Haftada en az 2 öğün kuru baklagil tüketin"

"Posa, yani diyet liflerinin sağlığa pek çok faydası mevcut. Posa içeren besinler midenin boşalmasını geciktirerek daha uzun süre tok kalmanıza yardımcı oluyor. Aynı zamanda besinlerin kana daha yavaş karışmasını sağlayarak kan şekeri ve insülin seviyelerinin hızlı yükselmesinin önüne geçiyor. Posa tüketiminizi artırmak için tam tahıllı veya kepekli ürünler tercih etmeye, ana yemeklerde mutlaka sebze yemeği ve salatalara yer vermeye, her gün 1-2 porsiyon meyve tüketmeye, haftalık menünüze en az 2 öğün kuru baklagilleri eklemeye dikkat edin."

Meyve tüketiminin önemi

"Meyveler vitamin-mineraller, posa ve antioksidanlar bakımından zengin doğal şeker kaynaklarıdır. Vücudunuzun karbonhidrat ihtiyacını doğal kaynaklardan karşılamak ve tatlı krizlerinin önüne geçmek için porsiyon kontrolüne dikkat ederek, ara öğünlerinizde meyvelere yer verin. Meyvelerin yanına ilave edeceğiniz süt, yoğurt, ayran gibi protein veya fındık, ceviz, badem gibi yağ bakımından zengin besinlerle tokluk sürenizi uzatın. Eğer insülin direnci veya hipoglisemi gibi bir sağlık probleminiz varsa muz, üzüm, kavun, karpuz, incir ve kuru meyveler gibi fruktoz içeriği yüksek, kan şekerini hızlı yükselten meyveleri seyrek tüketmeye özen gösterin."

"Mutluluğunuzu yemeğe endekslemeyin"

"Serotonin, dopamin ve endorfinler beyinden salgılanan mutluluk, ödül, motivasyon ve zevkle ilişkili özel kimyasallardır. Yapılan çalışmalar; şeker içeren besinlerin beynin ‘ödül ve bağımlılık merkezini’ uyararak bu kimyasalların salınımını artırdığını gösteriyor. Ancak bu tür besinlerin aşırı ve sık tüketiminin zamanla ödül cevabının azalmasına neden olduğu, dolayısıyla her seferinde aynı hazzı yakalamak için daha tatlı ve daha fazla besin tüketme isteğine yol açtığı ortaya konmuş. Bu kısır döngüden kurtulmak için kriz anlarında yönelebileceğiniz ve ‘iyi hissetmenize’ yardımcı olacak egzersiz, kitap okuma, resim, müzik gibi sevdiğiniz aktiviteler belirleyin."

"Su tüketimini artırın"

"Açlık ve susuzluk hissi birbiriyle karışabiliyor. Yeterli miktarda su içmediğiniz zaman sık sık açlık atakları yaşıyor ve şekerli atıştırmalıklara yöneliyor olabilirsiniz. Tokluk hissini sağlamak için gün boyunca, düzenli aralıklara yayarak 2-2,5 litre su tüketmeye özen gösterin."

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.