Türkiye’yi çok yakında “3 metrelik tsunami” ziyaret edecek

Boğaziçi Üniversitesi’nden araştırmacıların aktardığına göre Muğla-Antalya bölgesinde büyük bir deprem yaşanması durumunda 3 metrelik tsunami oluşabilir. Bu da deniz kenti olan pek çok yerleşim yerinin sular altında kalabileceği anlamına geliyor.

YAŞAM 06.03.2022, 17:42 06.03.2022, 18:00
Türkiye’yi çok yakında “3 metrelik tsunami” ziyaret edecek

Boğaziçi Üniversitesi Kandili Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü araştırmacılarından olan, aynı zamanda Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü olan Doçent Doktor Doğan Kalafat, Antalya-Muğla bölgesinde görülmesi muhtemel büyük bir depremde olabilecekler hakkında açıklamalarda bulundu. Kalafat, Türk halkının tsunami faciasını halihazırda teorik olarak bildiğini ancak 2004 senesinde Endonezya’daki Sumatra adası açıklarında ve sonrasında da 2011 senesinde Japonya’daki Tohoku açıklarındaki deprem sonrasında oluşan tsunami ile bu facianın boyutunun net olarak anlaşıldığını kaydediyor.

Ani su yükselmeleri, Türkiye’de tehlikeli olabilir

Tsunamilerin daha çok açık denizlerden olan okyanuslar ve okyanusa kıyısı olan ülkelerde büyük çaplı hasar ve yüksek can kaybına sebep olduğu bilinirken 2021 senesinde İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen deprem sonrasında oluşan su yükselmesi, Türkiye’de de tsunami olabileceğini net şekilde gösterdi. Açık denizlere kıyısı olan ülkelerde olduğu gibi 10-15 metrelik yükseklikte oluşması mümkün olmasa da 3 metreye kadar su yükseltisi ve dalganın oluşabileceğini kaydeden Doç. Dr. Kalafat, 1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. 

Araştırma merkezi, 2004 sonrasında kuruldu

2004 senesinde Endonezya’daki Sumatra depremi sonrasında ortaya çıkan tsunaminin ardından Türkiye’de deprem ve tsunami hakkında araştırma merkezi kurma çalışmalarına başladıklarını ifade eden Doç. Dr. Kalafat, 2017 senesinde de Birleşmiş Milletler Oşinografi Komisyonu’nun “tsunami uyarı merkezi olmak için altyapı çalışmaları” gerekliliğini tamamladıklarını kaydederek bir araştırma merkezi haline büründüklerini aktarıyor. 

Çalışma alanlarının Doğu Akdeniz’deki tsunami gözlem ve uyarıları olduğunu belirten Kalafat, araştırma merkezi özelliklerini şu şekilde dile getiriyor: “Merkezimizin en önemli özeliği yalnız sismik istasyonlara değil aynı zamanda su seviyesi istasyonlarına da sahip olması. Üç yanı denizlerle çevrili ülkemizde bazı yerleşim birimlerinde tsunami tehlikesi bulunuyor. Örneğin Akdeniz ve Ege, bizim gözümüzde risklidir. Güney batı sahillerimizde, Antalya, Fethiye, Gökova, Muğla ve Girit bölgesinde 3 metreyi bulan ve hatta geçen tsunami dalgaları oluşabilir. ‘Girit yayı’ olarak tabir edilen ve Akdeniz’de bulunan kısım, esasında Afrika plakasının Ege-Anadolu plakası altına girdiği bir sınır levhasını oluşturuyor. Büyük depremler olarak belirtilen depremler de bu sınırlarda meydana geliyor.”



“Tarihsel kayıtlara göre Girit’te tsunami oluşmuş”

"Tarihsel deprem ve tsunami kayıtlarına baktığımızda 12 Adalar ve Girit bölgesinde büyük depremlerden sonra tsunamiler oluştuğunu biliyoruz. Marmara’da da tsunami bekliyoruz. Örneğin Marmara Bölgesi’nde en az 7 şiddetinde bir deprem olması halinde 2 metrelik tsunami oluşabilir. Bu yükseklik, tsunami tarihi açısından kayda değer büyüklükte olmayabilir ancak Marmara Bölgesi’ndeki yerleşim yerlerinde büyük hasarlara sebep olabilir. Marmara, Akdeniz ve Ege’de sahile yakın yerleşim yerlerinde tsunami konusunda çalışmalar yapılması gerekiyor.”

“Marmara’daki tsunami, heyelan kaynaklı olacak”

"Araştırma sonuçlarımıza göre Marmara Denizi’nin dibinde sediman ve genç alüvyonlarla çevrili, kalın çeperli ve bin metre üzerinde 3 derin çukur bulunduğunu biliyoruz. En az 7 şiddetinde bir depremin meydana gelmesi durumunda sediman olarak belirttiğimiz tabakaların hareketlenmesiyle birlikte tsunami görülecektir. Öte yandan Marmara’da görülmesi muhtemel olan 2 metrelik tsunamilerin sebebinin heyelan olacağını öngörüyoruz.”

“Deprem sonrasındaki ikinci tehlikeyi öngörebiliriz”

“Deprem sonrasında meydana gelebilecek ikinci tehlike tsunamidir. Ancak sahip olduğumuz erken uyarı sistemi sayesinde tsunaminin yaklaştığını net şekilde görebiliriz. Bu ikinci tehlikeyi bertaraf edebilir ve yüzlerce kişinin hayatını kurtarabiliriz. Tsunami hakkındaki erken uyarı sistemlerimiz yaklaşık 4 dakika ila 7 dakika arasında öngörü sağlıyor. Bu süre insanlar için çok önemli. Toplum, tsunami bilgisini aldıktan sonra 7 dakika içerisinde deniz kenarından şehrin iç kesimlerine doğru rahatlıkla ulaşabilir. Öte yandan su seviyesi istasyonlarını ülke çapında daha sık konumlandırmak hem deprem hem de tsunami hakkında bizlere erken ve çoğunlukla doğru haber akışını sağlayabilir.”

“Akdeniz ve Ege’deki tsunamiler karşısında dikkatli olunmalı”

“Özellikle Akdeniz ve Ege Denizi’nde oluşması muhtemel olan büyük bir deprem ve sonrasında gelecek olan 3 metrelik tsunami konusunda dikkatli olmak gerekiyor. Ülkemizdeki tsunamiler, açık denizlere kıyısı olan ülkelerde olduğu gibi büyük felaketlere yol açmaz. Ancak yine de yerleşim yerlerine zarar verebilir. Bu sebeple tedbir elden bırakılmamalıdır. Şunu da söylemem gerekir ki sahil kesimlerinde meydana gelen depremin büyüklüğünün en az 6 olması halinde tsunami oluşur. Böyle bir olası depremde uyarılara kulak verip sahil bölgesinden uzaklaşmak, mümkün olduğunda iç ve yüksek kesimlere doğru yol almak gerekir. Bu, toplumsal bir refleks olmalıdır. Öte yandan tsunami tabelaları da bu konuda bilinç oluşturmak için önemlidir.”



“Tsunami, depremden en fazla 30 dakika sonra gerçekleşir”

"Fethiye’de geçmiş dönemlerde 6’nın üzerindeki büyüklükte bir deprem meydana geldi. Burada yaşayan insanlar, tsunami olacağını düşünerek günlerce uyumadı ve panik halde dolaştı. Ancak unutulan bir şey vardı. Tsunami, depremden sonraki 30 dakika içerisinde oluşur ve biter. Depremden yarım saat sonra tsunami tehlikesi geçer. Yani günler sonra bile bir felaket beklemek yersizdir.”

Türkiye’de tsunami gözlem istasyonları

“Ülkemizdeki tsunami gözlem istasyonları, enstitümüzün haritalı mesaj gönderimiyle hizmet sağlayan bir istasyondur. Türkiye’de 25 adet su seviyesi gözlem istasyonu bulunur. Bunların çoğunluğu Marmara Bölgesi’nde bulunurken bir kısmı da diğer sahil kentleri boyunca sıralanmıştır. Bizim ülkemiz bir deprem ülkesidir. Depremler de tsunamiyi beraberinde getirebilir. Bu sebeple bu istasyonların sayıları artırılmalıdır. Ülkemiz, riskli ülkelerden olduğu için deprem konusunda bilinçlendirme sağlandığı kadar tsunami konusunda da sağlanmalıdır. Nasıl ki depreme dayanıklı binalarda oturmayı istiyorsak dere yataklarında ve sahile sıfır pozisyonda oturmamak istemeliyiz ki ancak bu şekilde her iki felaketten de kurtulabiliriz.”

Yorumlar (0)