Tüm dünyada artan cinayetlerin ve katliamların sebepleri neler? İnsanlık nereye gidiyor?

Geçtiğimiz haftalarda Amerika Birleşik Devletleri’nin Texas eyaletinde 18 yaşında bir genç, korkunç bir katliam yapmış ve 600 kişinin olduğu bir ilkokula saldırı düzenlemişti. Bu saldırı sonucunda 19’u öğrenci 21 kişi hayatını kaybetmişti. Yaşanan bu korkunç olay üzerine yapılan araştırmalar sonucuna göre, 16 – 30 yaş arasındaki gençlerde saldırganlık eğiliminin dünyanın her yerinde gittikçe arttığı ortaya çıkmıştı. Peki bu gençler nasıl bu hale geldi? Dünya ülkeleri neden saldırganlık ve ırkçılıkla mücadele ediyor? Bu tarz korkunç şiddet olaylarına olan eğilimlerin sebepleri neler olabilir? Merak ettiğimiz tüm bu soruları alanında uzaman bir isim olan Psikolojik Danışman ve Terapist Ayşegül Keskin’e sorduk.

YAŞAM 17.06.2022, 18:37 19.06.2022, 10:39
Tüm dünyada artan cinayetlerin ve katliamların sebepleri neler? İnsanlık nereye gidiyor?

Dünyanın her yerinde katliamlar artarak devam ediyor. Bu durum mazlum insanların feryatları arasında insanlığın yok olmak üzere olduğu fikrini akıllara getiriyor. Irkçı yaklaşımlar ve saldırgan tavırlar milyonlarca insanın huzurunu kaçırıyor. Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Texas eyaletinde 18 yaşında bir genç 600 öğrencinin olduğu bir ilkokula saldırdı ve katliam gerçekleştirdi. 2021 yılının Kasım ayında ise Başak Cengiz, hiç tanımadığı bir adam tarafından İstanbul’da işe giderken samuray kılıcıyla vahşice öldürüldü. Peki neden? İşte bu soruyu ve daha fazlasının Psikolojik Danışman ve Terapist Ayşegül Keskin röportajımızda yanıtladı.

Ayşegül Hanım, dünyanın birçok ülkesinde insanlar hiç acımadan karşısındakini öldürülüyor. Gerek ırkçılık gerek saldırganlık gerek ise savaş bu ölümlerin temel nedeni oluyor. Peki insanlık nasıl bu hale geldi? İnsanlar birbirini nasıl bu kadar kolay öldürüyor?

Irkçılık konusu insanların çok hassas olduğu bir konudur. Yani kendi milliyetinin, kendi ırkının, kendi ailesinin, kendi soyunun özel ve üstün olduğunu insanoğlunun yaradılışından gelen bir ihtiyaç olarak değerlendirebiliriz. Mesela, insan kendi mensup olduğu futbol takımını bile savunurken diğeriyle kavga edebiliyor. Bu yüzden ırkçılık konusu insanların aşırı hassas olduğu bir konudur. İslam dini ise insanları ırkçılık konusundan uzaklaştırıyor. Bu uzaklaştırma dinimizde ümmetçiliğe everilmiştir. Çünkü İslam'da ırkçılık haramdır. Niye? Çünkü bu konu her insanın hassasiyetidir. İnsanlar kendi ırkına ve milliyetine karşı çok hassastır. Bir bağımlılığı vardır. Bu aslında bir fanatiktir. Bu her millet için geçerlidir. Bu sebepten dolayı insanları, olayları ve milletleri kışkırtmak isteyenler öncelikle buradan konuya girer. Fakat İslam bunu çözmek ve bu hassasiyetin suiistimal edilmesini engellemek için ümmetçiliği ve İslam kardeşliğini öne çıkarmıştır.

‘‘Saldırganlık ve ırkçılık faaliyetlerinde özellikle gençler kullanılmaktadır’’

Saldırganlık da insanın tehdit algısıyla çok alakalıdır. İnsanları saldırgan yapmak, manipüle etmek ve ortalığı karıştırmak isteyenler kişilerin özellikle hassas olduğu noktaları kaşırlar. Irkçılık ve tehlike algısı gibi. Bu bir algıdır. Kişilere bu algıyı verdiğinizde öfke duygusunu kabartmak, saldırganlık duygusunu aynı şekilde provoke etmek ve ortaya çıkarmak isterler. Bu aslında bir projedir. Kişinin kendi başına yapacağı bir eylem değildir. Alttan beslemeler, problemli aileler, dernekler, gruplar yurt içinde de yurt dışında da bu tür faaliyetler için özelikle gençleri hedef almaktadır.

‘‘Ergenlik kötü niyetli insanların çok rahat kullanabileceği bir dönemdir’’

Yapılan araştırmalara göre özellikle 16 - 30 yaş arasındaki gençlerde saldırganlık eğilimin fazla olduğu anlaşılmış. Bu yaşlardaki bu tutumun psikolojik sebepleri neler olabilir?

Günümüzde artık on altı, otuz yaş arası gençler ergen sayılmaktadır. Bu sebepten dolayı ergenliği kaoslu, hırçın ve problemli olan gençlerin ergenlik sonrası bile aynı şekilde hayatları devam eder. Yani ergenlik aslında kötü niyetli insanların çok rahat kullanabileceği bir dönemdir. Çünkü ergenlikte kişilik oturmamıştır. Bir arayış vardır. Denge problemi vardır. Özellikle sorunlu ailelerin çocuklarında denge problemi çok daha fazladır. 3 ile 7 yaş arasındaki bilinçaltı kayıpları tekrar gündeme gelir. Belki patlamalar olur. Bu dönem, kişilik bozukluklarının ve ruhsal hastalıkların da iyice pekiştiği bir dönemdir. Kötü niyetli kişiler saldırganlık ve ırkçılık konusunda karşısındaki kişinin problemli, hırçın, sorunlu ve kendisiyle kavgalı olan bir dönemini suiistimal edenler ve gençleri kullanırlar.

Bir kişiyi gözünü kırpmadan başka bir insanın hayatına kıyacak kadar canileştiren durum, psikolojisi ile ilgili olabilir mi?

Bu konuda öncelikle denge ve kişilik problemi olan gençler seçilmektedir. Eğer bir organizasyon yoksa bir genç, bir çocuk kendi başına bile yapıyor olsa orada gerçekten bir hastalık söz konusudur. Tehlike algısı, beyin ve ruhsal psikiyatrik problemler vardı veya ergenlik dengesizliği suiistimal ediliyordur. Yani iki şık vardır. Ya kişi kendi dengesini kaybedip krize girmiştir ki bu psikiyatrik bir hastalıktır ya da gencin dengesizliği suiistimal edilerek korku ve tehdit pompalayarak bunlar yaptırılmıştır. Bir dönem bizde PKK ve PKK uğruna dağlara giden gençler vardı. O gençlerin gerçekleştirdiği benzer katliamlar vardı. Seksenli, doksanlı yıllardan bahsediyorum. İki binli yıllara kadar buna benzer şeyleri Türkiye çok defa yaşadı.

Grup psikolojisine dikkat!

Özellikle ırkçı yaklaşımlar dünyanın birçok yerinde büyük ayrılıklara neden oluyor. Irkçılığın temelinde ne yatıyor olabilir?

Dediğim gibi ırkçılık insanın kendine ait aidiyet duygusuyla alakalıdır ve kendini ait hissettiği yeri ölümüne savunur. O yer, bazen ailesidir, bazen dernektir, bazen vakıftır, bazen de milliyetidir. Çoğu insan, futbol takımına yönelik yapılan eleştiriyi bile tahammül edemez. Yani insanda grup psikolojisi vardır. Grup psikolojisinde de benim dahil olduğum grup bana değer kattığı için oraya olan bir saldırı şahsıma yapılmış demektir. Ha benim grubuma bir saldırı veya hakaret olmuş ha direkt bana olmuş. Bu algı kişi için eşdeğerdir. Grup psikolojisinde dahil olduğumuz yer aidiyet duygusu oluşturur. Güç verir. Bir anlam ifade eder ve o topluluğun muhafazası için o gruba, takıma, ırka dahil olanlar onun savunuculuğunu ölümüne yapmak zorundadır.

‘‘Özellikle denge problemi ve kişilik bozukluğu olan gençleri seçiyorlar!’’

Katliam ya da saldırı eylerim de kimleri kullanmak için seçiyorlar?

Zihinde ve bilinçte denge olmadığı zaman doğru ve yanlış algısı birbirine karışır. Kişi o zaman nerede duracağını, nasıl davranacağını ne kadarı doğru ne kadarı yanlış, hangi olay sağlıklı, hangi olay sağlıksız gibi ayrımları yapamaz. İşte bunların değerlendirilmesini yapamayan, saldırganlık duygularıyla kışkırtılan gençler ve hastalıklı tipler saldırganlık eylemlerini gerçekleştirmesi için seçilirler. Zaten aklı başında olan normal insanlar provokasyon olayları için seçilmez. Problemli insanlar seçilir. Zihnen dengesi olmayan, artıyı eksiyi ayıramayan, doğruyla yanlışı ayıramayan, hayalle gerçeği ayıramayan problemli kişilik bozuklukları olan kişiler bu tür olaylarda tercih edilir. Ayrıca kişilik bozukluğu, denge problemi, doğruyla yanlışı ayıramama gibi özelliğe sahip çocuklar yine aynı şekilde hipnoz desteğiyle de suiistimal edilebiliyor.

İnsan doğduğu andan itibaren saldırgan olmuyor. Elbette ki zaman içinde bu davranış kişinin yaşamına yansıyor. Etrafımızdaki bir kişinin davranışlarının saldırganlaşmaya başladığını nasıl anlarız?

Çocuklukta, çocukluk öfkesi dediğimiz bir şey vardır. Bu dönemde çocukta anane ve babaya karşı tepki, öfke ve kızgınlık olur. Bu her çocukta olabilen bir durumdur. Çocuk, iç dünyasında bu dönemlerde bir yandan sahte sevgi oluşturur bir yandan da öfke biriktirir. Fakat bunu bilinçli bir şekilde yapmaz. Örneğin; belki çocuğun iki yaşında anne ve babasına karşı bir öfkesi vardır. Ailesi onun istediği bir şeyi yapmamıştır. Çocuk bunu direkt sevgisizlik ve değersizlik duygusu olarak algılar. Kişi yetişkin olduğumuzda da yine bu duyguyu değersizlik diye adlandırır. Bütün çocuklar duyguları seviyor veya sevmiyor şeklinde yorumlar. Çocuğa göre istediği oluyorsa, ilgi görüyorsa ve anlayışla karşılanıyorsa karşısındaki kişi onu seviyordur. Eğer durum bunların tam tersiyse sevilmiyordur. Yaşadığı duyguları değersizlik ve sevgisizlik olarak algılayan çocuğun zihninde zaten olumsuz bir durum temel olduysa, bunun üzerine aynı çocuk problemli bir ailede büyüdüyse veya şiddete uğradıysa o çocuğun zihninde denge problemi çok daha hızlı oluşur.

‘‘Bilinçaltına öfkesini kodlayan bir çocuk, ileride bunu katliam veya saldırı şeklinde etrafına yansıtabilir!’’

Çocuk, anne babasına öfke duygusunu yansıtamadığı için içinde biriktirir. Bir yandan da anne babasına karşı merhamet eder ve sevgi hisseder. Yetişkin olduğunda ise anne babasına olan nefretini, kızgınlığını, farkında olmadan bilinçaltında kodladığı, şifrelediği ve biriktirdiği bütün öfkeyi herkese yansıtabilir. Yansıtacağı şekilde yetişme tarzıyla kesinlikle alakalıdır. Sorunlu çok uç boyutlarda bir çocuk, madde veya alkol kullanan bir çocuk, (kaldı ki Avrupa'da Amerika'da bunlar çok yaygın) ailenin sahip çıkmadığı bir çocuk, elbette ki içindeki çocukluktan gelen, kendinin bile fark etmediği bilinçaltının şifreleyip koruduğu ve baskıladığı, patlamaya hazır bir bomba gibi sürekli tetikte bıraktığı o öfkeleri çocuk denge problemiyle birlikte etrafa katliam ya da saldırı şekilde yansıtacaktır. Bunların hepsi bir aşamadır. Yani aşama aşama gelinen bir noktadır daha doğrusu.

Merhametsiz ebeveyn elinde büyüyen çocuk ya psikopat olur ya da içine kapanık dengesiz bir kişilik bozukluğuna sahip olur.

Yakın zamanda yaşandığı için merak ediyorum. İstanbul’da samuray kılıcı ile Başak Cengiz’i öldüren katil, bu durumu canım sıkıldı evden kılıcı aldım ve öldürdüm dedi. Bu nasıl bir psikoloji? Bir insanın evinde samuray kılıcı neden olur?

Bu kesinlikle dengeyle yani doğru ve yanlış tehlike algısıyla alakalı. Yani doğruyla yanlışı ayırabilmek çok önemli. Kişide tehdit algısı ve kaygı derecesinin yüksekliği çok önemli. Saldırgan kişini şizofren tanısı olabilir, kişilik bozuklukları bulunabilir ya da herhangi bir psikiyatrik tanısı olabilir. O aşamalarda kişiler ataklar yaşayabilir ve kişi bazen kendi geçirdiği süreci de bilemez. Ataklar da ne yaptığını fark edemez. Kişi içinde bir sıkıntı, korku veya endişe yaşayabilir. Tehdit algısı yüksek olabilir. Kafasında kurup paranoyaklık yapabilir. Yani saldırganlık için tek bir sebep yoktur. Bu saldırganlığı yapan insanların kesinlikle sağlıklı olmadığı ve dengesinin olmadığı ispatlıdır. Aslında saldırgan davranış sergileyen kişi o güne kadar da birçok şey yapmıştır. Birdenbire o olayı yapmamıştır. ‘‘Gittim, öldürdüm’’ gibi bir cümle normal insanın kuracağı bir cümle değil. Bu cümle bir kere normal değil. Bu cümleyi kuranlara sağlıklı gözüyle bakmamak ya da ‘‘Bir insan bunu nasıl yapar?’’ diye şaşırmamak lazım. Çünkü o kişi de denge yok, acıma duygusu yok, merhamet duygusu yok ve bu yetiştirilme tarzıyla da çok alakalıdır. Dengesiz, merhametsiz, acımayan, empati yoksunu, hoşgörüsü olmayan bir ebeveyn elinde büyüyen çocuk ya psikopat olur yahut içine kapanık dengesiz ayrı bir kişilik bozukluğuna sahip olur. Çünkü merhamet, şefkat yumuşaklık, affetme, sevgi sunma, yardımlaşma gibi duygular ilk altı, yedi yılda çocukta oluşan soyut duygulardır.

İnsanların silahlanmasının sebebi korunmak mı saldırmak mı?

İnsanların güç algısı vardır. İnsanlar gücü nereden alır? İşte bu çok önemli. Kimi bu gücü sosyal diyalogla alır, kimi parayla kazanmaya çalışır, kimi de başarıyla, kariyerle bu gücü kazanır. İnsanların güçlü olmak adına yaptığı birçok şey vardır. Fakat belli seviyede kendini geliştirememiş, çocukluğu problemli, algıları sorunlu, gerçekle hayali ayırt edemeyen, merhamet yoksunu, empati yapamayan, acıma duygusunun olmadığı, ilk yedi yılda soyut ve kaliteli duyguların yaşanmadığı bir şekilde büyüyen insanların doğru değerlendirme yapmasını da bekleyemeyiz. Bilinçaltı zaten tamamen kirlerle çöplerle dolu demektir. Bu sebepten dolayı güç algısı öfkeyle birleşebilir. Mesela çok öfkeli ve sert birinden insanlar korkuyorsa o kişi için bu öfke güç algısı da olabilir. Birilerine güç gösteriyor olmak, insanların çekiniyor olması o kişiye daha çok cesaret verecektir. Yani bu sebepten dolayı da bir silah almak, silah sahibi olmak, bazen korunma niyetiyle de olabilir, kendi korktuğu için de olabilir. Ama bunu gösteri yapmak, karşıyı korkutmak, kendi gücünü ifşa etmek, kendi gücüne güç katmak, birilerini özellikle korkutmak amaçlı alanlarda da kullanan maalesef çok kişi var. Bazı kişiler kendi gücünü ve değerini bir şeye adapte eder. Bu bazen mafya da olabilir. İlla silah olmak zorunda değil. Güçlü birilerinin yanında olmak, arkasında güçlü birilerinin olduğunu bilmek ve onunla karşı tarafı tehdit etmek gibi. Küçük çocuklar der ya ‘benim babam senin babanı döver’ diye aynen bu şekilde. Bir de aşırı şiddetli derecede değersizlik duygusuna sahip olan kişiler vardır. Bu kişilerin alınganlık seviyesi çok yüksektir ve kendi varlığını ispat noktasında hep problemleri vardır. Sevilme, fark edilme, el uzatılma gibi olumlu duygulardan da uzak oldukları için kendi değersizliğini kapatmak ve dikkat çekebilmek adına öfke, şiddet öldürme, hesaplaşma veya kendini değerli kılmak için hesap sorma şeklinde birçok madde üzerinden yola çıkılıp kendilerini ortaya koyabilirler.

HABERNEDİYOR.COM / KÜBRA ÖZGÜ - ÖZEL HABER

Yorumlar (0)