Kaza namazı nedir? Kaza namazı nasıl kılınır? Kaza namazının delilleri nelerdir?

YAŞAM 25.12.2020, 11:44 Hanife
Kaza namazı nedir? Kaza namazı nasıl kılınır? Kaza namazının delilleri nelerdir?

Kaza namazı vaktinde kılınamayan ve sonradan eda edilen namaz demektir. Vaktinde kılınamayan vakit namazlarının kazasını kılmak farzdır. Vaktinde kılınamayan vitir namazının da kazası kılınmalıdır ve vitir namazının kazası ise vaciptir. 

Vaktinde kılınamayan sabah namazı, güneşin doğmasından 50-55 dakika kadar sonra, öğle vaktinden önce sünnet ve farz beraber kaza edilebilir. Kuşluk vaktinden önce ve güneşin tepe noktasına ulaştığı vakit olan istiva vakti dediğimiz vakitte ise kaza namazı kılınmaz. Kimi âlimlere göre ise bu vakitte de kaza namazı kılınabilmektedir. Buna delil olarak ise Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edilen hadisteki şu olay gösterilmiştir: Hayber’den dönerken yolda Efendimiz (s.a.v.) ve Sahabeler konaklamış ve Bilal Habeşi’yi (r.a.) sabah namazına kaldırması hususunda nöbetçi bırakmışlardı. Ancak gazvenin verdiği yorgunlukla Bilal Habeşi de (r.a.) uyuyakalmıştı ve sabah namazını kılamamışlardı. Uyandıklarında güneş yükselmişti. Ancak gene de Abdest almışlar Bilal Habeşi (r.a.) ezan okumuş ve iki rekat namaz kılındıktan sonra kamet getirmiş ve sabah namazının farzını kılmışlardır (Ebu Davud, Salat,11 H.No;435, 443) Bazı âlimler bu hadiseyi delil alarak kuşlukla istiva vakti arasında da namaz kılınabileceğini bildirmişlerdir. 

Diğer yandan öğle namazının ilk sünneti cemaate uymak için terk edilirse son sünnete geçmeden ilk sünnet kılınmalıdır. 

Kılınması gereken namaz keyfi kazaya bırakılabilir mi?

Müslüman kişi Efendimiz’in (s.a.v) dinin direği olarak nitelendirdiği ve “Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır." (Nisâ Sûresi 101-103) ayetiyle farziyeti açık olan namazın, Müslüman üzerindeki yükümlülüğüne ve durduk yere terk edilemeyecek bir ibadet olduğuna dikkat çekilmiştir. 

Namaz çok çok zaruri bir durum olmadıkça asla kazaya bırakılamaz. Kazaya kalan namazın sadece kazasını kılmak yetmez, ayrıca Müslüman o namazın kazasını eda ettikten sonra oturup Allah’tan kılamadığı namaz için gerekçesini belirterek af ve mağfiret dilemelidir. Şüphesiz ki Allah merhametlilerin en merhametlisidir. 

Herhangi bir korku hali veya savaş durumu, terk edilemeyecek kadar hayati önem arz eden bir iş olması örneğin; bir doktorun saatler alacak zor bir ameliyatta olması veya doğum yaptıracak bir ebe gibi durumlar olmadıkça vakit namazları kazaya bırakılmamalıdır. 

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) uygulamasında müşrikler nedeniyle Efendimiz (s.a.v.) Hendek savaşında dört vakit kadar namazını eda edememiştir. Daha sonra Efendimiz geceleyin Bilal-i Habeşi’ye  (r.a.) ezan okumasını emretti. Bilal ezan okudu ve kamet getirdi. Hz. Peygamber öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını kıldırdı. Her namazdan önce Hz. Bilal kamet getirmiştir. (Tirmizi, Mevakit, 18) 

Namazı bilerek ve isteyerek terk eden kişi günahkâr olur ve namazını kaza etmesi vacip olur. Hadislere baktığımızda namazların kazaya kalmasının sebebi olarak iki şey görürüz; Unutma ve uyku hali.  Efendimiz (s.a.v) bu konuda şöyle buyurmuştur “Sizden biri uyku sebebiyle veya unutma sebebiyle farz namazını kılmazsa, hatırladığı anda kalkıp kılsın. Çünkü Allah Teala ‘Beni zikretmek için namaz kıl’ (Taha Suresi, 14.ayet) buyurmuştur.” (Müslim, Mesacid, 316). Ancak uyku ve unutma halinde namaz kılamayan kişi günahkâr olmaz. Çünkü Ebu Katade’den (r.a.) nakledilen rivayette Hz. Peygamber (s.a.v.) uyku sebebinden dolayı kılamadıkları namazdan şikayet eden kişilere  “Uyku bir ihmal sebebi değildir, İhmal ancak uyanıklık halinde olandır, sizden biri namazı unutur veya uyku yüzünden namazı kılmazsa hatırladığı zaman onu kılsın.” ( Ebu Davut, Salat, 11)

Enes bin Malik’den (r.a.) rivayet edilen bir başka hadiste ise “Bir kimse namazı unutursa, hatırladığı zaman onu hemen kılsın. Zira namazın bundan başka kefareti yoktur.” (Müslim, Mesacid, 314)

Bazı alimler bile isteye namazı kazaya bırakanların sadece tevbe ve istiğfarda bulunmaları gerektiğini belirtmişlerdir. Zahirilerden bir kısım âlim ve İbni Hazm bu görüştedir. İbn Hazm kendisine delil olarak “Şartı ortadan kalkınca şart kılınan da kalkar” ilkesini göstermiştir.

Ancak Hanefilerin de içinde bulunduğu büyük çoğunlukla Ehl-i Sünnet imamlar “Uyku ve unutma için kaza gerekiyorsa bilerek kılmamazlık için de kaza namazı kılmak gerekir.” buyurmuşlardır. 

Aleyna Nur AYAN / habernediyor.com

Yorumlar (0)