İstanbullulara baraj uyarısı: “Geleceğinizden çalmayın!”

Son 2 haftadır aralıklarla devam eden kar yağışı, İstanbul’un barajlarındaki ortalama doluluk oranını yüzde 90’lara ulaştırdı. Mart ayı sonu ile nisan ayı başında yeniden başlaması beklenen kar yağışının, kalan yüzde 10’luk kesimi de doldurması beklenirken konunun uzmanı, İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Albay, İstanbul’un 9 aylık su rezervinin kaldığını; bu sebeple tutumlu olmak gerektiğini dile getiriyor.

YAŞAM 20.03.2022, 15:02
İstanbullulara baraj uyarısı: “Geleceğinizden çalmayın!”

İstanbul için 2021 sonlarında defalarca uyarı yapılmış ve yalnızca birkaç aylık suyun kaldığı bildirilmişti. Sonrasınca Ocak 2022 tarihinde büyük çaplı ve yoğun kar yağışı oluşmuş; barajların bir kısmını doldurmuştu. Son iki haftadır ise şehir genelinde kar yağışı aralıklı olarak devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde açıklama yapan konunun uzmanları, şehirdeki barajların yüzde 90’a yakın oranda dolduğunu dile getirmiş ve hatta iki barajın doluluk oranını yüzde 100 olarak açıklamıştı. Bunun üzerine konuşan İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz ve İç Su Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meriç Albay, önemli uyarılarda bulundu.

İki barajın doluluk oranı yüzde 100’e ulaştı

Mega kentin su ihtiyacını karşılayan 10 baraj bulunduğunu ve bunların toplam kapasitesinin de 868 milyon 683 bin metreküp olduğunu ifade eden Prof. Dr. Albay, şu anda barajlarda biriken suların toplamının 757 milyon metreküp olduğunu kaydetti. Kazandere ve Istrancalar barajlarının yüzde 100 oranında dolu olduğunu aktaran Albay, şehrin büyük kesiminin ihtiyacını karşılamakta yükümlü Ömerli Barajı’ndaki doluluk oranının ise yüzde 91,17 olduğunu belirtti. Darlık Barajı’nın doluluk oranı yüzde 96,99; Pabuçdere Barajı’nın doluluk oranı yüzde 96,02; Elmalı Barajı’nın doluluk oranı yüzde 95,83; Büyükçekmece Barajı’nın doluluk oranı yüzde 88,62; Terkos Barajı’nın doluluk oranı yüzde 83,02; Alibey Barajı’nın doluluk oranı yüzde 80,69 ve Sazlıdere Barajı’nın doluluk oranı da yüzde 61,09 olarak bildirildi.



“Rakamlar sevindirici fakat tedbir bırakılmamalı”

Bu rakamların İstanbul gibi büyük bir şehir için oldukça sevindirici olduğunu ifade eden Prof. Dr. Albay, İstanbulluları uyarmaktan da geri kalmıyor: “Bu rakamlar hepimizin yüzünü güldürüyor. Ancak barajlardaki kapasitenin yine de sınırlı olduğu unutulmamalı. Şehrimiz, su sıkıntısı riskiyle her daim karşı karşıya. Bu sebeple tasarruf yapmalı ve tedbirlik olmalıyız. Doluluk oranları aynı zamanda su kalitesini de etkiliyor. Artan su daha yavaş kirlenir; azalan su daha hızlı kirlenir. Şehrimizin su ihtiyacını karşılayan barajlar, 2022’nin başından bu yana aldığımız yağışlar sayesinde doldu. Özellikle bu hafta etkili olan yağışlarla birlikte doluluk oranı ortalama yüzde 90’ı buldu. Bazı barajların doluluk oranı yüzde 100 bile olsa şehir genelinde tasarrufu elden bırakmamamız gerekir.”

“Doluluk oranının yüksek olması kimseyi aldatmasın”

“Doluluk oranının bu denli yüksek olması kimseyi aldatmamalıdır. İstanbul’daki barajların toplam kapasitesi 868 milyon 683 bin metreküp. Bu barajların tümünün yüzde 100 oranında dolduğunu düşünsek ve günde 3 milyon metreküp su İstanbul halkına geri verilse toplam 9 aylık suyumuz kaldığını söyleyebiliriz. Bu da bizim, suyu doğru kullanmamız konusunda ev ödevi yapmamıza sebep oluyor. Hiçbir şekilde boşa akıtmak yok. Her şeyden tasarruf edeceğiz. Önümüzde yaz ayları var. Yazın buharlaşma daha fazla olacak ve su tüketimi de aynı oranda artacak. Önümüzdeki sene kar ve yağmur alamama ihtimalimiz de var. Yani şu anda hiçbir sıkıntı geçmiş değil.”



“Yalnız İstanbul’da değil ülke genelinde sorun yaşanıyor”

“Şehrimizde nüfusun hızlı büyümesi ve kentleşmenin hızlı olması, su tüketiminin kontrol edilemez şekilde artması anlamına geliyor. Öte yandan bizim yaşadığımız su sıkıntısı ve tasarruf ödevi de yalnız İstanbul’a özgü değil. Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak ülkemiz genelinde bu problemi görüyoruz. Ankara, İzmir, Konya, Gaziantep gibi büyük şehirlerimizden küçük şehirlerimize; şehir yerleşiminin olduğu her yerde bu sorunumuz var. Su havzaları çok iyi kontrol edilmeli ancak şehirlerimizdeki havzaları pek fazla koruyamıyoruz. Koruyamadığımızda da havzaların su tutma kapasitesi düşüyor. Pek çok bölgede suyu tutup baraja getirecek alana beton yapılar yapıldığını görüyoruz. Bu da suyun ana hedefine varamamasına sebep oluyor. Suyun miktarı ve kalitesi de bu şekilde düşüyor.”

“Suyu koruma kültürü anaokulundan itibaren öğretilmeli”

“Su kültürümüz, biyoçeşitliliğimiz, coğrafya kültürümüz anaokulundan itibaren çocuklara öğretilmeli. Çünkü suyumuzu gerçekten kötü kullanıyoruz. Hem endüstriyel alanlarda hem banyoda hem de mutfakta çok fazla israf ediyoruz. Hep söylediğimiz şeyi bir kez daha söylemek istiyorum: Ülkemizin suyu artık çok az. Özellikle tarımda ve endüstride sudan tasarruf etmemiz şart. Şu anda gereksiz kullandığımız her metreküp su, gelecekten çalmaktır. Gereksiz yere açık olan musluklar yalnız sizin değil komşunuzun da geleceğinden çalar. Çok ve gereksiz su kullanarak, bir sene sonra kullanacağınız suyu şimdiden tüketmiş olursunuz. Bunu kısa yoldan şu şekilde açıklayabiliriz: Bir insana 5 kazak yetiyorsa daha fazlasını almamalıdır. Çünkü kazak yapılırken de domates üretilirken de tonlarca su tüketilir. Araba ve bilgisayar ürünlerinin tamamının üretiminde su kullanılır.”

Yorumlar (0)