Hızla yayılan sadeleşme akımı!

Sadelik, ülkemizde ve dünyada günden güne daha çok insanın rağbet gösterdiği bir akım. Temelinde fazla olan hiçbir şeyi bulundurmama anlayışını taşıyan sadeleşme veya minimalizm akımı, etrafımızdaki fazlalıkların biz fark etmesek de bizi yorduğunu, beynimizde gereksiz yer kapladığını anlatıyor.

Sadeleşme akımının ilk adımı, gardropta kullanılmayan kıyafetleri bağışlamak… Eğer 100 çeşit pantolonunuz varsa, beyniniz her yeni gün bunların arasından hangisini seçeceğinizi düşünür. Sadeleşme akımı da bu gereksiz düşünceyi ortadan kaldırmak için, severek kullanacağınız kıyafetler dışındaki tüm kıyafetlerinizden kurtulmanızı öneriyor. Bu akım, ihtiyacı olan insanlara verdiğiniz fazla kıyafetlerinizin, sizi dolabınızda durmaktan daha mutlu edeceğini söylüyor. Sloganı ise "az, çoktur."

Sadeleşme ve minimalizm konusunda sıkça verilen bir örneği tekrarlamakta fayda var. Alanında öncü olan ve isimleri markalaşmış insanların yaşam tarzına bakıldığında, gardroplarında hep aynı kıyafetin olduğunu ve binlerce insana hitap ederken de, önemli kişilerle toplantıya giderken de aynı kıyafeti giydiğini görüyoruz.

Sunucu ve yapımcı Acun Ilıcalı, neden sürekli siyah giydiğini “Benim kıyafete harcayacak enerjim kalmadı” sözleriyle özetliyor.

Hangi kıyafeti giyeceğini düşünme!

Gardrobu sadeleştirmenin yararı, yeni güne uyandığınızda hangi kıyafeti giyeceğinizi düşünmeden, pantolonunuzu, kazağınızı giymeniz. Bu sizi gereksiz stresten, gereksiz düşünce yorgunluğundan, tercih yapma kararsızlığından kurtaracaktır. İnsanlara hitap ederken de, devlet başkanlarıyla toplantı yaparken de önemli olan şeyin düşünceleriniz ve söyledikleriniz olduğunun altını çizmiş olacaksınız.

Günün her alanında sadeleş!

Sadeleşme, sadece kıyafetlerinizde değil, düşüncelerinizde, akıllı telefonlarınızda, diyaloglarınızda ve hatta zamanı kullanmanızda da geçerli. Olumsuz ve gereksiz düşüncelerinizden sıyrıldığınız zaman bedensel olarak da daha az yorulduğunuzu hissedeceksiniz. Akıllı telefonlarınıza gelen bildirimleri kısıtlayıp sadece gerekli konularda bildirim aldığınızda, sevdiklerinizle daha nitelikli zaman geçirecek, yaptığınız işe daha iyi odaklanabileceksiniz.

Konuşurken sözlerinizi de sadeleştirebilirsiniz. Biriyle konuşurken gereksiz detaylar vermekten, karşınızdakine anlamayacağı konuları anlatmaya çalışmaktan sakının. Aynı zamanda zihninizi de olumsuz ve gereksiz düşüncelerden arındırın. Bunu yaparak, yaşamınızı kolaylaştırdığını ve daha az yorulup daha nitelikli işler çıkardığınızı göreceksiniz.

Öte yandan gün içerisinde zamanınızı fazlasıyla alan ve verimli olmayan uğraşları hayatınızdan çıkararak, istediğiniz her şeye zaman ayırabilirsiniz.

Türkiye’de sadeleşme

Ülkemizde de sadeleşme konusunda bir farkındalık oluşmaya başladı. Eskiye oranla takılarda, gelinliklerde, ev eşyalarında, kıyafetlerde bir sadeleşmeye gidiş söz konusu. Artık abartılı gelinlikler, abartılı saçlar ve aşırı makyaj tercih edilmiyor. Takılarda da büyük taşlı gösterişli ürünler yerine düz, klasik, sade ürünler tercih ediliyor.

İnsanlar evlerinde 10 yıl öncesinin alışkanlığında olduğu gibi yemek odası, misafir odası, salon takımları yerine, hem gündelik hayatta oturup dinlenebileceği hem de misafirini ağırlayabileceği rahat bir salon takımı tercih ediyor.

Özel bir davete giderken insanların ne giydikleri o dönemin düşünce yapısını yansıtır. 1980’lerde, 1990’larda yapılan özel bir davete insanların kabartılmış saçlar ve aşırı makyajla katıldıkları bilinirken, günümüzde insanlar böyle bir davete sade ve şık bir kıyafetle katılmayı tercih ediyor.

Sadeleşme akımı hızla yayılıyor

Söz konusu akıma insanlar o kadar ilgi gösterdi ki, tüketeceği kadar ürün alıp çöp miktarını azaltarak bir yılda evinden attığı çöp miktarı sadece bir kavanoz olan kişiler haberlere konu oldu. Bu kişiler atıklarını nasıl azalttıklarını televizyon programlarında ve sosyal platformlarda diğer insanlara anlatıyor.

Bazı kişiler ise sadece 100 adet eşya ile yaşıyorlar ve bunu nasıl başardıklarını diğer insanlara mutlulukla anlatıyorlar.